En Sıcak Konular

Başbakan'ın danışmanından "U" dönüşü

10 Ağustos 2007 09:12 tsi
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan, Yasin Doğan takma adıyla Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor. Akdoğan dünkü yazısında 'halk istikrara oy verdi' diyerek Gül'e Köşk'e aday olmaması yönünde mesaj vermişti.

Yazının ve içinde gizli mesajın tepki uyandırması üzerine Yalçın Akdoğan bugün yine Yasin Doğan takma isimli yazısında "U" dönüşü yaptı. Önce bugünkü yazısına göz atalım...
     
      'Niyet okuyuculuk'tan bıktık…
      Dünkü yazımdan bazı okurlar, yazarlar “Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmamalı'' anlamını çıkarmış. Pes doğrusu demekten başka dilime bir şey gelmiyor ama yine de birkaç şey söyleyelim.
      Dünkü cümleler eğer böyle bir anlam veriyorsa, bunların tersini yazarsak Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olsun anlamı çıkar mı acaba:
      “AK Parti'nin önümüzdeki dönemde sergileyeceği tutumun, eylem ve söylemlerin asgari şartı bu istikrar beklentisini gözetmek olmamalıdır.
      Bunun doğal sonucu ise sorumlu, duyarlı ve uzlaşmacı bir tavır içinde olmamaktır.
      Yani üzüm yemeye çalışmak yerine bağcıyı dövmekle uğraşmak olmalıdır.'' Dünkü yazının mesajı çok bellidir: Ak Parti'nin aldığı yüzde 46 oyun tamamen Cumhurbaşkanı sürecinden kaynaklandığını söylemek hükümetin 5 yıldır yaptıklarına haksızlık olur. Seçimin iki belirleyicisi olmuştur: İstikrarı koruma kaygısı, Cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşananlar. Başarısız bir hükümet sırf cumhurbaşkanlığı süreci sebebiyle bu kadar oy alamazdı.
      Bir siyaset bilimcinin seçim sonuçlarını doğru analiz etmesi tarihe not düşmek açısından önemlidir. Ama bilimsel bir kaygısı olmayıp sadece görmek istediğini görenler de bunu yapmakta serbesttir.
      Kriz ve gerilim yerine istikrara vurgu yapmanın bu kişilere göre Gül'ü çağrıştırması büyük haksızlıktır.
      Bu değerlendirmenin Cumhurbaşkanı adayıyla hiç mi hiç alakası yoktur. Abdullah Gül'ün adaylığı sadece Ak Parti'ye oy veren yüzde 46 değil, oy vermeyen birçok kişi için bile desteklenmeye değerdir, kıymetlidir, önemlidir. Nitekim anketlerde Gül'ün adaylığına destek verenlerin oranı yüzde 46'ının çok üzerindedir.
      Gül'ün adaylığını istikrarın kaybolmasıyla, istikrar vurgusunu ise Gül'ün aday olmamasıyla özdeşleştirmek büyük bir insafsızlıktır.
      Cumhurbaşkanı kim olursa olsun hükümet istikrarı gözetecek bir politika izlemelidir, çünkü önünde 5 yıl vardır ve iş yapmak için krizden uzak durmak iktidar olarak onun işine gelen durumdur. Muhalefet ise ilk günden krizler çıkararak hükümetin önemli icraatlar yapmasını engellemek, erken seçime zorlamak isteyecektir.
      AK Parti hükümetine “aldığın oylarda istikrarı koruma beklentisi var, önümüzdeki süreçte bunu gözetecek bir sorumluluk duygusuyla hareket etmelisin demek'' Cumhurbaşkanı adayı şu veya bu olsun demek değildir.
      Demek ki, niyet okuma hastalığı sadece statükocu, dayatmacı kesimlerin bir özelliği değildir. Farklı düşüncelere tahammül edememek bir kusurdur, bunun da ötesinde niyetleri okuyup, yargılayıp, infaz etmek demokrat bir zihnin tezahürü olamaz. Bu aslında kendisini hakikatın merkezinde gören çarpık bir anlayışın ürünüdür.
      Suî zan, niyet okuma, iftira, küçük görme, hakikatı gözetmeden benbilirimcilik yapma erdemli bir davranış değildir.
      En kötüsü de fitne çıkarma arayışıdır.
      Bir kısım medyanın son günlerde yapmaya çalıştığı fitne çıkarma arayışına denk düşecek davranışlar içinde olmak ise niyet okumaktan, düşüncelere yargısız infaz yapmaktan daha kötüdür.
      Okuduğunu anlamamak bir ayıp değildir, ama okuduğunu saptırarak aktarmak, yazarın muradı olmayan manaları ortaya koyup infaz etmeye çalışmak büyük bir ayıptır.
      Asıl, hakikat ve insaf duygusu kaybolan insanlardan korkmak lazım…
     
     DÜN NELER YAZMIŞTI?
      AKP'ye yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinde Yasin Doğan takma adıyla köşe yazıları kaleme alan Akdoğan'ın "Seçimin ana mesajı 'istikrarı korumak'tır" başlıklı yazısı şöyle:
     
      Sebep Köşk değil
      "AK Parti'nin seçim zaferi nasıl yorumlanmalı? 22 Temmuz seçimlerinin kaderini belirleyecek iki ana faktör olduğunu söylemiştik. Birincisi güven ve istikrarın devamı yolundaki kararlılık, ikincisi cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşanan ve milli iradeyi zedeleyen olaylar...
      O halde seçimin kaderini belirleyen olaylar aynı zamanda AK Parti'nin zaferini de belirleyen olaylardır.
      AK Parti'nin aldığı oyların tamamını cumhurbaşkanlığı sürecindeki olaylara bir tepki olarak görmek ise haksızlık olur.
      AK Parti ile duygusal ilişkisi zayıf olan demokrat kitleden böyle bir duyarlılık sadır olmuş olabilir. Ancak bu tepkinin oya dönüşmesi daha çok AK Parti'nin kendi tabanından ortaya çıkmıştır.
      Yani askerin tepkisi, AK Partili bir cumhurbaşkanının seçilememesi, muhalefetin Meclis'e girmemesi, sokak gösterileri özellikle AK Partili kitlenin safları daha fazla sıklaştırmasını sağlamış, farklı gerekçelerle memnuniyetsizlikleri olanlar bile her şeyi geriye atıp, partisinin etrafında kenetlenmiştir.
      Bu kitlenin duyarlılığı AK Parti'nin yaptığı oy patlamasının asıl sebebi olamaz. Ancak dağılan yüzde 34'ün yeniden bir araya gelmesi olabilir.
     
      Başarı olmasa oy olmazdı
      O halde yüzde 46'yı belirleyen ana faktör istikrar arayışı ve AK Parti iktidarının gerçekleştirdiği dönüşümdür. Tempo'nun geçen sayısında gizli AK Partililerin oy verme sebepleri yer almıştı. Belki de ilk kez AK Parti'ye oy veren insanların siyasal tercihlerini belirleyen sebepler daha çok ekonomik gerekçelere dayanıyordu.
      Ekonomideki makro düzelme, mali disiplin, piyasaların istikrarlı seyri, yatırımcıların önünü görmesi, gelecek öngörüsüyle borçlanan, ev-araba taksidine giren vatandaşların krizden çekinmesi, KÖYDES projeleriyle köyünde ilk kez ciddi yatırım gören köylülerin beklentilerinin yükselmesi, toplu konuttan duble yollara, sağlıkla yaşanan büyük dönüşümden eğitimde açılan 110 bin dersliğe, sosyal projelerden sosyal yardımlara kadar son dönemde gerçekleşen hizmetler, Avrupa Birliği sürecinde yaşanan demokratikleşme adımları ve hukuk reformları...
      Eğer AK Parti bu hizmetleri yapmasa ve belli bir başarı çıtasını yakalamasaydı, kimse cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşananlara bakarak AK Parti'ye oy vermezdi.
     
      Rasyonel sebep olmalı
      Başarısız bir iktidarın önünün kesilmesi sadece belli bir oranda tepki oylarını çekebilirdi. Eğer ortada yüzde 46 oy varsa, bunun daha rasyonel sebepleri olmalıdır.
      En fakirinden en zenginine, en muhtacından en varlıklısına, en mağdurundan en rahatına çok farklı kesimler AK Parti'ye oy vermiştir. Muhtacı, mağduru, mazlumu da AK Parti'ye oy vermiştir, sorunu, derdi olmayanı da...
     
     İstikrar korunmalı
      Burada kritik soru şu olmalıdır: Seçimin ana mesajı istikrar ise, seçim sonrasında takınılması gereken tavır da istikrarı korumak olmamalı mıdır? İstikrarı bozacak, hükümetin 5 yılını yeni krizlerle sıkıntıya sokacak bir siyasal atmosfer, seçimde verilen oyların ruhuna ters olmaz mı?
      Elbette olur. Başbakan Erdoğan'ın 22 Temmuz gecesi yaptığı konuşmada verdiği mesajlar halkın bu beklentisini karşılayacak bir duyarlılığı yansıtıyordu.
      AK Parti'nin önümüzdeki dönemde sergileyeceği tutumun, eylem ve söylemlerin asgari şartı bu istikrar beklentisini gözetmek olmalıdır.
      Bunun doğal sonucu ise sorumlu, duyarlı ve uzlaşmacı bir tavır içinde olmaktır.
      Yani bağcıyla uğraşmak yerine üzüm yemeye çalışmak..."
     
Milliyet

Bu haber 439 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,827 µs