En Sıcak Konular

''Ferrari'sini satan aikidocu''dan 56 milyar dolarlık iddia!

1 Temmuz 2007 16:47 tsi
''Ferrari'sini satan aikidocu''dan 56 milyar dolarlık iddia! Sabancı Grubu’na bağlı Aksigorta’nın, Akhayat’ın ve Akmenkul Değerler’in murahhas azasıyken istifa edip oyunculuğa soyunan Hakan Karahan, Kıyamet Haritası isimli son kitabında, geçtiğimiz yıl yaşanan krizde Koç, Sabancı, Şahenk, Do

Sağır Oda dizisinin Oğuz Bey’i, içeriden ve dışarıdan gelen ekonomik tehditleri incelemek ve bertaraf etmek için bir örgüt kurulmasını öneriyor. Sabancı Grubu’na bağlı Aksigorta’nın, Akhayat’ın ve Akmenkul Değerler’in murahhas azasıyken istifa eden Hakan Karahan, “Ferrari’sini satan aikidocu’ modunda dolaşırken şairliğe, yazarlığa, senaristliğe ve nihayet oyunculuğa merak sardı. Senaryosunu yazdığı Sağır Oda dizisinde istihbaratçı Oğuz Bey rolüyle ekranlara geldi. Aktörlerin çoğu öldü, dizi bitti. Ancak Oğuz Bey, hızını alamadı ve Sağır Oda çizgisinde Kıyamet Haritası isimli yeni bir romana imza attı. İstihbaratçı Oğuz Bey, yine İttihatçı romanlardakilere benzeyen, kendini devlet için feda edebilecek bir kahraman olarak çıkıyor karşımıza.

Ortada yine vatan millet meselesi var. Bu sefer Türk ekonomisi dolayısıyla ulusal güvenlik tehdit altında. ASIT (Army Security Intelligence Team) yani Ordu Güvenlik İstihbarat Birimi bunun için vazife başında. ASIT’ın kuruluş amacı, ulusal güvenliğin sağlanması için içeriden ve dışarıdan gelen ekonomik tehditleri incelemek ve bertaraf etmek. Ne pahasına olursa olsun tehdidin ortadan kaldırılması. Askerî bir birim olduğu halde nedense doğrudan başbakana hesap veriyorlar. Konu ekonomik tehdit olunca, birimdeki elemanlar, parası olan ülkelerden bizim gibi fakirlere akan kaynaklara, risklere, faiz ödemelerine, içerideki ve dışarıdaki borsa yatırımcılarına, fon yöneticilerine, herkese ve her şeye dikkatlice bakıyor. Çünkü iç borçlarımızın yüzde 20’si yabancılarda. Borsada “gavurların” payı stoklarda yüzde 70. Sermaye hareketlerinde ise her yıl ülkeye 50-60 milyar dolar civarında döviz gelmezse, cari açığı kapatamayız. Eh tabii bu kadar paranın girdiği ülkemiz, içten ve dıştan finansal tacizlere açık olmamalı, kullanılmamalı. Ulusal güvenliğe bir tehlike gelmemeli. İşte ASIT bunun için var.

Esra Caner isimli ajanımız normalde Dışişleri Bakanlığı’nda çalışıyor. Milli Güvenlik Kurulu’na bağlı Toplumla İlişkiler Başkanlığı’nda görevli. Genelde psikolojik istihbarat konusunda önemli hizmetleri olmuş. Derin gırtlak diye tabir edebileceğimiz mertebede eğitim almış önemli uzmanlardan biri. Yabancı değil, aileden biri. Kıbrıs’taki TMT’ci Yıldırım Bey’in kızı. Ona sahte kimlik düzenleniyor. Sermaye Piyasası Kurulu’nda, Yabancı Yatırım Fonları Mevzuatı Daire Başkanı olarak çalışıyor gibi gösteriliyor. Bu arada Soros kadar büyük oynayan Spencer Darius isimli bir spekülatörün Türkiye’nin aleyhine bir görev emri aldığı istihbaratı geliyor. Darius’u enselemek için yurtdışı kaynaklı yatırım fonları katılma belgelerinin Türkiye’de satışıyla ilgili prosedürleri yeniden düzenlemek için, Amerikan kökenli yatırım fonları ile temaslarda bulunmak üzere en üst düzey yetkililerle randevular ayarlanıyor. Esra’nın görevi başımıza nasıl bir çorap örüleceğini öğrenmek.

Koç, Sabancı, Şahenk, Doğan...

Londra’daki Uluslararası Finansal Forum’a giden Esra, Darius’un isteği üzerine Venedik’e geçiyor. Esra görüşme sırasında, Darius’un laptopundaki, notebook’undaki bilgileri kopyalayıp merkeze bildirecek; odasına da dinleme cihazı yerleştirecekti. Esra bilgileri çalıyor ve çipi dişinin içindeki boşluğa yerleştiriyor. Köstebeğin biri Türkiye’den olayı ispiyonlayınca operasyon suya düşüyor. Ekipteki herkes öldürülüyor, Esra Güney Kıbrıs’a naklediliyor. 17 Kasım Örgütü liderlerinden Alexandros Giotopoulos’un oğlu Stavros’un elinde bulunan Türk ajanını kurtarmak için askerler, Silahlı Kuvvetler’le bağlantılandırılmaması için sivil birini istiyor. Bu iş için borsacı kahramanımız Sinan Doğukan seçiliyor...

Hakan Karahan, kitaptaki operasyon boyunca piyasalara ilişkin tecrübesini aktarıyor. Tıpkı Sağır Oda dizisinde yaptığı gibi finansal piyasalarla ilgili içeriden bilgiler veriyor. Karahan dizide “ Silkeleme Operasyonu”nu ekrana taşımıştı. Kıyamet Senaryosu’nda da finansal piyasalarda dönen dolapları anlatıp, gerçek olaylarla bağlantı kurup mesajlar veriyor aslında. Kitabın başında bunlar ‘kurgudur’ dese de 25 Haziran 2007 tarihli Cafe Milliyet’e verdiği röportajda “... Finansal bilgiler, Türkiye’nin AB’ye giriş süreci, Kıbrıs’ın mazisi, tamamen gerçek.” diyor. Karahan’ın gerçek dediği bu finansal bilgiler ilginç. Mesela geçtiğimiz yıl şubat sonunda yaşanan kriz sonucu Borsa 200 milyar dolardan 110 milyar dolara düştüğünde Türkiye’nin önde gelen aile şirketlerinin çok büyük değer kaybettiğini yazıyor. Karahan, şirket birleşmesi için İstanbul’a gelen yabancı işadamına “Borsa’da başı çeken grupları tanıyorum. İşim bu. Sadece Koç, Sabancı, Şahenk, Doğan ve İş grubu şirketlerinin düşüşteki toplam değer kaybı 56 milyar dolardı. Şimdi aradan bu kadar zaman geçince toparlandı tabii.” diyor. Karahan, krizlerin bitmesi için bu 5 aile şirketinin birer milyon dolar vermesini öneriyor. Şirket patronları için 5 yılda 60 milyon dolar verip istikrarı muhafaza etmenin, krizlerde birkaç ayda 56 milyar dolar değer kaybından daha iyi olduğunu savunuyor.

Hakan Karahan’ın 21 yıllık mesleki bilgilerini kullanarak aktardığı bilgiler, tüyolar aslında mali polisin de dikkatini çekecek nitelikte. Karahan, adını vermeden bahsettiği bu finansal çetelerin yakalanmasının zor olduğunu savunsa da konuyla ilgili görüştüğümüz uzmanlar, sıcak paranın kaçmaması için devletin inceleme başlatamadığını söylüyor.

HAKAN KARAHAN’I İYİ TANIRIM!

Akşam Gazetesi ekonomi yazarı Deniz Gökçe, eski bankacı Hakan Karahan’ın beş aile şirketinin kayıplarıyla ve borsayla ilgili yazdıklarını inandırıcı bulmuyor. Gökçe’nin, “Kendisi biraz k...tır” dediği Karahan ve borsayla ilgili görüşleri şöyle: “Borsa yüzde 10 aşağıya çakıldığı zaman birisi elindeki değeri kaybediyor diye düşünüyor. Ancak borsada biri kaybettiği zaman biri kazanıyor... Adamlar çekiliyorlar 2006 mayısında borsa yere çakılıyor. Ondan sonra giriyorlar; endeks yükseliyor 2 bine. Bunda bir komplo yok ki. Borsa dediğin yer spekülatörlerin oynadığı bir yer. Hiçbir kimse kendi başına bir borsayı ayarlayamaz. O spekülatör olarak oynayanların her biri zaten bu işin bir parçası. Borsada kimin aldığını takip etmek lazım. Sabancı grubunun hisselerini birisi satıyor. Satan bir Türk alan bir Türk ise Türkiye’ye bir zararı yok. Satan bir yabancı alan bir Türk ise Türkiye’ye kârı var. Çünkü yabancı değer kaybediyor, Türk ucuza almış oluyor. Satan Türk alan yabancı ise o zaman yabancı kâr ediyor. Orası bir kumarhane. Orda spekülatörler oyun oynar. Dünyanın her yerinde aynı şekilde oynanıyor bu oyun. Kendisi kafadan k...tır. Bu adam motosikletle gezer. Elinde eldivenle dolaşır. Kendisine sinyaller geldiğini falan söyler. Milliyetçi takılıyor helhalde. Hakkaten k...tır. Ben çok iyi tanırım. Öyle bir sürü kitaplar yazdı o. Kendisinin özel güçleri falan olduğuna inanıyor. Benim açımdan hiçbir kredibilitesi olmayan birşey o. Ekonomiyle borsanın ne alakası var. Borsa aşağı inince sizin evde yemek mi pişmiyor. Bu kadar ekonominin içindeyim, ömrümde bir defa borsa kağıdı, döviz almadım.”

ASIT GİBİ BİR ÖRGÜT GEREKLİ

Zaman Gazetesi ekonomi yazarı Selim Işıklar, borsacı Hakan Karahan’ın kitabında iddia ettiği gibi Koç, Sabancı, Şahenk, Doğan ve İş Grubu’nun borsada 56 milyar dolar kaybetmediğini söylüyor. Ancak ekonomiye yönelik tehdiklere karşı ASIT gibi bir birimin kurulması fikrini destekliyor: “56 milyar dolar bana göre fiktiftir. 56 milyar dolar kaybetmeleri için açık pozisyonlarını kapatmaları gerekiyor. Öyle bir durum yaşanmadı. Olsa bilançolara yansırdı. Böyle bir kayıp yoktur. Gerçek kayıplar olmuştur ama onlar 4-5 milyar dolardır. Dolayısıyla ekonomik tehditleri incelemek ve bertaraf etmek için bir birim gerekli bence. Ofer Türkiye’ye giremedi. Demek ki bir mücadele var. Her kişiye de izin verilmiyor. 2001 yılında bize zarar verenleri hatırlayın. Öyle hafiye usulü mutlaka olacak ama gerçekleri de görelim. Geçen seneki olayın dışında çok anormal bir şey hissetmedim. Hatta o zaman 30 kişi gözaltına alınmış, Maliye Bakanı “Bu spekülasyonları yerli yapıyor, yabancı yapmıyor” demişti. Ben o zaman yazmıştım. Çok büyük hisselerde yapıyorlar. İş Bankası’nda yapıyorlar. İş Bankası’nın 1 kademesi 10 puan etkiliyor endeksi. Yani sen İş Bankası’nı yüzde 20 aşağı indirirsen endeksi 10-15 bin puan aşağı indirebiliyorsun. Ben o zaman bir bu hareketleri bir de dövizdeki hareketleri incelesinler dedim. Dövizdeki spekülatif hareketleri kimler yaptı? Ne 1994’te ne 2001 yılında herhangi bir inceleme yapılmadı. Böyle şeyler yaşanıyor ama bunu da hiç kimsenin hiçbirzaman ortaya çıkardığını görmedim. Bunlar tabi çıkartılabilir. İncelenirse ne olur karşısındaki korkup hisseleri satmaya başlarlar. Korkutmamak adına bu yapılmıyor.”

M. Yaşar Durukan - Zaman Pazar



Bu haber 814 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,679 µs