Eşref Bitlis'in oğlunu çok şaşırtan gelişme

"ÇEVİK BİR'İN İFADESİNİN ALINMASI BENİ ÇOK ŞAŞIRTTI"

Çevik Bir'in ifadeye çağırılması beni çok şaşırttı. Ne alakası olduğunu, belli bir mantık çizgisinde bulmadım gibi kafamda da bir yere oturtturamıyorum. Gazeteden okuduğuma göre kendisi o zamanda Somali'de görevdeymiş. Ancak kendisi yorum yapabilirdi, normal bir silahlı kuvvetler mensubu olarak. O dönemde orada olmayan bir yetkilinin ne ilgilisi olabilir, o büyük bir soru işareti.

"GENELKURMAY EŞREF BİTLİS'İN ÖLÜMÜNE İLİŞKİN RESMİ BİR AÇIKLAMA YAPMADI"

O dönemde devletin önemli mekanizmalarında bulunan herkesin bu konudaki araştırmayı yaptığını ya da duyduğunu sormak gerekir. Nedir o da? O dönemde Silahlı Kuvvetlerde genelkurmayın istihbaratı yok muydu? Muhakkak vardır. O dönemde bu konuyu inceleyen bir ekip vardır. Sadece uçağın bulunduğu yere gidip bilirkişi diye söylenen üç tane subaysa bu çürütülmüş durumda, üniversiteden başka bir bilirkişi heyeti geldi, başka bir şey söyledi. Bu ülkenin Jandarma Genel Komutan'ı böyle bir kazada vefat etmişse bir yorum yapılmış olması lazım. Birilerinin oturup bunları değerlendirmiş olması lazım. Üç tane subayın imzasıyla, efendim rapor bu. Ben bilirkişi değilim, ama raporu okuduğunuz zaman, öyle de olur böyle de olur, hava soğuktu, öyleydi, böyleydi… O şartlarda, ilk aceleyle yapılacak şey de buydu bence. Orada bir yorum yoktu bence, ama birisi bunları okuyup bu buzlanmadır diye yorum yaptı ki, bu kamuoyuna böyle yansıdı. Problem oradan başlıyor. Eğer buradaki veriler doğru olsaydı, tatminkâr olsaydı, 19 sene bu konu tartışılmazdı. Oysa bu veriler bir merciinin önüne konuluyor ve Genelkurmay Başkanı bir açıklama yapıyor, bu buzlanmadır diye. Ben bu güne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri'nde hiçbir resmi merciden, resmi bir açıklama duymadım.

"TURGUT ÖZAL İLE EŞEF BİTLİS'İN YOLU MESLEK DIŞI PEK KESİŞMEDİ"

Rahmetli Özal'ı hiç yakından görmedim. Öyle bir şansım olmadı, öyle bir ilişkimiz de olmadı. Babamla olan yakınlığı da Jandarma Genel Komutanı cumhurbaşkanına ne kadar yakınsa o kadar yakındı, diye biliyorum bir aile ferdi olarak öbür türlü olsaydı muhakkak evde bunun konuşması olurdu. Zannedersem Sayın Özal da Malatyalıydı babam da Malatyalı. Bunun haricinde de normal süreçte de hiç kesiştiklerini zannetmiyorum, lise üniversite okul gibi.

"EŞREF BİTLİS – TURGUT ÖZAL ARASINDAKİ MEKTUP RESMİ BİR MEKTUPTUR"

(Eşref Bitlis'in, Turgut Özal'a yazdığı mektup ile ilgili) Ben böyle bir mektuptan basından haberdar oldum. Benim bildiğim kadarıyla o mektup önce Genelkurmay'a gidiyor. Resmi bir mektup o. Amerikalıların o bölgede yaptıkları tüm faaliyetler tek tek sıralanıyor ve yöredeki özel timlerin ya da silahlı kuvvetlerin halka yaptıkları problemli davranışların sonuçları konusunda bazı önerilerde bulunuyor. Bu bahsettiğimiz mektup Genelkurmay'da var olması lazım çünkü resmi bir mektup. Cumhurbaşkanına giden yazı da şöyle başlıyor, "telefonda görüşmemiz ve emriniz üzerine hazırladığım" diye… Bu iki mektup da resmi mektuptur. İçeriği de o bölgedeki özellikle sivil halka olan yanlış davranışların nedenleri ve o bölgedeki PKK'ya olan Amerikan yardımı üzerine yoğunlaşmış bir yazı.

"EŞREF BİTLİS'İN CEM ERSEVER İLE YAKINLIĞI BABA-OĞUL ŞEKLİNDE DEĞİLDİ"

Allah rahmet eylesin rahmetli Eşref Bitlis briçi bile tek başına oynayan bir yapı içerisindeydi. Benden başka birine de oğlum dediğini hatırlamıyorum, görmedim. Siz de takdir edersiniz ki, nasıl ki Özal bizim aile dostumuz olsaydı ailede konuşulurdu, rahmetli Cem Ersever de böyle bir ilişki içerisinde olsaydı bu da evde bir şekilde konuşulurdu. Bunun ötesinde, ben subay çocuğu olarak yıllarca ordu içinde büyüdüm diyelim. Bu ilişkiler içinde bırakın babamı, ben bir tane üst düzey komutan görmedim ki ast üst ilişkisini baba oğul ilişkisine getirmiş olsun.( Ahaber)