En Sıcak Konular

Koyanlar ve oturanlar arasında...

0 0 0000 00:00 tsi


Önümüzdeki iki yılın zorlu geçeceği sıkça telaffuz edilir hale geldi. Tespit bizce doğru...

İki gündür altını çiziyoruz, bu zorluk "bir ölçüde" ülkeyi kuşatan, "iç siyasi unsur kuvvetinde etki gücüne sahip" bölgesel ve gbolal şartlardan kaynaklanıyor...

Zira Türkiye'nin resmi politikalarıyla bölgesel ve global dengeler arasındaki mesafeler açılıyor. Örneğin Batı'nın Ortadoğu'daki Kürt politikası ile Türkiye'nin Kürt politikası arasındaki mesafe, Türkiye'nin PKK'ya bakışı ile İran, ABD ve Irak'ın bakışı arasındaki mesafe, İran ile Batı arasında doğması muhtemel sıcak krizde Türkiye'nin Batı'dan beklentileri ile Batı'nın Türkiye'den beklentileri arasındaki mesafe...

Mesafeler açıldıkça, belirsizlikle iç içe geçen bir zorluk kaçınılmaz hale geliyor...

İlk bakışta önünüzde siyasi açıdan izlenecek "iki yol" var:

"Bu dengeleri değiştirmek" ya da "kendine bu dengelere göre çeki düzen vermek, yani dengelere tam uyum sağlamak"...

Ama siyasi hayat bundan daha karmaşık, en azından ak ile karadan oluşmuyor...

Ne bu dengeleri tek başınıza değiştirebilecek kadar güçlü olabiliyorsunuz, ne de kendinizi yeni dengelere tümüyle bırakacak kadar kaybeden ve edilgen taraf olmayı kabul edebiliyorsunuz...

Bu dengeleri kendi lehinize çevirmek için elinizden geleni yaparken, resmi tutum ve politikalarda yeni dengelere uygun gözden geçirmeler de yapmak zorunda kalıyorsunuz...

Türkiye'nin yanı başında kuralacak Irak özerk ya da bağımsız siyasi birimini savaş nedeni sayan politikasının tarihe karışması örneğinde olduğu gibi... Daha da öte Türkiye'nin Kuzey Irak'ta kurulmakta olan Kürt özerk otoritesini sadece sindirmeye değil, aynı zamanda partener kabul etmeye ilermesinde olduğu gibi...

Ama koşullar sizi bugün PKK meselesinde olduğu gibi daha zor durumlarla, muhtemelen İran sıcak kriziyle birlikte yarın olacağı gibi daha zor tercihlerle karşı karşıya bırakabilir...

Ve böyle durumlarda siyasi karar mekanizmalarının etkin, hızlı ve akılcı bir şekilde çalışması gerekir...

Bu ise ancak "siyasi vizyon sahibi ve kendi alanına sahip çıkan bir siyasetle ve siyasi iktidar"la mümkün olabilir.

Ne var ki "aynı koşullar özellikle bizim gibi ülkelerde güvenlik unsurunu öne iter, askeri bürokrasinin siyasi karar süreçlerinde yeniden etkili hale gelmesine zemin hazırlar"...

Türkiye'de önümüzdeki döneme yönelik olarak "siyaset-devlet terazisindeki ağırlıkları ve dengeler meselesi bu yüzden önemli bir soru ve sorun"dur...

"Dış dinamikler ve iç siyaset ilişkisi" madalyonun sadece bir yüzü...

Diğer yönde ise "iç dinamikler"den ileri gelen, siyaset-devlet terazisini doğrudan etkileyecek sorunlar var...

Belki Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı'na atanmasıyla ülkede sürmekte olan bir gerilimin havası şimdilik alındı. Bu çerçevede cumhurbaşkanlığı meselesi de şimdilik gündemden düştü. Bununla birlikte Türkiye'nin yakın bir gelecekte, Çankaya üzerinden askerin de taraf olacağı bir şekilde yeni bir "tartışma ve kutuplaşma kuşağı"na girmesi ve "saray içi çatışmalar"ın yoğunlaşması kaçınılmazdır.

Dolayısıyla Türk iç siyasetinde seçimlere doğru uzanan yolda ilk büyük gerilim ekseni, büyük ihtimalle "laiklik ve rejim ekseni" olacaktır...

İkinci büyük eksene en güçlü aday ise, gerek AB'nin Kıbrıs sorunu üzerinden Ekim ayı itibariyle artacak zorlayıcı etkileri ve yaratacağı iç tepkiler, Kuzey Irak'ta tesisi derinleşecek Kürt otoritesi ve PKK meselesi üzerinden "milliyetçilik ekseni"dir.

Her iki eksen de siyasi parti söylemlerini, seçmen ittifaklarını etkilemek, diğer bir ifadeyle "toplumsal düzey"de yönlendirici olmak yanında, asıl gücünü dar alanda, "devlet katı"nda gösterecektir...

Burada mesele "laiklik ve milliyetçilik meselelerine askerin doğrudan taraf olması, siyaset-devlet terazisinin bu eksenlerden doğrudan etkilenme ihtimali"dir.

Umalım bu süreçten kimilerinin istediği gibi "koyan asker", "oturan siyaset" şekliyle çıkmayız...

Çıkmamalıyız...



Bu haber 160 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,933 µs