En Sıcak Konular

İstanbul İl müdüründen acil çağrı! Yasakları kaldırın

4 Şubat 2013 14:38 tsi
İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürü Numan Güzey 4 büyüklere seslenerek deplasman yasağını kaldırın çağrısında bulundu. Tümspor'a özel açıklamalarda bulunan Güzey İstanbullular'a seslendi. 'Spor yapın hem tesis, hem malzeme, hem de sağlık hizmeti verelim

İllerimizin Gençlik Spor İl Müdürlükleri. Basında ne yaptıklarıyla, ne de yapmadıklarıyla yer almayan illerin bir numaralı spor adamları. Bu röportajımıza kadar bir il Gençlik ve Spor İl Müdürü'nün iline verdiği hizmete tanık olmamıştık. Fair-Play ruhu taşıyan bir devlet memuru, İstanbul'un spordaki bir numarası Numan Güzey'le İstanbul'da spor hizmetini konuştuk. Anadolu'daki 10-15 ilden daha büyük olan Fatih ilçesindeki spor faaliyetlerinin nasıl yapıldığını öğrendik. Türkiye'nin her alanda gözbebeği olan İstanbul'un spor hizmetleri verirken müdürlüğün nasıl projeler ürettiğini öğrendik. Çatalca'dan Tuzla'ya devletin halkına sporda sunduğu imkanları öğrendik. Biz sorduk İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürü Numan Güzey içtenlikle cevapladı...

İl Gençlik ve Spor İl Müdürleri ve dolayısıyla müdürlükler ne yapar? İl Müdürlüklerinin veya İl Müdürlerinin hizmetleri basında yer almıyor? Bunun sorumlusu basın mı, yoksa sizler mi?

Önemli olan yumurtayı yapmak değildir. Önemli olan hem yumurtayı yapmak hem de gıt gıdaklamayı bilmektir. Ne yaparsanız yapın yaptıklarınız değeri karşınızdakilerin haberdar olduğuyla ölçülüyor. Dünyaları devirseniz karşısanızdaki bundan bi haberse bir anlamı kalmıyor. Bu mana da basınımıza da elbette önemli görevler düşüyor. Propaganda ve reklam konusunda bütün dünyada önemini bilen en önemli adamlardan birisi Henry Ford'du. Ford ilk defa sürekli üretim haline getirmişti otomotiv sektörünü. Onun hayatını okudum. Ona soruyorlar reklam nedir, propaganda nedir diye. Diyor ki, reklam tavuk yumurtası ile kaz yumurtasının farkıdır. Nasıl yanı diyorlar. O da anlatıyor. Kaz yumurtası daha büyüktür, daha iridir. Mineral olarak daha zengindir, daha besleyicidir ama kaz yumurtayı yaparken bıdı bıdı gider bir suyun, bir çalının yanına bırakır, gösterişsiz tantanasız görevinin başına döner. Halbuki bir tavuk bir yumurtayı yaparken 7 mahalleyi ayağa kaldırır. Önemli olan yumurtayı yapmak kadar gıdaklamayı da bilmek lazım. Öyle bir kültürden geliyoruz ki, yaptığıyla övünen,yaptığını göklere çıkaran bir kültürden gelmedimiz için olacak ki bugünkü İktidar'ın sorunlarından biri de odur. Yüz yapıyorsa 10'unu 10 yapıyorsa 1'ini anlatabiliyor. İstanbul'da yaşıyor benim avukat arkadaşım 1-2 yıl oldu Kağıthane'den girip Dolmabahçe'den deniz kıyısından çıktığınız tünelden haberi yok. İl müdürleri olarak kendinizi anlatmaya çalıştığınız zaman acaba bu müdür bey nereye oynuyor. Ne yapmaya çalışıyor, kimi geçmeye çalışıyor, yanlış anlamalara vesile olacak diye sorulmadıkça ortaya çıkıp anlatmıyoruz. Kendimizi anlatmak sevdasına düşemiyoruz. Aslında anlatmak istediklerimiz yaptıklarımız ama yine de sorulmadıkça onları antamıyoruz.

O zaman soralım. Türkiye'nin en zor ilinde görev yapıyorsunuz. Ne tür sorunlarla karşılaşıyorsunuz. Sıkıntılarınız nelerdir?

İstanbul'un spordaki ihtiyaçlarında yapılanlar ve yapılamayanlar küçücük bir sohbette anlatılacak gibi değil. 39 İlçemiz var, her ilçemiz Anadolu'daki 8-10 veya 20 ile bedel. İstanbul'da bir Fatih 800 bin nüfusu var. Bir tek Fatih 10-15 Anadolu vilayetine bedel. Böyle bir yerde görev yapmak çokm büyük özveriyi ve gayreti gerektiyor. Burada 2020 olimpiyatlarını hedef koymuşuz. Herkes bunun heyecanı içinde. Olimpiyatlar için ismi geçen şehir İstanbul. Ve siz de İstanbul il müdürsünüz. Biz göreve geldiğimizin bir yılı birazcık geçti. Bu göreve geldiğmiz günden bu yana günün 24 saatine razı olmayan bir tempo içinde çalışıyoruz dersem abartmış olmayız. Sabahın köründen itibaren gecenin geç saatlerine kadar Çatalca'dan Tuzla'ya koşuşturuyoruz. İstanbul 2012'nin spor başkentiydi. 2010'da Büyükşehir Belediyesi'nde Kültür Daire başkanıydım. Kültürde o zaman tiyatroları saymıyoruz 1594 büyük projeye imza attık. Bizden önceki dönemde 100 trilyon bütçe ile iş yaparken biz 20 trilyon bütçe ile aynı sanat anlayışıyla çalıştık. Şunu söylüyorum, hem kıstık hem de çok iş yaptık.  2012'de çok büyük projelere imza attık. Dünya serbest, Grekoromen güreş şampiyonası, dünya basketbol şamipyonası, dünya atletizm şampiyonası, dünya kısa kulvar yüzme şampiyonası, dünya satranç olimpiyatları, dünyanın en iyi kadın tenisçilerin turnuvası.

TENİS DEYİP GEÇME

Tenis deyip geçiyorsunuz. İki sporcu oynuyor ama. Bir üst düzey sporcunuzu dünyada 4-5 milyan insan izleyebiliyor. Hangi parasal güçle bu reklamı yapabilirsiniz? Bir insanı kullanıyorsunuz elinde raketle. 4 saat boyunca bütün dünyayı esir alıyor. Dünyada spordan başka bu propagandayı nasıl yapabilirsiniz? Artık ülkeler topla tüfekle, silahsal güçle propaganda yapmıyorlar. Çünkü bütün dünya biliyor ki 3. Dünya savaşı dünyanın sonudur!

Spor ülkelerin kendini tanıtması manasında çok iyi bir üst başlık değil midir? Sporun dini, ideolojisi de yok!

Çok güzel söylediniz. Gerçi dünyada bu söylemimize uygun olmayan örnekleri var. Dünyanın sayılı santroforlarından Cruyf'un Yahudi olması, Stefano'nun Yahudi olması tesadüf müdür?  Değil. Tepedeki tek elmaya gözünü dikiyor o ırk. Yersem onu yerim yemezsem aç kalırım diyor. Din insanla etle kemik gibi ayrıştırılamayacak bir faktör.

Tesisler konusunda rakamları verebilir misiniz? Tesislerimiz yeterli seviyede midir?

İstanbul'da 5 tane büyük stadyum var. 36 tane spor salunumuz var. 9 Yüzme havuzu, doğal çim yüzeyli stadımızın sayısı 8, sentetik çim yüzeyli stadımızın sayısı 20, toprak saha6, mini saha 4, atletizm pisti 5, binicilik tesisleri 1, atış poligonu 1, tenis tesislerimiz 1, gençlik merkezlerimiz 4 tane, kamp eğitim merkezi 4 tane, İstanbul'da 113 tesisimiz var. 2012 yılı içinde bazı tesislerimiz için yatırım yaptık. Atatürk atletizm spor salonu, Bağcılar spor salonu, Tozkoparan spor salonu, Osman Solakoğlu spor salonu satranç eğitim merkezi, Büyükçekmece spor salonu ve güreş tesisleri, Çatalca'da spor salonu ve gençlik merkezi, Üsküdar'da Selimiye futbol sahası, Vefa Stadı, Taksim hizmet binası, hizmetleri. 2013'te te projelerimiz var. Fatih'teki Nasım Sevik Stadyumu, Kartal'da Uğur Mumcu buz hokeyi ve kapalı yüzme havuzu, Ekrem Koçak atletizm pisti ve tribün yenileme işleri...

BASIN MÜDÜRLÜKTEN DEĞİL, HİZMETLİDEN HABERİ ALIYOR

Bunu söylemeden geçmeyeceğim, Basınımız sağolsun bazı şeyleri bize sormadan, gerçekleri bizden öğrenmeden tesislerdeki bir hizmetliden öğrendikleriyle haber yapma iştigali içinde. Siz müdür beyle İstanbul'un il müdürüyle konuşmak yerine oradaki müstahdemden yarı cahil adamı dinlerseniz hata yaparsınız. Dolayısılka Ekrem Koçak'ın proje işi bitme aşamasındaydı haberler çıktığında. Haberler topyekün yanlıştı. Bir spor külliyesi projesi düşünürken zemin kaderine terkedildi haberleri doğru değildi.

ASLI VE GAMZE BU TESİSLERDEN YETİŞTİ

90 Yıl boyunca gelmeyen başarı. Basınımızın 'tu kaka' dedikleri tesislerden bu iki kızımız dereceye girdi. Basınımız tesisler için gösterdiği ilgiyi, başarıdan sonra göstermedi. Saygı değer basınımız altın madalya alan bu kızlarımızı  bu tesislerde çalışarak başardıklarını söylemeliydi. Bardağın sürekli boş tarafını göstermekle olmaz.

Yenibosna stadımızın çim değişimini yapacağız, Çatalca İhsaniye'de top sahanın sentetik çime dönüştürülmesi işi, Beykoz ve Bakırköy'deki lokal binaların restoresi,

Neden İstanbul İl Müdürlüğünün yaptığı bu hizmetler basında gerektiği gibi yer almıyor? Müdürlüğün bu konuda bir çalışması olabilir mi?

Görmek isteyen insan fizandan Kalifornia'dan bile görür. İlgilenen insan için bilgi almak çok kolay. İlginen basın için bilgiyi kullanmak çok kolay. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün, İstanbul İl Spor Müdürlüğü'nen resmi sitelerinde yaptıklarımız ve yapacaklarımız karınca kararınca var. Buralardan basınımız her türlü bilgiyi eksiksiz alabilir. Marifer iltifata tabidir. İltifat etmezseniz marifet te bulamıyorsunuz.

Devletin spora olan geel bakışı size göre nasıl? Spora olan yatırımları nasıl buluyorsunuz?

Gerçekten spordan gerçek manada anlayan bir başbakınımız var.  Sayın Recep Tayyip Erdoğan Türk gençliği için çok önemli bir şanstır. Ben böyle düşünüyorum. Önceki dönemlerdeki başbakanlırımızı hatırlıyorum. Rahmetli Özal'a gelinceye kadar sporun s'ni ağzına almayan başbakanlar gördük. Sayın başbakanımız sporun her branşında bilgili hem de kara sevdalı. Başbakınımız olimpiyatlara müracatını bizzat o kadar işinin arasında öz kişiliğiyle kendisi yaptı. Başbakanımızın başarılı sporcuları kabulünde nasıl onları himaye ettiğini, nasıl onları yücelttiğini bilmeyen yok. Böyle bir ortam var şua anda. Bu dönemde bir şey yapmak lazım. Toprakta çalışıyoruz çimde yarışıyoruz. Toprakta çalışıp çimde yarışırsanız 8-0'ların önüne geçemezsiniz. Çok şükür artık İstanbul'da bırakın profesyonel ligleri amatör maçlar bile çim shalarda oynanıyor. Artık Çatalca'dan Tuzla'ya Maracana Stadı'nı aratmayan tesislerimiz stadlarımız var. Artık Türk genci ne yapalım efendim tesisimiz yok ki, ne yapalım efendim devlet bize imkan vermiyor ki gibi sudan bahanelerin arkasına sığınamaz. Himmet faslı bitmiştir, artık iş gayret faslına gelmiştir. 4 milyonluk Danimarka'da 3-5 tane olimpiyat madalyalı sporcu varken 75 milyonluk Türkiye'de sadece Pekin'de Ramazan Şahin'in alması, hel hele onun da Türkiye Cumhuriyetler'den transfer olup bu başarıyı getirmesi bizi ulus olarak düşündürmelidir. Eğer Türk genci yeteneksiz olsaydı Almanya'da 3 milyon Türk çocuğu var. Bu 3 milyondan 3 tanesi çıkıyor dünyanın bir numaralı takımı Real'de forma giymezdi.

