En Sıcak Konular

''Maskelerini indirmeliyiz''

24 Eylül 2013 08:18 tsi
''Maskelerini indirmeliyiz'' BM Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere New York'ta bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Uluslararası toplumun Suriye konusunda net tavır almasının önüne geçenlerin maskelerini indirmeliyiz" dedi.
 
BM Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere New York'ta bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TRT Haber'deki programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
 
New York'ta çok önemli görüşmeler yapacaklarını ve BM Genel Kurul toplantılarının bu yıl Türkiye için birçok açıdan önemli olduğunun altını çizen Davutoğlu, gelecek yıl 2015-2016 BM Güvenlik Konseyi üyeliği için seçimler yapılacağını, bu yılki toplantıların seçimden önceki son genel kurul olacağını söyledi.
 
Davutoğlu, Suriye konusundaki bir soru üzerinde kaygılı olduklarını ifade ettikten sonra, şöyle devam etti:
 
"Durum gerçekten trajik. Dolayısıyla bu konjonktürde ümitli olmak için maalesef elimizde çok veri yok. Çok büyük çaba sarf ediyoruz. Fakat katliamlar, kimyasal saldırı konusunda bile şu ana kadar Suriye rejimi bir müeyyide ödemiş değil. Müeyyideye tabi tutulmuş değil. Bunların getirdiği, uluslararası toplumun kayıtsızlığının getirdiği bir başka risk alanı var. Buradan hareketle kimyasal silah dışında kalan saldırıların sanki meşru görülebileceği gibi kanaate yönelebilir. Dolayısıyla çok ciddi kaygılarımız var. İyimser olmak için maalesef çok veri yok. Şu ana kadar uluslararası toplumun Suriye konusunda verdiği sınav da iyi bir sınav değil.''
 
Davutoğlu, Suriye'nin komşu ülkelerinin karşı karşıya kaldığı sorunlar konusunda ciddi adımlar atılmadığını kaydederek, ''BM Güvenlik Konseyi'nin karar tasarısı 7. fasla dayanırsa ve ona atıfta bulunursa, ciddi bazı zamana bağlanmış bir yol haritası içinde siyasi süreç işlemesi konusunda mutabakat sağlanırsa ve Suriye yönetimine çok açık ve net mesajlarla bu katliamları devam etmesi durumunda karşı karşıya kalacağı müeyyideler ortaya konursa daha iyimser olabileceğimiz bir tablo ortaya çıkabilir. Ancak bu konuda da daha elimizde somut veriler yok'' diye konuştu.
 
Suriye'de yaranın kapanması vakit alır
 
Suriye konusunda diplomasinin çok yoğun şekilde yürütüldüğünü dile getiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Suriye'deki insanların kaderi bu büyük ülkelerin iç kamuoylarının kararına mı kurban oldu'' sorusuna şöyle, cevap verdi:
 
''Maalesef bu çok acı. Türkiye'de bile dikkat ederseniz son dönemde kimyasal silah saldırısından sonra bile çok kısır ve sığ bir gündemle bakan muhalefet partileri ve diğer bazı çevreler sırf hükümet, iç kamuoyu kaygısıyla tüm yaşanan acıları unutup, hükümeti mahküm edebilmek, eleştiri getirebilmek için insanlık vicdanını yaralayan bu katliam karşısında bile göstermesi gereken tepkiyi göstermediler. Demokrasi çok erdemli sistemdir. Ancak demokrasilerde eğer konular böyle iç kamuoyunun tereddütlerine bırakılırsa, kısır siyasi hesaplara bırakıldığında maalesef istenilmeyen sonuçlar çıkabilir. Her şeyden önce insanlık vicdanına sahip çıkılması lazım. Her şey geçer, her kriz aşılır ancak insanlık vicdanınızda bırakılan izler ve yaralar kapanmaz. Bugün maalesef böyle büyük bir yara açıldı Suriye bağlamında insanlık vicdanında. Bu yaranın kapanması çok vakit alır."
 
"(El Kaide) Gelecek sene çok daha büyük bir grup olma riski var"
 
Davutoğlu, vaktinde alınmayan tedbirlerin bugün bir boşluk alanı yarattığını belirterek, Esed iki sene önce çekilmiş olsaydı Suriye'de El Kaide diye bir yapının olmayacağını söyledi. Davutoğlu, "Geçen sene çekilseydi çok küçük bir grup olacaktı. Bu sene daha büyük bir grup. Gelecek sene çok daha büyük bir grup olma riski var. Ne kadar gecikirse o kadar risk artıyor. Esed'in orada kalması Suriye'nin istikrarı için ön şart değil, aksine en büyük handikap haline dönüştü" ifadesini kullandı.
 
"Kılıçdaroğlu'nun aslında dediği: Dokunmayın Esed'e, öldüreceği kadar öldürsün"
 
Suriye krizine çözüm bulunmasındaki gecikmenin sonuçlarına dikkati çektiğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
 
"Şimdi öyle bir hava estiriliyor ki, bu krize 'çözüm bulalım' dediğimizde, yani 'şu zalimin elini tutun' dediğimizde, savaş istiyormuşuz gibi bir şey çıkartılıyor. Halbuki 'var olan bir savaşı durdurun' diyoruz. Sanki savaş yokmuş da Türkiye veya 'bu rejime müeyyide uygulansın' diyen ülkeler savaş istiyormuş gibi düşünmek büyük haksızlık. O zaman onu söyleyenler aslında 'o zalimin elini tutmayın, bırakın Esed öldürdüğü kadar daha öldürsün. Niye tutuyorsunuz' diyor. Yani bu anlamda uluslararası toplumun net tavır almasının önüne geçenlerin maskelerini indirmeleri lazım. Sayın Kılıçdaroğlu 'savaş istemiyoruz' diye meydanlarda dolaşıyor. Savaş istemiyoruz diye bir görüntü içinde aslında dediği şey şu: 'Dokunmayın Esed'e. Öldüreceği kadar öldürsün. Niye müdahale ediyorsunuz ki? Niye dur diyorsunuz. Öldürüyor, bırakın öldürsün'. Bunu da barış kisvesi altında yapmak tam bir ikiyüzlülük. Bizim çığlığımız bir barış çığlığıdır."
 
"Toplumsal olaylar kaos yaratmak için kullanabilir"
 

Davutoğlu, Türkiye'de son 10 yılda yaşanan büyük bir gelişme olduğunu vurgulayarak, "Buna kastetmek isteyen çevreler, içeriden ve dışarıdan örgütler çıkar. Taşeron örgütler çıkar DHKP-C gibi. DHKP-C gibi örgütlerin dış bağlantıları malum" dedi. Bu gibi örgütlerin toplumsal olayları kaos yaratmak için kullanabileceğini dile getiren Davutoğlu, bunun için toplumun çok duyarlı olması gerektiği uyarısını yaptı.
 
Futbolun centilmenlik içinde oynanması gerektiğini anlatan Davutoğlu, "Futbol maçındaki bir kararı bahane ederek alana indiğinizde, burada futbolla, maçla alakası olmayan sloganlar atıldığında artık bu iyi niyetli bir tepkinin ötesinde veya fevri ortaya çıkan bir tepkinin ötesine taşan bir durum şeklinde tezahür eder ki, bizim en çok hassas olmamız gereken konu bu" diye konuştu.
 
Davutoğlu, "Nitekim, Gezi olaylarının ilk samimi niyetlerle harekete geçen grupların ötesinde terör örgütlerinin onu yönlendirme çabası karşısında toplumsal duyarlılık o derece yüksek bir şekilde gösterildi ki, istenilen noktaya olaylar gelmedi. Demokratik hakları kullanmak modern toplumun ve Türkiye'nin vatandaşlarına tanıdığı bir imkandır. Herkes gösteri yapabilir, eleştiri hakkını kullanabilir. İstediği zaman kanaatlerini özgürce beyan edebilir. Ancak bunların yapılması da hukuk devleti kuralları içinde yürür" değerlendirmesinde bulundu.
 
Davutoğlu'nun yoğun görüşme trafiği
 
New York'taki ikili temaslarına sabah saatlerinde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile başlayan Davutoğlu, daha sonra Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos, Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cevde, Karadağ, Kosova ve Malta dışişleri bakanlarıyla bir araya geldi.
 
Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cevde ile Suriye konusundaki son gelişmeleri ele alan Bakan Davutoğlu, bu ülkedeki kimyasal silahların imhasına ilişkin anlaşmanın olumlu bir adım olduğunu ancak Suriye'deki krizin tüm boyutlarıyla ele alınması ve özellikle insani durumun iyileştirilmesine ilişkin etkin adımların ivedilikle atılması gerektiği vurgulandı.
 
Kosova Dışişleri Bakanı Enver Hoca ile yaptığı görüşmede ikili ilişkiler ve Balkanlar'daki durumu gözden geçiren Davutoğlu, Kosova'nın Türkiye ve Türk halkı için özel konumuna değinerek, bu ülkeye yönelik yardımların her düzeyde devam edeceğini vurguladı. Balkanlardaki bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi ve Kosova'nın da bu sürece etkin katkıda bulunması gerektiği üzerinde durulan toplantıda, Kosovalı Bakan, ülkesinin, Sırbistan'la ilişkileri ve devam eden normalizasyon süreci hakkında bilgi verdi.
 
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Malta Dışişleri Bakanı George Vella ile de bir araya gelerek Türkiye'nin 2015-2016 BMGK adaylığına destek talep etti.
 
Davutoğlu-Karadağ Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı İgor Luksiç görüşmesinde ise  Balkanlar'daki durum ile iki ülke arasındaki karşılıklı ticaretin artırılması üzerinde durulduğu bildirildi.
 
Davutoğlu İran Dışişleri Bakanı Zarif ile bir araya geldi
 
Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif  iki ülke heyetlerinin BM genel merkezinde yapılan toplantısının ardından binadan ayrılarak baş başa East River kıyısında uzun süre hem yürüyüş yaptı hem de iki ülke arasındaki ilişkiler ve bölgesel konuları ele aldı.
 
Diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre,  iki bakan arasındaki görüşmede ağırlıklı olarak Suriye'deki durum ele alınırken, İran'ın nükleer programına ilişkin P5+1 görüşmeleri ve Irak'taki durum da görüşüldü. İki bakanın Türkiye-İran ilişkilerinin önemine değinerek, bölgenin içinde bulunduğu kritik dönemde Türkiye ile İran arasındaki işbirliği ve eşgüdümün gelişmesinin barış ve istikrar çabalarına büyük yarar sağlayacağını vurguladığı bildirildi.
 
Özellikle seçimlerin ardından tüm uluslararası topluma yönelik daha ılımlı mesajlar vermeye başlayan İran'da Cevat Zarif'in Dışişleri Bakanı olmasının ardından ilk kez bir araya gelen iki bakanın görüşmesinde Suriye'de devam eden iç savaş, Irak'taki son durum, bölgesel konular, 26 Eylül Perşembe günü toplanması beklenen P5+1 ile İran arasındaki konular gündeme geldi.
 
Türkiye'nin BMGK üyeliğine destek talebi

 
Türkiye, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için yürüttüğü diplomasi trafiğine hız verdi. 2015-2016 arasında BMGK'da yer almak isteyen Türkiye, genel kurulda oy hakkına sahip ada ülkeleri ve Afrika'daki ülkelerle yürüttüğü çalışmaları sürdürüyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu kapsamda Barbados,  Trinidad ve Tobago dışişleri bakanları ile ayrı ayrı görüştü.
 
Bakan Davutoğlu'nun görüşmelerde, Türkiye'nin Latin Amerika politikası hakkında bilgi verdiği, bölgede Türkiye'nin Dominik Cumhuriyeti ve  Panama'da iki yeni büyükelçilik açtığını ifade ettiği bildirildi. Bakan Davutoğlu'nun toplantılarda, Türkiye'nin 2015-2016 dönemi BMGK üyeliğine adaylığı hakkında bilgi vererek, adı geçen ülkelerin desteğini istediği, her iki bakanın da konuyu olumlu şekilde değerlendireceklerini vurguladığı belirtildi.

aa


Bu haber 898 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,492 µs