Abdülkadir Selvi Gülen hareketinin cemaat yapısından farklı olduğunu söyledi. Hocaefendi'nin verdiği röportajda son iki yılda demokratikleşme adımlarından vazgeçtiği ifadesi yer alması üzerine Selvi, AK Parti'nin son iki yılda yaptığı demokratikleşme adımlarına dikkat çekti.
Abdülkadir Selvi AB ülkelerinin de Türkiyedeki sivil hükümeti desteklediğini ve 17 Aralık süreci ismini onların da kullandığını söyledi. Avrupa Birliğinin Türkiye tutumunun değiştiğini söyleyerek 2014te Türkiye-AB ilişkilerinin ilerleyeceğini aktaran Selvinin Brüksel izlenimleri şu şekilde oldu:
AB TÜRKİYEDEKİ SİVİL HÜKÜMETİ DESTEKLİYORUZ DİYE ÇOK NET BİR AÇIKLAMA YAPTI
17 Aralık süreci deyimini AB kullandı. Avrupa Birliği vesayetler konusunda sivil iradeye yönelik bir takım cunta kalkışması konusunda çok hassas. Zaten Avrupa Birliği varlığını bunun üzerine oturtmuş. Onlara gerçekler anlatıldığında, demokrasinin yanında yer alıyorlar.
Şuanda AB yönetiminin kafa yapısı Sarkozynin tasfiye edilmesi ve Merkelin iddialarından vazgeçmesi sonucu Türkiyeyi kaybetmemek üzerine kurulu. Evet Türkiyenin eksiklikleri olabilir ama bunu pozitif olarak yaklaşarak düzeltilmesi yönünde Türkiye ile Türk devleti ile birlikte çalışmak istiyorlar. Bizde de şu var; Avrupada Merkel ve Sarkozynin oluşturduğu Türkiye karşıtı bir hat vardı, onların da istediği Türkiyenin bu süreçten uzaklaşmasıydı, biz de bu konuda yeterince enerji sarf etmedik.
2014 BİR MİLAT OLABİLİR
2014 yeni bir milat olabilir mi diye Başbakana da sorduk. O noktaya geldik. Başbakan Erdoğan; bizim de taleplerimiz, isteklerimiz karşılık bulursa 2014 bir milat olabilir dedi. Selvi, Avrupadaki yeni konjektör buna açık gözüktüğünü söyleyerek 2014te uçağın yönünün ABye çevrildiği bir Türkiye-AB ilişkilerini yaşayabileceğimizi aktardı.
Taha Özhan Türkiyenin ABye girememesinin nedenlerine değindi. Özhan Türkiyenin ABye girmesi için kapının açılması gerektiğini, bacadan giremeyeceği aktardı. Özhanın AB yorumu şu şekilde oldu:
AB İLE GERÇEKÇİ BİR İLİŞKİYE GEÇMENİN ZAMANI GELDİ
ABnin tavırlarından, isteksizliğinden dolayı Türkiyenin de uyum süreçlerini açma gibi bir sorumluluğu olmadığına göre mesele tıkanıyor. Kapının açılması gerekiyor ki içeri girebilesiniz. Öbür türlü de, bacadan girme şansınız yok. Gerek de yok zaten. Böyle olunca da Türkiye başka alternatifleri hem bu kapılar biraz açılsın diye canlandırmak adına, hem de hakketen dile getirmek durumunda kalıyor.
Abdülkadir Selvi, paralel yapılanmanın kurumları dün nerdeyse bugün de aynı yerde durduklarını söyledi. Milli iradenin temsil ettiği hükümetin, bu iradeyi kurda kuşa yem etmemesi gerektiği söyleyen Selvi bu ifadelere yer verdi:
HÜKÜMETİN MİLLİ İRADEYİ KORUMA GÖREVİ VAR
Milli iradeyi temsil edenlerin aynı zamanda milli iradenin hukukunu da korumak gibi bir yükümlülükleri var. İnsanlar sizi seçim yapıp parlamentoya göndermişse, ya da hükümet olmanızı sağlamışsa aynı zamanda sizin bu iradeyi kurda kuşa yem etmemeniz gerekiyor.
