Türk basınına 'yabancı' ilgisi

30 Temmuz 2007 15:05 tsi
Türk basını yabancı yatırımcıların yeni gözdesi haline geldi. Sabah gazetesi, Akşam gazetesi satılmak üzere. Doğan Medya da Milliyet grubunu elden çıkaracak. Medya devi Rupert Murdoch geçen yıl Fox TV'yi kurdu. Bu ilginin sebebi ne?

Türkiye, bu kadar çok televizyon kanalını, bu kadar çok gazeteyi kaldırır mı? Bunların pek çoğu mutlaka yakında batar!

Pek çok kişinin böyle düşündüğüne eminim.

Ben aksi görüşteyim. Türk basın sektörü farklı oyuncuları de içine alarak büyümeye devam edecek.

Öyle olmasa;

Star Gazetesi’ni satın alan, Kanal 24’ü kuran ve içlerinde Ethem Sancak’ın da bulunduğu bir grup yerli müteşebbis, ayda 2 milyon dolara yaklaşan zararı karşılamaya devam etmezlerdi.

Ya da TGRT’yi birkaç yüz milyon dolar vererek satın alan ve adını değiştiren Fox TV, her ay 3-4 milyon dolar zararı içine sindiremezdi...

Bir başka yakın örnek;

Deutsche Bank, faaliyet kârı olmayan ancak gazete satış rakamları içinde yüzde 20’nin üzerinde payı olan (Milliyet, Posta, Radikal) Doğan Gazetecilik’e 400 milyon dolar üzerinden 88 milyon dolar vererek ortak olmazdı. Ve her yıl zararı büyüyen Vatan Gazetesi’ni de bu bünyeye almazdı...

Ve pek çok yabancı yatırımcı grubu, ortak olmak için Çukurova Grubu’nun kapısında beklemezdi.

Ya da yerli yabancı gruplar, “atv ve Sabah’ı bize verin” diye TMSF’nin kapısını aşındırmazdı...

Şuradan fikir edinebiliriz:

Çok değil, 4-5 yıl öncesinin kriz döneminde reklam pastasının hızla küçüldüğü sırada, ABD merkezli Providence, Türkiye’nin en büyük dijital platformu olan Digiturk’e ortak oldu. O günlerde “bu şirket 300 milyon dolar eder mi, etmez mi” diye tartışılıyordu. Bugün abonesi 1.5 milyon kişiye ulaşan Digiturk, 2 milyar dolar piyasa değerinden halka açılma planı yapıyor...

Neden?

Medya şirketlerini değerli ve cazip kılan temel faktör, Türk ekonomisinin büyüyeceği ve kişilerin satın alma güçlerinin artacağı varsayımına dayanıyor.

Bu varsayımdan yola çıkanların baktığı diğer parametreyi, reklam harcamalarının ekonomiye (GSMH) oranı oluşturuyor. Yerli ve yabancı yatırımcıların açısından oran düşük ise ilgi artıyor, yüksek ise pazar “doyma noktasına ulaşmış” muamelesi görüyor.

Oranlara bakalım:

Türkiye’de reklam harcamalarının GSMH’ye oranı yüzde 1’in yarısı (0.50) kadar. 400 milyar dolar büyüklüğünde bir ekonomide sadece 2 milyar dolarlık reklam harcaması yapılıyor.

(GSMH sabit tutulduğunda) oranın yüzde 0.75’e çıkması durumunda medya şirketlerine akan kaynak 1 milyar dolar artacak.

Diyelim ki, reklam harcamalarının GSMH’ye oranı (0.50) aynı kaldı, GSMH büyüdü. 2015 yılında (her yıl ortalama yüzde 4 büyüme oranıyla) Türk ekonomisi yaklaşık 600 milyar dolar büyüklüğe ulaşacak. O tarihlerde reklam harcaması yıllık 3 milyar dolara çıkacak.

Hem GSMH büyüyecek hem de reklam harcamalarının GSMH’ye oranı artacak diyorsanız (ki ben bu görüşteyim), medya şirketleri yıllık 4 milyar dolarlık bir reklam pastasından nasiplenmeye başlayacak. Medya oyuncuları için yıllık 2 milyar dolarlık gelir artışı demektir bu...

Yabancıların ilgisi bu yüzden... Türk basın sektöründe liderlik savaşı bu yüzden yapılıyor... İnternet mecrasındaki yıkıcı rekabet bu nedenle yaşanıyor. atv, Sabah, Hürriyet, Vatan, Milliyet, Akşam bu yüzden değerli.

Reklam harcamalarının dağılımı incelendiğinde; televizyonların payının giderek artacağı, yazılı basının payının düşeceği, internet ve diğer mecraların yıldızının da parlayacağını söylemek mümkün.

Sektörümüz şenleniyor. Basın kavgalarından bıkmış olanlara kötü haber ama daha 5 yıl kavgası dövüşü bol bir sektör izleyeceksiniz!

Yavuz Semerci/Gazeteport

Bu haber 268 defa okundu.