Şimdi çok iddialı kabine listesi geliyor

15 Ağustos 2007 09:32 tsi
İktidar partisi tarafından “uzun vadeli bir plan” uygulandığı ortada. Gerçek olan şu ki; şimdiye kadar görmediğimiz bir siyasi parti projesine ve strateji uygulamasına şahit oluyoruz. Liderin feragati, ikinci adamın Köşk adaylığı, bunun tekrar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, temelleri seçim öncesinde atılan ve en büyük hedefi Cumhurbaşkanlığı seçimi olan “bir süreç yönetimi” modeli uyguladığı anlaşılıyor.

Gördük ki; her bir adımının tesadüflere bırakılmak yerine, ince hesaplara dayandırıldığı bu yönetim modelinin özünü “Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi” oluşturuyormuş.

İktidar partisi tarafından “uzun vadeli bir plan” uygulandığı ortada. Gerçek olan şu ki; şimdiye kadar görmediğimiz bir siyasi parti projesine ve strateji uygulamasına şahit oluyoruz.

Liderin feragati, ikinci adamın Köşk adaylığı, bunun tekrar denenmesi ve partinin bütün sorunlara rağmen firesiz itaati önemli.

“Gül’ün Köşk’e çıkması büyük hedefine giden yolun yapı taşları” olmak üzere birtakım siyasi hamleler yapıldı: “Bir çeşit çevre düzenlemesi.”

AK Parti’nin merkezde konumlanma operasyonu, 22 Temmuz listelerinin buna uygun dizaynı, uzlaşma mesajları, seçim gecesi konuşması ile Meclis Başkanlığı seçimini bu bağlamda değerlendiriyorum.

Şimdi sırada kabine var. Abdullah Gül’ün adaylığının kesinleşmesiyle birlikte Bakanlar Kurulu’nun çok daha liberal bir görünüm sergileyeceğini düşünüyorum. Başbakan Erdoğan, eminim şimdi çok daha iddialı bir Bakanlar Kurulu listesi hazırlayacaktır.

Bu hamleler silsilesini Başbakan Erdoğan açısından, “olası kriz yönetim uygulamalarına önlem,” bir karşı süreç yönetimi planı olarak yorumluyorum.

Görünür tablo Erdoğan açısından başarılıdır ama eleştirilecek yanları vardır. Aynı sonuca çıkan daha farklı yollar bulunabilirdi.

Erdoğan “kader arkadaşı Gül’ü Çankaya’ya göndermek üzeredir.” Ama bunu yaparken “uzlaşırım” sözü havada kalmış, 22 Temmuz gecesi yapılan konuşma boşa çıkmış, “adaylar veya arkadaşlar” diye özetlenebilecek çoğul ifadelerin gereği yerine getirilmemiştir.

Bunların hiçbirini söylemeden Gül üzerinde karar kılsaydı bence çok daha doğru bir siyasi tavır alırdı. Seçim öncesinde veya sonrasında kimse bu tavra karşı çıkamazdı. Oysa Erdoğan “uzlaşma beklentisi” oluşturmuştu. Beklenti seçim sonucuna yansıdı.
Akşam

Bu haber 398 defa okundu.