Yükselen milliyetçilik mi, ulusalcılık mı?
3 Temmuz 2007 15:11 tsi
Haluk Özdalga, SETA tarafından düzenlenen "Yükselen Milliyetçilik mi, Ulusalcılık mı" konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Özdalga, panelde milliyetçilikle ilgili neler anlattı? Osmanlı İmparatorluğu milliyetçi akımların etkisiyle mi dağıldı? İşte ay
AK Parti Ankara 1. Bölge Milletvekili Adayı Haluk Özdalga, modernleşme süreci çerçevesinde Kürtlerin aşiret kimliklerinin parçalanmaya, milli kimliklerinin ortaya çıkmaya başladığını belirterek, "Bu durum, ayrı bir devlet talebine dönüşmeden, sorunları demokratik bir ortamda çözmeye çalışmalıyız" dedi.
Haluk Özdalga, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından, vakıf genel merkezinde düzenlenen, "Yükselen Milliyetçilik mi, Ulusalcılık mı" konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasında, milliyetçiliğin, gelecek 10-15 yıl içinde ülkenin kaderini belirleyeceğini savunan Özdalga, "Liberalizmin, faşizmin bazı değişik tanımlarını yapabilirsiniz ama milliyetçiliğin altını kazıdığınızda, ’aynı millete mensup insanların bir devleti olsun’ düşüncesi görülebilir" dedi. Milliyetçilik kavramının 1700’lü yıllarda Avrupa’da ortaya çıktığını, 1800’li yıllarda ise güçlendiğini anlatan Özdalga, "milli devlet" olgusunu ortaya çıkaran en önemli nedenlerden birinin "sanayileşme" olduğunu söyledi. Osmanlı İmparatorluğu’nun, milliyetçi akımların etkilerini en şiddetli yaşayan devlet olduğunu ifade eden Özdalga, bu akımların etkilerine dayanamayan imparatorluğun dağıldığını savundu. Özdalga, Osmanlı tarihinin milliyetçilik açısından eşsiz bir laboratuvar olduğunu belirterek, Osmanlı’yı yönetenlerin ve aydınların milliyetçi akımları doğru analiz edemediğini söyledi. Türkiye’de günümüzde de milliyetçilikle ilgili doğru analizler yapılamadığını savunan Özdalga, şöyle devam etti: "Türkiye’de bir Kürt sorunu, Kürt milliyetçiliği sorunu var. Açık söylüyorum, bu konunun halledilmesinde ciddi başarısızlıklar yaşadık. Türkiye, halen bu konuyu tam anlamıyla ’bitirebiliriz’ noktasına gelmedi. Modernleşme süreci çerçevesinde Kürtlerin aşiret kimlikleri parçalanmaya, milli kimlikleri ortaya çıkmaya başladı. Bu durum, ayrı bir devlet talebine dönüşmeden, sorunları demokratik bir ortamda çözmeye çalışmalıyız."
MHP ADAYI BİLGİN
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, MHP MKYK Üyesi ve Ankara 2. Bölge Adayı Doç. Dr. Vedat Bilgin ise Türklüğü bir etnik kimlik olarak değil, millet kimliği olarak algılamak gerektiğini belirterek, "Bizim milliyetçiliğimiz, etnik kimliklere vurgu yapan bir milliyetçilik değil" dedi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde imparatorluğun sahip olduğu değerlere inanan aydınların, "büyük şok" yaşadığını anlatan Bilgin, bu nedenle durumun yanlış analiz edildiğini, hatta "ülkeyi tamamen başka ülkelerin boyunduruğuna terk edelim" anlayışı içinde olanların ortaya çıktığını söyledi.
Dünyadaki ekonomik ve siyasal gelişmeleri kavrayamama durumunun cumhuriyet döneminde de sürdüğüne dikkati çeken Bilgin, "Türkiye’nin, halen yarı-köylü bir toplum yapısı ve sanayileşmesini henüz tamamlayamamış bir ekonomik yapısı var. Sanayileşme devrimini tamamlayan ülkeler post-kapitalizm dönemine geçerken biz hala dış borç, iç borç, bunlarla uğraşıyoruz" diye konuştu.
Bilgin, dünyanın tüm ülkelerinde milliyetçiliğin "orta sınıf hareketi" olarak ortaya çıktığına dikkati çekerek, milliyetçiliğin Türkiye’de de bu rotaya oturmaya başladığını söyledi. Bilgin, "Milliyetçiliği, ayrımcılık yapan bir ideoloji olarak değil, Türkiye’nin bütünlüğünü sağlayacak ortak bir payda olarak algılamak gerekiyor" dedi.
Kendilerini, "ulusalcı" diye adlandıranların iki temel sorunu bulunduğunu ifade eden Bilgin, şunları kaydetti:
"Bunlar, ilk önce kendi tarihleriyle barışık değiller. Sonra da hep nedense, ’Türkiye 1950’den sonra kötüye gitti’ derler. Ne oldu bu tarihten sonra? Türkiye çok partili hayata, demokrasiye geçti. Bu nedenle bunların anti demokratik tavırlarını hissetmemek mümkün değil.
Milliyetçilik ise tüm ideolojilerden daha fazla demokrattır. Bir liberal ya da faşist için demokrasi gerekli olmayabilir. Eğer ’hakimiyet-i milliye’ diyorsanız demokrasi şarttır, milliyetçilerin demokrat olması gerekir." Araştırmacı Ahmet Özcan ise "Osmanlı bakiyesi" olan Türkiye Cumhuriyeti’nin farklı bir milliyetçilik dönemi yaşadığını söyledi. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından Anadolu topraklarının, imparatorluğa ihanet etmeyen insanlar tarafından bir "iç kale" olarak algılandığını anlatan Özcan, "İşte, Misak-ı Milli bu insanların birlikte yaşama ahdidir. Bu ideolojinin adı vatanseverliktir" dedi.
Özcan, ülkeye yönelik bir tehdit algısı olduğunda milliyetçiliğin yükselişe geçtiğini ifade etti.
milliyet
Bu haber 267 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle