Bülent Yıldırım: Bana suikast hazırlığı var
26 Aralık 2013 13:12 tsi
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, yurt dışındaki bazı Türk okullarının açılmasına kendilerinin yardımcı olduklarını söylediği programda, çok ilginç açıklamalarda da bulundu.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, yurt dışındaki bazı Türk okullarının açılmasına kendilerinin yardımcı olduklarını belirtti. Kanal 24 Televizyonu'nda Elif Çakır'la Söz Bitmeden programına konuk olan Bülent Yıldırım, önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Bülent Yıldırım'a yöneltilen sorular ve verdiği cevaplar...
Erdoğan, bu operasyonla Oslonun, Mavi Marmaranın vb. intikamı alınmaya çalışıldı dedi. Bugüne kadarki yapılmış darbeler içinde 28 Şubatın konumu neyse, 17 Aralık operasyonu da başı çeker durumda. Bu arada İHHyı da tehdit ettiler. Dün bir basın toplantısı gerçekleştirdiniz. Açıktan tehdit aldığınızı beyan ettiniz.
Mavi Marmara konusunda İsrailli yetkililerin dışarı çıkamadığını, Türkiyede açılan davanın kapatılması mümkün olmadığını belirten Yıldırım, "İsrail hem kuyruğu dik tutmak, hem de hakimiyeti altına almak istiyor ama ilişkiler bozuldu, Mavi Marmara, one minute oldu. İsrail üzerinden bize gelenler oldu. (Ses çıkarmayın, Mavi Marmara meselesinde gelinen noktadan geri adım atın, size Suriye konusunda gereken yardımı verelim) dediler, reddettik. İsrail kazanmak istiyor ama kendi hatasını kabul etmeden
İsrail, Amerikadaki bir kesim tarafından da destekleniyor ve bu ülkede de lejyonerler var. İşte böyle operasyon yapıldı, üç ayrı konu bir araya getirildi. Bu operasyondan sonra İHHya da operasyon yapılacağı net bilgi olarak bize geldi. Emniyet içinde de bunu bilenler var. Mısırda Mursiye yapılmak istenenin Erdoğana yapılmak istendiği biliniyor, Emniyet içinde de, diğer yerlerde de bununla ilgili önlem alıyorlar. İki konuda üzerimize geleceğini söylediler. Birinci El Kaide bağlantısı. Biri bize El Kaideci, biri İrancı diyor. Biz de tepkimizi koyduk, uluslar arası alanda çalışmalar yapıyoruz dedik, dışarıda bazı okulların açılmasına da biz yardımcı olduk, isim isim listesi var. İçeriği nedir dedik, öyle fotoğraflar var ki, Bülent Yıldırımın önüne konulduğunda Yok o kadar mı diyecek. Fotoğraf ne olabilir, ya konferansta birileri olabilir, ya Suriyeye girerken görüntülemişlerdir, diyorlar ki silahlı insanlarla görüntüleriniz var. Evet, elbette var, biz Şama gittiğimizde Esadın askerleri vardı. Her bölge bir grup tarafından tutulmuştu. Ayrıca gizli bir tanık meselesi var. Tanık korumanın başındaki insanın bize karşı hep böyle bir dosyası vardı. Ben açık diyorum, bütün bilgi ve belgenizi ortaya çıkarın. Biz arabuluculuk yapıyoruz. İnsani diplomasi yapıyoruz. Bugün kaçırılan, tutuklanan Milliyet gazetesinden Bünyamin arkadaş için çalışma yapıyoruz, en katı grup tarafından kaçırıldı. Bu gruplar bu ülkenin bir kazanımıdır. Biz Pakistan ile Taliban arasındaki görüşmelerde de danışmanlık yapıyoruz. Ben devamlı söylüyorum, biz bugüne kadar hiçbir şeyden korkmadık ama bir fiskos gazetesi var. Biz net tavrımızı koyduk.
