En Sıcak Konular

Yoksa küresel ısınma günah keçisi mi?

15 Ağustos 2007 10:55 tsi
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü İklim ve Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karaca, "Ülkemizde son zamanlarda görülen bazı olağan dışı hava olaylarının nedeni olarak küresel ısınmayı göstermek yanlı

Karaca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "küresel ısınma" veya "küresel iklim değişimi" olarak adlandırılan kavramın son zamanların en popüler gündem maddelerinden birisi olduğunu belirtti.
     
     GÜNAH KEÇİSİ"
      Küresel ısınmanın, her olağan dışı hava olayından sonra çokça tekrarlanan ifadelerin başında geldiğini ifade eden Karaca, şunları kaydetti:
      "Son dönemlerde ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde meydana gelen şiddetli yağış ve sel olayları ile kış aylarının ülkemizin özellikle kuzeybatı kesiminde kurak ve nispeten ılık geçmesi üzerine yapılan tartışmalarda da bu ifadeyi sıklıkla duyduk. Maalesef her sıra dışı hava olayının etkeni olarak küresel ısınmanın işaret edildiği bir ortama doğru gidilmektedir. Küresel ısınma bu tip olayların adeta ’günah keçisi’ durumuna sokulmaktadır." Belirsizliklerin çokluğu nedeniyle spekülasyonlara açık olan küresel ısınma konusunda bilgi üretenlerin sesinin, üretmeyenlerinkinin yanında yeterince duyulmadığını savunan Karaca, "Bu durum kamuoyu tarafından cevabı alınamayan pek çok sorunun ortada dolaşmasına sebep olmaktadır" dedi.
     
     İNSANLARIN DOĞAL YAŞAMA MÜDAHALESİ
      Prof. Dr. Karaca, meteorolojik gözlemlerin, sıcaklığın son yüzyılda 0.7-0.8 derece civarında arttığını gösterdiğini kaydederek, şöyle devam
      etti:
      "Sıcaklıktaki bu artışın birinci derecede sorumlusu olarak karbondioksitteki artış gösterilmektedir. Ancak, karbondioksitteki artış ile ortalama sıcaklıktaki artış arasındaki ilişki küresel iklim sisteminin oldukça karmaşık yapısı ve insanoğlunun bu sisteme diğer müdahaleleri yüzünden hala net bir şekilde ortaya konulamamıştır.
      İnsanoğlu bir taraftan atmosfere sera gazları ve diğer kirleticileri salarken diğer taraftan yer yüzeyinde de önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Zirai alanların hızla genişlemesi, ormanlık alanların hızla yok edilmesi, yarı kurak alanların çölleştirilmesi ve şehirleşme, insan eliyle yer yüzeyinde yapılan en önemli değişikliklerdir." Tüm değişikliklerin, küresel iklim sistemi üzerinde önemli etkilere sahip olduğunu, ancak bu etkilerin farklı farklı olabildiğini dile getiren Prof. Dr. Mehmet Karaca, şunları söyledi:
      "Örneğin, ormansızlaştırma faaliyetleri atmosferdeki karbondioksit miktarını, dolayısıyla sera etkisini artırıcı bir etkiye sahip olurken, çölleştirme, atmosfere geçen toz miktarında artışa neden olması dolayısıyla güneşten yer yüzeyine gelen enerjiyi azaltarak küresel ısınmayı yavaşlatan bir etkiye sahip olabilmektedir.
      Şehirleşme, şehir ısı adalarının yani şehirlerde çevrelerine göre daha sıcak alanların oluşmasına yol açmaktadır. Şehirleşme, küresel iklim üzerindeki sınırlı etkisinden çok küresel ısınma çalışmalarında kullanılan meteorolojik ölçümlerin yapıldığı istasyonları kapsaması nedeniyle önem arz etmektedir."
     
     YAŞANAN DOĞA OLAYLARININ İKLİM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
      Tarihteki büyük volkanik patlamaların, takip eden zamanlarda dünya ikliminde geçici bir süreliğine önemli değişikliklere neden olduklarının bilindiğini kaydeden Karaca, şunları söyledi:
      "Örneğin, Endonezya’nın Sumbawa Adası’nda yer alan Tambora volkanının 5-15 Nisan 1815 tarihlerindeki patlaması, küresel iklimde önemli
      sapmalara yol açmıştı. Bu patlamanın Kuzey Amerika ve Avrupa’daki etkisinden dolayı 1816 ’yaz mevsimi olmayan yıl’ olarak adlandırıldı. O yıl meydana gelen büyük fırtınalar, aşırı yağışlar ve seller, yazın bile meydana gelen kar yağışları, ağustos ayında meydana gelen don ve benzeri anormal hava olayları bu patlamanın atmosfere saldığı küllerin etkileri olarak kabul edilmektedir. Zirai alanlara ekilen tahılların soğuktan gelişememesi sonucu baş gösteren kıtlığın binlerce insanın ölümüne neden olduğu da bilinmektedir. Daha yakın zamanda, 1991 yılının haziran ayında, Filipinler’deki Pinatubo volkanında meydana gelen büyük patlama küresel ortalama sıcaklığı yaklaşık 0.5 derece düşürmüştür. Dikkat edilirse, bu değer küresel ısınma değeri olan 0.7-0.8 derece ile aynı mertebelerdedir. Bu durum küresel iklim sinyalinin ölçülmesinin ne kadar zor olduğuna işaret etmektedir."
     
     BELİRSİZLİKLERİN NEDENİ
      Prof. Dr. Karaca, iklim sisteminin karmaşık yapısının ve bu sisteme müdahalelerin çeşitliliğinin, belirsizlikleri artırdığını ve sinyallerin algılanmasını, kaynağının anlaşılmasını zorlaştırdığını belirterek, "Örneğin, 1998 aletsel ölçüm döneminin en sıcak yılı olarak kaydedildi.
      Ama 1998 aynı zamanda en güçlü El-Nino (sıcak okyanus sularının, soğuk okyanus akıntılarının yerine geçmesi) yılı olarak da kayıtlara geçti.
      1998 yılında meydana gelen olağan dışı hava olaylarının ne kadarının
      El-Nino, ne kadarının ise küresel ısınmayla ilgili olduğu bilinmemektedir" dedi.
      Kışın yaşanan kuraklıkla ilgili olarak da benzer şeylerin söylenebileceğini ifade eden Prf. Dr. Mehmet Karaca, şunları kaydetti:
      "Acaba kuraklığa, küresel ısınma mı sebep oldu? Yoksa Pasifik Okyanusu’nda geçen yılın sonlarında gelişen orta şiddetteki El Nino mu ya da her ikisi birden mi neden oldu? Bu soruları kolayca cevaplamak mümkün değil. Ancak küresel ısınmanın etkisinin, El Nino olayı da dahil diğer etkenlerinki yanında çok küçük olması gerektiğini söyleyebiliriz.
      Çünkü küresel ısınma bir eğilim belirtir ve etkileri bir şekilde her yıl artan oranlarda hissedilmelidir. Ancak önceki kış ve daha önceki kış hiç kuraklık konuşulmuyordu, aksine kar ile nasıl mücadele edilir konusu daha çok gündemdeydi. Küresel ısınmadan ise çok az ya da hiç bahsedilmiyordu. Eğer bu yılki kuraklığı küresel ısınmaya bağlarsak önümüzdeki kışın normal geçmesi durumunda ne diyeceğiz?"
     
     KÜRESEL ISINMAYI YANSITACAK SEVİYEYE
      Prof. Dr. Mehmet Karaca, yapılan analizler sonucunda Türkiye’de henüz küresel ısınmayı yansıtacak bir seviyeye gelinmediğine işaret ederek, "Burada, toz gibi diğer bazı faktörlerin ülkemizde küresel ısınmanın sıcaklık üzerindeki etkisini şimdilik bastırmakta olduğu gibi bir yorum da yapılabilir" dedi.
      Yıllık ortalama sıcaklıkların 1961-1990 referans dönemi ortalamasından olan farklarına bakıldığında Türkiye ile dünya geneli arasında önemli farkların olduğunu dile getiren Karaca, şunları kaydetti:
      "Örneğin, 1950-1970 arası, referans döneme göre ülkemizde daha sıcak geçerken dünya genelinde daha soğuk geçmiştir. Dünya genelinde son ısınma dönemi 1970’lerden itibaren başlarken bizde 1990’lardan itibaren başlamıştır. Daha önce belirtildiği gibi bu son ısınma döneminde şehirleşmenin önemli rolü olduğu söylenebilir. Ülkemizde son zamanlarda görülen bazı olağan dışı hava olaylarının nedeni olarak küresel ısınmayı göstermek yanlıştır. Küresel ısınmanın hidrolojik çevrimi hızlandıracağı yönünde görüşler mevcut olmakla birlikte henüz günümüzdeki sıra dışı hava olayları ile küresel ısınma arasında bir bağ kurulamamıştır."
     
     "İNSANLAR HIZLA ÇEVREYİ VE ATMOSFERİ KİRLETİYOR"
      DMİ’nin (Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü) 1940-2005 dönemini kapsayan kayıtlarına bakıldığında 1960’lı yıllar, 1980’li yılların başı ve 2000’li yılların, olağan dışı olaylar açısından öne çıktığını belirten Karaca, "En fazla sıra dışı olay 1963 yılı ile 2005 yılında meydana gelmiştir. Bu rakamlar, olağan dışı doğa olaylarının en azından şimdilik küresel ısınmadan ziyade iklimin değişebilirliğiyle ilgili olduğunu göstermektedir" diye konuştu.
      Karaca, "Belirsizliklerinin çokluğu nedeniyle herkesi ikna edecek şekilde ispatlanamasa da ortada bir gerçek vardır o da insanların hızla çevreyi ve atmosferi kirlettiğidir. Bu durumun bir bedeli olacağını üretirken de tüketirken de aklımızdan çıkarmamalıyız" dedi.

Milliyet



Bu haber 545 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,943 µs