En Sıcak Konular

'Kesintisiz erişim, sanal ölümsüzlükler'

20 Ağustos 2007 00:30 tsi
'Kesintisiz erişim, sanal ölümsüzlükler' İnsanlar uzaklaştıkça, mesafeler arttıkça özlem, ayrılıklarla ortaya çıkan boşluğu başka şeylerle doldurmaya iterdi eskiden. Şiir, resim, vs. gibi... Şimdi ise teknoloji buna izin vermiyor. Peki hangisi daha iyi dersiniz?

Leyla İpekçi'nin yazısı

Sevdiğim birinin yakında bir yerlerde yaşıyor olduğunu bilmek bana iyi gelir. Onunla görüşemesem de görüşme ihtimalimizin sürmesi güven vericidir.
Uzağa gittiğindeyse ansızın özlerim onu. Çünkü özlemin bazen kilometrelerle ölçülen bir niteliği var. Uzaklık duygusu güven mekanizmanızı zayıflatır ve bilinmeyen sulara sürükler sizi. Belirsizliğe, ehemmiyetsizliğe ve muammaya yaklaşırsınız, sevdiğinizle araya mesafeler girdiğinde…

Bugün artık kilometreleri bize unutturan müthiş iletişim imkânları var. Sevdiğim uzağa gittiğinde her an elimin altında olmasını bana duyumsatan bir cep telefonu var mesela. Çok daha uzak, hiç tanımadığım kişilerle beni yaklaştıran sanal ortam, internet var. Sesini, soluğunu, sözcüklerini özlemeye fırsat bulmadan kavuşuyorum sevdiklerime.

Zamanın efendileri

Zamanın geçmesi ve bu süre zarfında sevilenin gelmesini beklemek bir serüvendir. Edebiyata, şiire, müziğe, sanatın her türüne açar insanın kalbini. Yitirmişlik duygusunu tamamlama ihtiyacı bize bambaşka kavuşmaların kapısını açar. Zamanın geçişini beklemek, zamanla birlikte geçmek: İnsana sabrı, yalnızlığı, tevekkülü, beklemeyi ve özlemeyi öğretiyor. Özlem, en az kavuşmak kadar büyülü bir duygu değil midir?

Özlemi diri, taptaze ve beklentisiz kılan biraz da kavuşmayı beklediğimiz anlar değil midir? Bu sürecin kendisini işte giderek kısaltıyor elektronik iletişim kanalları. Bir yandan hepimizin ihtiyaçlarını gideriyor. Ama bir yandan da zamanı teslim alıyoruz. Akış koptu, süreç koptu…

İnternet ve cep telefonu sayesinde anında her yere ulaşabiliyoruz. Elbette bu çağın bir gerekliliği, kaçınılmaz bir gerçeği bu. Birçok işi kolaylaştırması da cabası. Ama diğer yandan zamanı sanki kendi hâkimiyetimiz altına almış sanıyoruz kendimizi. Beklemeye, merak etmeye, beklerken dua etmeye, iyilik ve güzellikler temenni etmeye hiç gerek kalmıyor artık. Konuşmadığımız, haber almadığımız kişinin dönmesini beklerken onun kıymetini daha çok anlar, onun gıyabında ona olan sevgimizi güçlendirmez miydik?

Haber alma hakkı bizim için neredeyse insan hakları evrensel bildirgesine eklenilmesi gereken bir maddeye denk oldu. Kesintisiz erişim paketlerini ucuz bedeller veya promosyonlar karşılığında satın alıyor ve kişisel doyumlara ulaşmayı hedefliyoruz. Ama hayalgücünü, geçmişin hatıralarını ve geleceğe dönük umutları sanal iletişim hatlarına hibe ediyoruz giderek.

Hayalgücünün azalması sanattan, üretimden, başkası için kendi değerlerinden feragat etmekten, kısacası güzelliğe ve insanlaşmaya giden yoldan bizi alıkoyuyor durmaksızın. Özleme, sabra ve beklemeye yenik düşmemek için hipnotize eden görüntüler tarafından esir alınana dek odaklanıyoruz sanal ortama. Eğlence arıyoruz beklerken, oyalanmak, yitiklik duygumuzu unutmak istiyoruz. Bu amaca yönelik tasarlanmış zaten sanal eğlence ortamı. Uzayı bile unutuyoruz orada. Kâinatı, insanı…

Sevilen kişi uzaktayken, sizi terk etmişken, bir daha dönüp dönmeyeceği meçhulken, zaafınızı gıdıklayacak, kamçılayacak her türlü iletişim aracı elinizin altında beklemektedir mesela; kitaplar, filmler, şarkı ve klipler, chat odaları… Sizi nefsin karasularında bata çıka gezdirmekte, sabahlara dek kıvamda tutmakta yarışıyorlar. Sizi egonuzdan şımartıyorlar.

Örneğin ‘kusursuz cinayet’ dizilerini, narkotikçilerin araştırmalarını, dedektiflik bürosunda çalışanların birbirinden ilginç katili bulma yöntemlerini izleyebilirsiniz. “Çok keyifli, çok zevk alıyorum bu cinayetleri izlemekten” diyerek, gevşer, nefsinizi teslim edersiniz kötülüğün şeffaflığına, akıcılığına… Hemen yanı başınızda süregiden işgal ve ölümler, düşen bombalar, katliamlar, iç savaşlar sizin haber alma özgürlüğünüze dahil değildir artık. Gerçekler sanal âleme gömülmüştür.

Sizi ‘kusursuz cinayet’ten keyif alma kıvamında oyalayanlar insanlığınızı satın almışlardır en avam promosyonlarla. Ve size biraz daha körleşin, kötülüğü biraz daha kutsayın, yüceltin, demektedirler. Sözsüz bir dilde. Mesajlarla. Sembol ve metaforlarla. Sanal belleğin tek başına iktidarı değil midir bu?

Yakında tüm ‘işe yaramaz’ insanlar katledilmiş, tüm ‘geri kalmış’ ırklar cezalandırılmış ve yeryüzünde henüz ele geçirilmemiş en doğal, en saf kaynaklar sizin emrinize sunulmuş olacak diyorlar. Yeter ki en akıl almaz barbarlıkları kanıksamış, görmemiş, duymamış olun. İşte kesintisiz erişimin bedelinde satın aldığınız dünya. Buyurun, burada yanın.

Varoluşun hikmetleri

Ama hayır yanmayacağım, yaktığım ateşe yakıt olmak istemiyorum derseniz, yaşamdaki en ‘ölümcül’ özgürlük başkaldırınızın ne olduğunu yeniden düşünmeniz gerekecek. Dünyaya dokunmak ve yaşamın gözeneklerine değmek için onun varlığıyla bütünleşmekten önce onun yokluğuyla barışmak zorundayız. Geçiciliğiyle. Yaşamın elimizden kayıp gideceği gerçeğinin bilincini yitirdiğimiz sürece, ‘sanal ölümsüzlükler’ peşinde koşmaktan varoluşun hikmetlerini idrak etmemiz kolay değil hiçbirimiz için.

İnsanlar yakınlarından haber almadan yıllar geçiriyorlardı kadim dünyada. Ve sanırım tevekkül ederek iradelerini kullanmayı, boyun eğerek özgürleşmeyi bizden çok daha iyi biliyorlardı.
 
Zaman Pazar



Bu haber 254 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,311 µs