En Sıcak Konular

Deniz Baykal yazımda belirttiklerimi doğruladı

25 Temmuz 2007 08:40 tsi
Deniz Baykal yazımda belirttiklerimi doğruladı Zülfü Livaneli'nin dün açıkladığı 'Deniz Baykal-Recep Tayyip Erdoğan gizli anlaşması' CHP'de deprem yarattı. Eski CHP'li Zülfü Livaneli 'Baykal'ın olayı yalanlamamasını' tanıklara bağladı.

Deniz Baykal dün bir basın toplantısı yaptı ve sorulan bir soru üzerine benim yazımdaki iddialara cevap verdi.

Dikkatle dinledim: Baykal yazımdaki temel iddiaların hiçbirini reddetmedi, “Hayır böyle şeyler olmadı” demedi.

Ortada tanıklar olduğunu bildiği için böyle bir yola sapmadı.

Sadece, belki de unutkanlık eseri olarak; “Ancak iki ay dayanırlar!” dediğini kabul etmedi.

Oysa bunu söylediğini, hatta bu konuda iddiaya girdiğini oradaki herkes biliyor. Tanıklar var ve sanırım bu tanıklardan bazıları gerekli açıklamaları yapar.

Burada önemli olan şey şudur:

Deniz Baykal, Tayyip Erdoğan’la Beylerbeyi’nde niçin gizlice buluşmak ihtiyacını hissetmiştir?

Bu toplantı basından ve seçmenden niçin gizlenmiştir?

Bu toplantıda ne konuşulmuş, ne kararlar alınmıştır?

Bundan sonra uyguladığı politikalarda ve Tayyip Erdoğan’ı koşulsuz olarak başbakan yapma mücadelesinde bu buluşmanın etkisi olmuş mudur?


***


Deniz Baykal, Tayyip Erdoğan’ı TBMM’ye taşıma mücadelesini “demokrasi anlayışının gereği” olarak verdiğini belirtiyor.

Bu konuda tereddüt yok.

Ben de aksini söylemiyorum. Ama dün de belirttiğim gibi; AKP ile yapılacak her türlü işbirliği için CHP’nin öne sürdüğü bir şart vardı: Dokunulmazlıkların kaldırılması.

Bir Anayasa değişikliğine ancak bu şart yerine geldikten sonra destek verileceği belirtilmişti.

Acaba ne oldu da Baykal aniden bu şarttan vazgeçti.

İşin ince noktası burada. Eğer CHP daha önce seçmene söz verdiği gibi, dokunulmazlıkların kalkmasında ısrar etse ve bu gerçekleşmeden Anayasa değişikliğine destek vermeseydi, Erdoğan dahil olmak üzere birçok siyasi için akçalı konulardaki yargılama süreci devam edecekti.

Bu da manzarayı tamamen değiştirebilirdi.


***


Ayrıca bu “demokrasiyi uygulama” aşkı, anti demokratik birçok zorlamayla yapıldı. Siirt’in Pervari ilçesi Doğan Köyü’nde 706 seçmenlik üç sandıkta, kurallara tam uyulmadığı gibi sudan bir bahaneyle seçim iptal edildi. CHP’ninki de dahil üç milletvekilliği düştü. Yerine yapılan seçimlerde CHP seçime asılmadı ve AKP üç milletvekilliği kazandı.


***


Baykal’ın hayatı, parti içi mücadelelerde geçti. Bülent Ecevit’ten Erdal İnönü’ye, Altan Öymen’den Hikmet Çetin’e, Fikret Ünlü’den Murat Karayalçın’a, Seyfi Oktay’dan Mehmet Moğultay’a kadar çok sayıda kişiyle mücadele etti ve hayatını, kişiliğini bu kavgalar biçimlendirdi.

Dolayısıyla, soldaki rakiplerini tasfiye edip tek başına kalmak onun en büyük arzusu haline geldi.

2002 seçimlerinde bu şansı yakaladığı zaman çok mutlu oldu ve Erdoğan’ın sağda, kendisinin “solda” tek lider olduğu iki partili bir Türkiye’nin keyfini yaşadı.

Çünkü onun esas rakipleri sağcılar değil solculardı.


***


Benim için çok değerli olan binlerce okur mesajının yüzde 99’u bu yazıdan dolayı kutluyor.

Ama yüzde 1 oranında “Bunu niye daha önce anlatmadınız?” sitemi de var.

Sevgili okurlarımı temin ederim ki; Baykal’la Erdoğan arasında gizli bir anlaşma bulunduğunu, buna dayanarak Erdoğan’ın başbakan yapıldığını bu köşede en az on kez yazdım; Abbas Güçlü’nün Genç Bakış programı gibi çeşitli programlarda anlattım.

Ama bu yazıların ve konuşmaların hiçbiri dünkü yazı kadar yankı yaratmadı.

Bu günlerde Baykal çok tartışıldığı için yazı gündeme denk düştü.

Ama şunu da söyleyeyim: CHP’den istifa etmiş olmama rağmen, bu yazıyı seçim öncesinde yayınlayamazdım. Eğer böyle bir şey yapsam, seçimden sonra çok suçlanır hatta yenilginin sebepleri arasında gösterilirdim.

İnsaf sahibi herkesin bu tutumumu haklı bulacağını biliyorum.


***


Sonuç üzücü: Biz seçim öncesi Deniz Baykal’a, CHP’nin Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne taşıyacak, vizyon sahibi, reformları hayata geçiren, demokratik, ezilen kitlelere sahip çıkan, yoksulları refaha kavuşturacak sol ekonomi programı uygulayan, Avrupa tarzı modern bir sosyal demokrat parti olması gerektiğini anlatmaya çalışmıştık.

Bu düşüncelerimizi kabul etmiş görünüyordu ama seçimden sonra ne yazık ki birden dümen kırdı ve partiyi çok dar bir alana kilitledi.

Sonuç ortada.

Yaşam biçiminin tehlikeye girdiğini hisseden milyonlarca temiz insan oylarını “kerhen”de olsa bu partide birleştirdi ama işte bu kadar oldu.
 
Zülfü Livaneli/Vatan



Bu haber 233 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,623 µs