E.Ç.: Mavi Marmara Türkiye açısından, hükümet, Gülen cemaati ve İHH açısında bir kırılma noktası oldu. Sizin cemaat ile Mavi Marmara öncesi ilişkiniz nasıldı, neden bozuldu?
B.Y.: İHH dahil olmak üzere hiçbir grup devlette böylesi bir güce erişmemelidir. Öyle olursa astığım astık kestiğim kestik olur. Ben Erzurumluyum, cemaate mensup çok tanıdığım var, Hoca İHHyi tanımıyorum dedi, oysa bilir. Yavuz Dede, Hüseyin Oruç kardeşimiz Hüseyin Gülerce ve bütün siyasi partilerle görüştük. Mesela Deniz Baykal olayı olmasaydı Mavi Marmaraya binecek CHPli vardı, çünkü bu insani bir durum. Sayın Gülercenin tavrı çok iyiydi, hatta Mehmet Kamışa gittiler, görüştüler, iki tane de muhabir verdiler. Hatta gemimizi bile onlardan aldık. Defne-Y gemisi, hepsi her şeyi biliyordu. O zaman hiçbir kaygıları yoktu. Daha sonra bu açıklama olunca üzüldük.
E.Ç.: Peki ne oldu?
B.Y.: Bana göre birileri buna dedi ki, böyle olmaz
Sizin dışarıdaki çalışmalarınızın geleceği için Mavi Marmaradaki olayda tavır koymanız gerekiyor denildi. Bu açıklama olmadan önce cemaatin mensupları gözyaşı döküyorlar, bize geliyorlar. Bir açıklama ve birden bire hepsi duruyor. Daha sonra cemaatten birileri bize geldi.
E.Ç.: Peki neden sustunuz bugüne kadar?
B.Y.: Susmadım aslında. Niçin konuşmadım, baktım ki İsrail ve Amerika bizi bir tartışma ortamına yitiyor. Bize olan destek vardı. Biz halka bıraktık olayı, Mavi Marmarada kazandığımıza inanıyorum. Cemaatten birileriyle görüştüm, dediler ki, içimizde özellikle Emniyete MOSSADdan sızmalar olduğunu biliyoruz ama bir şey yapamıyoruz. Bu ülkede ilk defa bu büyüme hızına rağmen, güvenlik güçleri ve yargı arasında, bunların birbirleri arasında sorun oluşuyor. Niçin ses çıkarmıyorsunuz, kapalı kapılar ardından söylüyorsunuz. İnsanlarda korku imparatorluğu oluşmuş. Baktım bir arkadaşın elinde Zaman gazetesi, görünce bir şey diyeceğimi sandım, iptal ettireceğim ama vergi durumu oluyor dedi. Nasıl dedim, abonelikten çıkınca vergi borcu çıkarıyor Maliye dedi. Kraldan çok kralcılar var. Bunlar devlet içindeki gücünü kullanarak en sıradan insanla devletin en üstündeki insanı bir tutuyorlar. Bir cemaat üyesinin konuşması ne manaya gelir iyi biliyorum, ocağın yıkılsın dediğin an ne denildiği bellidir. Cemaatin bir an önce kendini sorgulaması lazım, ya tavır koyarsınız ya da şu anda birçok zararı her iki tarafta görür ama en çok zararı hizmet görür. Ama hizmet bir siyasi parti değil, siyasi parti hata yapar ama hizmet hepimizi temsil eder.
E.Ç.: Gelelim Mavi Marmara vurulduktan sonra, Gülenin WSJye verdiği bir röportaj. Açıkça tavır alındı.
B.Y.: Bizim ilişkilerimiz şimdi gerildi aslında, biz kendimizi koruma refleksine sahibiz. ABDde hocanın okulları var, kendini korumak için böylesi sözler etmiştir dedik, aslında kendisi dedi ki BM karar verecek. Biz Hocadan özür bekliyoruz, İsrail özür diledi, BM bizi olumladı. Biz Türkiyeye gitmeyin dedik komisyona, 4 üye vardı, biri Türkiye, diğerleri İsrailin paralı askerleri
E.Ç.: Tazminat konusunda geri adım atıldı mı?
B.Y.: Böylesi bir şey mümkün değil. İsrail ve bu ülkedeki lejyonerleri, Erdoğanı götürmeye karar vermişler. Erdoğan, Hakan Fidan, İHH hakkında dosyalar hazırlamışlar. Suriyedeki olayları El Kaide çizgisine çekip kötülemeye çalışıp dosya hazırlıyorlar. Yolsuzluk, El Kaide vb. gibi dosyalar, uluslar arası bir operasyon var, o dosyaya eklenecek. Bu ülkeyi bağımsız olarak görmek isteyen herkes dikkatli olsun, bunun bir sebebi Mavi Marmaradır. Oslo var, çözüm süreci var. Türkiye sorunlarını hallederse bölgesel güç oluyor. Ortadoğudaki devletlerin barışı sağlanır. Neo-conlar ve İsrail istemez bunu.
E.Ç.: Gezide ABD ve batı basınında Gezi olayları sırasında çok savunucu yorumlar vardı. Ama burada bir geri adım var.
B.Y.: Aslında değil, İHHnin Avrupa ve ABDde çok tanıdıkları var. Şu an diyorlar ki Türkiye iki şeyle anılıyor. Bir yolsuzluk, iki porno kasetler. Bu hale getirdiler. Ve en kötüsü de biz dünyada İslamı anlatmaya çalışıyoruz. Benimle birlikte İslama gönülleri ısınsın. Düşünün bir şahsiyet var, İslam alimi olarak tanınıyor, biri bir kadının yanına gidecekti, daha böyleleri var diyor. Hatası olan tövbe etsin.
E.Ç.: Hüseyin Gülerceyi cemaatten daha ayrı tutuyorum. Bir oyum var, AK Partiye vereceğim ama uzlaşalım diyor.
B.Y.: Ben iki ileri bir geri işinden yoruldum. Ben Hüseyin Gülerceye saygı duyardım ama saygımı kaybettim. Artık bu insanlar nezdinde, bu insanlar itibarlı değil. Uzlaşmanın yolu şudur, cemaat cemaatliğini, hükümet hükümetliğini yapacak. Bugün Kayserideki davanın sonucunu biliyor musunuz? Furkan Doğanla ilgili tazminat davası. Tebliğat yapıldı İsraile. Kalktı hakim dedi ki, İsrail devleti yargılanamaz dedi ve Furkan Doğanın davasına ret kararı verdi. Ve tepkiler üzerine Giderken bize mi sordunuz denildi. Siz kimsiniz, demek ki siz yapılanmasınız yargı içerisinde. Ben bir avukat olarak yargı bağımsızdır diyorlar, inanmıyorum. Bu tip savcı ve hakimlerin karşısında yargılanmaktan çekinirim. Bütün siyasilere diyorum, bu yargı şu an bağımsız değil, oturun bunu düzeltin. İHHya bağlı bir polis, savcı vb. olamaz. Cemaate bağlı polis, savcı da olamaz. Şimdi insanları tekrar almak için harekete geçmişler. Hangi kanuna göre harekete geçiyorsunuz. İHHyı alacaklarmış. Valla bir alın, görelim şu dosya neymiş. Tehditler geliyor, bakıyorsun, hep aynı yerden. Bu halk korkmadı, Mavi Marmaradan önce bütçemiz 1se, şimdi 3 oldu. İnsanlar artık nefret ediyor bu şeylerden. Eğer bir iktidar değişikliği olacaksa bunun yolu-yordamı sandıktır. Öyle Mursiye yapılan darbe gibi olmaz. Ha bunu deyince Bülent Yıldırım yolsuzluğa sahip çıkıyor. Ya hükümet, yüzde 50 oy almış, hiç sahip çıkar mı, direkt yüzde 10a iner. Ben sizin delillerinize inanmıyorum.
Bizim hakkımızda çok dosya var, polisteki falan abi sürmüş dosyayı. Bizim hakkımızda böyle dava varsa, millet hakkında neler yapıyorlar Allah bilir. Ben Ergenekon davasında da aynı şeyi söyledim, davada kantarın topuzunu kaçırıyorlar dedim. Bir vuracakken beş vurdular, şimdi de hepsini çıkardılar. Bu 28 Şubatın tek suçlusu Erbakan mı? Bütün Müslüman grupların davası onaylanıyor, sonra gel bu yargıya güven.
E.Ç.: Hukuk, yargı dedik ama. Yargı, hukuku ihlal ediyor. Alternatif siyasilerin sözcüleri haline geldiler, hakimler, savcılar
B.Y.: Yargı bağımsızdır, kararı bekleyelim diyorlar. İşte Furkan davası, karar belli, neyine inanayım. Biz açık denizdeydik, ey insafsız adam, İsrail özür diledi, senin o kadar şahsiyetin yok mu? Çocuklarının yüzüne nasıl bakacaksın. Bugün yarın sosyal medyada herkes ben dahil deşifre edecek. Bakıyorsun bu adam falan grubun mensubu. Bizim sizden beklentimiz Allahın, peygamberin dediği şekilde yanımızda olmanızdır. Bırakın okullarınızı, ülke kaosa gidiyor. Sivil toplum kuruluşlarına sesleniyorum, neredesiniz, bu ülkeye neden sahip çıkmıyorsunuz?
E.Ç.: Yargı eliyle hükümete kalkışma var
B.Y.: İsyan var, STKlar, alimler çıkıp konuşmalı. Kardeşim olarak baktım ama canımızı yakıyorsunuz, yerinizi belirleyin. Emre Usluyu aradım, bizimle ilgili El Kaide-MİT bağlantılı diyorsunuz. Sizin bu yazılarla Suriyede benim arkadaşımı şehit ettiler dedim, insan hayatıyla oynuyorsunuz. Bırakın dershaneyi, bu ülke kaosa gidelim.
E.Ç.: Suriyeye 45 TIRlık bir yardım gönderiyorsunuz
B.Y.: Evet, 45 TIRı içeriye dizeceğiz. Haramiler gelmesin diye öne oradaki gruplardan rica edeceğiz, bizi koruyacaklar. Sonra bunları görüntüleyip El Kaide dosyası yapacaklar, hükümeti vuracaklar. Bu ortamlarda üç şey yapmak lazım. Doğru olanın yanında güçlerimizi birleştirmeliyiz, sessiz kalmamamız lazım. İki, atılan iftiralara medya eliyle cevap vermek lazım. Sizi bu konuda tebrik ediyorum. Üçüncüsü kaos ortamı ve patlamalar. Bunlara dikkat etmek lazım. Benimle ilgili bir suikast hazırlığı olduğunu biliyoruz, onun için bu tartışmaların bitirilip bizim ve bizim gibi bir sürü insanın bu suikastlerden kurtulması için polisin, yargının kendi işine esastan bakması lazım. Bu dosyaların şantaj aracı olarak kullanılmaması lazım. Bu kaos ortamında ben bütün birimleri uyarıyorum, kaos ortamında dış istihbarat örgütleri her türlü bombalama, suikast olaylarını yapacak zemin buluyor. Oyun bozulur, Tatar Ramazan diyor ya Biz bu oyunu bozarız, biz bütün devletlerle karşı karşıya kaldık, çıktık içinden. Bugünlerde geçer. Bırakın derin devleti halk kursun, halk geniş kitle. Herkes kendini derin devletin kurucusu olarak görmesin. Derin devleti kurmak isteyenler ancak MOSSAD ve CIAnin kullandığı bir mermi olur.
Bu haber 888 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle