En Sıcak Konular

Günahları ve Sevaplarıyla AKP!

7 Temmuz 2007 20:31 tsi
Günahları ve Sevaplarıyla AKP! Türkiye yeni bir genel seçime yaklaşırken, 4.5 yıllık AK Parti iktidarının ekonomi performansı rakamlara nasıl yansıdı? 60. Hükümet’e nasıl bir ekonomi mirası bırakılıyor? Ekonomik başarı efsane mi gerçek mi?

Türkiye’nin 2000-2001 yıllarında yaşadığı iki büyük ekonomik krizin ardından iktidara gelen AK Parti hükümetinin en büyük şansı, tek başına iktidar olmasıydı. Ancak 59. Hükümet; bir yandan ekonominin yaralarını sarmak, bir yandan da tek başına iktidar olmanın gereği olarak iş, yatırım ve üretim ortamını sağlayıp iş ve aş üretmek zorundaydı. Ekonominin temel göstergeleri olan büyüme, üretim, enflasyon, faiz, ihracat, özelleştirme ve yabancı yatırım konularında başarılı bir performans gösteren AK Parti hükümeti, kısmî iyileşmelere rağmen işsizlik, ithalat ve cari açık gibi konularda eleştiriliyor. Esnaf, memur, işçi, çiftçi ve emekli kesimlerini ilgilendiren konularda üretilen politikalar ise göreceli olarak kimi zaman eleştirilirken, kimi zaman da övülüyor. Tavizsiz sürdürülen mali disiplin sayesinde ülke ekonomisi hem içerde hem de dışarıda büyük bir güven tazelerken, Türkiye, sıcak paranın cazibe merkezi haline geldi. 80 milyar doları aşarak on katına çıkan sıcak paranın etkisiyle döviz ucuzladı. Enflasyon düşerken, hızlı bir büyüme süreci yaşandı.

21 ÇEYREK ÜST ÜSTE BÜYÜME REKORU KIRILDI

1993-2002 yılları arasında ortalama yüzde 2.6 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, AK Parti hükümetleri zamanında ortalama yüzde 7.8 oranında büyüdü. Tarihinde ilk defa aralıksız 21 çeyrek üst üste büyüme başarısı gösteren Türkiye ekonomisi, Avrupa’nın en büyük 6. ekonomisi haline geldi. Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH), AK Parti iktidarında yüzde 120 oranında büyüme göstererek, 181 milyar dolardan 400 milyar dolara yükseldi. Bu rakamlara göre; kişi başına düşen gelir de ikiye katlanarak 2 bin 598 dolardan, 5 bin 477 dolara yükseldi.
2002 yılında 75.6 milyar YTL olan bütçe gelirleri yüzde 127 artışla 2006’da 171 milyar YTL’ye, giderleri ise yüzde 51.5 artışla 115.7 milyar YTL’den 175 milyar YTL’ye yükseldi. Bütçe açığı yüzde 90 küçülerek 40 milyar dolardan 4 milyar dolara geriledi. Bütçe gelirlerindeki artışta, dolaylı vergilerin payının artması ve son yıllarda artan özelleştirme gelirleri etkili oldu.

FAİZLER DÜŞTÜ, ŞİMDİ BORÇLARI ÖDÜYORUZ

Türkiye ekonomisinin en büyük kamburu olan borçlar, hükümetlerin ekonomi politikalarının en belirleyici unsuru oldu. AK Parti iktidarına da soğuk terler döktüren iç ve dış borcun döndürülmesinde bir sıkıntı yaşanmadı. Özel sektör borçlarının da dahil olduğu Türkiye’nin toplam borç stoku son beş yılda artmasına rağmen, kamu kesiminin net borç stoku 2005 ve 2006 yıllarında tarihinde ilk kez bir önceki yıla göre azaldı. Bu gelişmelere bağlı olarak kamu net borç stokunun milli gelire oranı 2002’de yüzde 78 iken, 2006 sonu itibariyle yüzde 44’e indi.

IMF İLE İLİŞKİLER ELEŞTİRİLSE DE SÜRÜYOR

Her seçim öncesinde siyasi partilerin önemli propaganda malzemelerinden biri olarak seçtiği Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkiler de dikkat çekiyor. Eleştiri oklarına rağmen IMF ile ilişkileri sürdüren AK Parti hükümeti, Türkiye’nin IMF’ye olan borcunu 23.5 milyar dolardan 7.6 milyar dolara düşürdü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “İstersek IMF’nin kalan borcunu da bir defada öderiz” derken; Merkez Bankası’nın 60 milyar dolarlık rezervine dikkat çekiyor. Merkez Bankası rezervi son beş yılda 26 milyar dolardan 60 milyar dolara yükseldi.

ÖZELLEŞTİRME VE YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI

Bu konuda büyük bir performans gösterilmesine rağmen, AK Parti hükümetlerinin en çok eleştirildiği konulardan biri de özelleştirme ve yabancıların Türkiye’ye ilgisi oldu. Ulusalcıların “Memleketi satıyorlar” şeklinde sloganlaştırdığı özelleştirme konusunda rekor kırıldı. Türkiye’de özelleştirmenin başladığı 1980’li yıllardan 2002’ye kadar gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarının toplam değeri 8 milyar dolarken, AK Parti iktidarında 18 milyar dolarlık özelleştirme işlemi yapıldı. Ekonomik ve siyasal istikrarın önemli bir göstergesi olan yabancı ilgisi de, AK Parti iktidarında adeta zirve yaptı. 1954-2003 dönemini kapsayan 49 yılda uluslararası doğrudan yatırımların miktarı hiçbir zaman yıllık 1 milyar doları aşmazken, Türkiye’ye 2006 yılında 20.2 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye geldi.

FAİZLER DÜŞTÜ; ANCAK!..

Hükümetin enflasyon ile birlikte düşürdüğü ve sık sık övündüğü konulardan biri de faizler... Yüksek borç miktarını döndürmek zorunda kalan hükümet, hem borçlanma faizlerini düşürmeye hem de borç vadesinin uzamasına büyük önem verdi. Son beş yılda faiz oranları yüzde 62.7’den yüzde 18 seviyesine kadar indi. Borçlanma vadesi ise eskiye oranla çok daha iyi duruma geldi. Bu arada, faiz harcamalarının Gayri Safi Milli Hasıla’ya oranı ise yüzde 16.4’ten yüzde 8 seviyesine düştü.

HÜKÜMET İŞSİZLİKLE MÜCADELEDE SINIRLI KALDI

AK Parti hükümetinin işsizlik konusundaki performansı, ekonominin ana kalemlerindeki kadar parlak değil. Türkiye’nin kronik sorunlarının başında gelen işsizlik, son beş yılda nerdeyse sabit kaldı. 2002 yılında yüzde 10.3 olan işsizlik oranı, 2006 sonu itibariyle bir miktar gerileyerek 9.9’a düştü. 2002’de 21 milyon 354 bin olan Türkiye’nin resmi çalışan sayısı, yüzde 1.3’lük artışla 2006 sonu itibariyle 22 milyon 330 bin kişiye çıktı. Türkiye’deki işsiz ordusuna her yıl yaklaşık 700 bin kişinin katıldığı düşünüldüğünde, AK Parti iktidarında yılda ortalama 700-800 bin kişiye istihdam sağlandığı anlaşılıyor. Türkiye’deki resmi işsiz sayısı ise 2.5 milyon civarında seyrediyor.

DIŞ AÇIK KATLANDI

2002-2006 döneminde ihracatta üst üste rekorlar kırılırken, cari açık Türkiye’nin yakasını bırakmadı. 2003-2006 döneminde yıllık ihracat yüzde 136 artışla 36.1 milyar dolardan 85.5 milyar dolara yükseldi. Geçtiğimiz günlerde açıklanan rakamlara göre; Haziran 2007 sonu itibariyle Türkiye’nin yıllık ihracatı 95 milyar doları aştı. Ancak ihracattaki bu başarılı performansa rağmen, Türkiye’nin büyük bir dış açık vermesini beraberinde getiren yüksek ithalat miktarı dikkat çekiyor. Türkiye’nin ithalatı ise 51.6 milyar dolardan 138.3 milyar dolara çıktı. Bunun sonucunda dış ticaret açığı 2006 sonu itibariyle 52 milyar doları buldu. 31.7 milyar doları bulan cari işlemler açığının finansmanında ise, AB ile müzakerelerin başladığı 2005’ten itibaren hızlanan doğrudan yabancı sermaye girişleri sayesinde şimdilik sorun yaşanmıyor.
haber7-ibrahim acar



Bu haber 401 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,844 µs