'Demokrasi Müziği Sadece Bağırmak Değildir'
10 Temmuz 2013 16:57 tsi
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, Korolor Festivali açılışında yaptığı konuşmanın bazı basın-yayın organlarınca içeriğinden koparılarak yansıtılması nedeniyle açıklama yaptı.
ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Laçiner, "Demokrasi müziği, sadece bağırmak değildir. Demokrasi en çok bağıranların haklı olduğu rejimin adı da değildir. En çok bağıranlar sessiz kalabalıkların sesini duyabildikleri an kendilerinin de daha iyi duyulduğunu anlayacaklardır. Demokrasilerde halkın iradesi kutsaldır, seçimler kutsaldır. Seçimler ile kurulan kurumlar kutsaldır dedi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, konuyla ilgili sözlerinin çarpıtıldığını dile getirerek, konuya ilişkin olarak kamuoyuna yaptığı açıklamada görüşlerini şu şekilde dile getirdi;
Ülkemiz ve içinde bulunduğumuz bölge zorlu bir dönemden geçmektedir. Ne yazık ki bazı güçler ülkemizin sorunlarını istismar etmekte, oyunlarını bir kez daha sergilemektedirler. Bu zorluklar karşısında ülkemiz insanlarının bir olma ihtiyacı her zamankinden daha fazladır. Haklı da olsak, haksız da olsak zaman inatlaşma, birbirimizi kırma, görüşlerimizi karşımızdakine şiddet ile veya yasaların dışına çıkarak empoze etme zamanı değildir. Türkiyeye hiç de uzak olmayan Mısırda, Suriyede, Irakta ve Lübnanda yaşananlar yeterince öğreticidir. Ayrıca Türkiyenin demokrasi ve askeri darbeler deneyimi bu konuda başka ülkelerin deneyimlerine bakmayı bile gerektirmeyecek kadar zengindir. Bu bağlamda Korolar Festivalinde hayatın seslerine daha fazla kulak vermemiz gerektiğini ifade ettim. Hayatın en küçük parçası olan atomdan makro kosmosa kadar her varlığın kendince bir ses çıkardığını, bunun tatlı bir ahengi de içinde barındırdığını vurguladım. Bu bağlamda sokaktaki gürültü sandığımız kornaların, bağırış çağırışın dahi bir dili olduğunu ifade ettim. Diktatörlüklerde gürültü sayılan seslerin demokrasilerde uyumlu bir melodiye dönüştüğünü vurguladım. Bunun için ise öncelikle birbirimizi dinlememiz gerekir. İdarecilerin halkı, halkın idarecileri, farklı grupların birbirlerini dinlemesi gerekir. Aksi takdirde ortaya demokrasi denen melodi çıkamaz, tam tersine kimsenin kimseyi anlamadığı bir kaosla karşı karşıya kalırız. Ne kadar haklı olursanız olun, haklarınızı ve taleplerinizi şiddet yoluyla, güvenlik güçlerine ve yargıya meydan okuyarak elbette alamazsınız. Bu, modern hukuk devletinin ana kuralıdır. Demokrasilerde haklarınızı talep etmeniz için meşru kanallar kurulmuştur. Türkiye de demokratik bir hukuk devleti olarak bu kanallara ve kurumlara sahip bir ülkedir. Her demokraside olduğu gibi elbette Türkiyenin de sorunları vardır ve bunda şaşılacak bir durum da yoktur. Demokratik olgunlukta son nokta yoktur. Ancak, eksiklerimiz kuralları istediğimiz gibi çiğneyebileceğimiz anlamına da gelmez, gelmemelidir. Demokrasinin en önemli ilkesi karşınızdakini anlayabilmektir. Komşularımızı rahatsız etmeden, kanun ile çatışmadan, bağırıp çağırmadan, hayatın akışını felç etmeden, yeri geldiğinde sadece bakışarak bile birbirimizi anlamaya çalışmalıyız. Hayatı doğru okumaya gayret etmeliyiz. Sokaktan gelen tüm sesleri ve renkleri dinlemeliyiz.
Demokrasi müziği, sadece bağırmak da değildir. Demokrasi en çok bağıranların haklı olduğu rejimin adı değildir. En çok bağıranlar sessiz kalabalıkların sesini duyabildikleri an kendilerinin de daha iyi duyulduğunu anlayacaklardır. Demokrasilerde halkın iradesi kutsaldır, seçimler kutsaldır. Seçimler ile kurulan kurumlar kutsaldır.
Ayrıca eleştirinin en güzel armağan olduğunu da unutmayalım. Ancak insanın kendisine verebileceği en büyük armağan kendi hatalarını başkalarından önce görebilmesidir. Bu çerçevede karşısındakini eleştirenlerin önce kendilerine bakmaları ve iğneyi kendilerine batırmaları şarttır. Eğer bizler eleştiri adı altında birbirimizi yaftalarsak, karalarsak, zehirli bir dil ile birbirimizi küçümsersek karşımızdan empati veya anlayış bekleyemeyiz. Bize nasıl davranılmasını istiyorsak, karşımızdakine de öyle davranmak zorundayız.
Hayat güzel bir müziktir. Onu zehir etmeyelim. Daha çok bağırarak, birbirimize meydan okuyarak melodiyi gürültüye çevirmeyelim.
Kısaca bu şekilde özetleyebileceğim Korolar Festivali konuşmam bazı basın-yayın organları tarafından maksadının ötesinde yorumlanmış, içeriğinden koparılmıştır.
Siyaset bilimci olmama rağmen akademik yaşamım boyunca hiçbir zaman siyaset yapmamaya özen gösterdim. Siyaset bilimi yapmak ile siyaset yapmak arasında çok büyük bir fark vardır.
Özellikle bilim, sanat ve spor faaliyetlerine siyasetin bulaştırılmasını da her zaman yanlış buldum.
Bu bağlamda her ortamı siyasileştiren, her sözden kutuplaştırıcı siyaset üreten yaklaşımları doğru bulmadığımı ifade etmek isterim."
Bu haber 1,325 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle