En Sıcak Konular

Adı politika yazarına çıkmış amigolar

26 Temmuz 2007 07:09 tsi
Adı politika yazarına çıkmış amigolar Seçimden önce AKP kaybedecek diyen köşe yazarları Deniz Baykal'ın istifasını istiyor ya "o köşe yazarları da istifa etsin" kampanyası başladı. Haşmet Babaoğlu seçimden hayal kırıklığına uğrayanlara "ey okur, otur konuşalım" derken adı politika yazarı

Ey okur, otur da konuşalım 


23 Temmuz akşamı sevdiğim bir arkadaşımla karşılaştım. Yüzü gözü karışmıştı; bastırılmış öfkeyle, hayal kırıklıklarıyla dolu ifadesi hemen dikkati çekiyordu.

Halini kastederek “seçim sonuçlarının etkisi mi?” dedim.

“Evet!” dedi, “ama daha ötesi var. Seçim gününün etkisi demek daha doğru olur!”

Otur dedim, kahve içelim, konuşalım.

- Şimdi daha iyi anlıyorum ki, seçimlere derby maçı havası verip gerçeklere gözlerimi kapamışım. Önem verdiğim köşe yazarlarını okudukça, biz bu maçı alırız, deyip havalanmışım. Sonra seçim günü geldi. Yaşları 40’a merdiven dayamış 9 kişilik bir arkadaş grubuyuz. Yıllardır birbirimizden ayrılmayız. O gün bir baktım ki, ben CHP’ye, birimiz MHP’ye vermişiz; yedimiz AKP’ye. AKP’ye oy verenler arasında gayrimüslim arkadaşlarım da var.

- Biliyor musun, olup bitende bir tuhaflık yok oysa!

- E iyi de, tuhaflık olmadığını ben şimdi anlamaya başlıyorum...


***

Seçimin üzerinden üç gün geçtikten sonra gazetelerde köşe yazarları arasındaki yarı açık yarı gizli gerilime baktıkça arkadaşımın bu sözleri aklıma geliyor.

Çünkü “maç” atmosferi hâlâ sürüyor.

Alttan alta taraflar birbirlerine “Şiştin mi şimdi?” veya “sezon bitmedi, önümüzde Cumhurbaşkanlığı maçı var, orada görürsün” mesajları gönderiyor.

Yenen takımın başarısı “dış etkenlere” bağlanırken yenilen takımın yönetimi istifaya çağırılıyor.

Böylece asıl yanlış yine gözden kaçıyor.

Adı politika yazarına çıkmış amigoların neden çuvalladıkları gerçeğini kimse gerçekten sorgulamıyor.


***

Ey okur; ey seçim sonuçlarına şaşıran okur, doğrusu bu berbat durumda senin payın da az buz değil.

Sakin sakin Türkiye’nin siyasal ve sosyolojik gerçeklerini sorgulayan yazarlara ilgi göstermedin.

Sen de seçim değil “maç” istedin, kabul et!

Bilgiden, görgüden yola çıkarak analiz yapanları; sana demokrasi tarihimizin gerçeklerini hatırlatanları ciddiye almak yerine kendi hayallerine “matematik gerçekler” diyenleri ciddiye almayı tercih ettin.

Daha düne kadar magazinden insan ilişkilerine kadar her konuda iki lafı bir araya zor getiren; her yorumu pespayelik kokan adamlar bile seçime iki ay kala sana yön göstermeye kalkıştı. Sırf onların tercihleri seninkiyle uyuşuyor diye nasıl saçmaladıklarına bakmaksızın söylediklerini alkışladın! Oysa sokağa baksan, çalıştığın iş yerindeki insanlara kulak versen, hatta okuduğun yazarı biraz daha yakından sorgulasan, seçim sonuçlarını çok önceden görebilecektin.


***

Doğrudan kendimden örnek vereyim.

Ey okur, biliyorsun; yıllardır bu köşede insandan; insanın derin ve sığ ilişkilerinden söz ederim. Hayattan, ölümden, davranışlardan, gündelik tercihlerden, inançlardan söz ederim.

Siyasete çok az girerim, bilen bilir. (Belki, YÖK kurulunca yıllarını verdiği siyaset sosyolojisi doktorasını yarım bırakıp akademik kariyeri terk eden birinin kırgın ve kaçak tutumudur bu.)

Ama seçimlerden önce bir kez şunu ima eden bir yazı kaleme aldım: Türkiye’nin çok partili demokrasi tarihi ortada. Bir: Müdahaleye uğrayan partiler seçim sandığında oy patlaması yapar. İki: Kimin merkez sağ olduğunu siyasal elitler değil, sandıkta seçmen belirler.

Vay sen misin bunu diyen!..

Ne AKP’ye satılmışlığım kaldı, ne yalakalığım.

Bir de gazeteci gözüyle AKP İzmir mitingini yazdım.

Aman Yarabbim!

“Tahminimden daha büyük bir kalabalık vardı” demiştim ya...

Mektuplar yağdı: “Gerzek, Cumhuriyet mitinginin fotoğraflarıyla AKP mitingini bir karşılaştır bakalım” diyen; “kaç para aldın AKP’den” diye soran, “bir daha asla sizi okumayacağım” diyen, hatta çok ciddi tehditler savuran mektuplar...


***

Daha konuşacak, dertleşecek, analizi yapılacak çok şey var.

Mesela MHP’nin kalelerinde AKP’nin silip süpürmesini, MHP’nin batıda ve güneyde çıkış yakalamasını ayrıca değerlendirmek gerek.

Mesela Baykal’ın istifa etmesi CHP’nin kitleleri kucaklamasına yeter mi? Bu partinin ideolojik dönüşüme ihtiyacı yok mu? Zurnanın asıl zırt ettiği yer Baykal değil, bu nokta. Ama CHP’lilerin anlamaya niyeti var mı?

Mesela hâlâ AKP’yi merkez sağ parti gibi görmeyenler... Daha kaç kez kafalarını duvara vuracaklar?

Ama şimdi sakin olma, demokrasinin hakkını verme zamanı.

Sonra bunları konuşuruz.

Maça çevirmeden, insanı öne koyarak konuşuruz.

Vatan



Bu haber 388 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,496 µs