En Sıcak Konular

'Üst akıl Ortadoğu'da bir oyun oynuyor'

22 Ağustos 2013 15:21 tsi
'Üst akıl Ortadoğu'da bir oyun oynuyor' Yalancı Bahar'ın etkisi ne olacak?

TRT Haber kanalında her hafta Çarşamba günleri yayınlanan ve Faruk Bilgin'in sunduğu Açı programının bu haftaki bölümünde Mısır ve Suriye'deki katliamlar ve CHP'nin Irak gezisi işlendi. Gazeteci Faruk Bilgin sordu, Prof. Dr. Sedat Laçiner, Prof. Dr. Talip Küçükcan ve stratejist Mesut Ülker yanıtladı. Programdan satır başları şöyle

Prof. Dr. Sedat Laçiner:

Mısırlı yetkililer ile görüştüklerini İsrailli yetkililer zaten itiraf etti. Çok net ifadeleri oldu. Müslüman Kardeşlerin iktidar olmaması İsrail için hayati derecede önemliydi. İsrail'i ayakta tutan, nefes almasını sağlayan, Mısır'dan bir saldırı gelmemesini mümkün kılan Camp David anlaşmasıdır. Suudi Arabistan çok farklı mı davrandı, davranmadı. Bugünlerde çok net ortaya çıkıyor. Arap Baharı denilen yalancı bahar ortaya çıktıktan sonra Amerika'nın Mısır'daki tercihi bellidir: Başında laik birinin olması. Demokrasiden önce Amerika için İsrail'in ve kendisinin güvenliği gelir. Camp David'den bu yana Amerika Mısır'a 60 milyar dolardan fazla para vermiştir.

İsrail 1920'den beri çevresindeki ülkeler üzerine ciddi çalışmalar yapmıştır. Bu ülkelerin ciğerine nüfuz etmiştir.

İsrail, ABD'de lobicilik faaliyeti yapan sıradan bir devlet değildir. Şunun görülmesi lazım: Musevilerin bir çoğu senatör ve milletvekilidir. Eğlence sektörünün, medyanın, kültür sektörünün bir çoğu Yahudi Amerikalıların elindedir. Zihin ve finans faaliyetleri, yani Amerika'nın gücünü oluşturan esas unsurlar onların kontrolü altındadır. Bu bir komplo teorisi değildir. Gayet iyi örgütlenmişlerdir. Ciddi bir emek ve dayanışma sonucu olmuştur bu. Karar alma mekanizmalarında da, özellikle savunma ve dış politikada Yahudi Amerikalıların sözü geçer. Demokratlar ve cumhuriyetçiler, Mısır'da arkasına halk desteğini almış ve seçimle gelmiş İslami bir hareketi istemiyorlar. John Kerry, tipik bir demokrattır, çıktı ve Mısır'da ordu demokrasiyi düzeltmek istedi dedi. Amerika açısından burada bir sorun yok aslında. Sorun şu: Kiralık katil işi etrafı berbat etti. Göz göre göre bu kadar büyük katliamlar batı medyasında çarpık yansıtılıyor. Buna rağmen saklayamıyorsunuz. Amerika O kadar fena bir şekilde yanlışın yanında duruyor ki, herkes görüyor bunu. Geleceğe dönük çok ciddi maliyeti olur bunların. Obama'nın ve Kerry'nin vicdanları rahatsız ediyor, o yüzden vicdanlarını temizlemeye çalışıyorlar. Yoksa Mısır'daki darbeden memnunlar. Onlar istiyorlar ki, Sisi çıksın bir seçim tarihi belirlesin.

Türkiye'deki mantık şu: 27 Mayıs'ta Türkiye olmuştur, asker sistemin tam göbeğinin üzerine oturmuş ve bir daha da kalkmamıştır. Arada siviller güvenlik ve Kürt sorunu gibi hassas konulara girdiği zaman ya darbe ya da muhtıra gelmiştir. Mısır'da da öyle. Mısır'ın tüm cumhurbaşkanları asker kökenlidir. 28 Şubat sürecinde hem Necmettin Erbakan, hem Tansu Çiller hem de Türk siyasetinin sağduyulu insanları pasif direnişi meydanlarda gösteriler yaparak göstermediler. Hem devletin içinde kalmaya çalıştılar hem de toplumun içerisinde darbenin ne kadar kötü olduğunu anlatmaya çalıştılar. 28 Şubat iktidarları deprem ve ekonomik krizleri sayesinde yıkılıp gitti. Bazıları şöyle bir tablo çizmeye çalışıyor: Ergenekon diye bir şey yok, birileri birilerinden intikam alıyor." Ak Parti 2002'de iktidara geldiği andan itibaren ona karşı darbe girişimleri çok yakın bir zamana kadar devam etmiştir. Hiçbir ordu kendi kendini ıslah edemez. Ekonomiden kendi isteğiyle çıkamaz.

Meydanlara çıkarak ülke sevgisi olmaz. O olgunlaşma eksikliğidir. Türk siyaseti bunu kanıtladı. 2. Abdülhamit'ten bu yana Türkiye'nin sağ duyulu insanları içine ateş düşse de gelecek nesiller ve ülkesi için bazı şeyleri göğüslemesini bildi. Ak Parti'nin 2002'den sonra darbecilere karşı iki şansı vardı. Birincisi Ferhat Sarıkaya adındaki Van'daki savcıdır. Ülkenin Genelkurmay Başkanı'na karşı iddianame hazırladı. Genelkurmay o zamanlar tanrısal bir şeydi. Millet bugün anlamayabilir oysa çok yakın bir zaman. Sarıkaya'nın arkasında hiçkimse durmadı. Dik duran siviller. Gazetede yazı yazan, okulda öğrencisine bir şeyler anlatan, esnaflık yaparak sivil toplumu ayakta tutan. Darbe yapılsa da darbecilere karşı küfür ederek değil çocuklarını darbeye karşı yetiştiren namuslu insanlarıdır Türkiye'nin şansı. Son olarak Türkiye'nin Mısır'dan farkı AB çapasıdır. Demokratikleşme ve kalkınma paketleri sayesinde ciddi bir mesafe alındı. Ordu öyle kendiliğinden çekilmedi. Toplumdur bu işin özü. Mısır'da böyle bir toplum yok. Türkiye'de hiçbir zaman halk darbecilere oy vermemiştir.

[CHP'nin Irak ziyareti hakkında] Muhalefet liderleri başka ülkelere gider ama dış politika yapamaz. Temel kuraldır bu. Farklı düşünceleriniz varsa bunları içeride ve kapalı kapılar ardında söylersiniz. Dış politikaya zarar vermeden yaparsınız bunu. Suriye'ye gidilmez mesela. Çünkü Esad Türkiye'nin düşmanıdır. Son dönemlerde bir üst akıl, Ortadoğu'da bir şeyler yapıyor. Buradaki halkları, toplumun alt kademerlerini dindarlar ve laik olan diye ikiye bölüyor. İkincisi inanç temelli olarak bölüyor. Üçüncüsü etnik bir bölünme var. Bence Türkiye içerisindeki bazı gruplar ve siyasi hareketler bu dalgaya kapıldılar. Meseleyi din, laiklik, mezhep ve etnisite üzerinden okuyorlar. Türkiye'nin dış politikası Esad'a karşıdır, Nusayriliğie karşı değildir. Türkiye'deki tüm siyasi hareketler yeni bir sayfa açmalıdırlar. Mehzepler üstü, dinler üstü ve etnisite üstü, demokrasi ve insanlık üzerinden bir siyaset kurulmalıdır.

Mesut Ülker

Son dönemde meydana gelen olaylara baktığımızda İsrail'in pozisyonu en az maliyetle en çok kazanç sağlayan bir noktadadır. Son tahlilde bütün ibreler İsrail'in lehine olacak şekilde düzenlenmeye çalışılıyor. Sözün bittiği yer, insanlık vicdanının can çekiştiği yerdeyiz.

Bizdeki 28 Şubat süreci ile Mısır'daki sürecin çok benzer ortak tarafları var. Orada da Mübarek liderliğindeki vesayetçi anlayışın çöktüğünü görüyoruz. Toplumun tabanından gelen Müslüman Kardeşlerin iktidara yansımamasını sağlayacak bir vesayetçi anlayış kökleşmişti. Bizim de 80 darbesi sonrası giydirilen deli gömleği olarak tabir edilen Anayasa yüzünden toplum kendine gelememişti.


Prof. Dr. Talip Küçükcan

Mısır ile Türkiye arasındaki en temel farklardan biri şudur: 60 yıllık Mısır tarihinde üç tane Cumhurbaşkanı asker kökenli. Siyasal alan hiçbir zaman meşru olarak başkalarına açılmadı. Türkiye'de 1946 yılında siyasal alan açıldı. İlk seçimde Menderes iktidara geldi. Mısır'da da ilk seçimde bir sivil seçildi. Aradaki fark şu: Türkiye'de darbe bir sene sonra yapılmadı. Bizde darbeler oldu ama seçimler gene yapıldı. Mısır'da bu imkan hiç olmadığı için toplumun böyle bir deneyimi yok. 



Bu haber 2,325 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,058 µs