En Sıcak Konular

Putin’in Köşk’ten bir beklentisi var mı?

13 Ağustos 2007 14:39 tsi
Putin’in Köşk’ten bir beklentisi var mı? Kutuplara gönderilen denizaltı, bombardıman uçaklarının Amerikan üslerine yönelmesi, Gürcistan’a atılan bomba ve yeni füze savunma sistemi… ASAM Rusya uzmanı İlyas Kamalov ile Rusya’daki son gelişmeleri konuştuk…

Yahya Bostan’ın röportajı

Son günlerde Türk basınında Rusya ile ilgili haberlerde ciddi bir artış var… 2008 seçimleri öncesinde dünya basınının da ilgisini çeken Rusya öncelikli olarak “demokratik zaafları” ile gündeme geliyordu, ancak Putin son girişimleri ile bu haberlerin içeriğini değiştirdi. Artık Rusya ile ilgili haberler savunma ağırlıklı… Kutuplara gönderilen denizaltı, bombardıman uçaklarının Amerikan üslerine yönelmesi, Gürcistan’a atılan bomba ve yeni füze savunma sistemi… Diğer yandan Türkiye'deki gelişmelere Rusya'nın yaklaşımı nasıl, bunu da merak ettik... ASAM Rusya uzmanı İlyas Kamalov ile Rusya’daki son gelişmeleri konuştuk…

Son günlerde Rusya uluslar arası alanda daha agresif davranıyor. Kutuplara denizaltı gönderip bayrak dikiyor, bombardıman uçaklarını Amerikan üslerine sürüyor. Gürcistan’a bomba bırakıyor. Yeni füze savunma sistemi de cabası. Rusya’nın bu girişimleri Amerika’nın füze savunma sistemine bir yanıt olarak görülüyor ancak basına yansıdığı kadarıyla biliyoruz ki Rusya son birkaç haftadır agresifleşti. Bunun perde arkasında farklı bir gelişme mi var?

Esasında son birkaç haftadır değil Rusya’daki gelişmeler. İkincisi agresifleşme kelimesi yaşananları ne kadar açıklayabilir, bilmiyorum.

Proaktif politika uyguluyor anlamında kullanmıştım.

Bu son gelişmelerde Rusya’nın kendisinden gelen nedenler var. Enerji kaynaklarından elde ettiği gelir sayesinde önemli adımlar attı. Putin Rusya’nın söz dinleyen değil söz dinleten ülke olmasını istiyordu ve bu noktaya geldiğini düşünüyor. İkinci neden bu girişimlerin batı politikasına verilen bir cevap niteliğinde olması. Yukarıda saydıklarınız batılı ya da başka bir ülkenin Rusya’ya karşı adım atmasından kaynaklanıyor. Kuzey kutbuna gönderilen deniz altıları biraz farklı değerlendirmek gerekiyor. Bu da birinci söylediğim madde ile yakından ilgili. Uzaya ilk çıkanlar Ruslardı ve kutba da ilk giden oldular. Biz de varız diyorlar bu şekilde. Kendi görüşlerinin uluslar arası alanda dinlenmesini istiyorlar. Rusya ile istişare etmeden karar alınması Rusya’yı rahatsız ediyor. Gürcistan olayına gelince… Gerek Güney Osetyalı ve Abhazyalı, gerekse Rus yetkililer o bombayı bırakanın Rus uçağı olmadığını Gürcülerin bunu yaptığını ve Rusya’yı provoke etme amacı taşıdıklarını belirtiyorlar.

Ortadoğu’da da yeni gelişmeler oluyor. ABD İran’ın bölgedeki etkinliğini kırmak için Arap ülkeleriyle geçtiğimiz hafta temasa geçti ve bir Ortadoğu barış konferansı üzerinde duruluyor. Moskova bu gelişmeye nasıl bakıyor?

