En Sıcak Konular

Yazıcıoğlu ile aykırı röportaj!

16 Temmuz 2007 16:43 tsi
Yazıcıoğlu ile aykırı röportaj! Muhsin Yazıcıoğlu Haber1'in sorularını yanıtladı: BBP'deki cinayete karışmış isimler için ne dedi? Yazıcıoğlu hangi partiye yakın? Apo'nun idam edilmesine karşı mı? Rahşan Ecevit'i neye benzetti? BBP'deki cinayete karışmış isimler için ne dedi?

Ülkü Ocakları başkanlığından cezaevine giden yolda 9 sene mahpus yattı...Hrant Dink cinayetine karışanların, partisiyle olan ilişkileri kafaları karıştırdı. MÇP'den ayrılıp kurduğu BBP'nin bugüne kadar barajı aşamaması nedeniyle; partiye MHP'den önemli katılımlar olduğu bir sırada bağımsız aday oldu. Memleketi Sivas'ta konuşlanmışken, kendisinden hiç beklenmeyen bir şekilde cem evlerini ziyaret etti. İran Cumhurbaşkanı gibi ABD’ye kafa tutan bu adamda, siyasi görüşüyle olmasa da, hayatta duruşuyla Yılmaz Güney halleri var. Üstelik de memleketi Sivas'ın çelişkili yapısı, durumunu biraz daha ilginç kılıyor Muhsin Yazıcıoğlu'nun.

Merhaba Sayın Yazıcıoğlu, Sivas'ta her şey nasıl gidiyor?

Sivas Türkiye’nin en geniş coğrafyasına sahip, çok dağınıktır, dolayısıyla köyleri çoktur. Bir taraftan onlara yetişmeye çalışıyorum, bir taraftan merkezde herkes görmeyi istiyor, karşı karşıya gelmek istiyor, ama karşılarına almak için değil beraber olmak istiyor ve çok şükür iyi gidiyor.

Ne diyelim herkes için hayırlı olsun! Bir kaç ay öncesine kadar BBP, eski MHP'lilerin de çekim merkezi gibiydi, MHP’den önemli katılımlar olmuştu partinize, buna rağmen birden bire BBP ile girmeyeceğim deyip bağımsız adaylığınızı açıkladınız. Sürpiz oldu çünkü şimdiye kadar hep zorlamıştınız, şansınızı denemiştiniz. Eleştiriler de aldınız, bu karar partinizde bir rahatsızlık yarattı mı?

Hayır, arkadaşlarımızla biz beraber aldık bu kararı, yani sabah kalktım aklıma geldi yaptım değil. Yani BBP en hızlı büyüyen toparlanan partiydi, çok görkemli, canlı, düzeyli bir kurultay yaptık. Ancak önümüzde bizim şöyle iki üç ay kadar zamana ihtiyacımız vardı. Bu trendi yükselterek devam ettiğimizde belki baraj sorunumuzda kalmayacaktı ancak cumhurbaşkanlığı seçimi Meclis’İ tıkadı ve derhal seçim kararı alınmasına sebep oldu. Hem de siyaset üzerinde önemli ölçüde karartma yaptı. Şimdi seçimler cumhurbaşkanlığı seçiminin gölgesinde gerçekleştiriliyor.

Hazırlıksız yakalandınız yani.

Benimle alakalı da değil, Türkiyeyi iki kutuplu hale getirdi bu cumhurbaşkanlığı seçimi. Birisi cumhuriyet adına, biri de sözde demokrasi ve din adına bir gerilim meydana getirdiler. Dolayısıyla seçimler halkın bütün sorunları gündemden çıktı bu gündeme girdi. O bakımdan da BBP tabi seçimlere tek başına girdiği takdirde, işte bu medyamızdaki siyaset mühendislerinin topluma yansıttığı telkinler etkili oluyor ve tecrübe ettik ki o dar aralıktan bizi çıkartmıyorlar. Biz de oradan çıkmadığımız sürece de seçimde baraj sorunumuz olacak ve böylece BBP hareketi yine Meclis’te temsil şansı bulamayacaktı. Hem de bu çok adaletsiz bir seçim sistemi. Bir yandan millet iradesini engelleyen yüksek oranlı barajlı sistem, bir taraftan da devletin siyasi partilere yaptığı yardım dolayısıyla oluşturulan haksız rekabet ortamı. Siyasette bu kadar haksız bir rekabet ortamında güncelleşebilmek kolay değil. O bakımdan da Büyük Birlik seçimlere katılmama kararı aldı. Partiler verdi bu kararı.

Bağımsız aday olmak için partinizden istifa ettiniz. Daha sonra eğer Meclis’e girerseniz tekrar partinize dönecek misiniz?

Benim partimle bir problemim yok. Yasa gereği "Bir kişi bağımsız aday olduğunda siyasi partisiyle ilişkisini keser ve mevcut tüm görevlerinden ayrılır" diyor. Dolayısıyla biz bağımsız aday olduğumuz için partideki bütün görevlerimizden istifa ettik.

Meclis’e girdiğiniz takdirde Meclis’teki oylamalarda, karar alımlarında siz ne tarafa yakın durursunuz? Tek başınıza ‘Her şeye muhalefim’ mi diyeceksiniz? Meclis’te bulunan partilerden size fikren en yakını hangisi? AKP mi, CHP mi ya da MHP mi? Araştırmalarda MHP’nin barajı aşacağı çıkıyor.

Tabii görüş olarak en yakın parti BBP’dir bana. BBP'de olurum bir! (Çok politik oldu ama neyse şaşırmadım) İkincisi, ben Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne milli varlığımız ve birliğimize sadakat gösteren, demokrasiyi kesinlikle önemseyen ve sivil yönetimin iradesini önceleyen yapıda olurum.

Vatana hizmet ederim diyorsunuz o ayrı mesele ama bağımsızlar Meclis’e girdikten sonra bütün partilerin gözü onların üzerinde oluyor ve kendilerine çekmeye çalışıyorlar. Bu nedenle soruyorum sizin böyle bir durumunuz olabilir mi diye. En azından birlikte hareket etmek gibi...

Benim öyle bir durumum olmaz Türkiye’nin başka yerlerinden de arkadaşlarımız aday olarak çıktılar. Partimiz seçimlere katılmadı. Dolayısıyla biz bağımsız adaylar olduk. Yarın da, BBP benim bir sorunum olan parti değil. Ancak işin koalisyon cephesine baktığımızda koalisyon nasıl oluşabilir? Burada ilkelere temel hedeflere çözüm önerilerine göre davranırız. Önümüze konacak program olmalı o programa sadakat gösterileceğine inandıktan sonra o programa göre oy kullanırız. Yani biz kimseyle düşman kardeşler değiliz, kimsenin de "arka bahçesi" değiliz. Bu bir defa böyle bilinmesi lazım. Kimsenin de düşmanları değiliz .Tabii PKK’ya terör örgütüdür diyemeyecek kadar PKK ile örgütsel ilişkiler içinde olan siyasilerle de bizim işimiz olmaz!

Tam oraya gelmişken siyasi duruşunuz nedeniyle ve son sözleriniz üzerine soruyorum bunu, DTP’liler de sizin seçtiğiniz yolla Meclis’e girmeye çalışıyorlar. Onların Meclis’e girmesine siz nasıl bakıyorsunuz?

Şimdi burası Türkiye. Yasalara göre bir kişi herhangi bir seçilme yeterliliğini engelleyecek, dosyasında suçu yoksa, elbette aday olur seçilir gelir. Ama ben diyorum ki bunlar, Türkiye’nin bütünlüğüne sadakat gösterecekler, PKK terör örgütüne kesin olarak “terör örgütü” diyecekler ve terör yoluyla hak alma yollarını yöntemlerini gayri meşru bulduklarını söyleyecekler.

Bunu demiyorlar, siz de bu düşüncelerinizle, onlarla aynı Meclis’te birlikte yer alabilirsiniz… Bununla mücadele edecek misiniz?

Bu Türkiye’nin realitesi. Yani girecek. Yani biz Meclis’in kapısına dururuz diyecek değiliz, bu benim işim de değil, zaptiye olarak girmiyorum oraya. Ben milletvekili olarak giriyorum ama ben şunu söyleyeyim benim yapacağım siyasi mücadeledir. Bir defa terör yoluyla sonuç alma metotlarına hayır demeleri lazım! E bunları demeyen, demokrasi filan, bunları hakketmez. ama bununla mücadelenin yolu kürsüdür, milleti uyarırız, bunlarla mücadele ederiz. Beraber bunlarla bir saf tutmayız. Yan yana gelmeyiz, bir oluşum içinde bulunmayız! Bu da gayet tabii yani ben bir taraftan siyasi eylem yapacak ve yapanları kollayacak koruyacak, bir taraftan da devletin en önemli kurumlarında yetki sahibi olacak, bunu dünyanın hiç bir yerinde hiç bir yasa kabul etmez. Ama bunlarla ilgili tedbir almanın yolları elbette yine yasal yollar olacak.

İdam cezasının getirilmesine nasıl bakıyorsunuz? Mecliste Apo’nun idamı oylanırsa ne yönde oy kullanırsınız?

Ben idamı yönünde oy kullanırım!

Ölümü bize zarar verir mi? Hani “kör ölür badem gözlü olur” misali, "böyle kontroldeyken, gözden düşmüş olarak çürüsün gitsin orada" diyenler de var, Türkiye’nin menfaati açısından hangisi daha iyi sizce?

Adalet kimi insanlara göre değişmez, hukuk varsayımlara göre değişmez adaletin bir ölçüsü olmalı o da suç ve ceza arasındaki eşitlik! Bir tarafta 33 erimizi kurşuna dizecek, ondan sonra 10-15 yıl adeta devleti bloke edecek, seri bir sürü cinayetle kana bulayacak, sonra da “efendim bu kahraman mı olur, ne olur” diye biz tereddüt edeceğiz. Elbette ne kadar suç işlemiş o kadar ceza… Yani bunun karşılığı idamdır! Dünyada idam kalktı diye bir şey yok! İdamı kaldırmak çağdaşlığın ölçüsü değildir! Peki idamı kaldırınca çağdaş oluyorsunuz da bu kadar insanı vurunca ne oluyor yani? Bu kadar insanın hayatına kastedecek ama çağdaşlık adına idam etmeyeceğiz yani. Yok! Ben duygusal filan değilim gerçekçiyim. İdam cezasını isterken gerekçelerim var ve bu gerekçelerimin de sağlam olduğunu düşünüyorum, tutarlı da olduğumu düşünüyorum.

Sn. Yazıcıoğlu idam cezası getirilirse, sizin partinizin içinde de davası adına cinayet işleyenler var. onlar için de idam cezası kararı çıksa ne oy kullanırsınız?

Zaten 9 tane arkadaşımız idam oldu

O ayrı, karar merciinde değildiniz ki, yani desteklediniz mi ki?

Hayır desteklemedim.

Ben de diyorum ki bu iki taraflı bir konu başkasının katili kötü, benim katilim iyidir durumları mı yani?

Ben diyebilir miyim ki benim yanımdaki arkadaşlar seri cinayetler işlesin idam olmasınlar, başka birisi bir cinayet işlerse idam olsun? Hayır, diyor ki 72 saatte pompalı tüfekle kafasını patlatarak öldürdüm diyor. “Tanıyor muydun”? “Hayır, tanımam” diyor. Gece, benzincide pompacılık yapanları seçmiş, her yerde bir tane kafasına sıkıyor patlatıyor. “Niye öldürüyorsun” diyor, “zevk için öldürüyorum” diyor. E şimdi bu, af kanununda ‘Rahşan Sultan’ın affından çıkmış.

Rahşan Sultan ha?

E sultanlar af çıkartmaz mı? Affı o çıkarttığına göre Rahşan Sultan affı. şimdi o çıkarttı, o da 72 saat içinde 7 tane cinayet işledi ve “bunu zevk için yaptım” dedi. ha bunu idam ederim ben. Kim beni kınarsa kınasın. Bir sabi çocuğun namusunu kirletiyor, oncağız çocuğun. Ondan sonra bir de boğuyor öldürüyor, ben bunu idam ederim. bunda da kim kınarsa kınasın efenim. Dağa çıkmış cinayet işlemiş işte “pişman mısın” diyorsun, “hayır” diyor devam ediyor. Zaten onun ötesinde şeyde ceza yasalarımızda suçu işlerken kendisini suça yönlendiren sebepler, niyeti, duruşu bütün bunlar indirim sebepleridir cezalarda. Yani rasgele herkesi idam edelim diye bir derdimiz de yok. Her cinayet işleyen cinayet işlediğinde mutlak anlamda suçlu olmayabilir. Kendisinin meşru müdafaa hakkını kullanmıştır, evine girilmiştir. Evinde yatak odasına kadar gelmiştir, ondan sonra boğuşulmuştur, cinayete sebep olunmuştur. Bunlar değildir! Yani idam cezasında çok dikkatli olmak kaydıyla, çok özel hususlarda verilmelidir.

Peki bir şey soracağım, cinayete karışanların bir kısmı partinizde hala görev yapıyor, oysa MHP lideri devlet bahçeli de eski katilleri, çeşitli suçlara bulaşmış kişileri büyük ölçüde, tamamen demeyelim ama, partiden uzaklaştırdı, siz niye böyle davranmıyorsunuz?

Kimileri iddialar sonucunda mahkemeye çıkmışlar ve beraat etmişler. Kimileri cezasını çekmiş bitirmişler.ona daha ek bir ceza tayin etme hakkı nereden çıkıyor?

Cezasını çekmiş olmaları ayrı, yanınızda yer almaları ayrı. size bir eksisi olacağını düşünmüyor musunuz?

Yok bana eksi niye getirsin? Ben bu taraftan bakarım. ben dört kere idamla yargılandım. Ondan sonra dokuz sene cezaevinde yattım. Ama hiç ceza almadım. Ben Kunta Kinte gibi sinecek miyim? Ben her yerde ikinci sınıf muamele mi göreceğim? Kanunlar var. Mahkemeler dosya muhteviyatına göre karar verirler, dosyadaki ayrıntılara bakarak karar verirler. Gazetelerde, haberlerde çıkan şeyler, bu ayrıntıları dikkate almadan suçlamaya yönelik şeylerdir. Şimdi ona takılırsanız dünyada şey olacak insan kalmaz. O zaman herkes birisine ithamda bulunduğu zaman bir daha onun hayatın içerisinde bulunmasına imkan vermezsiniz. Halbuki kanunlar kişiye çekeceği kadar cezasını veriyor. O da cezaevine giriyor, cezasını çekiyor, tamamlıyor. Ondan sonra bir müddette infaz yasasına göre şartlı olarak yaşamasını sağlıyor. Yani diyor ki ‘Her hangi bir şekilde suç işlersen seni ikiye katlayarak içeri alırım’. O da o süreyi herhangi bir suç işlemeden geçiriyor. Sonra diyor ki yasa, ‘Senin haklarını iade ediyorum, bundan sonra normal bir vatandaş gibi geçireceksin yaşantını’. Yani seçme ve seçilme hakkını kullanacaksın kamusal alanda yer alacaksın…

Bunları biliyoruz Sn, Yazıcıoğlu ben başka bir şey sordum.

Ben onun artısına eksisine bakmam. Yani bana artı getireceğine değil, o kişinin bir şeyi hak edip etmediğine bakarım. Siyasi partilere üye olmasına bir engel var mı? Siyaset yapma hakkı varsa, benim dünya görüşüme paralel siyaset de yapıyorsa gelir bu parti de yapar. Demokratik hakkını kullanıyor. Bizim partimize müracaat ettiği zaman bakarız yani siyasi partilere üye olmasına bir engel var mı? Yoksa ben onu engelleyemem. E taban da seçerse zaten, seçtiği yere getirir. Demin söylediğime ekleyeyim. Şimdi Ankara Anafartalar’da bomba patlatıldı biliyorsunuz ve simit satan bir çocuk parçalandı. İki tane seyyar tezgahın üzerinde çorap satarak ailesini geçindiren gariban birisi daha parçalandı. Ya şimdi bunu yapan kişi ya da asıl onu organize eden yüzde yüz tabii anlaşılırsa, buna idam cezası verenler insan olmuyor da, bu garibanları paramparça eden, bunun mezhebine bakmıyor, meşrebine bakmıyor, ırkına bakmıyor, aşiretine bakmıyor. Kim olduğunu bile tanımıyor orda garibanın. yani bu insan mı?

haber1



Bu haber 264 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,367 µs