En Sıcak Konular

Çiller'den siyasete dön çağrılarına yanıt:

29 Temmuz 2007 12:07 tsi
Çiller'den siyasete dön çağrılarına yanıt: 'Talip olmam, gençleri desteklerim' Kendisine merkez sağı birleştirme yönünde çok fazla talep geldiğini söyleyen Çiller, "Böyle bir görev hesabım yok. Ancak bir ihtiyaç doğarsa kimse, 'Bu benim işim değil' diyemez" diyor

Eski başbakanlardan Tansu Çiller, DYP'nin Meclis dışında kalmasının ardından tabandan kendisine gelen merkez sağı birleştirme taleplerine, "Talip olmam" vurgusu yapıyor, "gençleri" göreve çağırıyor.
Seçim sonuçlarını "Seçimler özgür ve demokratik bir ortamda oldu. AKP'nin bu başarısını kutlamak lazım, Ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum" diye yorumlayan Çiller, Milliyet'in sorularına özetle şu yanıtları verdi:

Seçim sonuçları ne mesaj verdi?
Çok üzüldüğümü söylemek durumundayım. Çıkan sonuç, kırat açısından üzücüdür. Sayın Ağar'ı aradım, geçmiş olsun dileklerinde bulundum. Bu noktada geriye bakıp tenkit etmek değil, ileriye bakıp geleceği inşa etmek durumundayız. Umutsuz olmamak lazım. Kırat çok büyük dava. 1950'lerden bu yana memleketin yüreğinde büyüyen destansı bir yeri vardır. Buradan yine ayağa kalkacak, yine çok büyük başarılara imza atacaktır.
Seçim süreçlerinde demokrasilerde olan iniş çıkışlardan, kırat da ben de nasibimi aldım. 2002 yılında yüzde 9.5 ile yüzde 10 barajının altında kalmıştık. ANAP ise Hazine yardımının alınma sınırı olan yüzde 7 oy barajını geçememiş, yüzde 5 oy olabilmişti. Bu öyle bir olaydı ki, ANAP ile DYP aynı kulvarda koşan iki yarış atı gibiydi DYP'nin ANAP'ın önüne geçmesi, tarihin ayırdığı iki ırmağın birleşmesine yol açabilecek ortam olarak değerlendiriliyordu. DYP'nin elinde olan maddi ve manevi imkânlar uzun soluklu bir birleşme ortamı hazırlayabilirdi.

MHP'nin barajı aşması, DP'nin bugünkü konumunu daha sıkıntılı bir hale getirmiyor mu?
Yine 2002 seçim sonuçlarında DYP üçüncü parti olarak çıkmıştı. MHP bizim gerimizde kalmasına sağmen Sayın Bahçeli geri döndü. Bu başarıyı ve Sayın Bahçeli'nin şahsında MHP'yi kutluyorum. Ancak bizim için o gün yapılan, Batı standartlarında bir duruş oldu. Öncü bir duruştur.
Genelde Türk siyasetinde seçim kaybeden liderler yerlerinde kalırlar. Merkez sağda seçim kaybeden 7-8 lider de hep böyle devam etmiştir. Bu bakımdan bizim çekilmemiz öncü bir durum olmuştur. Yüzde 10'un altına düşen lider yerinde kalamaz ve kalmamalıdır. Artık bu bir gelenek olmuştur. Doğrusu da budur.
2002 seçim sonrası, istifa ettim ama, bu acılı süreci bütün dava arkadaşlarımla birlikte geçirdim.
Bütün mesuliyeti üzerime aldım. Genelde parti kurmayları parti genel başkanlarının önüne çıkarlar ve tepkileri göğüslemeye talip olurlar. Bana da 'başkanlık divanı istifa etsin' dediler, reddettim. Kongreye kadar bir genel af çıkardık, özgür irade ile genel başkan seçilmesinin altyapısını oluşturduk. Kongrede gönül bağının devam ettiği bir veda konuşmamız oldu. Ayakta ve gözyaşlarıyla uğurladılar. Bu tabanın bana verdiği en anlamlı hediyedir.
Bakıyorum, tabanımızla olan bu gönül bağı devam ediyor. Millet ve bana gelen dava arkadaşlarım çok şeyi unutmamış. Arayış içerisinde olan tabanda doğal olarak bize doğru bir yöneliş oluşmuş. Yeniden merkez sağ inşa edelim, bunu siz yaparsınız gibi tabandan gelen dalgalara muhatap oluyorum. Tabii bunda bizim ve o günkü partinin üst kadrolarının, bakanlarının kıratın başını öne eğdirmemesinin önemli bir yeri vardır.