Rusya’nın Ortadoğu politikası ABD’nin politikalarına misilleme olarak izlenir. Rusya ABD’nin Ortadoğu’daki işlerini zorlaştırma üzerine kuruyor politikasını. İran ve Suriye iki örnek. Suriye’ye deniz üssü kurma ihtimalinden bahsediliyor ancak ben yakın zamanda bunun gerçekleşebileceğini düşünmüyorum. Ancak yine de önemli bir gelişme. ABD’nin Ortadoğu’ya silah satması ile Rusya’nın Suriye’ye silah satması birbirinden bağımsız değil. Ancak şunu vurgulamak lazım: Zaten istikrarsız olan bölge daha fazla silahlanma ile daha iyiye gitmez. Geçmiş dönemde de benzer şeyler yaşanmıştı. Hatta daha sonra bu silahlar kendilerine bile döndü. ABD ve Rusya’nın bunu dikkate alması gerekiyor.

O günlerde benim dikkatimi çeken Putin’in desteğini Hamas’tan Abbas’a çevirmesiydi. Bu gelişme Türk basınına Rusya yönünü Hamas’tan Abbas’a çevirdi şeklinde yorumlandı. Bu Rus politikası için bir değişiklik olarak görülebilir mi?

Aslında çok büyük bir değişiklik yok. Abbas’tan sonra Hamas’la da bir araya geldi Rus yetkililer. Bu Ortadoğu’da be de varım adımı… Psikolojik bir hamle yani. Rusya’nın Ortadoğu ile ilgili önemli bir avantajı var: Herkesle görüşebiliyor. Hamalsa da Abbas’la da, ABD, AB ve İsraille de görüşebilen ender ülkelerden Rusya… Bu yüzden Ortadoğu’da barışın gelişimine katkı sağlayabilir. Ama ABD bunu istemez.

Rusya, İran-Türkiye enerji anlaşmasına tepki gösterdi. Şimdi Türkiye ile gaz fiyat anlaşmalarında yeni bir düzenlemeye gidebilecekleri, fiyatları düşürebilecekleri mesajını veriyorlar. Rusya bu anlaşmadan neden bu kadar tedirgin oldu?

Ben bu düşünceye katılmıyorum. Tedirgin olması gerekirdi ama olmadı. Tedirgin olması gerekirdi çünkü Türkiye’nin enerji alanında kendisine bağımlılığı azalabilir. Ancak İran biraz güvenilir bir partner değil. Rusya ile Türkiye’nin uzun yıllardır enerji alış verişi var ve pek sıkıntı yaşanmadı. Ancak İran her kış doğalgazı kesiyor. İkincisi İran ile bu anlaşmanın yürütülmesi zor bana kalırsa. Türkmen gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya götürülmesi sonrasında Rusya’nın tedirgin olması normal, çünkü hegemonyası tehlikeye girer. Ama Rusya bunun başarılacağına inanmıyor. Öte yandan şunu da vurgulamak gerekiyor. Türkiye’nin Azerbaycan, Irak, İran ve Türkmen gazını Avrupa’ya taşıyacak potansiyelde olması Rusya’yı rahatsız ediyor. Türkiye İran ile yaptığı ön mutabakatla bu potansiyelinin farkında olduğunu gösterdi ve eli güçlendi. Bundan sonra Rusya ile masaya oturulduğunda Türkiye’nin eli eskisine nazaran daha güçlü olacak.

Benim merak ettiğim bir konu daha var. Kosova meselesiyle bağlantılı. Rusya balkanları neredeyse kaybetmişe benziyor. Doğu Avrupa’dan geriye Sırbistan ve Kosova kaldı. Kosova da orta vadede gidebilir. Rusya doğu Avrupa’da nüfuzunu arttıracak yeni planlar yapıyor mu yoksa yönünü kuzey denizi, Asya ve Ortadoğu’ya mı çevirdi?

Rusya çok yünlü dış politika izliyor. Soğuk savaş sonrasında kaybettiklerini geri kazanmaya önem veriyor. Balkanlara da önem veriyor. Siyasi olarak balkanlarda zayıf ancak ekonomik ilişkileri geliştiriyor. Ekonomik ve enerji anlamında bölgeye dönmeye çalışıyor. Bu ekonomik ilişkiler siyasi anlamda ileride etki yapar. Ayrıca bundan sonra Rusya’nın Balkanlar politikasını Rusya-AB ilişkileri erçevesinde değerlendirmek gerekecek.

Şunu merak ediyorum: Moskova Türkiye’deki gelişmelere nasıl bakıyor? Seçimi nasıl değerlendirdiler? Bir de Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili bir fikirleri var mı?

Seçimlere hiç önem vermedi diyemeyiz. Yaz mevsimi olması nedeniyle basına çok yansımadı. Ancak Putin’in Erdoğan’ı arayıp tebrik etmesi önemli bir gelişme bence. Bu ikili çok samimi ilişki kurdular. Diğer taraftan partilerin seçim programlarına baktığımızda hangi partinin Rusya’ya daha çok yer ayırdığına Ruslar dikkat etti. Bu parti AK Parti’ydi. Öte yandan Rusya-Türkiye ilişkileri AK Parti döneminde gelişmeye başladı. Rusya mevcut iktidarın kazanmasını dilemişti. Sonuçtan da memnun kaldılar.

Peki, Putin Gül’ün Cumhurbaşkanlığına adaylığına nasıl bakar?
Çok ayrıntılı düşündüklerini sanmıyorum. Türk-Rus ilişkilerini yürüten mevki Cumhurbaşkanlığı makamı değil. Bu yüzden ilgilenmediler.

Peki, Rusya ve Türkiye bir sonraki dönemde hangi alanlarda ortaklık kurabilir.

Bir sonraki dönemde ticaret konusu önemini korumaya devam edecek. Enerji konusunda da rakip gibi görünebilirler ancak işbirliği imkanları mevcut. Siyasi konularda ortak görüşler var. Ortadoğu’daki sorunların barışçıl yönden çözülmesi iki ülkenin de önceliği. İkisi de arabuluculuğa soyunuyor. Çabalar birleşirse daha net neticeye varılır.

Askeri anlamda bir birliktelik söz konusu olabilir mi?

Askeri anlamda birliktelik zor. Ruslar Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu unutmuyor.

Büyükanıt’ın harp akademilerinde yaptığı konuşma sonrasında “Türkiye yüzünü Rusya’ya mı çeviriyor” tartışması çıktı. Ruslar Türkiye’deki bu tartışmaları nasıl karşıladılar?

Rusya’da bu tartışmalar yaşanmadı. Rusya ile ilişkiler ABD ile ilişkiler soğuduğunda ortaya çıkıyor. Bence bu çok yanlış. Rusya alternatif olamaz. Rusya ile ilişkiler bağımsız ele alınmalı. Tabiî ki bazı çevreler Rusya ile yakınlaşmamızı istiyor olabilir. Ancak Rusya gibi bir sistem mi istiyoruz bunu sormalıyız. Rusya önemli bir devlet ancak insan hakları ve demokratikleşme gibi konularda önemli sorunları var. Ben Rus sistemine özenilmemesi gerektiğine inanıyorum.

Son olarak şunu sorayım… 27 Nisan muhtırası yayınlandığında ABD kendisini nasıl konumlandıracağını bilememişti. Kimi yazarlara göre Türkiye’de demokrasi dışı bir gelişme olsa ABD’nin tavrının ne olacağı belli. Rusya’nınki de belli mi? Buna karşı mı çıkar yoksa “ben Türkiye ile ilişki kuruyorum, fark etmez” mi der?

İkinci söylediğiniz akla daha yatkın geliyor. Ancak şurası önemli: Rusya her zaman Türkiye’nin istikrarından yana olur. Demokrasi dışı bir gelişmenin Rusya açısından istenilen bir şey olacağını sanmıyorum.

www.iyibilgi.com



Bu haber 4,119 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    4,099 µs