En Sıcak Konular

6 ok Mussolini'den esinlenerek bayrak oldu

7 Ağustos 2007 13:02 tsi
6 ok Mussolini'den esinlenerek bayrak oldu Prof. Dr. Ömer Çaha, CHP'nin altı okunun Atatürk'e ithaf edilmesine karşı çıkıyor. Çaha, 6 okun, Mussolini'nin 12 oklu faşist partisinden geldiğini iddia ediyor. Ok zaten İtalyanca "fasce" demek...

CHP’nin başarısızlığını ‘1930 model bir arabayla 2000’lerde yarışması’na bağlayan Prof. Dr. Ömer Çaha, altı okun Atatürk’e atfedilmesinin yanlış olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor: Altı oku Recep Peker Mussolini’nin 12 oklu faşist partisinden esinlenerek oluşturmuştur. Zaten ‘fasce’ ok demektir

Üzerinden iki hafta geçmesine rağmen 22 Temmuz seçim sonuçları siyaset, toplum ve çağın değerleri başta olmak üzere pek çok açıdan değerlendirilmeyi hak ediyor. Çünkü bu seçimler hem Türkiye demokrasisi, hem de toplumun siyasi bilinci açısından yeni bir evreye işaret ediyor. Partilerin bu süreçteki performanslarını ve olası potansiyellerini konuştuğumuz Fatih Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Çaha, AK Parti’nin başarısını çağın ruhunu yakala-masına ve başarılı icraatlara imza atmasına bağlıyor. Merkez sağda yeniden umut olarak gösterilen eski liderleri sorduğumuzda cevaben ‘toplumun hafızasını silebilecekler mi ki’ diye soruyor. Prof. Çaha, MHP’nin dönüm noktasında olduğunu söylerken, CHP için kullandığı metafor ‘1930 model bir araba’ oluyor.

AK Parti’nin oylarını 12 puan artırmasında cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin etkisi ne oldu?

Cumhurbaşkanı seçim sürecinde yaşananlar yaşanmasıydı da AK Parti tek başına iktidar olacaktı. Türkiye’de bu hep böyledir. İktidara tek başına, güçlü şekilde gelen parti, tekrar tek başına ve güçlü şekilde iktidar olur. DP’de, AP’de, ANAP’da böyle oldu, AK Parti’de de olacaktı, oldu. Ama belki yüzde 35’le olacaktı, 47 oldu. Bunda AK Parti’nin icraatları ve çağın ruhunu yakalaması belirleyici oldu.


CHP 1930 model araba

Diğer partilerin zemin kaybının, vizyon eksikliğinin etkisi olmadı mı?

Sol 1980’lerden özellikle 1990’lardan sonra çok keskinleşmişti. 1930 model bir arabayla 2000’li yıllarda yarışıyor CHP. Programını 1930’lardan 1995’e kadar revize etme gereği bile duymadı. 95 revizyonu da kötü bir makyajdı. 1980 sonrası tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yükselen liberalizm, demokrasi ve manevi değerleri yakalayamadı CHP.

Şimdi CHP’de neler olacağı merak konusu. Muhalifler Mustafa Sarıgül’e umut bağlamış durumda?

CHP öyle sersemlemiş durumda ki kim ‘Deniz Baykal’a ‘alternatifim’ dese etrafında kenetlenme ihtiyacı hissediyor. Sarıgül bu havayı yakaladı ama Türkiye yönetimine talip olmak başka, Şişli’yi yönetmek başka. Merkez solun liderliğine soyunuyor da toplumu hangi programla, heyecanla peşine takacak? 4-5 yıldır siyasette ama ben adıyla özdeşleşmiş hiç bir icraatını hatırlamıyorum, Kurultayda yumruk atması dışında. Ki o yumruk da kendi siyasi hayatına atılmış bir yumruktu.

Yani?

Sarıgül ya da bir başkası farketmez, sonuçta kim gelse 1930 model arabanın direksiyonuna geçecek. CHP’nin seçim beyannamesinde ekonomi vizyonu bile yoktu! 1995’te ‘özelleştirmeyeceğiz, özerkleştireceğiz’ dediler. 1999’da ‘özelleştirmeyi kabul ediyoruz ama felsefesinden dolayı değil, verimliliğinden dolayı’ dediler. 2002’de de öyle. Ama 2007’de özelleştirmeden bahsetmediler bile. Yani önümüzdeki dönemde CHP başta olmak üzere merkez solun şansı yok bence.

"Kadavra olsa oy alır"

Yerel seçimlerde hezimeti, genel seçimlerde meclis dışında kalmayı mı kast ediyorsunuz?

CHP bu gidişle daha da düşer ama meclis dışında kalmaz. CHP’nin başına kadavra da koysanız belli bir oy alır. Ancak CHP başta olmak üzere adına merkez sol denen partiler zihniyetleriyle, programlarıyla, hitap ve temsil ettiği kitleyle merkez olma iddiasından çıkmış, altı ilke etrafında oluşan CHP ideolojisi marjinalleşmiş durumda. Bu Atatürkçülüğün marjinalleştiği anlamına gelmez ama. Zaten Atatürk hayatının hiçbir döneminde altı ilkeden oluşan bir ideolojiden bahsetmemiştir.

Atatürk'ün altı oku

Nereden çıktı öyleyse altı ok?

Recep Peker altı oku Mussolini’nin faşist partisinin 12 okundan esinlenerek oluşturmuştur. Ok faşizmden geliyor, fasce ok demektir. Baykal altı okun Türkiye’nin mutabakat merkezi olduğunu söylüyor ama dünyaya ve toplumun katılımına kapalı, refleksif bir ideoloji bu. Mutabakat metni olamaz, merkez de olamaz. Giderek marjinalleşecektir.

Atatürk altı temel ilke belirseydi ne olurdu bunlar?

Bilim, akıl, muasır medeniyet, cumhuriyet, laiklik ve demokrasi olurdu. Başbakan, ‘demokratik cumhuriyet’ deyince kıyamet koptu ama aslında bu Atatürk’ün tanımıdır. Atatürk’ün desteklediği, katkıda bulunduğu Afet İnan’ın Medeni Bilgiler kitabında Türkiye Cumhuriyeti ‘demokratik cumhuriyet’ olarak tanımlanır. Atatürk’ün muasır medeniyet dediği de budur.

"Sol başarmak istiyorsa..."

Bu seçimlerde bağımsız sol adaylar etrafında yeni bir umut uç verdi. Türkiye’nin ihtiyaçlarını evrensel değerlere paralel şekilde karşılayacak sol bir oluşum çıkar mı?

Söylemleriyle Avrupa’daki sosyal demokrat hareketlere en yakın parti ÖDP ama o da tutmadı. Türk toplumunun muhafazakar bir toplum olduğunun unutulmaması lazım. Plajlar tek başına yanıltır. Çünkü plajlar Türk toplumunun dini ve manevi değerlerinin dışındaki bir yüzü değildir, bir parçasıdır. İnsanlar gündüz plaja gider, akşam başını örtüp namaz kılar. Bir serbest meslek erbabının dükkanına girdiğinizde duvarda üstte besmele, altta Atatürk portresi görürsünüz. Bu bir sentezdir. Solun başarılı olmasının şartı kendi toplumuyla barışmasından geçer. Bugün geldiğimiz noktada bunun ön şartı başörtüsüyle barışmaktır.

Eski Merkez sağ nerede?

Peki ya merkez sağın başına gelenler? Olup bitenin anlamı ne?

Türkiye’nin ‘main stream power’ dediğimiz lokomotif gücü 1950’den beri hep merkez sağdır. Özal çağın ruhunu yakaladı ve buna göre bir Türkiye yaratmaya, ülkeyi dünyayla bütünleştirmeye çalıştı. 1990’lara kadar sürdü bu. 19991’de Mesut Yılmaz ANAP genel başkanı olunca ‘Bundan sonra hedef kitlemiz soldaki DSP seçmeni’ dedi ve toplumsal merkezdeki geniş muhafazakar kesimi göz ardı ettiği için de her seçimden oyu daha da azaltmış olarak çıktı. DYP Tansu Çiller’le bir rüzgar yakaladı ama onun talihsizliği partiyi Demirel’in gölgesinden kurtaramaması, partinin yolsuzluklara bulaşması ve sağdaki diğer partiyle çatışmaya girmesiydi.

"Çiller'le Yılmaz'ı biliriz"

Ama bu aynı zamanda her iki liderin de Özal’ın ve Demirel’in liderlik özelliklerine sahip olmadıkları anlamına da gelmez mi?

Elbette. Bir partinin başına geçtiğinizde o partiye yeni bir hava getirmeniz, toplumdaki havayı partiye yansıtmanız gerekir. Bu da ancak önceki liderin vizyonunu aşma potansiyeliyle olabilecek bir şey. İkisi de yapamadılar bunu.

Çiller de, Yılmaz da şimdi merkez sağ partilerin yeni umudu olarak anılıyor ama? Bu yönde bir beklenti de oluştu.

Hiç sanmam. Umut olabilmeleri için bir kere geçtiğimiz 15-20 yıllık yaşanmışlığı toplumun hafızasından silmeleri lazım. Toplumun iki liderle de ilgili tecrübesi var.

Ağar Führer mi olacaktı?

Mehmet Ağar’dan sonra Tansu Çiller’in, Erkan Mumcu’ya rağmen Mesut Yılmaz’ın adının anılması ‘gelen gideni aratır’ durumu mu yani?

Mumcu’nun temel iddiası Özal’ın ANAP’ına dönmekti ama siyasi çapı bunu kaldırmadı. Mehmet Ağar ‘düz ovada siyaset’ politikasıyla bir açılım sağladı ama cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yalpaladı. Ayrıca DYP’nin seçim kampanyası da yanlıştı.

Hangi açıdan yanlıştı?

‘Türkiye’nin Mehmedi’ diye ortaya çıkmak 1920’lerin, 1930’ların şartlarında bir kampanya demektir. Topluma bir führer, milli şef, Frankeştayn prezante etmektir. Türk toplumunun siyasal bilincinin bu kadar yükseldiği bir dönemde böyle bir şey tutabilir mi? Ağar üzerine kampanya kurmak hataydı, özellikle de AK Parti’de Mehmet Ağar düzeyinde liderlik vasfına sahip en az 10-15 isim varken. Merkez sağda başarılı olabilmenin şartı AK Parti’yi aşan bir siyaset geliştirmektir.

Türkiye Model Ülke
Nüfus çoğunluğu Müslüman, demokrasiyle yönetilen laik bir ülke olduğu için Batı, AK Partili Türkiye’ye özellikle 11 Eylül sonrasında İslam dünyasına model olma potansiyeliyle baktı. Ki İslam dünyası da böyle görüyor. AK Parti liberal ve sosyal demokrat politikalarla seçim kazanmasına rağmen toplumun belli kesimlerinde hálá belli korkular var. Türkiye başarabilecek mi bunu?

Geçtiğimiz 4-5 yıllık süreçte başarabileceğinin işaretlerini verdi. Üretime dayalı olarak 100 milyar dolarlık ihracat yaptı. Bu çok önemli çünkü üretmeden zengin olan, mesela petrol zengini bir ülke değil Türkiye. Üretim demek arka planında teknolojiye hakim sosyal bir sınıf yaratmak demek. Türkiye İslam dünyasının pek çok yerinde dini boyutu ağır olan hareketler açısından ‘seküler’ ya da ‘dinsizlik’ eğilimli gibi lanse edildi fakat AK Partinin bunu aşacağı kanaatindeyim. Türkiye İslam dünyasına modernleşme ile dini, kültürel, tarihi değerlerin birbiriyle çatışmak zorunda olmadığını, aksine örtüşebilirliğini gösterecektir. Böylece İslam dünyasındaki fundamentalist otoriter rejimlerin üzerinde büyük bir baskı oluşacak.