Bu iş ilköğretimle başlaması gerekmez mi? Spor okullara girse spor hayatı eğitimle beraber yürüse daha iyi olmaz mı?

Elbette. Bundan 15-20 yıl önce Milli takım başantrenörü olmuş bir kişinin idmana geç gelen oyuncusuna oğlum ya eğitim ya spor demesi çok yanlıştır. Sporun eğitimle beraber yürüdüğü zaman alt yapının eğitimle beraber alındığında başarının ne kadar güzel ve kalıcı olduğu aşikardır. Kafaları değiştirmemiz lazım. Amerika'da spor ve eğitim hayatı iç içedir. Gelen başarı da aileyle birlikte oluşturulan kolej eğitimi ortamıyla olmaktadır.  Bütün olimpiyat şampiyonları yüksek tahsilli. Her şeyin ilmi cehlinden üstündür. Bu son 10 yılla beraber bazı zihniyetler değişti. Artık aileler çocuklarını kendi elleriyle spora teşvik ediyorlar, kendileri götürüp getiriyorlar.

Sporda şiddet önlenilebilir mi?

Evet çözülebilir, yeter ki çıkardığınız yasalara uyun.Kanun tek başına yetmez, kanunu uygulamak ta gerekir. Biz medeni yasamızı Neuchatel Canton'undan aldık. Roma'dan aldık ceza yasalarımızı. Batı'da insanlara huzur veren kanunlar bizlere neden huzur vermiyor. Uygulamada sıkıntılar var. Dünyanın en iyi kanununu bile uygulamadıkça bir işe yaramaz. Sporda şiddet yasası 2 yıl önce değişti. Bu yasa yeterli oldu mu? Olmadı! Maç kaybetmeyi namus kaybetmek gibi algıyanlar var bu ülkede. Bunun bir spor olduğunu cahile cahil olmayana anlatmamız gerekiyor. Özel hayatlarında titrlerinden ötürü yanına bile yaklaşamayacağınız insanlar tribünde kendilerini kaybedebiliyorlar. Biz neden böyleliz veya neden böyle olduk diye sorulduğunda herkesin düşünmesi lazım. Çocukluğumda Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarının iç içe maç seyrettiklerini biliyorum. Birbirlerini kutladıkları hafızamda yer etmiştir.

Peki daha mı kötüye gidiyoruz? Deplasmanlara rakip takımın taraftarları artık anlaşma gereği gitmiyor...

Bu kesinlikle yanlış. Yasaklarla bir yere varamazsınız.Yasaklar cezbedicidir. Kaldı ki bu yasağı biz de koymadık. Bu yasağı bizzat kulüpler koydu. Hem koydular hem de bazı maçlarda bu yasağın kaldırılmasını istiyorlar.  2012 Olimpiyatlara talip Türkiye'sine bu yasaklar yakışmıyor. Çağdışı bir uygulama. Buradan kulüp başkanlarına ve yöneticilerine sesyleniyorum. Toplantılarda da sürekli söylüyoruz. Bu yasağı kaldırın. Bu yasak bizim ayıbımız. Bu ayıbımızdan kurtulalım. Kültürlü insan değerli insandır. Kültürlü insan değerli insan daha hazımlıdır. Kabak çekirdeği atom çekirdeğidir dese bile rakibiniz saygı duymanız gerekir. Fikrinizi ola ki sonra söyleyin. Hadi ordan be, çüş be dediğiniz zaman ipleri koparırsınız. Ana rahminden ebenin eline düştüğünüzden beri oluşabilecek bir kültürdür spor kültürü. Daha sonra olabilecek bir şey değildir maalesef. Okullarda bu konuyu işlemeliyiz.

Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş. Bu ilin 3 köklü kulübü. Bırakın İstanbul'u Türkiye'yi Avrupa'da ve dünyada bile taraftarı var. Bu kulüplerimizin İstanbul il sınırları içinde olması dolayısıyla lokomotifte bunlar olduğuna göre sorunlar İstanbul merkezinden çözülebilir mi?

Çok güzel bir soru. Her zaman ve her yerde dedğimiz gibi olay ailede temelde bitiyor. Aile ile de bitmiyor sorun. Temelde alınacak sağlıklı kültür ardından okul, eğitim hayatı. Çocuğa temelde verilecek insan fikriyatı ve fair-play ruhu. Bu süreçte herkesin üstüne düşen bir görev var. Sadece tek taraflı değil. Elbette kulüpler bu konuda  bazı yanlışları yapıyorlar. Tribünlerde istenmeyen insanlara el altından bilet verilirse,, birilerine bir şey karşılık küfür ettirilerse işin başında temelden huzur kaçar. Herkes sorumlu davranmak zorunda Neticesinde aynı gemideyiz. Gemiyi deldirirsek zararı hepimize. Batarsak beraber batıyoruz. Ne acıdır ki dünyanın en ileri ülkelerinde bile fanatizmin önüne geçilemiyor. Bu işin aslında kalkınmışlıkla da alakası yok. Kişesel ahlak. Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır. Mehmet Akif Ersoy. 75 milyon insanın peşine 75 milyon polis takamazsınız. Onların peşine kimi takacaksınız.

İstanbul'da kaç lisanslı sporcu sayı var elinizdeki verilere göre?

281 bin 920 lisanslı sporcumuz var. Okul sporlarındı 41 bin civarında, faal sporcumuz 60 bin, faal kulüp sayısı 899, engellilere ait kulüp sayısı 72, okul kulüp sayısı 283, 845 tane milli sopurcumuz var İstanbul'da bunlar İstanbul'la ilgili rakamsal bilgiler...

Peki İstanbul İl Gençlik Spor Müdürlüğü'nün durumu iyi olmayan sporculara dolayısıyla ailelere beraberinde kulüplere yardım etmek gibi hizmeti var mı?

Sporu tabana yaymak diye bir projemiz var. 2002 yılında başlamız hala da devam eden bir projedir bu. Bu kapsamda il ve ilçe milli eğitim müdürlükleriyle dirsek temas halinde çalışıyoruz. Geçen süre içinde 815 bin 26 isme yardım ettik, 2013 yılında 1,5 milyon çocuğumuza spor anlamında ulaşmayı hedefliyoruz. Okullarda sporu yaygınlaştırmak istiyoruz. İlimizde olsun, ilçemizde olsun tesislerimizi okullarımıza tahsis ettik, Okul müdürlükleriyle sürekli görüşerek hem yetenekli hem de spor yapmak isteyen gençleri tesislere çekmek istedik. Koşabiliyorken koş projemiz var. Bu proje 2959 katılımla yola devam ediyor. Sahilde yürüyen veya koşan vatandaşımızın yanına gidip kolunuzu uzatır mısın nabzına bakayım, ya da bak canım ablam bu ayakkabıyla koşma bu ayakkabı sağlıksız seni rahatsız eder, aracımızda 37 numara size uygun bir ayakkabı var onunla koşun diyen ekipmanlarımız var sahilllerde sportif mekanlarla, parklarda.   Çünkü ebeveyn ne kadar iyi olursa onun yetiştireceği evlatlar da iyi olur..

Spor sağlık içinde gerekli!

İstanbul'daki bütün tesislerimiz 24 saat insanımızın emrine verdik. Daha önce 20-30 genci stadda peşinden koşturan biri için para istenirdi. Adan senin 30 gencini kahveden kurtarmış ondan para istenir mi ya!  Stadı onun hizmetine verdik kardeşim, tesisi ona sunduk. Şu anda İstanbul'daki tüm tesislerimizi lisanslı olan olmayan, genç yaşlı herkese zaman kavramı bulunmaksızın spor yapmaları için tahsis ettik.  Tematik kamplarda gençlerimizi davet ettik ve bu kamplarda sadece spor değil, her türlü kültürel çalışmalar yaptık. Seyyah Uluçanır'ın izinde projemizle İstanbul'un dışından gelen genç kardeşlerimize hizmet sunduk. Genç kardeşlerimizi tarihi yerleri gezdirdik, misafir ettik. Keza bunun tersini de yaptık. İstanbullu gençlerimizi de aldık Türkiye'nin değişik yerlerine götürdük. Ücretsiz gençlik kampları yaptık. Deniz kampları olsun, yayla kampları olsun. Üniversilerde stand kurduk gençlerimizin katılmasını sağladık. Gençlik treni projesiyle gençlerimizi Anadolu'nun değişik yörelerindeki kültürel miraslara götürdük.

Amaç sadece spora hizmet etmek olmasa gerek İl Müdürlüğü'nün...

Evet çok doğru. Amaç iyi insan yetiştirmek. İyi insanı spor yaparken de yetiştirmek. Çokiyi bir insanın kötü bir sporsever olması mümkün değildir. Kuşaklar buluşuyor projesiyle kuşakları kaynaştırdık.100 güler 100 projemiz var. Projelerimiz saymakla bitmiyor. Yeterli bu İstanbul'a bu metropole. Yeterli değil elbette. Yenileri de olacak, yenilerine de ihtiyaç olacak.

BİZ MUSİKİYLE HASTA TEDAVİ EDEN KÜLTÜRDEN GELİYORUZ AMA...

Biz öyle bir ülkeyiz ki ortaçağda insanına cin çarpmış diye yaktıkları dönemde ecdadımız şifahanelerde musikiyle tedavi etmiş. Şifahanelerde özel şuruplarla akıl hastalarını tedavi eden bir ecdadımız olmuş batı bu hastalarını yakarken. Güzel olan şeyleri insanlara götürmezsen başarılı olduğumuz spar branşlarından yoksun bir nesil yetişir. Aslında Ne verirsen odur. İran'ın güreşte son yıllardaki çıkışı da ondandır. Siz İstanbul'daki dünya şampiyonası esnasında banttan artistik buz şampiyonasını yayınlarsak güreşçilerinin idmanlarını bile canlı yayınlayan İran'ın Londra  Olimpiyatlarında hem de grekoda 3 madalya alması normaldir. Pop, müziğin dejeneri şeklidir, asıl olan Türk müziğidir, sanat müziğidir, dingin müziktir. Zaten günlük hayatta tarumar olan beyinlere bir de bağıra çağıra müzik dinletmek insanı ne kadar mutlu kılar.  Spor ve sporculukta böyledir. Üstün örnekleri göstereceksiniz, anlatacaksınız.

Spor konusunda İl Müdürü olarak İstanbul halkına söylecekleriniz var mı?

Elbette var ama kime söyleyeceğim. Söylesem kime söyleyleceğim. Sussam gönül razı değil diyor şair. İgilli makamlarla toplantılarla buluşuyor ve onlara sürekli fikirlerimizi söylüyoruz...

Ve son olarak sporculara bir sözünüz olacak mı?

Son sözümüz büyük Atatürk'ün söylediği olsun. Gazi Mustafa Kemal yıllar öncesinden herkesin başucuna taç edeceği sözü söylemiş. Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim diye. Bir sporcu nerede şampiyon olursa olsun eğer ahlaksızsa bir değer ifade etmez. Sporcu dediğin sembol olmalı.

(Tümspor)



Bu haber 634 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,367 µs