ABD silahları kimin ‘kardeşine’ veriyor?

19 Temmuz 2007 15:56 tsi
Terörist PKK’da yakalanan binlerce silahın ABD menşeli olması bildik senaryoların bir parçası. Ama mesele o kadar sığ değil. Aynı silahlar İran’ı da vuruyor. Peki ama bu silahlar hangi rotayı izliyor, hangi ‘ellerden’ geçiyor? Sade

Mesele biraz karışık. Başından toparlamak gerekiyor. Basit gidelim.. “PJAK” nedir?

PJAK, İran’a yönelik olarak terör eylemleri düzenlemek amacıyla kurulmuş, PKK’nin bir alt kolu. Bizzat Amerikalı uzmanların hatta yarı-resmi yorumcuların iddialarına göre bu örgüt, iki nedenden dolayı ABD tarafından destekleniyor.

Birincisi, Tahran’ın Ira sınırı kullanarak ülkenin içlerine direnişçileri desteklemek amacıyla lojistik ve personel yardımı yapması. Ülkenin güneyine bu bağlamda yardım aktarması.

Yani bir tür missilleme ve İran’ı oyalama taktiği. Bu pratik olanı. İkincisi ise daha makro. Washington açık ve uzun zamandır İran’ın hedef ülke olarak görüyor, bunun gereğini yapmak üzere uğraşıyor.

Bu nedenle “tıpa tıp” Irak’ta olduğu gibi “peşmergelere” ihtiyacı var. İran’daki Kürt kartını açmak ve kullanmak üzere “baz” oluşturuyor. Bunun için de PJAK’ı destekliyor.

Beyaz Saray yönetiminin İran’a hasım duyguları yeni değil ama buna ilişkin somut adımlar atılması 2004 sonuna denk geliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, İran’a yönelik hamleler için 75 milyon dolarlık kaynak aktardı.

Bunun amacı yine Irak örneğinde olduğu gibi, İran'daki etnik azınlıkları tahrik etmek ve kullanmak amaçlıydı. Bu hedefler Azeriler, Beluciler, ve elbette Kürtler! 2005 yılında da PJAK İran’I vurmaya başladı.

Terörist PKK'nın Kuzey Irak'taki ana karargahı Kandil Dağı'nın batısında. Güneyinde ise "Kürdistan Özgür Yaşam Partisi PJAK” bulunuyor.

Türkiye’ye geleceğiz ama bu örgütün elindeki silahlara bakmak lazım. Terörist PKK’nın kardeşi olması, elinde yeterli miktarda ve “güçlü” silah bulunmasını gerektirmiyor. Bunu tek bir örnekle geçelim.

Ortak hedefler ne demek?

PJAK, 2006 yılı başında bir İran askeri uçağını dahi düşürecek silaha sahip olduğunu gösterdi. Ama daha ilginci var. Irak sınırında düşürülen bu uçağın içinde İran Kara Kuvvetleri Komutanı General Ahmet Kazımi ile askeri haberalma servisinin iki numaralı adamı General Nebiullah Şahmoradi de bulunuyordu. Yine bir düzine yakın yüksek rütbeli subay bu saldırıda öldü.

Böylece PJAK, sadece elinde nitelikli silah olduğunu göstermekle kalmadı, “iyi istihbaratı” olduğunu da “zımni” olarak işaret etti! Artık bu kritik bilgiler nereden geliyorsa?

PJAK’la ilgili olarak söylenmesi gereken başka noktalar da var. PJAK’ın amacı daha doğrusu söylemi, PKK ile hemen aynı. Ama bir farkı var! PJAK, silahlı mücadeleyle İran'daki rejimi yıkmayı da amaçlıyor. Tıpkı Amerika gibi!

İkincisi, yani PKK’dan farklı hatta avantajlı olduğu bir durum daha var. PKK, uluslar arası çapta “terörist” damgası taşıyor. Terör örgütleri listesinde var. Ama PJAK yok. Başta ABD olmak üzere tüm Batı ülkeleri PJAK’ın ne mal olduğunu biliyor ama kimse onu terör listesine almıyor!

Sağırlara bağrılır mı?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın “müttefiklerimiz PKK’ya silah veriyor” çıkışından sonra bu konuda üst üste yeni veriler kamuoyuna yansımaya başladı.

Örneğin Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye'ye yakalanan silahların büyük kısmının Amerika’nın Irak güvenlik güçlerine hibesi olduğunu belirledi.

Washington Büyükelçimiz de PKK'nın ABD silahları kullandığını iletmiş, yakalanan bazı  PKK'lılarda, "Amerikalılar zırhlı araçlarla Kandil Dağı'na silah getirdiler" iddiasını açıklamışlardı.

Nihayet Dışişleri Bakanlığı’nın devreye girmesi ile bu silahların sayıları (1260) ve takip formları ABD’ye iletildi ve-işe yarar mı bilinmez-Washington konunun üzerine eğilme havası verdi.

Buna göre bu silahların “kaçak” olduğu ve içlerinde ABD ordu mensuplarının da bulunduğu bir grup insanın “silah temini”ne bulaştığı ve hatta soruşturmaya uğrayacakları haberi geldi. Son durum bu.

Ama bizi ilgilendiren kısmı bu değil. Türk “kamuoyu” ABD’den ve yapacaklarından ümidini keseli çok oluyor.

Biz gerçeklere bakalım!

Taşıyan kim?

ABD’nin Irak güvenlik birimlerini yeni silahlarla donattığı büyük sır değil. Ancak bu silahların çok büyük kısmı ülkenin orta ve güney kısmına akıyor. Kuzey’de ise başka bir yapı var!

Orada güvenliği sağlayan ABD ve Araplar değil. Bildiğimiz Kürt organizasyonları. Yani orta ve güneye “güvenlik güçleri” için giden silahlar, Kuzey’de peşmergelere “yeni orduları” için gidiyor.

Böylece iki ihtimal ortaya çıkıyor. Ya ABD, aşağıdaki bölgelerden bu silahları taşıyarak PKK ve özellikle PJAK’a veriyor ya da yine ABD’nin peşmergelere verdiği silahlar “nasılsa” PKK ve PJAK’ın eline geçiyor.

Her iki halde de azami iki suçlu ve bir suç bulunuyor. Her iki ihtimalde de ABD suçlu ve Ankara’yı rahatsız eden, bu rezillliğin bilerek mi yoksa “sehven” mi yapıldığı?

Bu konuda da Türk “kamuoyunun” bir şüphesi bulunmuyor ama devletler arası ilişkiler böyle işlemiyor.

www.iyibilgi.com

Bu haber 483 defa okundu.