En Sıcak Konular

CHP'ye ve Sol'a dair öneriler

10 Ağustos 2007 14:39 tsi
"Gelmiş geçmiş hataların en kötüsü, en uzun süre yıpratıcı olanı, en tehlikelisi dogmatizmdir, dogmacı hatadır." Nietzche'nin yaklaşık iki asır önce söylediği bu cümle, seçim sonuçlarının ifşa edilmesiyle beraber, Deniz BaykaPın ve ne yazık ki artık on


Tanımı itibariyle dogma, herhangi bir inancın kavramsal formudur. Öz olarak, içine kapalı ve değişime kapalı, statik; eleştirel ve analitik düşünme metodlarına uzaktır. Bu nedenle, statükoyu, yani kendisinin verili olarak kabul ettiği, sorgu-lamadığı, hikmeti kendinden menkul değerleri (sui generis) ve fikirler manzumesini koruma iç güdüsüne sahiptir. "Dogma" dendiğinde genel olarak insanların aklına dinle ve dini olanla ilişkilendirilen konular gelmektedir. Ancak, dogma ve dogmaların zihniyet alanında yarattığı etkiler yaşamın her alanında ve hatta bilimde de mevcuttur. Deniz BaykaPın ve en az CHP'nin, ne olduğu bir türlü idrak edilemeyen siyaset dışı "siyaseti" kadar, eski kadrolarının, seçim sonuçlarına dair hâlâ paranoid bir biçimde başarısız olmadıklarını ifade etmeleri dogmatik düşüncenin ve fikriyatın da sınırlarını aşan, akla zarar bir yaklaşımdır. Öyleyse bu patalojik yaklaşımın bir biçimde tedavi edilmesi zaruridir. Özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik sol bir tahayyüle ve örgüdü bir sol siyasal parti programına ihtiyaç duyduğumuz böyle bir zamanda, kitielere, "sol" diye sunulan; dibine kadar milliyetçiliğe batmış, yer yer faşizan unsurlar barındıran, statükocu, sol tasavvurun özgürlük, eşitlik, demokrasi, emeğin üstünlüğü, sosyal adalet, değişim ve dönüşüm gibi devrimci-evrensel-etik boyudarını barındırmayan, devletçi ve otoriter bir CHP-DSP zihniyetiyle kuşatılmış durumda olduğumuz aşikârdır; ancak şunu da kabul etmemiz gerekir ki, Türk(iye) siyaset tarihinde solun öyle veya böyle meşruiyet ve makbuliyet çabasına dayalı Kemalizm ile olan göbek bağı, Türkiye'de reel sol siyasetin milliyetçilik sosuna çeşidi dönem ve konjontürlerde batırılmasına sebep olmuştur. Fakat, tez elden şunu belirtmek gerekir ki, solun Türkiye'de Kemalizm'den kaynaklı milliyetçilikle olan hukuku, kemikleşmiş bir yapısal problematik-tir. Bu söylediklerimden kastım şudur ki, her ne kadar Ufuk Uras'ın çok haklı ve yerinde bir tespitle ifade ettiği gibi, solun önündeki en büyük engel Deniz Baykal hizbinin yarattığı CHP olsa da, CHP'siz bir sol tasavvuru da bu kertede bizi bir yere götürmez. Ancak, hemen belirtmem gerekir ki, solun önündeki bu engel kaldırılırsa işte o zaman sol adına, solun tek çıkış yolu olan iktidar adına ve solun oluşturacağı he-gemonik pozisyon adına Türkiye ölçeğinde yapılacak çok ama çok şey var. Yani, aslında AKP rakipsiz değil.

CHP'Yİ SOLA İTMEK
CHP sol ile bir biçimde bir ilişki kurmak istiyorsa, ilk elden yapılması elzem olan, ağırlıkla Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu'da ve 33 ilde milletvekili çıkartmayan bir partinin bir türlü tesis edemediği, toplumsal güveni sağlamasıdır. Bunun yolu çok basittir: Tabana inmek ve toplumun bütün kesimleriyle özellikle empati kültürünü geliştirerek iletişim ve etkileşim kurmaya çalışmak. CHP gibi Deniz Baykal dogmatizmiyle malul ve statükoyu genetik bir kod haline getiren bir "siyasetsiz parti" için böyle değişim odaklı bir paradigma artık tarihsel bir zorunluluk ve sorumluluktur. Topluma bu kadar uzak olan ve halkın kollektif hafızasında benimsenmeyen bir lider imajı çizen bir siyasi kişiliğin sultası altında, eleştirmeyen, yenilik getirmeyen ve Baykalist diskuru bütün hücrelerine kadar sindirmiş bir kadrodan sola dair bir takım politikalar üretmek iğneyle kuyu kazmaktan farksız. CHP için, halk tarafından benimsenecek bir lider ile yenilikçi, parti içinde partinin gelişimi adına demokratik bir muhalefet yapacak bir kadro, partinin kendisini silkelemesi yönünde atacağı önemli adımların başında geliyor. Böyle bir çaba da demokratik ve katılımcı bir yapılanmayı içermelidir. CHP derhal sosyal projelere dayalı politikalar üretmeli ve hayata geçirmeli, laiklik gibi birleştirici bir unsur üzerinde kutuplaştırıcı bir siyasal iklime sebep olan soyut siyasalardan vazgeçmelidir. Türkiye'de solun ve ne yazık ki bu sola dahil olan "sağ CHP"nin değerlendirme ve eleştirisini yaparken, küreselleşmenin kaçınılamaz etkilerini, bugün meydana gelen toplumsal dönüşümle ve değişimle birlikte sınıf yapısının ve toplumsal yapının da değişime uğradığı gerçeğini göz önünde bulundurmalı ve tıpkı Avrupa Parlamentosu'ndaki sol gruplar gibi, AB içinde küreselleşmeyi hem ekonomik hem sosyal hem de siyasal/kültürel vektörleriyle birlikte demokratik bir temele oturtmak adına mücadele etmeli ve bu kaskatı gerçekliği kabul etmelidir.

CHP'nin sosyal demokrat bir kimliği reel olarak edinmesi adına AB reformlarını içselleştirmesi ve bu reformları hızla uygulama motivasyonuna sahip olması gerekmektedir. Diğer taraftan sol-sosyal demokrat bir CHP varlığı için kurumsallaşmış, patronaji ve klientalizm gibi Türk siyasi terminolojinin hiç yabancı olmadığı, Türk siyasetinin soybilimsel bir veçhesi olan bu tür hukuk dışı ilişkilerden arındırılmış, açık, saydam ve şeffaf bir sosyal devlet yapılanması ve kavrayışı sosyal demokrat bir örgütlenmenin omurgasıdır, kırmızı çizgisidir. Bu bağlamda, CHP sosyal demokrasinin ilkelerini Türkiye'nin sosyal gerçeklerine uygun projelerle hayata geçirmelidir. Zira, CHP'nin en temel sorunu iktidar hedefi olmayan, tarihsel olarak varlığını ve meşruiyetini pozitivizm dediğimiz bilgiye saf bilimsel metodlarla, deney ve gözlemle ulaşmaya çalışan bir düşünceler sistematiği olan Kemalizm'in otoriter ve statükocu veçhesini öne çıkaran, bu bağlamda sol bir söylemi ve performansı olmayan bir parti portresi çizmesi ve buna angaje olmaktan rahatsızlık duymamasıdır. CHP sol düzlemde bir iktidar odağı olmak istiyorsa şu ana kadar sürdürdüğü bürokratik-devlet merkezli muhala-fete muhalefet ederek bir iktidar hedefi koymalıdır. Sol için iktidarın kalkış noktası halihazırdaki içerik-siz, sol hiç bir etik taşımayan "muhalefete" muhalefet etmesidir. 'Sol neden kaybetti?' gibi bir soruyla hareket ederek sorunu irdelemek büyük bir yanılgıdır. Zira, böyle bir kalkış noktası 'hangi sol kaybetti?' sorusunu da meşru hale getirir ki ortada zaten sol yok. Bu nedenle, 2007 seçim sonuçları hem sol hem de eğer hâlâ sosyal demokrat bir parti olma iddiası taşıyorsa CHP için, zihinsel-düşünsel değişim adına, solun kitleler nezdinde "alternatif iktidar uğrağı" olması adına ciddiyede değerlendirilmesi gereken bir olgudur.

SOLUN KILAVUZ GÜDÜSÜ: BASKIN ORAN
Herşeyden önce şunu söylemek gerekiyor: Baskın Oran'ın Türkiye'nin müzmin meşelerine, kimsenin cesaretle üzerine gidemediği, resmi ideolojinin terminolojisinin dışına çık(a)madan konuştuğu bir Kürt, bir Alevi sorununa getirdiği kendisinin deyimiyle "ezber bozan" perspektifi sol'un umudu, rol modeli ve Kantinan anlamda solun kılavuz güdüsü olmuştur. Olması gereken de budur. Baskın Orancı ruhun başlattığı, Aleviler, engelliler, kadınlar, çevreciler, gayrimüslimler, Romanlar, sokakta kırmızı ışıkta kağıt mendil satan sekiz yaşındaki çocuklar, Çerkesler, eşcinseller, Lazlar, üniversiteye başörtülü alınmayan kızlar, vicdani redciler gibi ezilmişlik-dış-lanmışhk kategorisini oluşturan bu yeni toplumsal güçleri kapsayan bağımsız sol hareket, çağdaş solun, emekçilerin ve Kürtierin yanı sıra bütün bunların kucaklanması gerektiğini öğretti Türkiye'ye. Baskın Oran'ın da dediği gibi, Türkiye'nin artık buradan geri dönmesi, ezilmiş ve dışlanmışların sorunlarını tartışmadan hasıraltı etmesi imkânsızdır, Türkiye buradan devam eder ancak ve etmelidir. Solun bu seçimlerde en büyük kazanımı Baskın Oran'ın başlattığı bu cesaret verici momentumdur. Bundan sonrası bu momentumun, toplumsal olanı anlamlandıran bir siyasal ufuk olarak solu, Türkiye'de ulusal-popüler bir kollektif iradeyi toplumsal bir rızaya dayanarak (Gramschian bir bağlamda) örgüdeyebilen bir "adlandırmalar" toplamına, genel bir entelektüel ve moral önderliğe dönüştürmesidir. Başka bir ifadeyle, solda bir çıkışın siyasetin ancak gündelik yaşamın bir parçası, sıradan insanların uğraşı haline gelmesine bağlı bulunduğudur.

CHP içinde ezber bozacak, Kürt sorununu kabul eden, tartışan, çözüm arayan, devletçi zihniyetten sıyrılmış insan odaklı, demokrasi odaklı, çoğulcu bir toplumsal yapıyı savunan ve bunun gelişmesine yardımcı olacak süreçleri destekleyen toplumsal ve siyasal odakların oluşturulması gerekmektedir. AKP'nin, başbakanın deyimiyle toplumun merkezini kuşatan bir parti olarak giderek kemikleştirdiği yapılanmaya dinamizm ve yenilik getirecek yegâne oluşum sol bir partidir, sol bir söylemdir. Türkiye'de sol hiç ol(a)madığı kadar sol olmalıdır.
 

Birgün



Bu haber 352 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,340 µs