En Sıcak Konular

Tek başına iktidara geliyor!

21 Temmuz 2007 09:29 tsi
Tek başına iktidara geliyor! Ruşen Çakır 17 ilde, dört partinin 19 mitingini izledi... Miting meydanlarından çıkan sonuç ne? Ruşen Çakır izlenimlerini ve seçim tahminini anlatıyor.

Foto muhabiri arkadaşım Burak Kara ile birlikte 17 ilde, dört partinin 19 mitingini izledik. Bunların 12’si AKP tarafından düzenlenmişti: Batman, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Kayseri, Giresun, İzmir, Manisa, Kocaeli, İstanbul, Edirne ve Gaziantep. MHP’nin Trabzon, Konya ve Osmaniye; CHP’ninse Malatya, Tokat, Çorum mitinglerini izledik. DP’dense sadece İstanbul Çağlayan mitingine gidebildik. Görüldüğü gibi her coğrafi bölgeden en az bir ile uğramış olduk. Buralarda, yerel gazeteciler ve tarafsız gözlemcilere başvurarak komşu iller hakkında da bilgi sahibi olmaya çalıştık.

Söz konusu illere miting saatlerinden önce gittik, diğer partilerin adayları ve taraftarlarıyla da konuştuk. Örneğin MHP mitingi için gittiğimiz Konya’da SP’lilerle uzun uzun söyleştik. AKP için gittiğimiz Güneydoğu’daysa DTP’li bağımsız adaylar olgusunu derinlemesine inceleme fırsatı bulduk. Yaklaşık bir ay süren bu yoğun çalışmadan işte şu anı, gözlem, yorum ve eleştiriler kaldı geriye...

Erdoğan’ın değişen grafiği

AKP lideri Erdoğan, izlediğim 12 mitingin hepsinde CHP lideri Baykal ile laf yarıştırdı ve hükümet icraatı anlattı. Onun dışında, yer ve zamana göre farklı konuları öne çıkardı ve üslubunda iniş çıkışlar yaşandı. Örneğin Güneydoğu’da hak ve özgürlüklere, İç ve Doğu Anadolu’da cumhurbaşkanlığı seçimleri ve terör konularına ağırlık verdi.

Erdoğan başlarda çok kendinden emindi. Terör konusuna pek girmiyor, dolayısıyla MHP’den hemen hemen hiç bahsetmiyor, sakin takılıyordu. Ancak Temmuz başından itibaren sert, kavgacı ve hırçın bir Erdoğan’la karşılaştık. Sanıyorum MHP’nin ülke barajını geçtiğine, bunun kendilerine en az 50 milletvekiline mal olacağına artık ikna olmuştu ve bunu kabullenemiyordu. MHP lideri Bahçeli’nin kendisi ve partisi hakkında aşırı ölçüde sert ve tehdit dolu sözler sarf etmesi de onun öfkesini artırıyor olmalıydı.

Ancak son haftaya girildiğinde durum yine değişti. Gaziantep’teki mülayim Erdoğan’ın beni şaşırttığını itiraf etmeliyim. Sanıyorum MHP ve DTP’li bir TBMM gerçeğini artık kabullendiği, daha önemlisi partisinin yeniden tek başına iktidar olacağından kesinlikle emin olduğu için frene basmıştı.

AKP’nin sırrı...

“İktİdar partilerinin girdikleri her seçimde oy kaybettiği ülkemizde 22 Temmuz’da bir istisna yaşanır mı?” diye sorulursa “Kesinlikle evet” cevabını veririm. Son bir ayki gözlemlerim ışığında AKP’nin oylarını 2002 seçimlerine göre artırıp yüzde 40’a kadar ulaşabileceğini, yaklaşık 300 milletvekiliyle yeniden tek başına iktidara geleceğini tahmin ediyorum.

“Nasıl oluyor da oluyor?” sorusunaysa şu gerekçeleri sıralayabilirim:

1 27 Nisan muhtırası, AKP’yi hak etmediği ölçüde “demokrasi savaşçısı” yaptı.

2 Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin dindar olduğu için engellendiği propagandası özellikle Ankara’nın doğusunda hayli etkili oldu.

3 DYP-ANAP birleşmesinin gerçekleşmemesi merkez sağın dağılmasına yol açtı. DP’nin baraj altında kalacağı söylentilerinden en çok yararlananlar MHP ile AKP oldu.

4 CHP de DSP ile birlikte seçime girmenin sinerjisini tam kullanamadı. Örneğin Baykal’ı DSP lideri Sezer’le birlikte pek göremedik.

5 Sol kesimlerde Baykal antipatisi sempatisinden hayli ilerde olmasına rağmen CHP’nin kampanyası tamamen lider üzerine kuruldu.

6 AKP de Erdoğan ağırlıklı bir kampanya yapmakla beraber Gül’ü de devreye soktu.

7 Diğer liderler Erdoğan’ın karizmasına erişmekte epey zorlandılar.

8 En profesyonel kampanyayı AKP yaptı. En fazla parayı AKP harcadı.

9 Medyanın ezici bir bölümü AKP için çalıştı. Seçimlere birkaç gün kala Star, Yeni Şafak gibi gazetelerin Bahçeli’nin geçmişi hakkında yaptığı yayınlar, bir zamanlar Erdoğan ve diğer RP/FP/AKP’liler aleyhine yapılanları fazlasıyla çağrıştırıyor.

10 Her ne kadar Fethullah Gülen “Siyasetle ilgim yok” dese de, cemaatinin denetimindeki yayın organlarının militanca AKP’lilik yapmaları dikkat çekti.

DTP kapıyı çalınca...

Bir-İki istisna dışında medyamız bu seçimlerde sınıfta kaldı. Örneğin MHP ve DTP’li bağımsızlar konuları layıkıyla ele alınmadı. Halbuki AKP ve CHP ne kadar oy ve sandalye alırsa alsın, seçimlerden sonra Türkiye’nin gündemini MHP ile DTP’lilerin aynı Meclis’te ve hatta yan yana oturuyor olmaları belirleyecek.

MHP’nin meclis grubu, ağırlıkla partinin üst kurullarında çalışan isimler, eski il başkanları ve bürokrasi kökenlilerden oluşacak. Yaş ortalaması 50’nin üstünde olacak ama bu “kavga çıkmaz” anlamına gelmez. Örneğin Ülkü Ocakları eski Başkanı ve MHP İstanbul adayı Atilla Kaya’ya sorduğumda “Her şey onların tutumuna bağlı. Ama kavga gerekirse ederiz” demekten geri durmadı.

Geleceği Apo ve PKK’ya bağlı

DTP’lilerse çok daha genç. İçlerinde kelimenin gerçek anlamıyla militanlar da var, uzlaşma için her şeyi yapabilecek olanlar da. Kim ne derse desin DTP’nin geleceğinde Öcalan ve PKK’nın tavırları belirleyici olacak. İmralı ya da Kandil’den ciddi dayatmalar gelmesi durumunda Meclis grubunda kopuşlar bile yaşanabilir.

Yine de Türk ve Kürt milliyetçiliklerinin temsilcilerinin aynı çatı altında bulunmasını riskten çok bir fırsat olarak görmek gerek. En azından bu sayede Güneydoğu’daki belediye başkanları, hiç de altından kalkamadıkları siyasi sorumluluklardan arınmış olurlar. Halka hizmet götürme konusunda artık hiçbir mazeretleri kalmamış olur.

Rodos muhabbeti

Vatan yazıişlerinin, CHP lideri Baykal’la yaptığımız uzun sohbetin içinden “Başarısız olursam Rodos’a kadar yüzerim” esprisini manşete çıkarması kısır geçen seçim kampanyasına acayip renk kattı.

AKP ve medyadaki AKP yandaşları, bu espriyi eğip bükerek kullandılar ve çok ayıp ettiler. Halbuki bu sözler Baykal’ın aczini değil, tam tersine kendisine ve partisine ne kadar güvendiğini gösteriyordu. Nitekim DP lideri Ağar da “Ben kaybedersem ülkeyi yürüyerek katederim” diyerek araya girmeye çalıştı. Ne var ki CHP’liler, liderlerini sempatik kılması mümkün olan bu cümleyi AKP’liler gibi okudular.

Erdoğan’ın Isparta’da “Tek başına iktidara gelemezsek siyaseti bırakırım” sözleri de tam bir özgüven ifadesiydi. Zaten Isparta’dan sonra AKP liderinin aşırı ölçüde rahatlamış olduğunu gözlemledik.

Günay’ın solculuğu

İstanbul Kazlıçeşme mitinginde, paraşütle ilk sıralara yerleştirilen bir AKP adayına “Niye kampanya bu kadar gergin geçiyor?” diye sorduğumda “Yo, biz adaylar son derece neşeliyiz” karşılığını vermiş, ben de “Eh, nasıl olsa kazanmanız garanti, eğlenirsiniz tabii” diye şakalaşmıştım. Daha sonra Erdoğan’a yakın bir isim “20 yıldır bu hareketin içindeyim. İstanbul’da ilk kez bu kadar az çalışan ve kendi cebinden az harcayan adaylar görüyorum” diye yakındı.

AKP tabanı onlarca yeni transferin kendilerine ne kattığını ve katabileceğini tartışmakla meşgul. Kendi hesabıma soldan bazı isimlerin AKP’ye katılmasının, bu partiyi sağın kemikleşmiş bazı alışkanlıklarından uzaklaştırabilirler diye, olumlu bir gelişme olarak görmüş ve Ertuğrul Günay örneğinin altını çizmiştim. Ancak üç ayrı AKP mitinginde karşıma çıkan Günay’ın “40 yıllık AKP’li” gibi davranması beni irkiltti. MHP’nin yükselişini öngören yazılarım hakkında Diyarbakır’da ettiği lafları unutmam mümkün değil.

Günay’a “İstanbul 1. bölgede oturuyorum, ama oyum Ufuk Uras’a” demiştim, o da hiç itiraz etmemişti. Bazı AKP’liler Uras ve Baskın Oran gibi isimlere, CHP’nin oylarını böler diye sıcak bakıyor olabilirler. Fakat Uras ve Oran’ın seçilmeleri durumunda AKP’ye karşı gerçek bir sol muhalefet yapacakları gerçeğini fazla ihmal ediyorlar.

İpe dolanmak

MHP’nin Erzurum mitingini izlemeyi düşünüyordum ama aynı güne AKP Kayseri mitingi denk gelince gidemedim. Büyük şanssızlık! İdam cezasına karşıyım, Kürt sorununun askeri yöntemlerle çözülebileceğine inanmıyorum, ama bir gazeteci olarak, Bahçeli’nin kürsüden yağlı urgan atmasını görmeyi çok isterdim. Erdoğan ve Baykal’a kıyasla kötü bir hatip olan, imaj sorunlarıyla bocalayan Bahçeli’nin bu hareketi seçime damgasını vurdu. AKP medyasında çıkan “MHP tabanı bile ipten rahatsız” türü ısmarlama kamuoyu araştırmalarına bakmayın, bu hareket MHP’ye kesinlikle birkaç puan getirmiştir. Eğer AKP ip atma olayını diline dolamasa, görmezden gelse; CHP ve DP gibi diğer partiler de terör konusunu bu kadar öne çıkarmasa tersi olabilirdi.

Ruşen Çakır - Vatan



Bu haber 433 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,002 µs