Cumhurbaşkanlığı seçimleri! Yeniden!

9 Temmuz 2007 16:07 tsi
Türkiye seçimlere gidiyor, ancak seçim sonuçlarını herkes tahmin ediyormuş gibi dikkatler seçim sonrasına, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanıyor. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili "uzlaşma" ararken, CHP yaptığı son dakika açıklaması ile i

Seçime on üç gün kaldı ancak Cumhurbaşkanlığı seçimleri şimdiden gündemi oluşturmaya başladı bile... Çankaya'ya kimin çıkacağı ve nasıl seçileceği tartışmasının 22 Temmuz ile birlikte paralel gitmesi akıllara "acaba sandıktan çıkacak sonuç tahmin ediliyor, bu yüzden daha sonrası için hesap mı yapılıyor" sorusunu akla getirirken, Erdoğan'dan bugün gelen sürpriz uzlaşma adımı kulisleri karıştırdı. Başbakan Erdoğan bir gazeteye yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uzlaşma arayacağını ve muhalefete içinde alternatif adayların bulunduğu bir liste ile gidebileceğini söyledi.

Erdoğan'ın açıklaması AKP'nin önceki Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül'ü ne kadar memnun etti bilinmez. Çünkü muhalefetin Gül üzerinde "rezervi" var, yani muhalefet bu isme karşı çıkıyor. Bu AKP içinde sıkıntı yaratabilir ancak Başbakan Erdoğan'ın 27 Nisan'da e-muhtıra ile sonuçlanan sürecin bir benzerini yaşamak istemediği bir gerçek. Bu yüzden Erdoğan'ın "uzlaşmaz" bir tutum takınması düşük bir olasılık gözüküyor. En azından oluşturduğu milletvekili aday listesi ve milli görüş geneleğinden gelenlerin sayısındaki dramatik düşüş bu yönde verilmiş güçlü bir işaret.

Ancak sorunun çözümü, yani Türkiye'nin iki aydır sırtında taşıdığı ve enerjisini tüketen siyasi krizin sona ermesi sadece ERdoğan'ın elinde olan bir şey değil. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye'de bir rejim tehlikesi olduğunu ileri sürerek -hadi çekinmeden söyleyelim- toplumda kaygı yaratan CHP'nin de "makul"e gelmesi ve önüne konacak farklı adaylardan birisine onay vermesi yahut kendi adayını yarışa sürmesi gerekiyor. Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanı Sezer ve CHP'nin Cumhurbaşkanını halkın seçmesine yönelik anayasa değişikliğine itirazını kabul etmemesine rağmen, Erdoğan'ın söylediği gibi yeni Cumhurbaşkanını meclis seçecek ve bu partilerin Türkiye'yi ikinci bir darboğaza sokmadan uzlaşmaları gerektiği anlamına geliyor.

Eski BBP lideri, Sivas bağımsız milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, CHP lideri Baykal'a tam da uzlaşma konusunda "sen bela mısın" diye soruyordu. Yazıcıoğlu, Baykal'ın hiçbir şart altında Cumhurbaşkanının seçilmesi için uzlaşır bir tavır sergilemediğinden yakınıyordu. Nasıl ki Tandoğan ve Çağlayan'da yüzbinlerce insan AKP hükümetine karşı kaygısını dile getirdi, CHP'ye yönelik toplumun muhafazakar ve sağ kesiminde artan bir kaygı var. CHP'nin politikası bu kesimce "uzlaşmaz" olarak adlandırılıyor ve Yazıcıoğlu belki de o geniş kitle ile aynı dili kullanmaya dikkat ediyor.

AKP'nin son adımı, Tandoğan ve Çağlayan'da toplanan yüzbinlere yönelik bir iyiniyet göstergesi. Ancak benzer bir iyiniyeti de CHP'nin göstermesi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde "istemiyoruz" yaklaşımından biraz uzaklaşması gerekiyor. En azından kendisinden kaygı duyan ve sürekli problem çıkardığına inanan kalabalıkların bu şekilde yatıştırılması Türkiye'nin toplumsal sağlığı için önemli.

Peki, CHP bu tavrı ortaya koyacak mı? CHP'li Ali Topuz'un açıklamaları iki parçalı bir yapı ortaya koyuyor. CHP AKP'nin bu adımına soğuk yaklaşıyor, ancak kapıyı da kapatmıyor. AKP'nin geri adım attığını ve bunun CHP için büyük bir başarı olduğunu tabanına anlatmakta kararlı olan Baykal ve ekibi AKP'yi biraz daha "hırpalama" arayışında. Topuz'un bugün yaptığı açıklama bunun önemli bir göstergesi: "Sayın Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili bu anlayışa ulaşmışsa, Türkiye’yi birkaç aydır geren politikanın sorumlusu olarak topluma hesap vermek durumundadır. Yeni Mecliste, bugün söylediğini unutmaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Çünkü o meclisin içinde kendisinin belirleyici konumda olabileceğini düşünerek bu anlayışı ortaya koyuyor. O Mecliste belirleyici konumda olmadığı taktirde, -ki büyük ihtimalle olmayacaktır-, yani AKP karşısında CHP’nin öncülüğünde bir çoğunluk, CHP’nin kendisi ya da başka partilerle işbirliği halinde, AKP ile karşıt duruma geldiğinde kendisine önerilecek uzlaşmayı reddetmeme taahhüdünü de bugünden kamuoyunun önünde ortaya koyması lazım. Bu değerlendirme, parlamento içindeki aritmetik nasıl tecelli ederse etsin, her siyasi partinin uymak zorunda olduğunu hissettiği bir model için de düşünülmelidir. Bu uzlaşma anlayışı, her pozisyonda AKP’nin zihninde olmalıdır. Bunun taahhüdünü vermesi lazım. Seçim sonrasında AKP, Mecliste azınlığa düştüğünde, kaytarmaması ve uzlaşma için kendisine sunulacak uygun çözümlere (hayır) dememesi için kararlı davranacağı taahhüdünü de kamuoyuna vermelidir. Çünkü bunlar takiye yapıyorlar. Bir gün başka konuşuyorlar, başka gün başka hareket ediyorlar. Şartlar değişince, fikirleri de değişiyor. Bu çelişkinin yaşanmaması konusunda topluma yeni bir taahhüt vermesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. (Başbakanın), cumhurbaşkanının Anayasaya, 102. maddeye uygun bir şekilde seçilmesini içine sindirme noktasına gelmiş olmasını da memnuniyetle karşılıyorum."

www.iyibilgi.com

Bu haber 374 defa okundu.