AKP kaç mumluk olacak?

12 Temmuz 2007 11:02 tsi
Sızma varsa çatlak vardır ve büyür! Türk siyasi geleneğinin bir parçası olan bu düsturun çarkları AKP için de dönecek! 22 Temmuz’dan sonra ‘gündem’ ve AKP tabanından gelen çekişmeler, ‘şansızlıkla’ birleşirse ampul daha az ış

Siyasi partiler açısından kuşkusuz en sağlam tutkal iktidar! İktidarın doğasından gelen güç ve yarattığı beklentiler en heterojen yapıları bile uzun süre bir arada tutabilir. Ancak “güç kaybı” ve 'erk'ten nispeten uzaklaşma birleştirici balmumu üzerinde güneş etkisi yaratabilir.

Tabii başka nedenlerle de kızışacak bu ortam “kemik” sayılan siyasi organizmaları dahi yorgun düşürebilir. Adalet ve Kalkınma Partisi en azından 23 Temmuz sabahına, hatta kısa vadeli gelecek kadar bu korkularden muaf.

Fakat zamanla herşey rayından çıkabilir. AKP tabanında ve siyasi kulislere vakıf mahfillere göre bu ayrışmayı hızlandıracak katalizörler mevcut. Örneğin daha şimdiden tartışma konusu olacağa benzer Cumhurbaşkanlığı seçimi meselesi bunlardan biri.

Zoraki sütunlar

Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan arasında son bir haftada başlayan ama temellerini Gül’ün aday gösterilmesi sürecinden alan bir gerginliğin kokusu şimdiden hissediliyor. 

TBMM dışından veya içinden tercihleri bir kenara, ortada “uzlaşma” ve “liste” laflarının dolaşması, Abdullah Gül’ün işin başından bu yana “tuzsuz” havuza itildiği hissiyatını biliyor.

“Beni Erdoğan değil, AKP aday gösterdi” sözleri bu bağlamda okunabilir. Bir başka teşhis de olmalı. Bir siyasi partinin içinde değişik sorunlar, partiyi toplamları kadar rahatsız etmiyor.

Birbirinin üzerine binerek ama aynı zamanda ivmelendirerek, yani katlanarak huzursuzluk veriyor. Mesela 22 Temmuz seçimlerinde AKP’nin daha az milletvekili çıkacak olması, bunların içinde AKP’ye ilk döneminde emek vermiş vekillerin bulunmayacak olması, aday gösterilme sürecinde liderlerini destekleyen tabanı “daha” çok üzüyor.

Kassız iskelet

Ve yola bu formülle çıkıldığında sökük hızla büyüyor. AKP Genel Merkezi’nin partiyi merkez sağ alana sürüklemesinin, vekil aday listelerinde ismini göremeyen siyasiler ve seçmenleri tarafından “okunması” farklılaşıyor.

“Bize bir daha bu partide yer yok mu acaba” türünden bir siyasinin tüylerini diken diken edecek şüphelere neden oluyor.

Yine bunlara bağlı olarak, listelere yeni alınan ve büyük bir kısmı da Meclis’te yer bulacak “liberal ama daha az tabandan” isimlerle bu tablo birleştiğinde “yabancılaşma ve ötekileştirme” süreci keskinleşiyor.

Bu durumda parti içi muhalefetin ağzından çıkacak ilk serzenişi tahmin etmek zor değil. “Partiyi küçültüyorlar.” Milletvekili sayısının azalması ve geri kalanların da tasfiye edilmesi, bu korkularla bireştiğinde testi çatlıyor.

Aslında bu süreç bir çok parti için geçmişte birebir yaşandı. Az sayıda olsa da Hükümet çoğunluğunu yakalamış bir AKP’nin bir süre daha bu “çatlağı” sıvayacağı tahmin edilebilir.

Şurası açık..Seçim süreci ve liderler arası olası gerginliklerle, yeni TBMM’nin tablosu değişim demek. AKP’nin kendini yönelime süreci de öyle. Ve her değişim gibi komplikasyon yaratacak.

AKP üzerindeki baskı ve yıpranma payının ilk hükümet dönemindekinden kat kat fazla ve sonuçları açısından daha yıkıcı olabileceği şimdiden hesaplanmalı.

www.iyibilgi.com

Bu haber 464 defa okundu.