En Sıcak Konular

Sızdırmanın esas hedefi...

7 Mart 2013 13:41 tsi
Sızdırmanın esas hedefi... 'Yeni Savaş Stratejisi'ni devlet gördü!

TRT Haber kanalında her hafta Çarşamba günleri yayınlanan ve Faruk Bilgin’in sunduğu Açı programının bu haftaki bölümünde sızdırılan İmralı tutanakları, çözüm sürecinde yaşanacak muhtemel gelişmeleri, sürecin nasıl devam edeceği ve terör örgütünün silah bırakıp bırakmayacağı konuşuldu.

Gazeteci Faruk Bilgin sordu, Prof. Prof. Prof. Dr. Sedat Laçiner,Prof.Dr. Talip Küçükcan ve Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan yanıtladı. Programdan satırbaşları şöyle:

Prof. Dr. Sedat Laçiner:

Kamuoyunda "Terör bitsin, şehit vermeyelim, insanlar şiddetle sorunlarını çözmekten vazgeçsinler" diye çok geniş bir kredi var. Ama bu sonsuz değil. Bu sürecin çok hassas olduğunu, adeta Sırat Köprüsü üzerinde gidiliyormuş gibi olduğunun bilinmesi gerekir. Ben başından beri, BDP'li vekillerin gitmesine başından beri karşıyım. Eğer Abdullah Öcalan'dan mektuplar, Avrupa'ya, Kandil'e mektuplar gidecekse bu tarafsız, ketum ve iki tarafın da saygı duyduğu insanlar tarafından yapılması gerekir. Bu işlerin gizli olması gerekir. Oscar töreni değil bu. Dünyanın en gizli olması gereken görüşmelerinden bahsediyoruz. Neden gizli? Çok hassas konular söz konusu. Bu kadar gevezelikle bu işler gitmez.


Bu süreçte şu an itibariyle bir arıza oluştu. Kamuoyunda bir rahatsızlık var. Bu rahatsızlık sürece desteği kesme noktasında değil ama soru işaretlerini arttırıyorsunuz. Bundan sonra bir kaza daha yaparsanız, bir soru işareti daha gelir. En sonunda ülkenin kaldıramayacağı bir noktaya gelirse ne olacak?

Önümüzde 3 seçim var. Bu kadar yükü bu ülke kaldırır mı? Kamuoyu başbakana güveniyor. Görebildiğim kadarıyla hükümet de sürecin bu kadar aleni olmasından rahatsız. Belki bazı bürokratlar şöyle düşünüyor olabilirler: Biz bu meseleyi öyle bir hale getirelim ki, PKK üzerinde kamuoyu baskısı oluşsun, masadan kaçıyor görüntüsü olmasın. Böyle bir yarar olabilir ama bunun karşılığındaki maliyet çok yüksek.

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan:

Bu süreç profesyoneller / teknisyenler kanalıyla sürdürülmüyor. Yani 30 yıldır terörle yaşayan bir ülkede barış sürecinde teknik elemanlar tarafından yürütülen bir süreç değil. Bu konulardan haberi olmayan, psikoloji nasıl yönetilir bilmeyen bir takım milletvekilleri var, karşı tarafta Öcalan var. Gelen bilginin sızdırılmasının neye açacağını tahmin etmemiş de olabilirler. Bir takım acemelikler de olabilir. Gayri ciddi bir durum olduğu belli.Ben aşı teorisi diyorum. Oslo'dan itibaren halkın sürece alışması söz konusu. Bundan sonraki sızmada daha da az tepki çıkabilir, bilemiyorum. Yani esas durdurma çabalarını ve güçlerini bu aşamalarda halletmeleri lazım, yoksa bir sonraki sızdırmadan bir şey çıkartamazlar. Neyin gizli, neyin şeffaf olacağına karar vermemiz gerekiyor. Dünyanın hiçbir yerinde her şeyi bilemezsiniz.

Tutanaklar konusunda Türkiye'nin doğusu ile batısı farklı okuyor. Batısı bakıyor ve orada Abdullah Öcalan'ın "içsavaş çıkartırız, 50000 kişi ayaklanırız, hepimiz özgür olacağız" dediğini okuyor. Öbür tarafa baktığınızda onlar bundan çok memnun oluyor. Bir başkası "Öcalan devletin adamı mı oldu" diye düşünüyor. Bunun spekülasyonu da başlayacak. Şu anda herkesin çok olumlu okuduğunu söyleyemeyiz.

Burada yönlendirilmiş bir metin var. 40 sayfalık bir metinden böyle bir edisyon çıkmış. Bu 40 sayfalık metin Milliyet tarafından mı edit edildi yoksa gönderenler tarafından mı? Aslına bakarsanız sürecin nasıl şekilleneceğine dair çok net bilgiler de yok. Öcalan'ın MİT'e darbeyi engelledim demesiyle sürecin ne alakası var. Barış sürecine dair bir sızma değil bu, başka bir şeye dair... İki yönlü itibar kaybı olabilir. Bir, Başbakan Erdoğan'ın itibar kaybına yol açacak şeyler var. İster istemez Öcalan'ın sözleri, ister istemez Başbakan'ın söylemlerinin sertleşmesine yol açacak. Bu işi yapanlar siyasetçiler, barış görüşmeleri siyaset kanalından götürülüyor. Bu siyasetçilerin bedel ödemesine neden olacak bir süreç. Öbür tarafa bakıyorsunuz, orada da Öcalan'ın kendi tabanından itibar kaybetmesine yol açacak veriler var.

Başbakan Erdoğan elini taşın altına koyuyor. Seçimlere giderken kolay bir iş değil. Eminim parti içinde birileri son derece rahatsızdır. AK Parti merkez sağ çizgideki bir parti. Bunca yıldır terörist başı olarak tanımlanan birisine karşı onu barış sürecinin merkezi almasından rahatsızlık duyanlar olacaktır. Ama başka bir kanal da yok, Türkiye açısından. En elverişli kanalın bu olduğunu düşündükleri için kanalı buradan açtılar. Devlet, Öcalan'ı buzluktan çıkartıp, en taze haliyle bir lider olarak empoze etmiş ve tek merkeze toplamaya çalışıyor olabilir. Karayılan lider olacağına, ben bunu tercih ediyorum diyebilir. BDP'yi biat ettirmek için oraya getirtiyor olabilir. Devlet de bir merkeze topluyor.

Mutlak süreçte Öcalan, koskoca bir yapıyı tek başına çökertemez. PKK tek parça değil

En azından bu bir sabotajdır diyen bir devlet var. Kamuoyu bunun sırf provokasyon amacıyla yaptığını biliyor. Bunlar provokasyonların aslında azalmasına da yol açıyor. Ama bu provokasyonlar yapılmaya devam edilecektir. Bana öyle geliyor ki, sanki bir buz pistinde yürünüyor ve her bastığınız yeri çatlatarak geliyorsunuz, geri dönüşü yok. Öyle bir yürüyüş ki, ileri gitmek zorundasınız, geri de bir şey kalmadı çünkü. Burada devleti de belirli bir noktaya getiren çok önemli bir değişim var, dünyada. Eskiden teröristler vardı... Şimdi insanlar sokağa dökülüyor. Milyonlarca insan meydana çıkıyor. Yeni savaş stratejisi bu oldu: Kitleleri sokağa döküyorlar. Bu terörizmden daha etkili. Bu stratejiye geçme PKK açısından çok zor değil, çok ciddi bir taban var. Artık önünüze başka bir şey geliyor. Arap Baharı'nın Ortadoğu'daki etkileri görüldü. Sivil halk çıkacak ortaya. Bu çok riskli bir şey.


Prof. Dr. Talip Küçükcan

Bu bilgileri devletin sızdırması için hiçbir sebep yok. Türkiye'deki siyasi aklın geçmişten yeteri kadar ders çıkardığı kanaatindeyim. Hükümetin, süreci daha kontrollü yürütmeye kararlı olduğunu düşünüyorum. Öyle bir noktaya geliniyor ki, sızan belgelerin içeriğine bakıldığında [Öcalan'ın] tekrar bir lider olma, tekrar bir taban yaratma gibi bir manzara ortaya çıkıyor. Bu çok ciddi bir algı yanıltması yaratabilir. Yani bir tarafta devlet var, öteki tarafta bir lider var. Bu belgelerin sızması, biraz o yöne gitmeye başladı. Meselenin belirleyici kimdir sorusu önemli. Burada bir kayma söz konusu.

Konuşmalara bakıldığında süreci yönetenin sanki devlet değil de bir başka akıl olduğu gibi bir izlenim ortaya çıkartıyor. Bu açıdan bakıldığında ben bu sızdırma işini devletin yapmasının, devlet otoritesi açısından ciddi problemler yaratabileceğini, dolayısıyla başka bir kaynaktan yapıldığını düşünüyorum. Bu meselenin Türkiye'nin 2023 vizyonu ile doğrudan alakalı olduğu kanaatindeyim.



Bu haber 3,204 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,737 µs