En Sıcak Konular

22 Temmuz'da Washington'da kim kaybetti?

30 Temmuz 2007 12:17 tsi
22 Temmuz'da Washington'da kim kaybetti? 22 Temmuz 'tsunami'sinden en ağır hasar ile çıkanların başında şüphesiz Siyonist-neocon ittifakı geliyor. Diğer hasarlı grup ise Washington'daki kimi Türk uzmanlar... Kim bu uzmanlar?

Ali Aslan'ın yazısı:

Seçimin Washington'daki galipleri, mağlupları 
 
Yıllık iznimi Türkiye'de kullanmak için daha iyi bir zaman seçemezmişim herhalde. Bu vesileyle tarihî bir seçime tanıklık ettim. ABD ile ilişkiler bazı muhalefet partilerinin seçim kampanyalarında merkezî rol oynuyordu.

Okyanusun ötesinde ise Türklerin siyasi tercihleri geniş kesimlerin olmasa da ihtisas çevrelerinin ilgisini çekiyordu. Özellikle Washington'da birçok uzman Türkiye'nin belki de 21. yüzyıldaki rotasını belirleyecek seçimleri dikkatle izliyordu. Türkiye'de olduğu gibi Amerika'da da seçimin galipleri ve mağlupları oldu.

22 Temmuz 'tsunami'sinden en ağır hasar ile çıkanların başında şüphesiz Siyonist-neocon ittifakı geliyor. Onların Türkiye projeksiyonunda siyasetin, ekonominin, bürokrasinin, kısacası topyekûn Türkiye'nin İslam'dan arındırılması öncelik taşıyor. 'Ilımlısı ılımsızı fark etmez, yeter ki Müslümanlar zayıflasın, din zayıflasın' anlayışındaki bu İslamofobik kitle, AK Parti'den hiç hazzetmiyordu. Amerika'da bir Cumhuriyet mitingi düzenlenseydi, eminim ki neoconların elebaşılarını orada bulurdunuz. Nitekim Pentagon'daki üst düzey bir yetkili, Cumhuriyet mitinglerinden ne kadar etkilendiğini CHP'li Onur Öymen'in de aralarında bulunduğu Türk parlamento heyetine ifade etmiş, bir kısım CHP'liler bu iltifatları anti-demokratik çizgilerine ABD'den destek olarak yorumlamışlardı.

Demokrasisiz yani halksız cumhuriyet neoconlar için problem değildi. Çünkü Türk halkı onların sevebileceği siyasetçilere rağbet etmiyordu. Ordunun siyasete müdahaleleri de şimdiye kadar çıkarlarına hizmet ettiğinden destekleniyordu. Türkiye'deki rejim laik olsun da, çamurdan olsundu. İslam'ın hakkından ancak zorba bir laiklik gelebilirdi. Bu tür saiklerle anti-Amerikan söylemine rağmen, denize düşen yılana sarılır misali, CHP'ye sarılmışlardı. (Ya da 'yılana rastlayan Deniz'e atlar' mı desek acaba?..)

İşte bu kitle, 22 Temmuz seçimlerinde tam bir bozguna uğradı. ABD Dışişleri Bakanlığı'na AK Parti hükümetiyle fazla yakın durduğu iddiasıyla her vesileyle saldıran, özellikle Washington Times gazetesini Erdoğan karşıtı füze fırlatma üssü olarak kullananlar avuçlarını yaladı. Nemalandıkları Türk işadamlarının paracıkları da boşa gitti. Aslında bir ara ümitlenmişlerdi. Washington'da Türkiye'ye bakan yetkililere yaptıkları adam adama markaj netice vermeye başlamıştı. Mesela Richard Perle, her vesileyle Dışişleri Bakan Yardımcısı Dan Fried'i arıyordu. ABD Dışişleri'ndeki kaynaklarım Fried'in bu yönlendirme gayretlerine fazla itibar etmediğini söylüyordu. Ama öyleyse, AK Parti hükümetine toz kondurmayan birisinin 27 Nisan muhtırası sonrasında ansızın demokrasiye sırt çevirmesi ve o meşhur 'taraf değiliz' açıklamasını yapması başka türlü nasıl açıklanabilirdi?

Neoconlar, ordu liderliğindeki oligarşik elitin AK Parti'ye açtığı savaştan galip çıkacağını düşünüyordu. Tıpkı Irak işgalindeki öngörülerinde olduğu gibi, bunda da hem kendileri yanıldı hem de Amerikan hükümetini yanılttılar. Belki de Cumhuriyet mitinglerinin sahte gazıyla, 'Yakında Türk halkının da tekmeleyeceği bir partiye ilk tekmeyi biz vurup eski dostlarımızla aramızı düzeltelim' telkininde bulunuyorlardı. (Hani 1 Mart tezkeresinin reddinden sonra Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand'ın röportajında Wolfowitz'in sitem ettiği 'geleneksel' müttefik kesimler var ya, 'eski dostlar' derken onları kastediyorum.) Maalesef bu herzelere inanacak Amerikan diplomatları bulmakta fazla zorlanmamışlardı. 27 Nisan muhtırası gecesi ABD Dışişleri sözcülüğündeki memurların Washington'daki Türk gazetecilerine yaptıkları açıklamaların demokrasiye destekten anayasal süreç vurgusuna kayması büyük ihtimalle o diplomatların müdahaleleri yüzündendi. Bir üst düzey yetkilinin Türk Anayasası'nın askere siyasette rol verdiği yönündeki beyanatları, 'anayasal süreçlere saygı' vurgusuyla neye göz kırpıldığını ortaya çıkaracaktı. Neyse ki Ankara'da tabloyu daha doğru okuyan Ross Wilson gibi bir büyükelçi vardı da, onun şahsi girişimleriyle, birkaç gün gecikmeyle de olsa Dışişleri Bakanı Rice demokrasiden yana nispeten net (ama yine de yetersiz) bir tavır alarak durumu biraz kurtardı.

Hasılı, ABD hükümetini yanlış ata oynatan Amerikalı bürokrat ve uzmanlar da 22 Temmuz'un kaybedenleri safına yazıldı. AK Parti liderleri Washington'da kimlerin bu süreçte altlarını oymaya çalıştığını çok iyi biliyor. Bush yönetimi, yeni hükümetin güvenini kazanmak için Washington'da Türk-Amerikan ilişkilerini yürüten ekipte değişiklikler yaparsa şaşmam.

AK Parti karşıtlığı ayan beyan ortada olan Washington'daki bir kısım düşünce kuruluşlarının Türkiye uzmanları da eminim ki 22 Temmuz gecesi rahat uyuyamamıştır. Çünkü Türk halkı onların desteklediği dayatmalara ve siyasi mühendisliklere prim vermedi. Bundan böyle büyük ihtimalle AK Parti hükümetince muhatap kabul edilmeyecek, nezaketen edilseler bile kendileriyle değerli bilgiler paylaşılmayacaktır. Bu uzmanlar, 'AK Parti'yi beğenmiyorum; ama sırf demokrasiye saygımdan dolayı askerin siyasete müdahalesini ve yargının siyasallaştırılmasını onaylamıyorum' diyebilselerdi bu duruma düşmezlerdi.

İran'a saldırı için Türkiye'de AK Parti'nin devrilmesine destek karşılığında ordudan medet uman Cheney ve ekibi, Türkiye'yi Ortadoğu'da İsrail'in uydusu yapmaya çalışan bazı Amerikalı Musevi gruplar, AB rotasından çıkmamızı ve güdük kalmamızı isteyen hasım lobiler de hüsrana uğradı. Şimdi Meclis'te temsil zenginliğine kavuşmuş ve siyasi istikrarı pekiştirmiş, dolayısıyla ABD ve dünya ile ilişkilerde pazarlık gücü yükselmiş bir Türkiye var. Mağluplara geçmiş, galiplere hayırlı olsun...

Zaman



Bu haber 764 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,007 µs