Siyasette bunu da gördük!

6 Temmuz 2007 15:33 tsi
MHP liderinin, seçim meydanında konuşurken ilmik atılmış ipi halka fırlatması Türk siyasetine yeni bir "seviye" getirdi. Bahçeli'nin bu tavrı ciddi eleştiriler aldığı gibi karikatürlere de konu oluyor. İşte Bahçeliyi eleştiren bir karikatür bir yazı!

Konuyu köşesine taşıyan Yeni Şafak yazarı Kürşat Bumin, "Miting kürsüsünde sahneye konan bu oyunun adı 'siyaset' mi?" diye sorarak, bu davranışın bir siyasal partiye yakışıp yakışmadığını sorguluyor.

Bumin, eleştiri oklarını, buradan gelecek birkaç oy için bu cepheye göz kırpan iktidar partisine de yöneltiyor.

(Karikatür: Yeni Asya, 3 Haziran 2007)

Kürşat Bumin / Yeni Şafak

Siyasette bunu da gördüm
Ben karşılaşmadım ama mutlaka televizyon ekranından da geçmiştir. Mutlaka geçmiştir, çünkü böylesi ile karşılaşabilmek her zaman nasip olmaz... Haberi okuyunca merak ettim doğrusu; yazılıp çizildiği gibi kürsüdeki genel başkanın elinde sahiden de elinde "ip" mi vardı?

Merakımı Zaman gazetesindeki fotoğraf giderdi. Yazılıp çizilenler doğru imiş meğer. Gerçekten de genel başkan bir ucu "hazır" hale getirilmiş makul uzunlukta bir "ip"i (urgan) bir iki kişinin yardımıyla miting alanına dolduran Erzurumlulara gösteriyordu. (Gazete, genel başkanın bu takdim işinin ardından elindeki "ip"i kürsüden aşağıya attığını da yazıyor.)

Genel başkanın ipi halka takdim etmesine yardımcı olanlar içinde tanıdık sima var mı diye fotoğrafa bir kez daha baktım.

Yoktu. Hangi "tanıdık simalar"ı mı arıyordum? Tahmin ettiğiniz gibi, Deniz Bölükbaşı (ve de özellikle) Gündüz Aktan da orada mıydı acaba? Bu iki emekli büyükelçi de söz konusu "ip"in halka takdiminde genel başkanlarına yardımcı oluyorlar mıydı acaba?

Gördüğüm kadarıyla yoktular. Ama unutmayalım; Erzurum'da –belki- yoktular ama bir sonraki mitingte belki onlara da –mecburen- sıra gelecek.

Söz açılmışken, bu iki milletvekili adayının "bozkurt selamı" verip vermeyeceğini, vereceklerse (vermeleri gerekir) nerede "milli olacaklarını"na dair merakımı da sizinle paylaşmak isterim. Bakalım o günkü halleri tavırları nasıl olacak? Bölükbaşı'nın iç dünyasını hiç mi hiç bilmediğimden onun bu "sembol"le tanışmasının hangi çerçevede cereyan edeceğini tahmin bile edemem. Ancak Aktan için durum böyle değil. O bizi yıllarca Radikal'deki köşesinde "mitler"in ve "psikanaliz"in yollarında epeyce dolaştırdığından, "bozkurt" meselesinin altından da mutlaka kolaylıkla kalkabilecektir.

(Şöyle bir fotoğraf hayal edin: Kürsüdeki "ip"i uçlarından kavramış Aktan ve Bölükbaşı, bir yandan da temmuz sıcağı altında "sembol"ü olması gerektiği gibi canlandırmaya çalışıyorlar... Bilmiyorum, belki de yanılıyordum; dışişleri bürokrasisi "gölge oyunu"nu iyi bildiğinden, adaylarımız bu işin altından belki de kolaylıkla kalkacaklardır.

Biz dönelim tekrar miting alanına:

Bahçeli'nin miting alanına "ip" taşıması doğrudan, Öcalan'ı idamdan kurtaranın kim olduğu sorusu etrafında tekrar alevlenen tartışmayla ilgili. Bahçeli'nin elinde "ip"le kürsüye çıkmasının nedeni, Başbakan'ın mitinglerde, Öcalan'ı idam ettirmeyenin MHP olduğunu söylemesi.

Sen misin MHP'yi bu çerçevede suçlayan... Bahçeli'nin şu sözlerine bakın:

"Apo'nun asılmasını engelleyen 11. protokolün altında benim, MHP'nin değil, senin iki yardımcın Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener'in imzaları var. (...) Allah'tan korkmaz adam; Öcalan'a sayın diyen, şehit ettiklerine kelle diyen sen değil misin? Dört yıl sekiz aydır tek başına iktidarsın. Sen neden asmıyorsun."

Ve de devamla:

"Al sana ip, bölücübaşını asabiliyorsan sen as."

Ne dersiniz; miting kürsüsünde sahneye konan bu oyunun adı "siyaset" mi?

Kürsüden "ip"i göstererek taraflarlarına "İdam! İdam!" diye tezahürat yaptıran bu hareket "siyasal parti" adını ne derece hak ediyor?

Son derece önemli bir adım atarak idam cezasını kaldıran Türkiye'de siyasi nutukların birkaç oy fazlası için seçmenin önüne açtığı şu kağıtlara bakın...

İdam edilmemesi şartıyla Türkiye'ye teslim edilen Öcalan'ın (teslim edildiğinde) idam edilmesi durumunda neler olabileceğinin miting nutuklarında cevabı yok...

Miting alanında halka takdim edilen "ip"in bugün kullanılması durumunda arkasının nasıl geleceğinin cevabı olmaması gibi.

Ne yani; "devletin başına Devlet geçecek" ve artık TBMM'de çoğunluğu ele geçirmiş olan MHP tekrar idam sehpaları mı kuracak?

Şimdi de gelelim bir başka siyasi fırkanın yine aynı çerçevede sergilediği son derece tutarsız ve yanlış politikaya:

Yukarıda hatırlattığım gibi Bahçeli'nin elinde "ip"le kürsüye çıkması, Başbakan'ın MHP'nin güçlü olduğu illerde yaptığı miting konuşmalarında Öcalan'ın idamının engellenmesine ilişkin yaptığı açıklamalar ile doğrudan ilişkilidir. Başbakan bu açıklamalarında "Milliyetçiyiz demekle milliyetçi olunmaz" diyerek sorumlu olarak MHP-Bahçeli'yi işaret ediyordu. Yani bir bakıma, "idamı kim engelledi" sorusu etrafında karşılıklı bir suçlama kampanyası yaşanıyordu.

O halde şimdi de Başbakan'a ve AKP'ye soralım:

Miting meydanlarında MHP'yi hedef alan bu suçlamaları yaparken samimi misiniz?

Samimi olamazsınız, çünkü sizden bu konuda bugüne kadar (miting alanlarına gelinceye kadar) tek bir cümle işitmedik.

Demek ki o zaman, bu suçlamayı, MHP'nin güçlü olduğu illerdeki MHP oylarını toparlamak için yapıyorsunuz.

Bu durumda Başbakan'ın kendisine şu soruyu yöneltmenizi öneririm:

Değer mi?

Bu haber 404 defa okundu.