 
Toplum isterse 'Benim işim değil' diyemem

Bütün kapıları kapıyor musunuz?
Siyasette zaman içinde yeni dinamikler oluşuyor. Bu dinamik içerisinde tabanın talebi ile toplumsal talebin kesiştiği noktada bir ihtiyaç çıkabilir. Böyle bir durumda hiç kimse "bu benim işim değil" diyemez. Hiç kimse ben şu anda rahatımı bozamam diyemez ama hiç kimse de benim böyle bir beklenti içinde olduğumu da düşünmesin. Böyle bir talebim yok, böyle bir görev için hesap ve ince ayar içinde olmam. Son 5 yıllık duruşumla bunu gösterdim. İki ağır hastadan bir sağlıklı insan çıkmaz. Öncelikli olan merkez sağı ayağa kaldırmak için ANAP ve DP'nin birleşmesi değil. Zaman milletle bütünleşme zamanı. Önce hastayı ayağa kaldıracaksın. Anayol koalisyonunda Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık verdik, yürümedi. Eğer yürüyebilseydi, yakın tarih farklı olabilirdi. Önemli olan kıratın milletle birleşmesidir!..

 


'AKP merkez sağın projelerini benimsedi'

AKP merkez sağın yerini aldı mı?
Hem oy dağılımı hem de uyguladığı projelere baktığınız zaman AKP'nin merkez sağın yerini aldığını görüyorsunuz. 2002 seçimlerinde DYP'nin oyu olan yerleri AKP almış, İzmir'in içleri buna sadece bir örnek. AKP projelerimizi çok benimsedi. Petrol dağıtımının AB için önemini biz anlattık. Diğer partiler söylemezken, Erdoğan "Gümrük Birliği olmasa AB olmazdı" dedi. Kars-Tiflis demiryolu projemizi sürdürürler. Kira öder gibi ev sahibi olma, hastaneleri millete açmak gibi AKP'nin tamamladığı projeleri biz ürettik. Merkez sağ iddiası oy kaymasından ibaret değil.

Sizin döneminizde neden olmadı?
Tek başına iktidar değildik. PTT'nin T'sini satmak bile tek başına dış borçlarımızı öder, enflasyonu indirirdi. Koalisyonda yapamadık. Geleneksel olarak bu stratejimizi desteklemesi gereken ANAP bile yanımızda olmadı. Tek başına iktidar daha iyi hizmet veriyor, halk da istikrarı seçiyor. Bazen milletin oyları bir uzlaşma gereğini ortaya çıkarıyor. SHP ile koalisyon yaptık, böyle bir niyetimiz olmamasına rağmen Refah Partisi ile uzlaşmak zorunda kaldık, bu da demokrasinin bir gereğiydi.


 
Kongre hesabı


Tansu Çiller ne yapacak, siyasete dönecek mi?
Buraya kadar gelenler, fakslar, telefonlar bize talebi gösteriyor. Aynı zamanda benim de bir borcum var. Tecrübeli siyasetçiler, akil kişiler istenildiği oranda tecrübelerini paylaşmalı. Ne yapılmamalı? Birtakım eski siyasetçilerin yaptığı gibi, fırsatçılık, ince hesaplar, bir boşluktan faydalanma, koltuk sevdasıyla hareket etmemeli. Mühim olan toplumsal taleple, taban talebinin kesiştiği noktada taban şahlanması yaratabilmek. Bunun için zaman genç kadroların zamanı. Siyasetin okulu yok, gençlere kapım açık.

Bundan sonra ne yapacaksınız?
'Bir işaretin kongrede her şeyi durdurur, alırsın' diyorlar. Kongre hesabım olmamakla birlikte ben de bunu görüyorum. Ama mesele kongre almak değil. Genç kadroların taban hareketine yol açmalarına imkân vermek lazım. İl başkanları kendi içinden genç bir kadroyla kongreye el koymalı, taban hareketini başlatmalı. İl başkanları kendi arasından genel başkan seçmeli. Yeniden teşkilat toplumla, parti millette birleşmeli. Akil kişiler bu ortamı sağlamalı.

 

 


Çankaya'nın muhafız alayına ne iş düşer?

Davet sahibi Haluk Sanver gecenin konuşmasını yaparken 9 yaşında bir çocukken okuduğu Macar direniş romanının son sözüne sarılıyor, "Özgürlüğümüzden vazgeçmedik, yalnızca zaferimizi erteledik!" diyor.
İşadamı Sanver, mezunu olduğu ODTÜ'nün Sosyal Demokrasi Derneği üyesi ve Şili Fahri Konsolosu.
Ebru ve Haluk Sanver çiftinin, Etiler'in bol ağaçlıklı bahçesine gömülen evlerinde ünlü Beyti'nin bile karşımda parmak ısırdığı Osmanlı sofrasındayız.

Lagos'un dostu
Şili'de sosyalist Allende'ye karşı düzenlediği darbeyle 17 yıllık diktatörlüğünü kuran General Pinochet'den sonra, sosyalistleri ikinci kez iktidara taşıyan (1990) Ricardo Lagos, geçen yıl yerini soldan bir başka adaya, Bachelet'ye bıraktı.
Ekonomist de olan Lagos, uyguladığı ekonomik reformlarla "demir yumruk" yönetiminden devraldığı Şili'nin yaralarını sardı.
Lagos ve Şili halkı Atatürk hayranı. Şili'nin başkenti Santiago'da bir parkta Atatürk rölyefi, okullarından birinde de "Atatürk" adı yaşatılıyor.
Lagos, 2004 yılında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in daveti üzerine Türkiye'ye gelmiş, Erdoğan'la görüşmüş, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'dan da davet almıştı.
Lagos ve Sanver ailesi birbirlerine "protokol" dışı ziyaretlerini sürdürüyorlar.

Kent soylu ve halkçı
Sanver, "Sosyal demokrat hareket kent soyludur, o nedenle liderinin de bu kökten gelmesi gerekir. Ancak Türkiye'deki sosyolojik ve kültürel yapıya da hâkim olmalı. Bu modele an yakın lider Ecevit'ti" diyor.
İnsanlarda "farkındalık" yaratacak kent soylu halkçı bir lider aranıyor!
Gecenin konusu cumhurbaşkanlığı seçimi. Aramızda asker de, diplomat da, akademisyen de, yüksek eğitimli ev kadınları da var.
Profil olarak, "elitler" sınıfı tanımı yapabilirim.
Gül'ün cumhurbaşkanı olacağı tahmininde birleşiyorlar.
Asıl soru bu aşamadan sonra geliyor. Gül, Çankaya'da devlette uzlaşmayı temsil eder mi? Öyle senaryolar üzerinden geçiliyor ki, Çankaya'daki muhafız alayına bile iş düşüyor? Güldük tabii...


 
Beyzade'ye oy attıramadık!
Osmanlı hanedanının son temsilcisi 76 yaşındaki Bülent Osman, dedesi Abdülhamid'in resimlerini hatırlatan görüntüsünü taşıyor: Uzun boylu, sakallı, buğday tenli.
Ceketinin yakasında kırmızı ve siyah iki küçük çizgi. Tüm ceketlerinde bu şeritlerden bulunuyor. Biri Fransa'daki üstün askerlik görevinden dolayı aldığı "Legion d'Honneur", öbürü de "Fransız Şövalyesi" nişanlarının askıları.
Plevne kahramanı dedesi Gazi Osman Paşa'yı anımsatarak, "Asker torunu olarak, kötü askerlik yapma şansım var mı?" diyor.
Osman'ın babaannesi Naime Sultan, II. Abdülhamid'in kızı.
Bülent Osman'ın babaannesi ile yaşamı önem taşıyor. Bir gün mutlaka Türkiye'ye döneceğine inanan Naime Sultan'ın mücevherleri satılarak geçiniliyor. II. Dünya Savaşı'nda Arnavutluk'taki çatışmada Naime Sultan yaşamını, aile de Musul petrollerinden gelen geliri yitiriyor.

AB'de utanmayalım
Osman ve ailesinin zor günleri başlıyor. Babası Cavit Bey, bir fabrikada muhasebeci, annesi terzi, kendisi de liseden sonra araba yıkayıcısı oluyor. Başka kente gidecek parası olmadığı için üniversiteye gidemiyor. Lastik firması Michelin'in yurtdışında satışlarını yapıyor, 16 yıl sonra da emekliye ayrılıyor.
"Beyzade Osman" emekli hayatı sürüyor. Fransız gazeteci eşiyle Türkiye'den başka bir yerde yaşanmayacağına karar veriyor ve ilk kez yasal olarak 1992 yılında geldikleri Türkiye'de ikamet ediyorlar.
Osman henüz oy kullanmamış, "Beni kimse çağırmadı, bilmiyorum" diyor.
Osmanlı hanedanı üyesi bir kişiyi sandığa götüremedik galiba.
Demokrasiyi soruyorum, "Herkesin doğrusu farklı. En iyiyi uygulamak çok zor. Krallar güçlüydü, her şeyi yapabilirlerdi. Kral iyi olunca memleket ilerlerdi. Türkiye, Atatürk'ten sonra öyle güçlü bir lider görmedi. Özal da çok atılım yaptı. Nişanımı takan Fransa'nın lideri Charles de Gaulle beni önce Bulgar zannetti, Türk olduğumu öğrenince (Atatürk gibi bir lider bir daha zor gelir) demişti" yanıtını alıyorum.
Osman, "Türkiye'de kadınlar siyasete girmiyor. Avrupa'da kadınlar partilere 'Size şu kadar oy getiririm" diyor, giriyor. Burada kadınlar kendileri için oy toplamıyor. Bir de 14 yaşında kızı istemediği biriyle evlendiriyorlar. Bunlarla AB'ye girersek utanırım" diye sesleniyor.
Konuklar arasında bulunan Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Genel Sekreter Başyardımcısı ve eski AB Genel Sekreteri Büyükelçi Murat Sungar'ın anlatımından özetle şunu söyleyebilirim.
KEİ'nin merkezi İstinye'de bir yalı. Bu yalıya Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin dışişleri bakanları geldiler, ama bizimki henüz ayağını atmadı.

Milliyet



Bu haber 247 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,579 µs