Philipp'in yazısı
İlk bakışta parçalar yerine oturmuyor. Zira ABD’de bir yandan Suudi Arabistan’ın Irak ve uluslararası terörle mücadele konularındaki tutumuyla ilgili memnuniyetsizlik artıyor, diğer yandan da Washington Riyad’a geçen aylarda planladığının iki katı kadar, yaklaşık 20 milyar dolarlık silah satışı planlıyor. Diğer Körfez ülkelerinin de yeni silahlarla donatılması ayrıca Mısır’ın da 13 milyar dolarlık silahlandırılması planlanıyor. İsrail’e yönelik silah sevkıyatı da dörtte bir oranında artırılarak önümüzdeki on yıl içinde 30 milyar dolarlık boyuta ulaşacak.
Beyaz Saray’ın yeni anlayışı „Barış için daha çok silah“ değil tabi. Duyurulan silah satışları bir yandan Washington’un siyasi çaresizliği diğer yandan da İran’a yönelik baskıyı arttırma çabasıdır. Bu yüzden Washington’un resmi silah satışı planı daha çok „artan İran tehlikesine karşı önlem“ olarak pazarlanmaya çalışılıyor. Ancak stratejinin yüksek sesle söylenmeyen bir karlı boyutu daha var. O da petrol ülkelerini gözetmek ayrıca Mısır ve İsrail’e de kendi silahlarını kendilerinin satın alması için yardım etmek.
İsrail’in Suudi Arabistan’la silah anlaşmalarına ses çıkarmaması şaşırtıcı. Kudüs uzun süredir silahlar konusunda ABD’nin bölgedeki en büyük müşterisi ancak sessizliği kendi askeri teçhizatının artırılacağı haberinden kaynaklanmıyor olsa gerek. Bu daha çok Suudi Arabistan gibi ülkelerin İsrail için şimdiye kadar hiç bir tehlike oluşturmayışının bir uzantısı. Gerçi Suudi Arabistan her zaman iyi ve görkemli silahlar satın almıştır ancak bu silahlar hiçbir zaman bölgedeki anlaşmazlıkların giderilmesi için kullanılmadı. Bölgede patlak verecek bir kriz durumundaysa Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri kendi savunmalarını, bölgeye bu silahları kullanacak yabancı birliklerin çağırılacağıyla yapıyor. Ki muhtemelen bunlar Amerikan birlikleri olacak. İsrail’in konuyla ilgili endişeleri daha çok kraliyet ordusuna ait bazı unsurlardan. Örneğin bir savaş pilotunun çıkıp kendi başına saldırı düzenlemesi yada silahların kraliyeti sona erdiren olası bir durumda başka ellere geçmesi. Tüm bu endişeler gerçeğe dönüşmeyecek diye bir şey yok ancak daha çok varsayıma dayalı.
Bu silahların İsrail için bir tehdit oluşturmayacağı gerçeği gibi aynı şekilde İran’ı da korkutmayacağı ortada. Salık verilen silah anlaşmaları Tahran’ı haklı olarak provoke edecek ancak yeni bir tehdit oluşturmayacaktır. Bu da Suudi Arabistan’a yönelik silah satışının siyasi nitelik taşıdığı tezini doğruluyor. Yani İran’ı kızdırmak ve aynı zamanda Arap müttefiki hoşnut etmek amacını. Zira Araplardan İsrail’e yönelik Amerikan silah desteğinin yüzde 25 oranında arttırılmasına ve Amerika’nın yanlı davrandığına dair itirazlar gelebilirdi ancak artık bu itirazlar da yapılamayacak."
Deutsche Welle
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle