Sınır ötesi harekât olasılığı...
0 0 0000 00:00 tsi
ABD ve Irak'ın önümüzdeki günlerde tatmin edici bir harekette bulunmaması halinde, Türkiye'nin Kuzey Irak'taki PKK mevzilerine yönelik bir askeri operasyona girişmesi olasılığı artık oldukça yüksek görünüyor.
Ankara'nın bu konuda verdiği mesaj, halen Washington ve Bağdat başta olmak üzere, ilgili başkentlerde -dikkatlerin İsrail-Lübnan cephesindeki çatışmalar üzerinde odaklanmış olmasına rağmen- ciddi bir şekilde değerlendiriliyor.
Diplomatik çevrelerde artık, "Türkiye'nin böyle bir müdahalede bulunup bulunmayacağı"ndan çok, bunun "ne zaman, ne şekilde ve hangi boyutlarda" gerçekleşebileceği konuşuluyor.
"Farklar" ve "benzerlikler"
Şu ana kadar ABD'den, Ankara'daki Büyükelçisi Ross Wilson aracılığıyla gelen tepkiler, Washington'un Türkiye'nin yeni tutumdan hoşlanmadığını gösteriyor. Nitekim Wilson, dün de -NTV'ye demecinde- Türkiye'nin Kuzey Irak'a karşı girişeceği bir operasyonu "endişe verici" bulacağını tekrarladı.
Eğer ABD, Türkiye'nin olası bir müdahalesi üzerine böyle bir tepki vermeye devam ederse, iki ülke arasında ciddi bir sıkıntı doğacak demektir. O zaman yeni yayımlanan "Ortak Vizyon Belgesi" de, daha mürekkebi kurumadan, rafa kalkmış olacaktır.
Bu belge, ABD'nin PKK konusunda daha önce de dile getirdiği taahhütlerini teyit ediyordu. Oysa PKK'nın son saldırıları karşısında ABD'nin hiçbir harekette bulunmadığı görüldü. Türk kamuoyu gibi, hükümetin de, siyasi ve askeri liderlerin de sabrı tükendi.
Üstelik bu durum, İsrail'in Gazze ve Lübnan'a karşı -Hamas ve Hizbullah'ın eylemleri nedeniyle- saldırıya giriştiği bir sırada ortaya çıktı. ABD başta olmak üzere birçok ülke bu saldırıları "orantısız" saymakla beraber, İsrail'in teröre karşı kendisini savunma "hakkını" da kabul etti.
Türkiye'nin PKK'ya karşı olası bir harekâtı konusunda verdiği sinyal, "zamanlama" olarak, isabetli. Bütün dünyanın dikkatlerinin Lübnan'daki çatışmalar üzerinde toplandığı bir sırada, Türkiye'nin sınır ötesi bir operasyonunu haklı göstermek için, eline güçlü argümanlar geçmiş bulunuyor. Gerçekten İsrail'in davranışını meşru savunma sayan ABD'nin -ve diğer ülkelerin- Türkiye'nin müdahalesini de anlayışla karşılaması gerekir.
ABD Büyükelçisi'nin "koşullar farklı" demesine gelince, tabii ki arada farklılıklar vardır; ancak temel faktörler ve ilkeler arasındaki benzerlikler de inkâr edilemez...
"Sınırlı" ve "hızlı"
Aslında gelinen noktada, PKK'ya karşı girişilecek bir eylemin, eğer bir askeri operasyon söz konusu ise, bunun ABD ve hatta Irak güçlerinin de katılımıyla, ortaklaşa gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi halde Türkiye'nin kararlılığını gösterip tek başına müdahalede bulunması kaçınılmaz görünüyor. Böyle bir harekâtın özellikle ABD'nin ve AB'nin şimşeklerini fazla çekmemesi, "sınırlı" ve "hızlı" bir şekilde yürütülmesine bağlıdır. Bu arada, Türkiye'nin bu konudaki argümanlarını, gerekçelerini ve haklılığını dünya medyasına etkili biçimde duyurması lazım...
Kuşkusuz kısa vadede başarılı bir operasyonla Kuzey Irak'taki PKK varlığından kaynaklanan güvenlik sorununun bir ölçüde halledilmesi mümkün. Ancak daha uzun vadede, PKK sorununun kökünden çözümü için, Taha Akyol'un dün belirttiği gibi, "bölge halkını kazanacak yaklaşımların geliştirilmesi" şart...
Bu haber 264 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle