iyibilgi özel" /> iyibilgi özel"/>

En Sıcak Konular

'iPad'li Rasputin'in dönüşü

7 Şubat 2013 11:19 tsi
'iPad'li Rasputin'in dönüşü Putin'in en yakınındaki keşiş... iyibilgi özel

1 Şubat 2013 tarihinde Rus Ortodoks Kilisesi Piskoposlar Toplantısı’na katılan Putin, hem Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill'in kilisenin başı olarak 4. senesini kutladı hem de Ortodoks kilisesinin toplum hayatında, eğitimde ve silahlı kuvvetler için  daha fazla söz sahibi olması gerektiğini söyledi. "Kaba" laiklik anlayışı yerine Kilise ve diğer dinlerin, Rus yaşamında daha fazla söz sahibi olması gerektiğini belirtti.

Putin'in laiklik için “ilkel ve kaba bir tarif. Ondan vazgeçilmesi lazım” demesi, ne Batı medyasında, "Rusya'nın ekseni" kaydı şeklinde değerlendirildi, ne de Putin'e "Ortodoksçu" yakıştırması yapıldı. Bu tür değerlendirmelerin kullanım hakları belli ki - şimdilik - sadece İslam için geçerli. Ancak bu tür değerlendirmelere başvurmadan da Putin'in Ortodoks Kilisesi'ne verdiği önemin politik analizi yapılmalı. Rus devletinin Kilise ile olan bu yakın işbirliği, son yıllarda yükselen bir grafik çiziyor. Geçtiğimiz ay Devlet Başkanı Putin tarafından onaylanan ve 1 Eylül 2013 tarihinde yürürlüğe girecek yeni yasaya göre, ülke çapında tüm okullarda din eğitimi zorunlu kılındı. Müfredat hangi dinleri kapsıyor, şimdilik belli değil ancak Ortodoks ağırlıklı olacağı kolaylıkla tahmin edilebilir.

Ancak bunların dışında daha "eşik altı" gelişmeler var ki, her ne kadar basit tesadüfler gibi görünse de, genelde Rusya'nın özelde de Putin'in Ortodoks vizyonunu anlamak için masaya yatırılması şart.

Birinci gelişme, güncelliğini yitiren Gérard Depardieu'nun Rus vatandaşlığına geçme hikayesi. Bilindiği gibi Depardieu Fransız hükümetinin yüksek vergilerine tepki olarak Ocak 2013 tarihinde resmen Rus vatandaşı olmuş, Rus pasaportunu bizzat Putin'in elinden almıştı. Depardieu'nun Rusya'yı nasıl seçtiğine kimse dikkat etmedi. Belki de tek tek henüz kopmak istemediği anavatanı Fransa'ya yakın ülkeleri inceledi ve en düşük vergi oranı olarak Rusya'yı gördü. Ya da 2011 yılında canlandırdığı "Rasputin" karakterinden etkilendi. Türkiye'de pek bilinmez; Depardieu, 2011 yılında Fransız-Rus ortak yapımı "Raspoutine" adlı filmde başrol oynadı. Şimdiye kadar popüler tarihte bir Türk prensi tarafından öldürüldüğü rivayet edilen ve sık sık anti-semitist olduğu "hatırlatılan" "deli keşiş", "Siberya'nın Şamanı" Rasputin'in hikayesi sadece televizyonlarda gösterilen bu filmde ne derece revize edildi, merak ediyoruz. Keza son yıllarda bu mistik hakkında ilgi tekrar canlanmış durumda. Yeni okumalar yapılıyor, kitaplar yayınlanıyor, filmler çekiliyor. Örneğin, Depardieu'nun filmiyle aynı dönemde yayınlanan Rasputin and The Jews: A Reversal of History adlı kitapta aslında Rasputin'in hiç de anti-semitist olmadığı, tam tersine onları koruyan ve kollayan bir insan olduğu iddia ediliyor. Son olarak da Jean Reno'nun başrolünde oynaması düşünülen, gene Fransız-Rus ortak yapımı bir başka Rasputin filminin daha masada olduğunu hatırlatalım. Dolayısıyla Depardieu'nün Rus vatandaşlığı konuşulurken, Rasputin'in gündemden saklı kalması mümkün değil.

İkinci gelişme de Putin'in "kişisel itirafçısı", özel olarak günah çıkarttığı keşiş Tikhon Shevkunov'un çok yakın bir zamanda İngiliz Financial Times gazetesi tarafından afişe edilmesi. Hikayeye göre 1999 yılında Putin, Papaz Tikhon'un ikame ettiği Moskova'daki manastıra gelmiş ve o günden sonra Tikhon'u yanından ayırmamış. (Manastır hakkında Financial Times yazarının gözlenimleri dikkat çekici. Özellikle de iPad vurgusu)Yurt dışı seyahatlerinde Putin'e eşlik eden Tikhon'un, Rus siyasi hayatı üzerindeki etkisi ise son alkol yasağında kendini iyice belli etmiş. 2001 yılında bir Yunan gazetesine verdiği demeçte Putin'in göstermelik değil "gerçek bir Ortodoks" olduğunu söylemiş. 2008 yılında yönetmenliğini yaptığı "İmparatorluğun Düşüşü - Bizansın verdiği Dersler" adlı belgeseli, gösterildiği dönemde reyting rekorları kırmış. Batı karşıtı bir dilin egemen olduğu belgeselde tez olarak Bizans'ın çöküşünde Osmanlılardan çok, Bizans'ın kendi çürümüşlüğünün yattığı fikri işleniyormuş.

Financial Times'daki yazıda Ortodoks inancının, pragmatizminin önüne geçmeye başladığı iddia edilen Putin'i ve yönetimindeki Rusya'yı yeniden düşünmekte fayda var. Oysa Türk kamuoyu onu sadece vahşi doğada verdiği "seksi pozlar", KGB geçmişi ve tekvando sporuna düşkünlüğü ile tanıyor. Keza Rusya'ya dair bakış açımızda aynı derecede dar.

Bakalım Ortodoks Kilisesi'nin Rus siyasetinde artan etkisi, Türkiye'yi nasıl etkileyecek...

www.iyibilgi.com özel



Bu haber 5,286 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,796 µs