En Sıcak Konular

TSK'yı 3. parti gibi meydana indirdiler

6 Temmuz 2007 10:25 tsi
TSK'yı 3. parti gibi meydana indirdiler 

Demirel ailesinin damadı, sağın önde gelen isimlerinden İlhan Kesici'nin CHP'den aday olması, Baykal liderliğindeki CHP'nin yaşadığı dönüşümü gösteriyor. Referans gazetesine konuşan Kesici'ye göre devletin yeniden restore edilmesi gerekiyor.

İlhan Kesici'ye göre AK Parti gelmiş geçmiş en Amerikancı Parti. Kesici, "Kürtlerin çok seveceği ve çok saygı duyacağı bir Türk öndere ihtiyaç var" d^üşüncesinde....  
             
 

Nuray Başaran'ın röportajı

Uzun yıllar bürokrasinin önemli makamlarında bulundu. Sonra elli küsur yıl siyaseten ülkeyi yöneten Demirel ailesinin damadı olunca, gözler ona çevrildi. Oysa o, başarılı bürokrasi deneyiminden sonra siyaseti de kendine hak görmüştü. Siyasette attığı her adım ise İlhan Kesici olarak değil, Demirellerin damadı olarak görüldü. Bu nedenle attığı her adım, gittiği her siyasi çizgi farklı değerlendirildi.

Oysa İlhan Kesici, sadece İlhan Kesici idi. Son olarak, sağ bir çizgideki duruşuyla 22 Temmuz seçimleri öncesinde CHP’li oluşuna da bu pencereden bakıldı. Kimilerine göre siyasetin duayeni Süleyman Demirel 22 Temmuz seçimlerini dizayn ediyordu ve bu nedenle de Kesici’yi CHP’ye göndermişti.

Tam bu noktada CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Güniz Sokak'ta Demirel’i ziyareti ise, bu söylentilerin tuzu biberi oldu. Oysa sorgulanması gereken Kesici ile CHP’nin örtüşüp örtüşmeyeceği, CHP’nin sağa açılımının ne anlama geldiği ve bu sağ açılım projesinden CHP’nin iktidara taşınıp taşınmayacağıydı. Kuşkusuz 23 Temmuz sabahı ortaya çıkan tablo bu sorulara az çok cevap verecek. Ancak öncesinde İlhan Kesici ile hem bu sorulara cevap aradık, hem de CHP’li olmasındaki Demirel’in rolünü hatta CHP’ye geçerken Menderes’ten aldığı helalliğin ne anlama geldiğini, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve geleceğe dair ekonomi politikalarını değerlendirdik. Kesici’ye göre, şu anda uygulanan ekonomi politikaları bir milli güvenlik problemini ortaya çıkarmış durumda. Piyasa ekonomisi anlayışının yanlış uygulanması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni piyasa devleti haline getirmiş. Kesici, bu iddialı yorumları, iddialı çözümleri ile birlikte bize sundu.

* Bir röportajınızda "Deniz Bey solda, ben sağda olsaydım daha iyi olurdu" dediniz. Gerçekten CHP’nin sağa açılmasına alışamadığınız için mi bunu söylediniz yoksa CHP’de kendinizi CHP’li gibi değil de farklı hissettiğiniz için mi?
Cümleler röportaja böyle yansıdı. O manşet doğru bir manşet değildir.

 Kendinizi hakikaten solda Deniz Bey'i de sağda mı görüyorsunuz?
Şimdi bizim işimiz, bizim siyasi ailemiz CHP’dir. CHP’yi benimsemeden CHP’ye katılmış değilim. Benim durumumdaki bir insanın bütün bir siyasi hayatında verdiği verebileceği en ciddi siyasi kararlardan bir tanesini verdim muhtemelen. Bu gelişi güzel verilebilecek kolay verilebilecek bir karar değildir. Deniz Baykal’ın şahsiyeti ve fikri yapısının tamamına ben politik müktesebat diyorum. Bu aynı zamanda devlet müktesebatıdır. Yani içinde bulunduğumuz gün ve önümüzdeki 5 yıl Türkiye’de bir insanda en çok aranması gereken ve bir partide en çok aranılacak birinci özellik devlet müktesebatıdır. Çünkü bu 4 sene içerisinde Türkiye her ne çektiyse devlet nosyonu, devlet anlayışı olmayan bir dar çekirdek kadro yüzünden çekti. O yüzden devletin yeniden restore edilmesi lazımdır.

* Gördüğüm kadarıyla anayasal kurumlarla birlikte yönetmekten daha çok, çatışma ile yönetmeye gidiş var son zamanlarda Türkiye’de?
Mesela Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimi oldu, Sarkozy seçildi. 2. turda aldığı oy yüzde 53'tü. Ak Parti'nin aldığı oyun 1,5 katından 2 puan fazla. Sarkozy aldığı bu oy oranının esprisinde olsaydı, kendini kral ilan etmesi gerekliydi. Halbuki Sarkozy, 20 bakanlığın 6’sını dışişleri bakanlığı Sosyalist Parti'ye ait olmak üzere kendi muhalif partilerine verdi.

* Peki bu örnekten yola çıkarak diyelim ki 23 Temmuz sabahı CHP birinci parti oldu ve hükümet kuracak sandalye sayısına sahip oldu. Sarkozy modelini Deniz Bey'e önerir misiniz? Mesela AK Parti'den 2-3 kişiye bakanlık görevi verilebilir mi?
Ne tür bir seçim çıkacağını görmek lazım. Ama benim kanaatim Türkiye’nin normalleşmesi için ne yapılması icap ediyorsa onların tamamı yapılmalıdır.

* Bu size hatırlatılabilir ama...
Bana hatırlatılırsa sevinirim, ben de hatırlarım ama buna benzeyen işler yapılmalıdır. Bir tane siyasi parti hiç olmazsa illa da bunun AK Parti olması şart değil ama rakip siyasi partilerden kıymetli insanları değerlendirebilirse, Türkiye çok rahatlar. Yani Türkiye’de partilik, particilik iyidir ama partizanlık kötüdür. İnsanın belli bir fikre taraf olması iyidir ama tarafgirlik kötüdür. Mesela başka bir vadi olmakla beraber Kürtlerin çok seveceği ve çok saygı duyacağı bir Türk öndere ihtiyaç vardır.

* Nasıl yani?
Mesela adam şunu diyebilir, "Bu adam benim etnik yapımdan değil ama iyi bir adam, temiz bir adam, güzel bir adam. Bu adam hem Türkiye’nin bütünü için, hem bizim için güzel işler yapar' diyebilmesi lazım. Soldaki bir insanın sağdaki bir insanda böyle bir saygıdeğer özellik bulabilmesi iyi bir şeydir.

* AK Parti iktidara geldikten sonra şu meşhur 2001 krizindeki Anayasa kitapçığı fırlatılmasıyla adeta devlet kurumları diken üstünde oturur oldu. Türkiye ekonomisi adeta "üf" desen gidecek hal aldı. Bir de yine Sayın Başbakan birkaç gün önce 27 Nisan bildirisi ile ilgili, paşaya borsada yüzde 12 kayba sebep olduğunu söylediğini ifade etti. Sizce ekonomik olarak ne durumdayız?
Bir, bu ekonomi, devlet münasebeti çok önemli bir haldir. 21. yüzyılın ekonomi modeli bütün dünya için de Türkiye için de serbest piyasa ekonomisidir. Ama devlet piyasa devleti olamaz. Devletlerin görevi bütün piyasaları regüle etmektedir. 12 Nisan 2007 tarihinde Türk Genelkurmay Başkanı'nın söylediklerinden kapının eşiğindedir. "1920 şartlarındadır" dedikten sonra ne yapacağız, oturup bekleyecek miyiz, hayır. Bunun yöntemlerinden bir tanesi parametreler diğeri de Kuzey Irak’a girmektedir. Kuzey Irak’a girmeliyiz, gireriz, girdiğimiz zaman başarılı olur muyuz gibi sorular soruldu. İş dünyasının önde gelen insanlarından bir kaçı da "Bu işler böyle söylenmez, söylenmemelidir çünkü piyasalar bundan rahatsız olur" gibi laflar söylediler. Bu çok yanlış bir yaklaşım. Hadi iş dünyasındaki hali bırakalım, tabi karşılanabilir. Devleti yöneten insan olan Başbakan'ın, "siz şöyle bir demeç verdiniz veya şunu yaptınız ve piyasalar bundan yüzde 12 etkilendi" demesi kadar hafif bir hal olamaz. Bu bir hafifliktir, devleti bilmemektir.

* Ekonomi, terör şu an Türkiye’nin sorunları arasında...
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik hal aynı zamanda bir milli güvenlik sorunudur.

* Kuzey Irak’a girilmeli midir?
Türkiye’nin referans insanları ve referans kurumları olur. Milli güvenlikle ilgi referans kurum bir siyaset kurumudur bir de Türk ordusudur. Genelkurmay Başkanı diyor ki, "Türkiye Kuzey Irak’a girmelidir." Boğaz 9 boğumdur Anadolu tabiriyle 8'ini yutacaksın 9'uncuda konuşacaksın. Ben Türk Genelkurmay Başkanlığı'na gelmiş olan insanların özellikle şimdi ki Genelkurmay Başkanımız'ın 8 kere lafını yuttuğunu 9'uncuda ancak lafını söylediğine inananlardanım.

* Milli güvenlik ile ilgili sıkıntılardan dolayı TSK’nın ve Genelkurmay Başkanı'nın görüş bildirmesi ile ilgili adeta bir askeri darbe gölgesinde seçime gidildiği yönünde bir atmosfer yaratıldı. Geçen günlerde bir gazeteci arkadaşımız Washington’daki darbecileri yazdı. İsmi sayılan kişiler arasında sanıyorum sizin de tanıdığınız Amerikalılar var. Washington’dan Türkiye’yi nasıl görüyorlar, siz ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de en Amerikancı yönetim AK Parti yönetimidir. Amerika’ya ne kadar itibar eden yönetim varsa, bugünkü yönetim onların toplamından daha fazla Amerikancı ve Amerika’ya kulluk eden bir yönetimdir. Diğer yandan, bu devletle TSK’yı seçim meydanlarına da indirdiler.

Sanki TSK 3. bir partiymiş gibi...
Evet. Şimdi iki önemli şey vardır, birisi kutlu değer, diğeri de dindir. Bu din herhangi bir siyasi partiye sığmaz sığmamalıdır. O zaman sığdırılırsa din din olmaktan çıkar, bir siyasi parti olur. Bu arkadaşlar geldikleri ideoloji itibariyle ama en çok bu dönemde dini iç siyaset malzemesi olarak da en çok kullanan insanlardır. Dindar cumhurbaşkanı, Müslüman cumhurbaşkanı seçilmesi seçilmemesi noktasına getirdiler. Yani ellerinde 360 tane milletvekili var bir tek ihtiyaç duydukları sayı 7, istedikleri insanı cumhurbaşkanı yapma şansı varken; Recep Tayyip Erdoğan Bey kendi gönlünden geçirdi. Aday bile olamadı. Ama resmen aday ettikleri Abdullah Gül’ü de seçtiremediler. Burada hem demokrasi anlayışlarının eksikliği, uzlaşma kültürlerinin sıfır olması, hem de kriz yönetimini becerememeleri münasebetiyle yüksek bir basiretsizlik ortaya çıkmıştır. Fakat bunu böyle algılamak ve takdim etmek yerine, getirdi bütün bu beceriksizliği din eksenine oturttular. Karşısına da güya kim kabul etmedi, bir CHP etmedi, iki Türkiye’nin yargısı etmedi, üç Türkiye’nin silahlı kuvvetleri etmedi. Çünkü CHP, yüksek yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri, müştereken dindarlığı münasebetiyle Abdullah Gül’ü Türk halkına şikayet ediyor. Bu kendilerini dindar, kendilerinin dışındaki herkesi dinsiz ilan etmek gibi çok tehlikeli bir tavırdır. Halbuki din herkesin mükaddesidir. Her kimki dini siyaset arenasına siyaset mitinglerine indirirse, en büyük zararı dine vermiş olur.

CHP’ye geçerken Sayın Demirel’e görüş sordunuz mu? Malum bir akrabalığınız söz konusu?
Biraz hısımlığımız var. O hısımlık, benim için akrabalık, yakınlık devlet hayatında anlamı olan şeyler değildir benim için. Ben inanıyorum ki sayın cumhurbaşkanımız için de öyledir.

Çünkü son zamanlarda özellikle geçişinizi sürpriz bulanlar Sayın Demirel’in sizi oraya yönlendirdiğini belirtiyorlar.
Çok yanlıştır.

Peki ne dedi CHP’ye gidince?
Şimdi ben yakını olarak gidip cumhurbaşkanına danışırsam, kendi iç siyaset argümanlarım için sayın Cumhurbaşkanını iç siyaset malzemesi haline getirmiş olurum. Bu özeni göstermesi gereken Sayın Cumhurbaşkanı değil, benim. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı danıştığınız zaman ne diyecektir? "Bir, hakkında hayırlı olur inşallah. İki, bana göre bu doğru bir karar olmayabilir." Her iki laf da mutlaka duyulur ve kendi alacağım almam gereken bir karar münasebetiyle sayın Cumhurbaşkanını getirip iç siyaset malzemesi yapmış olurum. Ben bunu yapmam. Ama aile büyüğüm olarak anneme danıştım. Annem, ondan daha önemli eşim. Eşim eğer razı olmasaydı, 'CHP’li olamam' deseydi, çok ciddi bir sıkıntı yaratırdı bu tabii ki.

* Ama Aydın Menderes’e gidip helallik aldığınız yazıldı.
Söyleyeyim, gitmedim. Bu helallik almak Türk örfünün, kültürünün bizim dinimizin unsurlarından bir tanesidir. Birlikte çalıştığınız arkadaşlarınıza, "ben şimdi ayrılıyorum bana hakkını helal et" demek, insani bir haldir, siyasi bir hal değildir. Daha popüler olması sebebiyle Aydın Bey biliniyor ama ben ben ulaşabildiğim yüz civarında arkadaşımdan helallik istedim.

* Yüz kişiye sordunuz ama Sayın Demirel’e gitmediniz, alınmamış mıdır?
Alınmaz. Sayın Demirel takdir eder bu işi. Çünkü "aferin İlhan Bey'e ki, beni iç siyasete bulaştırmama özeni gösterdi" diye.

BAYKAL'ın CHP'Sİ ORİJİNAL CHP
Mutlaka çok soruldu ama neden CHP'yi tercih ettiniz?
Birincisi, devlet etkisi. Yani CHP’nin de farklı farklı dönemleri vardır. Teferruatına girmek doğru değildir ama Atatürk’ün CHP’si, İsmet Paşa'nın CHP’si Bülent Ecevit'in CHP’si, Erdal İnönü’nün CHP’si, Deniz Baykal’ın CHP’si. Ben Deniz Baykal'ın CHP’sini orijinal CHP’ye en yakın CHP olarak görüyorum.

* Orijinal CHP’den kastınız nedir?
Yani Atatürk CHP’sine en yakın görüyorum.

* Türkiye sizi hep birinci adam pozisyonunda gördü. CHP’de kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Bir ikinci adam pozisyonunda mısınız?
Hayır. CHP’de fikri ve siyasi müktesebatı itibariyle katkı vermesi amacıyla, ister muhalefette ister iktidarda, fikri ve şahsi katkı vermesi amacıyla davet edilen, yüksek bir davetiye çıkarılan, bunu en prestijli seçim bölgesi olan İstanbul’un Anadolu yakasının en prestijli sırası ile somutlaştırılan bir insan olarak görüyorum ve bundan da gurur duyuyorum. O yüzden ikinci, üçüncü adamlık bölümü önemli değildir. Bana düşen iş bu onurlandırmaya karşı cevap vermektir. Yani yüksek bir katkı sunmaktır.

* Meclis Başkanı Bülent Arınç da CHP’yi yeniden tanımlayalım diyor. Onların da rahatsızlıkları var, acaba aynı restorasyonu mu kastediyorsunuz?
Tam ters istikametteki restorasyonlardır. Hem bu arkadaşlar başından itibaren bürokratik devlet gibi bir laf icat ettiler. Bunlar normal şartlarda karşı devlet etkisi olan, devlete karşı etkisi olan insanların ideolojilerin yaklaşımıdır. Netice itibarıyla devlet bürokrasidir. Yani devletin kurumları vardır, buralarda çalışan üst düzey yöneticilere bürokrasi denilir. Yani iki buçuk milyon memurun tamamına bürokrasi denilmez. Bunlar bürokratik devlet derken kurumları olmayan bir devleti kastediyorlar.


İLHAN KESİCİ KİMDİR
1948 Sivas, Zara doğumlu olan İlhan Kesici lisans ve yüksek lisansını ODTÜ'de Endüstri Mühendisliği bölümünde yaptı. Bürokrat olarak Devlet Demir Yolları (DDY) ve Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) çeşitli görevlerde bulunan Kesici, daha sonra müsteşarlık yaptı. Kesici, 1995-99 yılları arasında da Anavatan Partisi’nden Bursa milletvekilliğinde bulundu.

Referans
 



Bu haber 698 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    11,767 µs