En Sıcak Konular

Başbakan'dan Fidan açıklaması

12 Nisan 2012 08:05 tsi
Başbakan'dan Fidan açıklaması Çin gezisinin son gününde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı.

'İmralı ve Oslo'ya ben gönderdim'

 Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı, Kürt meselesi için görevlendirdiğini belirterek, "Oslo'ya da İmralı'ya da ben gönderdim. O sır küpüm" dedi. Başbakan BDP'yi eleştirerek yeni anayasa ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının herkesi kucaklamasını istedi.

Çin gezimizin son durağı olan Şanghay'da son günümüze "Merhaba" demiştik. Başbakan Erdoğan'la, gezisini izleyen genel yayın yönetmenleri ve yazarlar olarak şehir içinde şehirden farksız otelimizin (Pudong Shangri-La) bir salonunda biraraya geldik.

Erdoğan'ın kısa bir giriş ve gezi değerlendirmesi konuşmasından sonra gündeme yine Suriye ağırlığını vurdu. Çünkü, Erdoğan'ın da vurguladığı gibi, "Çin'deki temaslarda bile Suriye öne çıkmış, ekonomi ikinci plana itilmişti..." Sorular birbirini izledi, tam sohbetin sonuna yaklaşılmıştı ki, bir arkadaş şansını deneyip konuyu iç politikaya getirdi ve MİT-Yargı krizinden söz etti: "MİT Müsteşarı ve diğer üst düzey yetkililerle ilgili soruşturma ve ifade talebini yanıtlamadan önce bir iç soruşturma yaptırdığınız söyleniyor. Doğru mu?"

Erdoğan şöyle bir soluklandı. Söze "Arkadaşlar, bu konuda ilk kez açık açık konuşacağım" dedi ve bombayı patlattı: "Yargının bu girişimine sessiz kalmak mümkün değildi. Tam da benim nekahat dönemime rastladı. MİT Müsteşarımız, benim en yakın mesai arkadaşım.

Daha önceki görevlerinde (Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı, TİKA Başkanlığı) çok çok başarılıydı. Bu görevinde de çok başarılı. O, Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasıyla ilgili bir görev yürütüyor.

Biliyorsunuz, uluslararası dilde onlara ajan denir, her ülkede onlar yürütmenin başının izniyle gizli operasyonlar yaparlar.

Devletin güvenliği ve geleceği için.

"BENİM SIR KÜPÜM"


Her yerde, bu böyledir. O nedenle MİT Müsteşarımızı İmralı'ya gönderen benim, Oslo'ya gönderen benim. Niçin gönderiyorum? Çünkü ortada bir terörle mücadele var. O mücadelede başarılı olmak zorundayız. Başarılı olmak için de tüm araçları kullanmak zorundayız.

Bir noktaya açıklık getireyim: Oslo'daki görüşmelerde MİT Müsteşarı'nın birtakım sözler verdiği iddiaları yalan, çünkü hiçbir yazılı tutanak tutulmadı. Sadece sözlü görüş alışverişi yapıldı o toplantılarda, hepsi bu. MİT Müsteşarı'nın gayretlerinden çok memnunum. Zira ülkeme çok şey kazandırdı. İyi yetişmiş bir bürokrat o.

Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti devletinin sır küpü. Biz insan kıyma makinesi değiliz. Onun gerek Oslo'daki olsun, gerek İmralı'daki olsun, çalışmaları takdire şayandır. O meseleye gelince; yargı kendine ait olmayan bir yetkiyi kullanmaya kalktı. Yargı kesinlikle kendini yasamanın veya yürütmenin üstünde göremez. Aslında ona yetkiyi yasama organı veriyor, verdi. Ama kötüye kullandı.

Bir yasal süreçle tartışmalara açıklık getirdik. O konu noktalandı.

Erdoğan etnik yapılanmayla ilgili bir soru üzerine, partisindeki 60 milletvekili ve kabinedeki 5 bakanın Kürt olduğunu vurguluyor: "Bütün etnik yapıları kuşatan bir partiyiz.

Bekir bey (Bozdağ) bile Kürttür. Birbirimize karşı olan sevgimiz aynı. Biz BDP'nin söyleminin yanlış olduğunu söylüyoruz. Halbuki biz birinci dereceden Kürt seçmenin oylarını alıyoruz, Kürt partisi miyiz? Türkiye bizi kucakladı.

Alevi, Sünni, Laz, Çerkez herkes bu işin içinde var. Rizeli'yim bana Laz diyorlar. Halbuki alakam yok. Nusret bey (Bayraktar) Laz ama kimse bilmez.

Her kesimi kucaklayan parti olmamız bizi yüzde 50'ye taşıdı. Yeni anayasada da gelin bunu bir yere yerleştirelim.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı herkesi kucaklasın. Burada rahatsız edici bir şey yok öbürü rahatsız edici.

Burada ezber bozan bir mantık var artık çözelim istiyoruz."

GÖREV SÜRESİ

Madem sohbetin sonundan, iç sorunlardan başladım; devam edeyim.

Erdoğan, 2014'ten sonrasıyla, yani üç dönem görev süresinin dolacağı tarihten ötesiyle ilgili projelerini soran arkadaşımıza özetle şu yanıtı verdi: "Siyasiler genellikle koltuktan kalkmasını bilmezler.

Partiyi kurarken bu konuyu enine-boyuna tartıştık; 'Biz de diğerleri gibi mi olacağız, yoksa hücre yenilemesi ilkesini mi benimseyeceğiz' dedik. Zaten üç dönem sonra siyaset bitmiş olmuyor, sadece bir dönem ara veriliyor.

O bir dönemde partide. sivil toplum örgütlerinde çalışılıyor, sonra yeniden dönülebiliyor. Fanilerle yürüdüğünü bilecek, ilkelerle yürümeye devam edeceksin. Tayyip Erdoğan da fani, bir gün ölecek. Öldüğünde ne yapılacaksa, onun ilkeleri bugünden belli olmalı, şimdiden hazırlanmalı.

Sürem dolduğunda partim ne görev verirse, sempozyumlarla, konferanslarla, başka etkinliklerle Anadolu'yu hallaç pamuğu gibi atarım." "Anayasa Mahkemesi cumhurbaşkanlığı konusunda 7 yıllık görev süresini iptal ederse ne olur" sorusuna "Yorum yapmadan konuşmamız şık olmaz, karar açıklandığında değerlendirme yaparız" karşılığı veriyor.

Bir soru da Cumhurbaşkanı Gül'ün onayından geçerek yasalaşan yeni eğitim sistemiyle ilgili: "Gelecek öğretim yılına yetişir mi?" Erdoğan, tereddütsüz "Hiç endişeniz olmasın" dedi, ekledi: "Tüm hazırlıklarımızı yetişecek şekilde yapıyoruz.

Ufak-tefek aksaklıklar olabilir.

Göreceksiniz, tereyağından kıl çeker gibi yapacağız. Sonraki öğretim yılında daha da oturacak. Osmanlıca-Kürtçe seçmeli ders olarak seçilebilecek."

NATO'YU GÖREVE ÇAĞIRABİLİRİZ

Başbakan sohbetin ilk ve de ağırlıklı bölümünü oluşturan Suriye krizindeki durumla ilgili olarak dünyaya çağrı yaptı. Sınırdaki ihlalle ilgili olarak NATO'nun müdahale seçeneğinin de masada olduğunu söyledi. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları sıralayayım:

BM Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın girişimlerinin ve Güvenlik Konseyi'nin belirlediği takvimin sonuna geldik. 12 Nisan (Bugün) silahların susması ve Esad'ın kuvvetlerini çekmesi için son gün. Ondan sonra ne olacak? G-8 grubu toplanıyor. Önce orada ele alınacak. Bize göre, BM Güvenlik Konseyi duruma el koymalı.

Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'ya anlattım: Suriye'de ölü sayısı 10 bine yaklaştı. Kentler harabeye döndü. Durum içler acısı, annelerin gözleri önünde insanlar acımasızca öldürülüyor. İnsani olmayan bir süreç yürüyor... Çin'in düşünceleri Türkiye ile örtüşüyor.

Bize Çin'in bugüne kadar toplam 8 kez veto hakkını kullandığını, bunun son 2'sinin Suriye ile ilgili olduğunu anlattılar. Onların da opsiyonu bitmiş durumda. "Bize bundan sonra Suriye karar tasarılarını veto etmeyeceğiniz bilgisi ulaştı" dedim. Hu Jintao, "Hayır" demedi. Türkiye'ye döndükten sonra Rusya'nın tutumuna yoğunlaşacağız.

Cuma günü Arabistan'a günübirlik bir seyahat yapacağız. Ondan sonra Hatay'daki kampları ziyaret edeceğim.

Orayı yerinde görmek istiyorum.

Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nden yeni bir karar çıkartmak mı istiyor? Evet. bu konu acil hale geldi. Kamplara gelenlerin, sığınmacıların öyküleri yürek paralayıcı. Güvenlik Konseyi'nden talep etmeyip de ne yapacağız?

Rusya, Çin, İran üçlüsünün Suriye'yle ilgili pozisyon değişikliği ne noktada? Çin artık örtüşmeye başladı. İran da o noktada olduğunu söylüyor. Biz Tahran'a gittiğimizde, Esad yönetimine direnenleri terörist olarak niteliyorlardı.

"Lütfen Beşar Esad'ın ağzıyla konuşmayın" dedik. Zulme rıza zulümdür.

Buna "evet" diyemezsiniz. Halkını terörist olarak görüyorlar.

Oksijen çadırında ölümün pençesinde bir halkla karşı karşıya olduğumuzu anlattık. Sonunda birlikte çalışma önerisi yaptılar.

Beşar Esad başka bir oyun peşinde: "Bu Arap milliyetçileri ile İslamcılar arasındaki bir savaştır" diyor. Esad bu taktikle Arap Ligi'ni İran'a karşı kışkırtmayı amaçlıyor. İran'a bunu da anlattık. Bir şey demediler.

Sınırımızın ihlali, uluslararası hukukun çiğnenmesi açısından bir işaret fişeği. Buna karşı elbette Türkiye Cumhuriyeti'nin kendine has tavrı var.

Böyle durumlarda başka ülkeler uluslararası hukuka dayanarak ne yapıyorlarsa, biz de en azından onu yapmalıyız.

Suriye aklını başına toplamalı. Ve şunları bilmeli:

1-Sınırı asla kapatmayacağız. Sığınmacıları kabule devam edeceğiz. 2-Bundan böyle sınırı vurmaya kalkarsa, sonu ne olur, nereye varır, bilemem...

Evet, Güvenlik Konseyi soruna el koymalı.

Gerekirse Suriye'nin Dostları Grubu'nun İstanbul'daki ikinci toplantısında temsil edilen 83 ülke ve uluslararası kuruluş, Güvenlik Konseyi'ne baskı yapıp, karar çıkartmalı.

Güvenlik Konseyi'nde adım atılmazsa ve Suriye çok daha kötü bir duruma sürüklenirse, Türkiye'nin elinde hangi araçlar kalmış olacak? Opsiyonumuz çok. Öncelikle sınır ihlali yapılmasından ötürü haklarımız var. NATO Sözleşmesi'nin 5'nci maddesinin işletilmesi seçeneği var. (Not: 5'nci madde, "Bir NATO üyesine yapılmış olan saldırının tüm üyelere yapılmış kabul edilmesini ve toplu cevap verilmesini öngörüyor.) Gelişmelere göre karar vereceğiz.

Ve son bomba: NATO Konseyi'ni 5'nci maddeyi işletmesi için toplantıya çağırabilir miyiz? Türkiye öyle bir pozisyonda kalırsa (Not: Güvenlik Konseyi karar veremezse, Türkiye sınırının ihlali devam ederse gibi olasılıkları ima ediyor) o adımı atar.

ÇİN VE TÜRKİYE'NİN KÜLTÜRLERİ ORTAK

Başbakan, Çin ziyaretinin son bölümünde Şanghay Uluslararası Araştırmalar Üniversitesi Türkçe Bölümü'nün açılış törenine katıldı. Erdoğan'a, Şanghay Uluslararası Araştırmalar Üniversitesi Parti Sekreteri Vu Yoğfu tarafından fahri doktora unvanı verildi. Erdoğan yaptığı konuşmada, fahri doktora unvanını Türkiye ile Çin arasındaki kadim dostluğun bir nişanesi olarak büyük bir gururla taşıyacağını söyledi. Erdoğan, şu mesajları verdi:
 
KÖKLERİMİZ BURADA: Türkiye ile Çin arasında fiziki olarak gerçekten uzun bir mesafe bulunuyor ancak Türkiye mesafeyi hiç önemsemiyor. Türkler, Çin'e yakın coğrafyalardan batıya göç etti. Sadece bilimin tespitleri değil, bugün dahi, dilimizdeki, mutfağımızdaki, kültürümüzdeki bazı ortak unsurlar, tarihte Çinlilerle Türklerin komşu olduklarını, iletişim içinde olduklarını ispat ediyor. Bakınız, bir lisanda en temel kelimelerden biri 'su'dur. Bizim 'su' olarak telaffuz ettiğimiz kelime, Çince'de, 'şui' olarak telaffuz ediliyor ve aynı anlama geliyor. Türkçe'den Çince'ye yerleşmiş, Çince'den Türkçe'ye geçmiş çok sayıda ortak kelime bulunuyor.

Tengri, yani Tanrı gibi, Tarkan gibi, uşak, ulak gibi kelimeler bizim ortak kelimelerimiz. Her ne kadar farklı dillerde konuşmuş olsalar da Türk Halk Ozanı Yunus Emre ile büyük Çin düşünürü Konfüçyus'un dizelerine, düşüncelerine baktığınızda, aramızdaki kültürel yakınlığı daha net olarak görürsünüz.
 
HOŞGÖRÜYLE BAKIN: Çin, Avrupa'dan, Ortadoğu'dan, Afrika'dan uzak bir ülke, uzak bir diyar olarak görüldü. Ama bugün, küreselleşen, dünyamızda, artık uzak kavramı anlamını çok büyük ölçüde yitirdi. Bugün artık, kendi sınırları içine kapananlar, dünyaya ilgisiz, kayıtsız kalanlar, dünyaya gözlerini yumanlar, kaybetmeye mahkûmdurlar. Onun için sizlerden, dünyadaki gelişmeleri, dünya siyasetini yakından takip etmenizi özellikle rica ediyorum. Dünyaya hiçbir zaman önyargı gözlüğüyle değil, hoşgörü gözlüğüyle bakmaya çalışın.

Erdoğan konuşmasını Çince'de "teşekkür ederim" anlamına gelen "şie şie" diyerek tamamladı.

Erdoğan'a sürpriz yapan öğrenciler, "Memleketim" şarkısını söylediler.

Erdoğan da, şarkıya eşlik etti.


YURDA DÖNDÜ

Erdoğan dün gece 23.50'de Türkiye'ye döndü. Gazetecilerle ayak üstü sohbet eden Erdoğan Fenerbahçe-Kayseri maçının sonucunu sordu. Erdoğan Suriye'yle ilgili sorular üzerine "Yarın (bugün) nasıl olsa Bangladeş Başbakanı geliyor. Gece de Suudi Arabistan'a gideceğiz. Orada bazı açıklamalar olacaktır" dedi.

Erdal Şafak / Sabah
 



Bu haber 974 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,604 µs