Gül'den sert uyarı: ABD çözemezse biz girer çözeriz

29 Haziran 2007 08:55 tsi
Gül, Köşk süreci, Irak konusu ve seçimlere ilişkin birbirinden önemli açıklamalar yaptı. 'Irak'taki PKK varlığına yönelik harekât planları en ince detayına kadar hazır. Irak veya ABD PKK tehdidini durduramıyorsa, biz kararı alır gireriz'

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Irak'taki PKK varlığına yönelik askeri bir operasyon için bütün planların hazır olduğunu, hükümetin bu planlar üzerinde mutabık olduğunu, siyasi karar için sonuç alıcı, doğru zamanın kollandığını söyledi.
Gül, Radikal'in Genelkurmay Bakanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın önceki günkü 'PKK'yı bitirmez, ama darbe vurur' açıklamasını hatırlatan sorusu üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Her şeyi devlet yapısı içinde beraberce konuşuyoruz. Hükümetin böyle konuları silahlı kuvetlerle, istihbaratla, diğer devlet kuruluşlarıyla konuşmaması mümkün mü? Hükümetle Türk Silahlı Kuvetleri arasında istişare, kararları birlikte alma ve kararlılık konusunda görüş ayrılığı yok. Sınır ötesi harekat şakası olmayan bir konu. Tabii ki atacağınız her adımda devlet kurumlarıyla uyum olmalı, boşluk kalmamalı. Nihayetinde, kendi askerinizin canını ortaya koyması söz konusu. Bir de mutlaka netice almak zorundasınız."

Toprakta gözümüz yok
"Tabii ki sürekli görüşüyoruz, bir kısmı basına yansımıyor ve her şeyi de açıklayamayız. Ancak şunu söyleyebilirim: Askeri planlar en ince detayına kadar hazır. Bu planları hükümet olarak biliyoruz ve mutabıkız. Siyasi karar için üç ölçümüz var: İhtiyacın ortaya çıktığının tesbiti, netice alacak hamleyi yapmak ve bunu doğru zamanda yapmak. Sonuç alıcı, doğru zamanı bekliyoruz. Maalesef ABD ile işbirliğimiz beklentilerin gerisinde. Bunu kendilerine açıkça söylüyoruz. Irak ordusu kontrol edemiyorsa, işgal kuveti olarak Türkiye'ye yönelik terörist faaliyetten siz sorumlusunuz. Bağdat'a, Basra'ya bakıp, Kuzey'e bakmıyoruz diyemezsiniz. Ya Irak hükümeti, ya da işgal kuveti olarak ABD hükümeti yapamıyorsa, kendi kararımızı alıp uygularız. Kimsenin toprağında gözümüz yok. Kimseye düşmanlığımız da yok. Biz daima Irak'ın kuzeyindeki Türkleri de, Kürtleri de, Arapları da akrabamız gördük. Ancak şu bir gerçek ki, PKK Irak'ın kuzeyindeki Kürt halkıyla aramızdaki tarihi dostluğu esir almıştır. Bu tarihin akışına ters bir durumdur.
Komando tugaylarının profesyonel askerlerden oluşması doğru, bizim onaylamış olduğumuz bir karar. Genelkurmay Başkanımızın Terörle Mücadele Yüksek Kurulu konusunda söyledikleri de doğrudur. Bu bir kuruldur ve terörle mücadeledeki ihtiyaçları belirleyip koordine eder. Terörle mücadelenin yalnızca askeri değil, siyasi, ekonomik ve psikolojik yönleriyle bir bütün olarak ele alınması gerektiği sözleri de çok doğru. Bu doğrultuda yeni bir yapılanmaya da gidilebilir, bu fikre de kapalı değiliz. Bunlar işbirliği içinde halledilecek konular."
"Cumhurbaşkanlığında oynanan oyunlar Türkiye'nin prestijini, itibarını kırdı. Bu gelişme öncesinde Türkiye alayan bir yıldızdı. Demokratikleşme, reform, hukukun üstünlüğü alanında adım atan, önünü görmeye başlayan, çevresine moral dağıtan, ekonomide güçlenen bir ülke vardı. Kurallar belliydi, tarih belliydi, soranlara 'kriz çıkmaz' diyordum. Meğer kurallar yanlışmış, yanlış uygulanıyormuş. O zaman daha önce bu kurallarla seçilen cumhurbaşkanlarının icraatına, örneğin atadığı başbakanlara, Anayasa Mahkemesi üyelerine ne diyeceğiz? Anayasa Mahkemesi'nin açıklanan gerekçeli kararıyla, Türkiye öngörülebilir bir ülke olmaktan çıkmıştır."
Anayasa Mahkemesi kendisini senato yerine koyamaz. Senato bizde daha önce vardı, ama seçilmişlerden oluşuyordu. Atanmışlardan senato olmaz. Türkiye'de bir Lordlar Kamarası olamaz."

Ben olurum, başkası olur
(Eşinin başörtüsü konusunda) "İnsanların bireysel tercihleri, hayat tarzlarının siyasete karıştırılmaması lazım. Bu Anayasa'ya da medeni dünyaya da aykırı olur. Siyasetçiler de yeri geldiğinde, Deniz (Baykal) bey dahil 'Kafanın içi önemli' diyorlar. Bu benim eşim için de geçerli. Cumhurbaşkanı ben olurum, başkası olur, insanların özel hayatlarını problem etmemeliyiz."
(Erdoğan ve Arınç'ın adaylık üzerine, çekilse rahatlamaya yol açacağı yorumlarına yol açan sözleri konusunda) "Ben bu konularda çok konuşmak istemiyorum.
Adaylığım konusuda ise artık konuşmak istemiyorum. Meydanlara çıkınca her şey açık görülüyor."
"Biz Anayasa'nın bu maddesinin mutlaka değişitirilmesini istiyoruz. Bu maddeyle Fransa'da Sarkozy'nin cumhurbaşkanı seçilmesi mümkün değildi. Türk halkı kadirşinastır ve haksızlıklara tepki gösterir. Bu nedenle AK Parti'nin yüzde 40'tan fazla oy alarak ve Meclis'te güçlenerek sandıktan çıkacağına inanıyorum. Barajı iki partinin, AK Parti ve CHP'nin geçeceğine inanıyorum. MHP'ye şans vermiyorum. Çünkü MHP'ye oy veren taban, bu aleni haksızlıklara, dayatmalara karşı çıkacaktır. Ben halkın hakkaniyet duygusunun bizden yana olduğuna, rüzgârın arkamızda olduğuna inanıyorum."

* * * * *

Dışişleri ve kadrolaşma
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, cumhurbaşkanı seçilmiş olması halinde devlet içinde kadrolaşmaya gideceği iddialarına tepkili ve şunları söylüyor:
"Ben ülkeme 4.5 yıldır dışişleri bakanı ve başbakan olarak görev yapıyorum. Köklü reformları, Ab sürecini sayın Başbakanla birlikte sahiplendim. Türkiye'nin en kritik, en önemli sorumluluklarını sütlendim. milli güvenlik konuları söz konusu olunca, sivil-asker işbirliğinin somut örneklerini verdim.
Bakanlık içinde, 4.5 yıldır bir çaycıyı dahi değiştirmedim. Ama üzülerek söylemek isterim ki, cumhuriyet tarihinde ilk defa Dışişleri Bakanlığı'nın beş müsteşar yardımcısı yok. (Cumhurbaşkanı Sezer'in onay vermemesini kast ediyor-MY) Bakanlığımın ABD, Irak, Kıbrıs, Türki Cumhuriyetler ve ekonomik ilişkilere bakan müsteşar yardımcıları resmen yok. Bu arkadaşların hepsi benden önce de Türkiye'yi başarıyla ve liyakatla temsil ediyorlardı. Şimdi de görevlerinin fiilen başındalar, ama müşavir sıfatıyla ve eksik yetkiyle, eksik maaşla, hem de Türkiye'nin içinden geçtiği şu koşullarda. Ben mi kadrolaşma yapıyorum? İnsanlar bunlar hiç olmamış gibi davranıyor."

Radikal

Bu haber 289 defa okundu.