Bahçeli kendi bildirgesini okumamış mı?

MHP’nin aldığı oyu ve politikasını nasıl okuyorsunuz? Bundan sonra ne yapacak MHP?

MHP, CHP ile karşılaştırılamayacak derecede çağın ruhunu yakalamaya yakın ve yatkındı. 1999 seçimlerinde liberal bir ekonomi politika vaad etti, iktidardayken de AB ile entegrasyona engel oluşturmadı. Ama sonra reddi miras siyaseti güttü. MHP’nin mutfağında ciddi bir entelektüel birikim var fakat nedense liderlik platformuna yansımıyor bu. Seçim bildirgeleri AB dışında iktisadi, siyasi politikalar, insan hakları, demokratikleştirme konusunda liberal demokrat bir parti bildirgesi gibiydi. Bahçeli’nin miting konuşmalarını dinlediğimde şok oldum o yüzden. Kendi partisinin bildirgesini okumamış gibiydi.

"MHP ya CHP'leşecek ya Merkeze gelecek"

Bildirgede yazdıklarını meydanlarda söylemeye çekinmiş, tabanın bundan hoşlanmayacağını düşünmüş olabilirler mi?

İki nedeni olabilir. Biri MHP’nin mutfağındaki entelektüel zihin MHP’ye hakim olan genetik refleksleri aşamıyor. Diğeri seçim kampanyasında siyasetin merkezini değil, AB’den kaynaklanan endişeyle tedirgin olan yüzde 30-35’lik kitleyi kendilerine hedef seçmeleri. Milliyetçiliğin bu kadar yükseldiği bir dönemde oyları düşüktü o yüzden, yüzde 30’larda oy alabilirdi oysa. Eminim bunu sorgulayacaklardır. MHP ya yenilenecek ve merkeze doğru dönüşecek ya da çağın ruhunu yakalayan AK Parti politikalarına tepki göstererek marjinalleşecek ve CHP’nin düştüğü duruma düşecek.

Fildişi Kulede oturanlar topluma özür borçl

22 Temmuz seçim sonuçları pek çok kişi için hayli şaşırtıcı oldu. Özellikle de siyasetçiler ve medya mensupları için. Aksi bir sonuç bekleyenler aslında neyi gözden kaçırdılar?

Türkiye’de medyanın, aydınların toplumu tanıdığı kanaatinde değilim ben. Fildişi kulelerinde oturuyor, dar bir çevrede yaşıyorlar. Ertuğrul Özkök’ün ifade ettiği gibi kendi mahallerinin dışına çıkmıyorlar ve Türkiye’yi de böyle sanıyorlar. O yüzden de yanlış tahminler üzerinden manşetler attılar. Büyük bir özür borçları var topluma. Türkiye’de gazeteciler, aydınlar topluma yabancı. İslam üzerine yazanların yazılarına baktığınızda aslında İslam’la ilgili tek bir şey bilmediğini görüyorsunuz. 

Aydınımız doğuyla batı arasına sıkışmış kalmış 

Bu cüret nereden kaynaklanıyor peki?

‘Cahilin cesareti çok olur’ demek istemiyorum ama herhalde muazzam bir özgüvenden kaynaklanıyor. Çünkü modernleşme sürecinde aydınımız toplumu sıfır değerinde bir varlık olarak görmüş; böcekler, koyun sürüsü, Reşolar, Memolar, ağzı sarımsak kokanlar, göbeğini kaşıyanlar, tüylü yaratıklar olarak niteleyip aşağılamıştır. Avrupa ile Türkiye arasında sıkışmış, kendi toplumuna yabancılaşmıştır. Özellikle bu seçimden sonra oturup kendilerini sorgulamaları gerekir artık.

Star



Bu haber 4,631 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,496 µs