SEÇİLMİŞ SİVİL İRADE 17 ARALIK DARBE GİRİŞİMİ KARŞISINDA DİK DURDU
Evet, seçilmiş sivil irade 17 Aralık darbe girişimi karşısında dik durdu, milletin hukukunu korudu ve ortaya ciddi bir saygınlık uyandıracak bir mücadele ortaya koydu. Fakat henüz bu işin başındayız. Bu saldırı eğer paralel devlet bir takım kurumlarla saldırı yapıyorsa ona göre bu karşı mücadelenin de, kurumlar bazında da mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor.
Hizmet hareketinin normal cemaat hareketine benzemediğini vurgulayan Selvi, bunun adının neden paralel yapılanma olduğunu açıkladı.
GÜLEN HAREKETİ CEMAAT YAPISININ DIŞINDA BİR HAREKET
Hocaefendinin internete sızan konuşmasına baktığımızda klasik iman Kuran hizmetlerini yürüten bir cemaat yapılanmasından ziyade, BDDKda, Gelir İdaresinde adamları olan, rafineri dağıtan, bankasını kurtarmaya çalışan, Sayın Cumhurbaşkanına yazdığı sufnâme denilen mektupta bürokrat kıyımının durdurulmasını isteyen, yani bürokraside varlığı olan bir yapı ortaya çıkıyor. Yani bizim bildiğimiz normal klasik cemaat yapılanmasının çok dışında olan bir şey. O nedenle bankası olan, gelir vergi elemanlar olan, savcısı olan, polisi olan, BDDKda elemanları olan, yargılayan, suç ihdas eden, cezalandıran, hapsi cezası verdiren bir yapılanma. Bu yapılanmayı paralel devlet olarak nitelendirmezseniz, başka nasıl isimlendireceksiniz anlamak mümkün değil. Herhalde bu yapılanma İmam-ı Azamın hizmet düsturu ile, İmam-ı Rabbaninin hizmet düsturuyla, İmam-ı Gazali ile, ya da Mevlananın hizmet şekli ile, Bediüzzaman Said Nursinin hizmet hareketiyle hiç bağdaşmayan bir hareket. O zaman onlara başka bir şey demek lazım, buna farklı bir şey söylemek lazım.
Gülen hareketinin sert mücadelesinin devam ettiğini söyleyen Selvi, Hocaefendi'nin WSJ'ye verdiği röportajda söylediği AK Parti'nin son iki yılda demokratikleşme adımlarından vazgeçtiği yönündeki söylemlerine son iki yıldaki çok önemli demokratikleşme adımlarıyla yanıt verdi.
SULHNAME YOK, SERT MÜCADELE VAR!
Yeni bir sulhname var mı diye sordum. Başbakana yeni bir sulhname yok dedi. Tam tersine oldukça sert bir mücadele yürütüyorlar. Şantajsa şantaj, dinleme ise dinleme, takipse takip hepsini yapıyorlar dedi.
BUNLAR GÜLEN İÇİN BİR ANLAM İFADE EDİYOR MU BİLMİYORUM
Başbakana bu soruyu sorduğumuz gün, yani Brükselde olduğumuz gün, Fethullah Gülen Hocaefendinin WSJde bir röportajı çıkmıştı. O röportajda şunu söylüyor; biz ilişkilerimiz, yani AK Parti hükümeti son 2 yıldır demokratikleşme hedeflerinden vazgeçtiği için biz zaten buradan ayrıldık diyor. Baktım aslında demokratikleşme hedefi olarak neyi kast ediyor bilmiyorum ama bu iki yıl içerisinde AK Parti demokratikleşme adı altında YAŞ mağdurlarının haklarını iade etmiş, onure etmiş, bunları eski rütbelerinden göreve başlatmış. Başörtülü oldukları için okuldan atılan öğretmenleri getirmiş ve bu ay içerisinde onların atamaları yapıldı. Kamuda başörtüsünü serbest bırakmış. Zaten üniversitelerde çözmüş. Merve Kavakçının başörtülü olduğu için yemin ettirilmediği, linç edildiği bir mecliste başörtülü milletvekillerinin girmesi dönemi açılmış. Bunlar hocaefendi açısından demokratikleşme yönünde bir anlam ifade ediyor mu onu bilmiyorum. Ama bizim açımızdan çok büyük bir anlam ifade ediyor. 28 Şubatın en önemli simgelerinden birisi EMASYA protokolü iptal edilmiş.
stargazete.com
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle