Taha Akyol'dan HSYK açıklaması
15 Ocak 2014 16:11 tsi
Gazeteci-yazar Taha Akyol, dün Başbakan Erdoğan tarafından dile getirilen HSYK üyelerinin RTÜK'te olduğu gibi TBMM tarafından seçilmesine ilişkin önerisini değerlendirdi. Akyol, "HSYKda RTÜKteki gibi parti kontenjanları asla olmamalıdır" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nda (RTÜK) olduğu gibi TBMM tarafından seçilmesine ilişkin önerisini değerlendiren gazeteci-yazar Taha Akyol, "HSYKda RTÜKteki gibi parti kontenjanları asla olmamalıdır; bu bir... İkincisi, RTÜK kararları yargı denetimine tabidir, demiştik. Hâkim ve Savcı kurullarının kararları ise denetime kapalıdır. Yargı denetimine açsanız bile, HSYKnın kararını denetleyecek olan yargıç, yine HSYKnın müfettişleri tarafından teftiş edilecektir! Eşyanın tabiatına aykırıdır bu" dedi.
İŞTE TAHA AKYOL'UN O ANALİZİ:
Sayın Başbakan HSYK için RTÜK modelini önerdi, muhalefetle bir uzlaşma olursa Mecliste görüşülen kanun teklifini dondurabileceklerini söyledi.
Bir uzlaşma ihtimalinin belirmesi elbette olumludur, bunun için iktidarı da muhalefeti de teşvik etmek gerekir.
Hukuki bakımdan ortada iki somut öneri var: Biri Başbakanın RTÜK modeli...
Öbürü, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda partilerin benimsediği model; yani Hâkim ve Savcılar için ayrı kurullar olacak, kurul üyelerini belirli adaylar arasından parlamento beşte üç çoğunlukla seçecek.
Sırayla görelim.
PARTİ KONTENJANI
RTÜK için partilerin kontenjanı var, partilerin tespit ettiği isimler Mecliste seçiliyor, daha doğrusu formalite olarak onaylanıyor. Bu modeli yargı yönetimine taşımak çok sakıncalıdır.
Bu model benimsenirse, evvela, Yargıtay ve Danıştayda parti kontenjanlarına göre adaylar ortaya çıkacak, partilere yakınlık ve uzaklık açısından seçimler yapılacaktır!
İkincisi, Yargıtay ve Danıştayda parti kontenjanlarına göre seçilen adaylar, Mecliste de seçilebilmek için liderlerin ve parti yönetimlerinin desteğini almaya çalışacaklardır. Yürütme ve yasama koridorlarında lobi yapan yargıçlar tablosu!
Bir de siyasi kültürümüzün nasıl çatışmacı olduğunu hatırlayalım, bu model yargıyı politik kamplara bölme riskini taşımaktadır.
Başbakan bu modeli önermeden önce ben şöyle yazmıştım:
HSYKda partiler kontenjanı oluşmasına yol açacak bir model getirilirse, siyasi hastalığımız olan aşırı kutuplaşmayı HSYKya taşımış oluruz. (Hürriyet 4 Ocak)
YARGI DENETİMİ
RTÜK modelinde çoğunluk partisi, tabiatıyla, RTÜK yönetiminde de çoğunluğa sahiptir. Olabilir, çünkü RTÜK nihayet idari bir kuruldur, kararları da yargı denetimine tabidir; şikâyeti olan mahkemeye başvurur.
Halbuki HSYK veya kurulacak olan Hâkimler Kurulu ile Savcılar Kurulu idari nitelikli değildir; yargı yönetimiyle görevlidir. Onun içindir ki, anayasal olarak mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulmak ve çalışmak zorundadır. İşte bu sebepten, HSYKda RTÜKteki gibi parti kontenjanları asla olmamalıdır; bu bir...
İkincisi, RTÜK kararları yargı denetimine tabidir, demiştik. Hâkim ve Savcı kurullarının kararları ise denetime kapalıdır. Yargı denetimine açsanız bile, HSYKnın kararını denetleyecek olan yargıç, yine HSYKnın müfettişleri tarafından teftiş edilecektir! Eşyanın tabiatına aykırıdır bu.
Halbuki RTÜKe karşı mahkemeye giderseniz, mahkemeyi RTÜK müfettişleri teftiş
edecek değildir!
UZLAŞMA MODELİ
Anayasa Uzlaşma Komisyonunda partilerin uzlaştığı bir metin var: Teknik ayrıntıya girmiyorum, Hâkim ve Savcı kurulları ayrılacak... 11 üyeli Hâkimler Yüksek Kurulunun 5 üyesi parlamento tarafından profesörler ve avukatlar içinden seçilecek... Bunlara evet diyorum.
Fakat kalan 6 üyeye gelince... Adli ve idari yargıdan toplam 18 yargıç aday seçilecek, bunların 6sını yine Meclis beşte üç çoğunlukla seçecek. Model böyle. Meclisin beşte üç çoğunlukla seçim yapması, bizim siyasi kültürümüzde partileri tarafsız aday arayışına mı yöneltir; yoksa senin adayın, benim adayım pazarlığına yönelterek RTÜK benzeri bir uygulamaya mı dönüşür?!Ben bu modele de sıcak bakmıyorum.
DOĞRUSU NE?
Benim savunduğum model, 2010 referandumunda da savunduğum modeldir:
Yargı kurulu üyelerinin önemli bir çoğunluğu bizzat yargı tarafından seçilmelidir. Kurulun demokratik meşruiyetini sağlamak amacıyla kalan üyeleri üstün hukuki niteliklere sahip kişiler arasından parlamento seçmelidir. (Venedik Komisyonu, Adli Atamalar Raporu, Paragraf No: 29)
Yargı içinde yapılacak seçimlerde organize grupların üstünlük sağlamasını önlemek için bir kişi bir tek adaya oy verir kuralı kabul edilmelidir.
Yargının güvenilirliği ancak bağımsız ve tarafsız ve de AİHMnin evrensel hukuka kazandırdığı bir terimle yetki alanı içinde etkin olmasına bağlıdır.
Modelleri bu üç kavram açısından düşünmeliyiz.
Bu haber 738 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle