"Bizim en büyük sıkıntımız..."
19 Eylül 2013 18:50 tsi
"Hızlı bir biçimde yeni rüzgara göre yelkenleri ayarlayıp ona doğru davranmak lazım. Şu anda bir rüzgara yelken ayarlama problemi yaşanıyor. "
İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Türkiye'nin Arap Baharı'nın bir parçası olmadığını söyledi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) 2013-2014 Akademik Yılı açılışı, düzenlenen törenle yapıldı. Çok sayıda davetlinin katıldığı tören, müzik bölümünün verdiği konserle başladı. Ardından Prof. Dr. Arıboğan da '21. Yüzyıl Dünyası Nasıl Şekilleniyor' konulu açılış dersi verdi. Geçmişten günümüze dünya devletlerinin nasıl şekillendiğini özetleyen Arıboğan, daha sonra katılımcıların sorularını cevapladı. Türkiye'nin Suriye politikasının ne olduğu yönündeki soruyu Arıboğan şöyle cevapladı: "Dünyada büyük bir türbülans ortamı oluştu. Arap Baharı böyle bir rüzgar gelip, sonra tersine döndüğü zaman alabora olmamak kolay değil. Hızlı bir biçimde yeni rüzgara göre yelkenleri ayarlayıp ona doğru davranmak lazım. Şuanda bir rüzgara yelken ayarlama problemi yaşanıyor. Dediğimizden geri dönmemek, duruşumuzu fazla değiştirmemek lazım. Onun için acaba duruşumuzu değiştirirsek, ilkesel duruşumuzu yitirmiş olur muyuz. Ama Türkiyenin ittifak sisteminde problem var. Yani Türkiyenin müttefikleri Türkiyenin yanında değil. Öyle bir çelişkili durum oldu ki Suriyede bir politika uyguluyorsunuz, Rusya ve İran ile problem yaşıyorsunuz. Mısırda bir politika uyguluyorsunuz Körfez ülkelerini karşınıza alıyorsunuz. Körfez ülkelerine iktisadi açıdan ihtiyacınız var. Suriye ve Mısırdaki problemlerinizle toplam olarak Avrupayı, Batıyı dışlamış durumdasınız. Ama nihai noktada Türkiye Arap Baharının bir parçası değildir. Bizim en büyük sıkıntımız, en büyük yanlışımız hem iktidar, hem muhalefet bunu yapıyor. Türkiyeyi Arap Baharı'nın içerisine iteklemeye çalışıyorlar. Türkiyedeki sokak gösterileri ne Arap Baharı'nın bir parçasıdır, ne de beklentiler onun gibi büyük bir sistemi değiştirmeye ve çökeltmeye yöneliktir. Türkiyenin demokrasi tarihi çok daha eskidir. Oturmuş bir yapısı da vardır. Devlet geleneği çok daha güçlüdür anılan devletlerden. Türkiyede sandıkla iktidar değiştirme olduğu müddetçe, Türkiyenin çok büyük bir sıkıntısı olmaz. İnsanlar sandığa gitti mi rahatlar, sonucu ne olursa olsun." ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner ise üniversite olarak özel bir misyonları bulunduğunu söyledi. Laçiner, Türkiyede 200e yakın üniversite bulunduğunu, ancak bir tane Çanakkale olduğunu ve o Çanakkalenin de bir tane üniversitesi olduğunu ifade etti, Çanakkalenin, Türkiyenin manevi başkenti, ruhunun inşa edildiği yer olduğunun altını çizen Laçiner, "Çanakkale ruhu dediğimiz şey burada ve bu ruhu Türkiyeye taşıyacak olan, bilime, sanata, kültüre, eğitime, siyasete aktaracak olan, bu misyonu omuzlarında hissetmesi gereken üniversitede bir tane, oda ÇOMÜ. Her gün işe geldiğimizde karşımızda şehitliği görüyoruz. Yüz binlerce vatan evladının yere nasıl düştüğünü hatırlıyoruz. Evimize dönerken de bu deniz harbini ve kara savaşını görerek evlerimize gidiyoruz. Bunu kanıksamamız ve alışmamamız lazım. Burada yaşananları asla ve asla unutmamamız lazım. Çanakkale, bir insanın, bir milletin iman ile akılı birleştirdiği zaman en zor durumlarda neler yapabileceğinin en önemli kanıtıdır. Çanakkale Savaş alanına bakıp da gözleri yaşarmayan Türk, Türk değildir. Kalbi hislenmeyen insanın kalbi kalp değildir. Bununla bilimi ve eğitimi eğer yoğurabilirsek ÇOMÜnün Türkiyedeki diğer üniversitelerde olmayan bir şeylere sahip olduğunu da anlarız. O gücün de bize yetebileceği kanaatindeyim. En iyisini hedeflemeliyiz, en iyisi olmaya çalışmalıyız. Şehitlerin aziz hatırasına bunu borçluyuz." diye konuştu. Tören, profesör, doçent ve yardımcı doçent unvanı alan akademisyenlere protokol tarafından belgelerinin verilip, cübbelerinin giydirilmesiyle sona erdi.
Bu haber 787 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle