En Sıcak Konular

Düşman olduğumuz tüm kardeşlere mesaj var!

1 Temmuz 2007 16:30 tsi
Düşman olduğumuz tüm kardeşlere mesaj var! İnsani niteliklerimizi sıfıra indirgeyen, ırkı putlaştıran, milliyeti ‘mit’leştirdikçe geri kalan herkesle bir gün kardeş olma ihtimalimizi ortadan kaldıran bu ‘kendi elimizle kutsal yapma tutkusu’ bizi kardeşlikten uzaklaştırmıyor

Leyla İpekçi'nin Zaman'daki yazısı:

Yitirdiğimiz kardeşliği ararken…

Varlık alanına ilk çıkışta, hakikatin daha ilk tezahüründe sonsuz isim var. Bir sözle yaratılmış sonsuz isimleriz… Kâinatın indeksinde, yaratılışın kaynağında, çokluğun birliğinde kardeş değil miyiz zaten hepimiz…
Söz’ün dünyaya inişi, kardeşliğin farklı anlamlarını zamanda ve mekânda ayrıştırdı. Her an ayrıştırıyor. Bugünlerde iki yanımız toz duman. Siyaseten kardeşiz diye nutuk atanlar, ilk vicdani sınavda en yakındaki kardeşini paravan ediyorlar çıkarlarına. Karşılık beklemeden, çıkar gözetmeden de kozmik -ve dünyevi- hayatın içinde anlam ve değer değiş tokuşu yapabilirdik.

Şer eksenlerine, savaş doktrinlerine, borçlanma politikalarına, sömürerek elinde tutma yöntemlerine hiç yüz vermeden de aynı kitabı hepimizin farklı okumakta olduğunu, bundan sonra da farklı okuyacağımızı bilmez miydik? Nasıl unuttuk bu kadar kolay?

Korkunun efendileri

Farklı mizaçlarla, dünyaya bambaşka bakışlarımızla bir arada büyümüştük. Aile olmak buydu. Bunu unuttukça bize benzemeyen herkesi yabancı diye dışladık aileden. Yabancıya yansıyan yüzümüzü yitirdikçe, hakikat daha da çekiliyor sahilimizden, adalar batırıyoruz okyanusun ortasında, ailesiz. Farkına varmıyoruz.

Doğuda ve batıda giderek yitiriyoruz kardeşliği. Filistin’de, Irak’ta, Avrupa Birliği’nde, ülkemizde kardeşler farklı olduklarını gördükçe cepheleşiyorlar. Damdan dama kovalayıp yere atıyoruz birbirimizi. Akdeniz’in açık sularında kaçak gemilerden denize dökülenleri ölüme terk ediyoruz.

Toprak da, kara ve su da, zaman da bize verilmiş emanetler değil miydi? Burada, bu dünyada bulmamış mıydık onları? İnsani niteliklerimizi sıfıra indirgeyen, ırkı putlaştıran, milliyeti ‘mit’leştirdikçe geri kalan herkesle bir gün kardeş olma ihtimalimizi ortadan kaldıran bu ‘kendi elimizle kutsal yapma tutkusu’ bizi kardeşlikten uzaklaştırmıyor mu?

Kendi kutsallarımızı dondurduk. Sabitledik. Ötekilere kapadık ve sanki zamanın efendisiymişiz gibi, toprağın, havanın, suyun efendisiymişiz gibi ilahlık tasladık. Ürettiğimiz silahları kullanabilmek ve satabilmek için nefretler, öfkeler, intikam hisleri ateşledik. Silahların en ihtişamlısına sahip olmak için ihaleler açtık, gizli ve açık anlaşmalar yaptık. Sandık ki silahların en ihtişamlısına sahip olmakla barışı sağlarız. Oysa kardeşliği yitirdik.

İlelebet bize aitmiş gibi sandığımız fizikî güç ve donanım bizi kardeşlerimizden uzaklaştırdı. Gücümüzü yitirmekten korktuk. Aileden kopardığımız kardeşlerle aramıza korku girdi. İktidarımızı tehdit edeceklerinden korktuk. Korku: İlk kötülük. Ötekileştirmenin ilk adımı belki. Korktukça daha sert, daha acımasız, daha kötü olduk. Kendimizi savunmak adına, niyet okumaya, şiddet uygulamaya başladık. Giderek daha çok tehditkâr, hakaretamiz ve küstahız. Korkunun efendisi olduk artık.

Dünyaya ilk açıldığımız ‘öteki’, karşı karşıya kaldığımız ilk farklı kişi kardeşimizdi oysa. Düşman değildik eskiden. Korkmuyorduk birbirimizden. Irmak gibi sürekli hareket ederek akıyorduk, doğuşumuz donmuş bir kaynaktan değildi ki.

Dışarı fırlattığımız kardeşlerle barışabilir, onları davet ederek yüz yüze bakmayı deneyebiliriz yeniden. Göz çevirdiklerimizi yeniden okumaya, okuduklarımızı anlamaya çalışabiliriz. Toprağın, vücudun, zamanın, aklın… Bunların hiçbirinin kendimizden kaynaklanmadığını, bize emanet bırakıldığını hatırlayabiliriz. Kardeşimize bir kılıç gibi savurduğumuz kutsallarımızı kınına koyabiliriz yeniden.

Böylelikle tanışmaya başlayacağız ‘yabancı’ kardeşlerle. Yeniden seveceğiz. Öteki’ni keşfetme şevki, anlama niyeti yetecek bize. Hak vermek veya hak almak adına mücadele etmenin aramıza yeniden uçurumlar ve çukurlar çizdiğini, bizi yeniden cepheleşmenin tuzaklarına düşürenin tam da bu olduğunu göreceğiz. Hakkı Hak’ka teslim ederek, kendimizi ‘mutlak hak’ olarak görme kibrinden vazgeçeceğiz.

Kesip haklılıklarımızdan birer tutam, hediye edeceğiz haksız bulduklarımıza. Ahilerin yaptığı gibi, haklı ve güçlü durumdayken özür dilemeyi öğreneceğiz. Asıl gücün buldozerde, füzede, intikam hırsında, işgal etme ve ele geçirme maharetinde değil, vermekte olduğunu anlayacağız.

Başkalarının hakkını elinden alarak kazananlar kahraman değildir, hatırlayacağız. Ancak kendimizin en değerli yanından, haklılığımızdan feda ederek kahraman olabiliriz. İnsan kendi için kahraman olmaz, kardeşi için olabilir ancak. Anlayacağız.

Geçmiş zamanın peşinde

Unuttuğumuz kardeşliği geri kazandıkça, yitirdiğimiz geçmiş zamana da yeniden ait olmaya başlayacağız. Bizi dışarı fırlatan tarih, yeniden buluşturacak bizi. Paylaşacağımız bir ortak geçmiş olduğunu idrak edeceğiz. Ona ait olmak için peşinden gideceğiz birlikte. Kadim kentlerde yükselttiğimiz şaheserlere dokunacağız. Dünyaya dokunacağız.

Hayalini kurduğumuz kucaklaşmayı gerçekleştirmek için ilk adımı böyle atmış olacağız. Kimden geldiğinin hiç önemi olmayacak zaten bu adımın. Niyetimizi temizlemek için zihnimize çökelen tortuları, bilinçaltımızda biriken molozları temizleyeceğiz. Yeniden saf niyetle bakmak için, düşman olduğumuz tüm kardeşlere… Kendi yüzümüze…



Bu haber 296 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,691 µs