En Sıcak Konular

Yalçınbayır: Sezer İçin Pişman Değilim

6 Ağustos 2007 12:02 tsi
Başbakan Erdoğan'ın liste dışı bıraktığı Ertuğrul Yalçınbayır, yeni milletvekillerine öğütlerde bulundu ve Sezer'in adaylık döneminde kendisiyle yaptığı konuşmayı anlattı.

Vatan Gazetesi'nden Devrim Sevimay'ın Ertuğrul Yalçınbayır'la yaptığı röportaj:

KİM: Doğrucu davutları sevenler için vekillerin içinde en parlak olanları "yaylacılar"dır, ama onların arasında da en hası, kıdemli yaylacı Ertuğrul Yalçınbayır'dır. 1946'da Hasköy'de doğmuştur. Bulgaristan'dan Bursa'ya göç ettiklerinde dört yaşındadır. İ.Ü. Hukuk Fakültesi'nde okuduktan sonra avukatlığa başlar. Müvekkilleri arasında Haydar Kutlu da vardır, Erbakan da... 70'lerde CHP'li, 1995'te RP'li, 1999'da ANAP'lı, 2002'de de AKP'lidir, ancak Yalçınbayır için gittiği yer değil, gittiğinde ne yaptığı önemlidir. Ters düşüp bıraktığı tüm partilerde gözde olmamayı kendisi seçmiş ve ipini tek bir kayığa bağlamıştır: Hukuk.


Hukuktan başkasının kayığına binmedikçe siyasetin doğal ombudsmanı haline gelmiş, ama buna tahammül eden parti lideri de henüz çıkmamıştır. AKP'yi kurmak ve Başbakan Yardımcısı olmakla şimdilerde sade bir parti üyeliğine indirgenmek arasındaki kısa ve kalın yolun sebebi de bundandır.


NEDEN: Yalçınbayır sade bir parti üyesi, ama sadece eski bir milletvekili değil. 12 yıldır kafa tuttuklarıyla bir marka. Onun öğütleri bol; anıları derya gibi. Herkes faydalansın diye...
NE ZAMAN: 3 Ağustos, Cuma günü.
NEREDE: Özellikle Bursalı siyasetçilerin ve üniversite öğrencilerinin mekânı olan Özgen Çay Bahçesi'nde.


Önceki gün yemin eden 550 vekilimizden tam 313'ü, yani Meclis'in yüzde 57'si, yeni... Her ne kadar aralarında "Ben nota okumasını bilirim" diyenleri olsa da sahneye ilk kez çıkacaklar. O yüzden siyaseti hukuka göre yapmaya yeminli ağabeyleri Ertuğrul Yalçınbayır'dan onlara öğütler var. Tabii "eskiler"e de dokundurma:
1- İlk kriziniz, "Ben nerede yaşayacağım" olacak. Ama sakın siz geçen dönemki 200 vekil gibi yapmayın. Salı sabahı yollara çıkıp perşembe günü Genel Kurul'un bitmesini bile beklemeden memleketinize dönmeyin. Aksi halde okumaya, araştırmaya fırsat bulamazsınız. Gündeminize hâkim olmadığınız için de bölgenizde teşkilatın, Ankara'da da yöneticilerin esiri olursunuz.
2- Özel hayatınıza çok dikkat etmeniz gerekiyor. O yüzden Ankara'ya ve mutlaka ailenizle birlikte taşının.
3- Aileniz, hayatınız didik didik edilecek, buna hiç kızmayın; çünkü siyasetçinin yatak odası dışında her şeyi açıktır.
4- İç tüzüğü elinizden düşürmeyin. Usulü bilmezseniz ne sataşmalara yanıt verebilir, ne kürsüye çıkabilir, hep grup başkanvekilinin işaretini beklersiniz.
5- Denetim görevinizin başında soru önergeleri geliyor. Ama soru sormasını bilmeniz gerekiyor. O yüzden Anayasaya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına hâkim olmalısınız.

Dedikodudan korunun
6- Günde 8-10 bin vatandaş işlerini çözmek için Meclis'e gelecek. Normal bürokrasinin yapacağı işler için sizleri araya sokmaya kalkacaklar. Eğer bir kez yumuşak davranırsanız ipin ucu kaçar. Hiç "İşlerini yapmazsam bölgeden bir daha seçilemem" diye düşünmeyin; ben bana torpil için gelenler hakkında tutanak bile tutturduğum halde üç kez seçildim.
7- Milletvekili kulisleri dedikodudan geçilmez. Kendinizi bundan koruyun.
8- Şekerlik bile olsa hiçbir hediyeyi kabul etmeyin. Kim olduğunu bilmediğiniz kişilerin düğünlerine telgraf dahi göndermeyin.
9- Bakan dışında bir bürokratla görüşmeyin. Yoksa bir süre sonra bürokrat sizi kullanmaya başlar. Kendinizi kısa süre sonra siyasetçi-bürokrat-işadamı üçgeninde bulursunuz.
10- Bir disiplinden geçirileceksiniz. Önce genel başkanınız, sonra grup başkanvekilleri tarafından "Konuşmayın" diye uyarılacaksınız. Önemli olaylar olduğunda ise demokrasi tacizine uğrayacaksınız. Cebinize mesaj geçilecek, "Bu konuda kimse konuşmasın" diye.
11- Eğer konuşursanız ya disiplin kuruluna gidersiniz ya da çizik yersiniz. Daha sık olan ikincisidir. Suç işleseniz cezaevinde yatar çıkarsınız. Ama Genel Başkan'dan çizik yerseniz, o partide bir daha asla siyaset yapamazsınız.
12- Çizik yemek istemiyorsanız sakın "yaylacılar"ın arasında oturmayın. (Meclis jargonuna göre başbakan ve bakanların oturduğu bölüm "şeref locası", grup başkanvekilleri ve kendini göstermek isteyenlerin oturduğu ön şerit "Kıyı-kenar çizgisi", kıyı-kenarın bir arkasındaki destek ekibi "ova", Meclis'in özgür vekillerinin oturduğu arkalar da "yayla" olarak geçiyor). Yayla'dan bir kişi dışında Meclis'e tekrar gelen olmadı. Bir tek Atilla Koç; çünkü yaylada uyumak da rahattır. Atilla Koç yaylacıların onurudur.

 

Yurtdışına yandaşlar gider
13- Eğer grubun dışında el kaldırır, gündem dışı konuşursanız grup başkanvekili sizi yukarı çağırır. Orada kekelerseniz kaybedersiniz. Yuları bir kez kaptırdınız mı işiniz biter.
14- İhtisasınızı ortaya koyamayacağınız için ilk 6 ay bocalayacaksınız. Kendinize saygınız azalacak. "Önceki hayatımda daha üretkendim, burada hiçbir işe yaramıyorum" diyeceksiniz. Hatta sizi tanıyanlar, "Bir daha seçilirim diye mi böyle yapıyor, yoksa havalandı mı?" diyecekler. Buna baştan alışın.
15- Genel Kurul'larda bakanların oturdukları loca vekillerin rica kâğıtlarıyla dolar. Eğer böyle ricalarda bulunursanız onları denetleyemezsiniz. Sakın yapmayın.
16- "Yurtdışı geziler bana da gelir" diye çok beklemeyin. Kuralarla gidilecek dense de bu kuralar hiç grup önünde çekilmez, hep yandaşlar gönderilir.
17- Vekilken devleti de tanımaya çalışın. Bunun için en iyi yer Plan Bütçe Komisyonu'dur. Plan Bütçe, Meclis'in akademisidir.
18- Komisyonlarda sizden hukuku zorlayan düzenlemeler yapmanız isteniyorsa diğer parti vekilleriyle işbirliği yapın.
19- Bazen gruplar insicamını kaybeder. O vakit grup başkanvekili arkaya dönüp, "Tamam" dediğinde gruptan biri konuşmacıya ya da öbür gruba laf atar. Grup birden toparlanır. Böyle 3-5 tahrikçi vekil olacaktır, onların oyununa gelmeyin.
20- Özellikle AKP milletvekilleri şunu iyi bilsin: Bir partinin kuruluşunda dahi bulunan 179 kişi gittiyse, siz de gideceksiniz. Aranızdan en az 200 kişi bir dahaki Meclis'te yok. CHP için de bu böyle. Onun için oraları daimi makamlar sanmayın, düşünce insanı olmaya yakışır davranın.


 Sezer rencide olmamı istemedi

Aday listelerinin hazırlanma aşamasındayken Sayın Sezer bana, "Siyaset yapmayı düşünüyorsanız saygı duyarım. Ama iyi bir sırada değilseniz, çekilin" dedi. 3'üncü ya da daha sonraki sıralara konup rencide olmamı istemiyordu.

Aklı olan, Kamer Genç'e sataşmaz

Özellikle iktidar milletvekilleri Kamer Genç'e sataşmasınlar. Ben geçen dönem çok söyledim, "Bir Kamer Genç olsaydı, bu grubu dağıtırdı. Siz bir Kamer Genç muhalefeti yaşasaydınız da ben sizi görseydim" diye. Kamer Genç yine Meclis'in gülüdür.

MHP-DTP'nin yeri değişsin

Geçmiş Meclis'lerde biz adam dövmeyi de gördük, dövme sonucu öldürülmeyi de... Böylesi olaylara fırsat verilmemesi lazım. MHP'lilerle DTP'liler yan yana oturmamalı. Fevri hareketler, atışmalar, bakışmalar olabilir. O koridorda risk var.

Sezer'i ilk ben telaffuz ettim

Sezer'in ismini cumhurbaşkanı adayı olarak ilk telaffuz eden ben oldum. Eylül 1999'da, bir TV programında söyledim. Sayın Sezer bunu duyunca, "Yalçınbayır bizi siyasetin içine atıyor" deyip bana kızmış. Bunu bir arkadaşımıza söylemiş. Ama ben sonradan da hiç pişman olmadım. İyi ki olmuş.

Komutanların benzetmesi

Sezer, Aralık 2002 ve Ocak 2003'teki MGK kararlarına "1 Mart tezkeresi için uluslararası meşruiyetin gerçekleşmesi" şartını koydurtan kişidir. Metin onun kaleminden çıkmıştır. Aynı şeyi MGK'da ben de söylemiştim. Hatta kuvvet komutanları bana gelip, "Siz hep Sezer'le aynı frekanstasınız. Sezer'le diğer hukukçulardan daha farklı bir frekans birliğiniz var" demişlerdi.

Yağcılığın perişan örnekleri

"Doğmamış çocuklar annelerinin karnından Tayyip, Tayyip, Tayyip diyor..."
Siyasetçiler hormonlu insanlardır. Hormonları alkışlardır. Alkışlandıkça, "Ben ne oldum" derler. Bunu bilenlerin yapmadığı yağcılık kalmaz. Mesela bazıları daha bir saat önceden gruba ya da genel kurul salonuna gelip liderin arkasında oturabilmek için yer kapar. Bazıları liderle aynı karede olmanın mücadelesine girer. Hele imzalı fotoğraf almak bu tipler için çok önemlidir. Odalarının en üst köşesine koyarlar. Bir gün birisi geldi parti genel merkezine. Tayyip Bey'i ziyaret etti. Ayrılırken kapının orada başladı Tayyip Bey'e yazdığı şiiri okumaya. Gülmemek için kendimi çok zor tuttum, çünkü şiir aynı "Recebim Recebim" türküsüne benziyordu.
Bir keresinde de il başkanları toplantısındaydık. Bir il başkanı kendi ilinde Tayyip Bey'e gösterilen ilgiyi anlatmak için "Hamile kadınların karnındaki çocuklar bile 'Tayyiiiip, Tayyiiiip, Tayyiiiip' diyor" dedi. Oysa bunların hiç faydası yok. Başbakan sululuğa hiç prim vermez ve her şeyi not eder. Sekreterlerinin dışında kendi özel tuttuğu notlar vardır. Kimin ne yaptığını hiç unutmaz ve bu tip vekilleri bir daha listeye bile koymaz.

AKP'deki soru: Ertuğrul'un kıymetini bildik mi de Günay'ı alıyoruz?

Hiç içinizden "Yine bir Ertuğrul gelecekse ben niye gittim?" diyor musunuz?
Ben bunu başkalarından duyuyorum: Ertuğrul Günay'ın partiye girdiği grup toplantısından sonra Abdülkadir Aksu'yla Meclis kulisinde karşılaştık. Aksu şunu dedi: "Ertuğrulcuğum, seninle karşılaştığım için söylemiyorum. Demin 10 kişinin arasında söyledim. Biz Ertuğrul'un değerini mi bildik ki, Günay'ı alıyoruz? Biz Ertuğrul'u sınamadık mı, biz onun karakterini bilmiyor muyuz? Bizim Ertuğrul daha değerli değil mi?"

Sizce AKP Günay'ı içine sindiremeyecek mi?
Başbakan'ın kabul ettiğini, eninde sonunda onlar da kabul eder.

Sezer'in gönlünde yatan aslan

Abdullah Gül, 58. Hükümeti kurmakla görevlendirildiğinde bana, "Hangi bakanlığı istersiniz?" diye sordu. Israr edince "Adalet Bakanlığı" dedim. Ancak Köşk'e çıktığımızda listede Başbakan Yardımcısı olarak yazılmıştım. Bunun nedenini hiçbir zaman sormadım. Sezer, Gül'ü kabul ettiğinde ben ve Mehmet Ali Şahin de yandaki bir odada bekliyorduk. Bir ara Abdullah Bey yanımıza döndü, "Beşir Atalay'a karşı çıkıyor, Ergezen'le ilgili rezervi var" dedi.

Tayyip Bey yurtdışındaydı. Biz bir durum muhakemesi yaptık. Milli Eğitim Bakanı Mumcu oldu. Ergezen'in durumunu izah ettik. Atalay da Devlet Bakanı olarak kaldı. Sezer, "Yeni bir başlangıç yapıyorsunuz. YÖK'le çatışmış bir ismi Milli Eğitim'e koymayın" dedi.

Haklıydı, kabul ettik. Sonra hep beraber içeri girdik. Listeyi onayladı, başarı diledi, "Üstesinden geleceğinize eminim" dedi.

Tam ayrılıyorduk ki Sezer beni kendine çekti ve "Sizin Adalet Bakanı olmanızı istiyordum. Ama neyse ki şimdi de hem sıfatınız yüksek, hem de insan haklarından sorumlusunuz" dedi. Bunu Şahin ile Gül de duydular.
Yürüyüş devam ederken Sezer bu kez biraz daha hızlı çekti, "Aslında ben sizin 58. hükümeti kurmanızı isterdim. Fakat Tayyip Bey sizin isminizin hiç çıkmadığını söyledi" dedi.

Tabii öyle bir isim araştırması falan yoktu. Bu ikinci cümleyi duymadılar. Oradan çıktık. Ama ben bunu kendilerine hiç söylemedim.

Aktif Haber



Bu haber 381 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,185 µs