Sarıkaya'nın üç vahim hatası
13 Şubat 2012 09:04 tsi
Hakan Fidan ve dört MİT mensubunu ifadeye çağıran Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya üç vahim hata yaptı.
Darbe mi olacaktı?
Hakan Fidan ve MİT çalışanlarına yönelik “yargı takibatı” bir sivil darbe girişimi miydi?
Hakkında yakalama kararı çıkarılan mensuplardan Cevat Öneş, “Evet, bu bir sivil darbe girişimiydi ve hükümet tarafından önlendi” diyor.
Öne sürdüğü argümanlar sağlam...
Bilemiyorum artık.
Bunun değerlendirmesini, girişime muhatap olan kurumlar (yani hükümet ve MİT) yapacak.
Darbe girişimi olmasa bile, en azından sivil siyaset alanını daraltan sofistike bir müdahaleydi.
Bu müdahale önlenmiş oldu.
MİT, çünkü Oslo görüşmelerinden ve KCK örgütü içindeki faaliyetlerinden dolayı sorgulanıyordu...
Dünyanın her yerinde, istihbarat servisleri, hedefteki örgütlerle görüşürler, bu örgütlerin içine “adamlarını” yerleştirirler. Kamuflaj gereği bazen suça da bulaşırlar.
İcabında hedefteki örgütlerle müzakere de yaparlar.
Duruma göre, “partner” ve “refik” de olurlar.
Bu hiçbir zaman “açık bir muhakemeye” konu edilmez.
Muhakeme lüzumu hasıl olduğunda, “örgütün özel yasasına” başvurulur.
İstihbarat örgütleri, çünkü özel yasaya tabidirler.
Faaliyet kalemlerini ve çalışma esaslarını bu yasa belirler.
Nelerin suç sayıldığı, suça bulaşmış personel hakkında ne tür cezalar uygulanacağı, tecziye mekanizmasının nasıl işletileceği de, yine yasalarla belirlenmiştir.
Siyasi irade karar alır, istihbarat servisi uygular.
Sorumluluk siyasi iradenindir.
Dolayısıyla, Oslo görüşmeleri ve KCK içindeki MİT faaliyetlerinin bir muhakemeye konu edilmesi, öncelikle siyaset alanına müdahaledir.
Bitti...
Fakat, işin bir de “gizlilik” boyutu var.
Hakan Fidan ve dört MİT mensubunu ifadeye çağıran Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya üç vahim hata yaptı.
BİR- Görevini kötüye kullandı. (Amirlerinden bilgi gizlemek, açıkça görev suçudur.)
İKİ- Soruşturmanın gizliliğini ihlal etti. (Bazı gazetelerde çarşaf çarşaf, MİT mensuplarının hangi kalemlerde sorgulanacağını ve KCK’yla varıldığı söylenen mutabakat metnini okuduk. Soruşturma henüz davaya dönüşmedi ama olası iddianamede neler yazacağını neredeyse hepimiz ezberledik.)
ÜÇ- İstihbarat servisinin KCK içindeki faaliyetlerini deşifre etti ya da istemeden de olsa buna yol açmış oldu. (Yine gazetelerde, KCK içinde kaç MİT ajanının görev yaptığını, hangi ajanın nerede konuşlandırıldığını okuduk. Hem de çarşaf çarşaf...)
Dolayısıyla, görevden alınmış olması yerinde bir karardır.
Bana sorarsanız geç bile kalındı.
Bu iş çok daha önce, konu medyaya düşer düşmez yapılmalıydı.
Çünkü Savcı Sadrettin Sarıkaya, “icra” organının ve kamuoyunun tepkisine rağmen ısrarlı tavrını sürdürdü... Soruşturulmaları Başbakan’ın iznine (daha doğrusu “özel yasa”nın ilgili maddelerine) bağlı mensuplar hakkında “yakalama kararı” çıkarttı.
İşin üslup boyutuna girmiyorum bile...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, Hakan Fidan ve dört MİT mensubunun ifadeye çağrıldığını medyadan öğreniyor.
Başsavcı Vekili Fikret Seçen de öyle...
Daha da kötüsü şu:
Başsavcı Çolakkadı, gazetecilerin “Böyle bir şey var mı?” sorusuna, önce kesin bir dille “Hayır” cevabı veriyor, sonra (ertesi gün) kabullenmek zorunda kalıyor.
Hem refüze oluyor, hem otoritesi sarsılıyor, hem de kamuoyu önünde küçük düşüyor.
Nerden bakarsanız bakın, üslupsuz bir iş.
Ahmet Kekeç / Star
Bu haber 1,117 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle