En Sıcak Konular

Bütün Abdullah Gülleri savunmak

14 Ağustos 2007 14:55 tsi
Belki Adnan Menderes’i savunamadığım için, belki Süleyman Demirel’in iki kez darbeyle devrilmesi karşısında suskun kaldığım için, “artık yeter” diyorum. Artık yeter.

Mehmet Barlas/Posta

Bütün Abdullah Gülleri savunmak zorundayız artık

İşin içinden çıkamadığım zaman, Türk müziğinin ayrılmaz parçaları olan güftelere takılırım.

Bugünlerde de, Ali Rıfat Çağatay’ın Nihavend bestesiyle ölümsüzleşen Orhan Seyfi Orhon’un “Tereddüdüt”üne sarıldım:

“Sarahaten, acaba, söylesem darılmaz mı?

Darılmak adeti, bilmem ki çapkının naz mı?

Desem ki: 'Ben, seni...' , yok, dinlemez ki, hiddet eder!

Niçin? Bu sözde ne var? Sanki hiddet etse ne der?”

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı adayı olup olmaması konusunda süregelen tartışma herhalde beni “Tereddüt”e  bağımlı hale getirmiş olmalı.

Örneğin ben de Gül’ün aday olmasını savunanlardanım. “Bütün Abdullah Güller’e  yapılanlara “artık yeter” demek gerektiğini düşündüğüm için onun aday olma hakkını savunuyorum. Belki Adnan Menderes’i savunamadığım için, belki Süleyman Demirel’in  iki kez darbeyle devrilmesi karşısında suskun kaldığım için, “artık yeter” diyorum.

Artık yeter

 

Turgut Özal’ın ülkeye yaptığı hizmetleri yok sayıp onu hakaret oklarına hedef kılan aynı kafaların, şimdi Abdullah Gül’ün ülkeye yaptığı hizmetleri yok sayıp, onu aşağılamaları, beni tüm Abdullah Güller’in yanına itiyor.

“28 Şubat bin yıl sürecek” diyenlerin, bugünün dünyasında takvimlere değil saatlerine bakmaları gerektiğini düşündüğüm için, Gül’ü savunuyorum.

Ayrıca takvimlerde nasıl  “27 Nisan e-muhtırası” varsa, aynı takvimlerde “22 Temmuz seçimi” de var olduğu için, “Gül aday olmamalı” diye tutturanları dinlerken, disk çalara “Tereddüt”ü koyuyorum.

Çünkü onlar söylemek istediklerini “Sarahaten” söylemiyorlar. Cumhuriyet döneminde Abdülhamit paşaları gibi davranıyorlar. Karınlarından konuşuyorlar.

Onlar bu karından konuşmaları ile siyasi hayatının zirvesindeyken Abdüllatif Şener’i de “Cumhuriyet Muhafızı” rolüne soyundurup, partisinden kopartmadılar mı?

Mesela Cumhurbaşkanı adayı Yargıtay Onursal Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk olsa, bu beni mutlu eder. Veya Hikmet Çetin Cumhurbaşkanı olsa, ben de derin bir nefes alırım. Bilirim ki bu isimler de, Türkiye’nin Avrupa Birliği yolundaki ilerleme çabalarını, Çankaya’daki tribünden izlemeyecekler.

Aktif haber



Bu haber 439 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,375 µs