PKK, bahara hazırlık yapıyor

24 Ocak 2013 12:59 tsi
1000 PKK'lı Suriye'ye neden gönderildi?

TRT Haber kanalında her hafta Çarşamba günleri yayınlanan ve Faruk Bilgin’in sunduğu Açı programının bu haftaki bölümünde Paris infazi ilgili son gelişmeler ve İsrail seçimleri konuşuldu. Prof. Sedat Laçiner, Prof. Deniz Ülke Arıboğan ve Prof. Talip Küçükcan'ın yorumlarından ilgili kısımlar şöyle:

Prof. Sedat Laçiner: Analiz yapmak için yeterli verilerin olduğu kanaatinde değilim. Ama Paris’teki cinayetler bize bazı şeyleri öğretti. Türk kamuoyu şunu gördü ki, Fransız istihbaratı ile PKK arasında bir anlaşma vardır. Bu anlaşma gereğince PKK belli bir alanın dışında çıkamaz, kimse de PKK’ya dokunamaz. Fransa’nın çıkarlarına karşı bir faaliyeti olmadığı sürece PKK istediğini yapabilir. İçli dışlıdırlar. Fransa’daki, Almanya’daki, Hollanda’daki PKK yapılanmaları ile sürekli görüştüklerini, hatta bu görüşmelerin devlet başkanı düzeyine kadar çıkabildiğini gördük. Paris’teki yüzüne baktığınızda, orada para toplayan, Kürt gençlerini terörist haline getiren ve bunları bir NATO ve AB ülkesinde rahatça icra edebilen bir yapılanma var karşımızda. PKK, PKK değil sadece. Bunları görebiliyorsunuz.

Süreç üzerine ve PKK’nın tavrı üzeirne odaklanmak lazım. PKK’nın sadece İmralı’dan, Kandil’den veya Paris’ten ibaret olmadığını, birçok boyutunun olduğunu ve ilişkilerin iç içe geçtiğini görmek lazım. Aksi halde sadece İmralı’ya gidilmesiyle çözüm beklemek… Bunun Paris üzerinde bir etkisi yok ki! Gerçekçi olmazsak, sadece kendimizi kandırmış oluruz.

PKK eylem olarak Öcalan’ı karşısına alabiliyor. Yapmayın dediği halde kaç tane silahlı eylem yaptılar, sabote ettiler. 2011 yılında biz bunu yaşadık. Görüşmeler belli bir noktaya gelmişti o sene. Tam anlaşmaya varılıyordu, bir şeyler imzalanıyordu, PKK bir bomba yerleştirdi. Bugün Karayılan’ın yapmış olduğu açıklamada benim dikkatimi çeken şey şu oldu, yanlış hatırlamıyorsam:  “Şu anda PKK kolektif öncülük modelini geliştiriyor” diyor. Yani İmralı’nın önderliğini elinden alıyoruz, demek bu. Diğer taraftan uygulamaya bakarsanız, PKK tam gaz silahlı adamlarını Türkiye’ye sokmaya çalışıyor. Kandil’den gelen talimatlarda hiçbir şekilde eylemlerde azalma talimatı yok. Bahar geliyor. Bahar için çok yoğun bir çalışma var. Özellikle plastik patlayacılar Türkiye sınırından içeri sokulmuş, belirli yerlerde depolanmış vaziyette, eylem hazırlığı içersindeler ve eylem yapılması için talimatlar verilmiş durumda. Şu anda PKK için eylemsizlik diye bir şey yok.

PKK son bir yılda 1000’den fazla militanını Suriye’ye gönderdi. PYD’nin olduğu bölgeye, ayrı bir yapılanma oluşturmak için oraya göndermiş vaziyette. Eylem kısmına baktığınızda PKK’nın, İmralı görüşmesi dışında kendine özgü bir gündemi bulunduğunu, İmralı görüşmesini kendi lehine çevirme çabası var. Öcalan PKK demek değil. Türkiye, Öcalan’ı masanın bir tarafına oturtmaya çalışıyor. Onunla görüşmeyi kıymetli hale getirmek istiyor. Buna saygı duyuyorum ama belki bu 10 yıl veya 5 yıl önce yapılsaydı bir kıymeti olurdu. Bugün için bunun ömrü bir veya iki haftadır. PKK bir anda o balona iğne batırabilir.

Prof. Deniz Ülke Arıboğan: Bugün bize veri olarak sunulan şeylere bakıldığında, sorulması gerekilen şey “Neyi gizliyorsunuz ve niye gizliyorsunuz”. En önemli sorular bunlar. Bizi ikna edebilmeleri için çok ciddi kanıt sunmaları lazım. (Zanlının) ailesi de diyor ki, “beyninde tümör var, ne yaptığını da hatırlamıyor” yani çocuğa sen öldürdün deseniz, “ben mi öldürdüm, olabilir” diyecek bir durumu var. Tam olarak ne olduğunu da anlamak mümkün değil.

Faruk Bilgin: Mahir Hoca’nın Sabancı cinayetiyle ilgili bir tespiti vardı. Fehriye Erdal ve Mustafa Duyar ile ilgili: “Resim çektirecek insanlara ihtiyaç var. Bir yerden girerken resim çektirirler. Onların üzerine birçok şey inşa edilir” Ömer Güney sanki bu rolde gözüküyor.

Deniz Ülke Arıboğan: Olabilir. Çocuk belki Fehriye Erdal kadar profesyonel de olmayabilir. Onlar bilinçli olarak görüntü verip arkayı kapatıyor olabilir. Ama burada hakikaten birisini koyoyur gibiler. Özel hayat ile ilgili bir şey olur mu? Olmaz. Yani bu gibi kıskançlık cinayetinde 3 kadını birden, öldürmezsiniz, hele ki susturucu kullanarak! Tek bir kişinin 3 eğitimli kadını birden diz çöktürerek, 3 kurşunla, susturuculu silahla öldürmesine imkân yok. Bu ne bir aşk cinayetidir ne de tek bir amatörün işidir. (Fransa neden bu açıklamayı yapıyor, neyi kapatmak istiyor sorusu üzerine) Bunu tam olarak bilemem ama görebildiğim kadarıyla bir dönem Türkiye’de de bu kadar absürd şeyleri, medya desteğiyle topluma yutturdular. Hrant Dink’i bir kişi öldürmüş oldu. Sonra yargılama sürecinde örgüt bağlantısı bulundu. Benim gördüğüm kadarıyla üstlerine kalmasından endişe ediyor olabilirler. Kendilerinin ya da bir istihbarat networkunun dahli olabilir. Bir ucu Almanya bağlantılı olabilir. Biz de çok hevesli bir şekilde “Ömer Güney katildir, PKK kendi içinde bu infazı gerçekleştirmiştir” haberinin ve sonucunun çıkmasını istiyoruz. Hem devletin temize çıkması anlamında önemli hem PKK’yı “kendi adamını öldürüyor” noktasına getirilmesi anlamında önemli.  Ama bu kadar da absürd bir şekilde yapılmaması gerekiliyor, çünkü bir anda gerçekler ortaya çıkarsa çok zor durumda kalırlar. Fransız istihbaratı öldürttü demiyorum, yine bir PKK’lı tetikçi kullanılmış olabilir. Derin devlet, Ergenekon, PKK vs. hepsi istihbarat servisleri ile iç içeler. En olmayacak istihbarat servisi Türklerdir diye düşünüyorum.

Prof. Talip Küçükcan: Şimdiye kadar ortaya serilen bilgiler ve izler, bütün bunları Fransız polisi istediği kadar bizimle paylaşıyor. Şimdiye kadar yapılan tüm açıklamalara dayanarak, eldeki delillerin ve bilgilerin hepsinin kamuoyu ile paylaşıldığı anlamına gelmiyor. Bazı cinayetlerde tetikçi bulunabilir ama arka planda kimin olduğu meselesi çoğu zaman çözülemez. Fransa’daki infazın sadece bir aşk cinayeti olmadığını söylememiz lazım. Çünkü cinayetin işlenme biçimi bununla doğudan ilintili. Şu andaki zanlı Fransa’da değil Almanya’da ikamet ediyor. Saat saat izleniyor bu insanlar, ne yaptıkları biliniyor. Almanya’dan çıktığı andan itibaren her şey biliniyor. Bunun bir aşk cinayeti olarak verilmesi, manipülasyondur.

Örgüt hem parasal olarak hem katılanların sayısı ve kökeni açısından büyüyor. Farklı etnisitelerden, dillerden insanlar bu örgütün içersinde şimdi. İran’dan, Suriye’den, Irak’tan gruplar dahil olmaya başlıyor. Dolayısıyla örgütün kendi içersindeki merkezi kontrolü kaybettiğini varysaymak yanlış olmayacaktır, diye düşünüyorum. Bu açıdan bakıldığında örgüt içinde bir hesaplaşmanın neticesi de olabilir. Ben burada cinayeti işleyen kişiye takılmamak gerektiğini düşünüyorum. Fransız istihbaratı elinde çok daha detaylı bilgi vardır. Ama şimdiye kadar bunları Türkiye ile paylaşmadılar, büyük ihtimalle de bundan sonra paylaşmazlar da. Türkiye’nin farklı coğrafyalarda rekabet ettiği ülkelerin, Türkiye’deki terör meselesinin çözülmesi konusunda çok da istekli olacağını düşünmüyorum.

Bu haber 2,737 defa okundu.