Bu 'posta' kime: ABD ve AKP ne zaman anlaştı?

30 Temmuz 2007 13:19 tsi
Anlaşıldı!.. Artık bu kadar ‘efelenildiğine’ göre, Kuzey Irak’ta birşey olacak. Ama ne olacağından ziyade ‘neden’ olacağı önemli. Egemen Bağış’ın ‘ABD’yi karşımıza almaya hazırız’ sözü çok önemli değil

Bu konuyu önceden ve detaylı olasılık incelemeleri ile birlikte iyibilgi yansıttı aslında. Ancak o zaman örneğin Egemen Bağış’ın İngiliz gazetelerinde ‘gürleyen’ mesajı henüz yankılanmamıştı.

Bu açıklamalar, iyibilgi’nin analizini onayan türde. Fakat görülüyor ki iş biraz daha ilerlemiş. Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik bir operasyonu veya ‘ortak ve havalı’ bir müdehalenin kararı alınmış.

Bu yüzden gelişmeleri, aktörleri ve nedenlerini iyi okumak gerekiyor. Egemen Bağış’ın, İngiliz The Sunday Telegraph Gazetesi’nde yer alan sözleri şöyle; “ABD, Türkiye’nin, Washington ile çatışma pahasına olsa da Irak’a girmeye hazır olduğunu anlaması gerekir. Bir saniye bile tereddüt etmeyiz ve hiç kimseden izin istemeyiz”.

Doğrusu oldukça “cesur” sayılması gereken bir ton. Ama gerçekten öyle mi? Hatta bu mesaj “acık özne” içermesine rağmen gerçekten ABD’ adresini mi taşıyor?

Bağış görev tanımı mı yaptı?

Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın Kuzey Irak’a yönelik bir operasyonun ihtiyaç olduğu ve gerçekleşirse faydalı olacağı sözleri henüz çok taze. Tıpkı, “ancak burada görev tanımına ihtiyaç var. Girersek bölgede bulunan güçlerle karşılaştığımızda ne olacağının söylenmesi lazım” minvalli ve aslında Barzani ve ABD güçleriyle karşılaşıldığında ne olacağını açmaya çalışan cümlesi gibi.

AKP’nin ABD’ye en yakın ve işleyiş sistemini en iyi bilen üyelerinden olan, özellikle Amerika gezilerinde Başbakan’ın en yakınında bulunup resmi görüşmelere katılan Egemen Bağış’ın bu açıklamayı yapmış olması da tesadüfi değil.

Amerikalılar Egemen Bağış’ı çok iyi tanıyorlar ve birbirlerinin “dillerini anlıyorlar”. Bu yüzden Bağış ayrıca önemli. Açıklama yüzeysel olarak elbette Washington’u muhatap alıyor ama aynı zamanda içeriye de açık mesaj veriyor.

“Gerçekten Kuzey Irak’a girilirse” kiminle karşılaşılacağının önemi yok! Tabii bu birinci katman. İkinci katman da Amerika’nın bu girişime “yeni bakışı” yatıyor. Amerika gündemi biraz dikkatli izleyen herkesin fark edebileceği gibi yaklaşık bir aydır, bölge konsunda yumuşamış görünüyor.

İyibilgi bunları detaylı biçimde incelediği için tekrarlamıyoruz ama ABD’nin resmi ve yarı resmi kurumlarından gelen seri ve çok sayıda yaklaşım, Washington’un terörist PKK’ya karşı yeni bir tutum takınmak üzere olduğunu gösteriyor.

Tek bilinmeyen bunun ne olduğu? Daha doğrusu, Türkiye’nen tek başına müdehalesi, ABD ile birlikte müdehalesi, bir hava saldırısı veya ABD’nin işin içinde olmadığı ama Barzani ve Talabani birliklerinin katılabileceği bir operasyon ihtimali ile örgütün üst düzey yöneticilerinin Türkiye’ye teslimi seçeneklerinden hangisinin hayata geçirileceği.

Askeri rahatlatma hamlesi mi?

Bu çerçevede akla hızla ve doğal olarak gelen bir önemli açı da, AKP’nin yüksek halk desteği ile çıktığı seçimler sonrasında Cumhurbaşkanlığı’na Abdullah Gül’ün yeniden aday gösterilmesi ile gerginleşebilecek ordu-hükümet ilişkilerine bu operasyonla pansuman yapmak.

Bu yaklaşıma göre; Kuzey Irak hassasiyeti zirvede olan ve PKK’nın terör saldırıları yüzünden iyice kızmaya başlayan Silahlı Kuvvetler’in isteği yerine getirelerek denge sağlanacak.

Henüz bu yaklaşımlara Türk ordusunun vereceği yanıt belli değil. Fakat herkesin aklından şu artık geçiyor olmalı. Egemen Bağış ve ABD’den gelen yoğun sinyaller, bölgeye yönelik bir müdahele için iki ülke hükümetinin ortak bir çizgiye “önceden” gelmiş olabileceği.

O durumda da şunu israrla sormak gerekiyor. “ABD neden fikir değiştirdi ve böylesi bir girişimin kapısını araladı?” Bu soru gerçekten de önemli ve aralık kapıda durup cereyanda kalmamak için iyi yanıtlaması gerekiyor. Kısa vadeli geleceği de düşünerek!

 

Bu haber 675 defa okundu.