PKK çırpındıkça batıyor
27 Ocak 2012 10:06 tsi
Şubat'tan itibaren PKK'nın yeni hamleler yapmaya çalışacağı söylenebilir. Kapana sıkışan ve başı kopan vücut gibi nereye gideceğini bilmeden sağa sola saldıran terör örgütünün bu çırpınışları da boşa çıkacaktır.
Terör örgütü PKK yıllık toplantısını yapmış ve Şubat ayından itibaren daha kapsamlı direniş başlatacağını açıklamış. 7 gün süren toplantıdan çıkan sonuç, bir yönüyle örgütün içine düştüğü çaresizliği ve 2011'de yaşadığı hezimeti ortaya koyuyor. Yürütülen mücadelenin başarı kazanmaya yetmediği vurgulanan açıklamada örgütün yönetim kademelerindeki başarısızlık, gerilla düzeyindeki yetersizlik ve halk eylemlerindeki zayıflık bir özeleştiri olarak takdim edilmiş. "Ortaya çıkan bütün olanakları zengin taktiklerle değerlendirme yerine, bir çok yerde taktiğe girmeme ya da taktik çizginin dışına çıkma pratikleri yaşanmıştır" denilen açıklama başarısızlığın suçunu hem taktik hataları üreten elebaşlara hem de taktikleri yerine getiremeyen elemanlara yüklüyor.
2011'de devletin büyük bir uyum ve koordinasyonla daha etkili bir mücadele ortaya koyması, terör örgütünün hareket kabiliyetini kırmış ve bozgun yaşamasına sebep olmuştu. Örgütün bu tabloyu taktik hatalara veya kötü pratiğe bağlaması durumu yeterince anlamadıklarını da ortaya koyuyor. Örgüt elebaşlarındaki çapsızlık, gözü dönmüşlük ve kişisel hırslar nasıl içleracısı bir durumda olduklarını yansıtıyor.
Durumunu anlayamayan insanın her hamlesi daha büyük yanlışlara, daha büyük kayıplara sebep olur. PKK, 2011'de sadece taktik hatalar yapmamış, stratejik hata yapmış, Devrimci Halk Savaşı dedikleri toplu kıyamla netice alınabileceği yanılgısına kapılmıştır. Öcalan'ın yaşarken üzerine toprak atan ve devam eden süreçleri havaya uçuran bu hamle daha büyük bir darboğaz üretmiştir. Daha akılcı taktiklerle eski stratejiyi sürdürme kararının alınması debelendikçe batan adamın durumuna benzemektedir.
Açıklamada Öcalan'ın avukat görüşmeleriyle ilgili düzenleme de hedefe konuluyor, 'tecrit yasası, savaş yasasıdır' deniyor. Öcalan'ın kardeşiyle görüşmeyi reddetmesi ortada bir tecrit olmadığını gösteriyor. Yapılacak düzenleme ise görüşmeleri ortadan kaldırmıyor, örgüte talimat verme gibi hukuksuzluğa alet edilmesi halinde görüşmelere ara verilme cezası getiriyor.
Aslında Demirtaş'ın ağzındaki baklayı çıkararak 'biz tecridin kalkmasını değil Öcalan'ın özgürlüğünü istiyoruz' şeklinde sözler sarfetmesi de derdin başka olduğunu ortaya koyuyor.
PKK'dan gelen değerlendirmeler bir ulus inşa etme çabası içinde olduklarını, Türkiye, İran, Suriye ve Irak'taki Kürtleri birleştiren bir örgütlenmeye gitmek istediklerini de gösteriyor. İran'daki hareketin derinleşmesi, Kuzey Irak'taki kazanılan statünün geliştirilmesi, Suriye ve Türkiye'de kendi projelerinin dayatılması gibi hedeflerle entegre bir siyasi yapı oluşturulmak istendiği vurgulanıyor. Bu yaklaşım, BDP'nin Türkiye içinde çözüm istedikleri söylemini çürüttüğü gibi, demokratik haklar için değil kendi tahakkümünde bir egemenlik alanı için mücadele ettiklerini de ortaya koymuş oluyor.
PKK'nın son kararlarındaki en çarpıcı noktalardan biri de hükümetin anayasa oyunu ile kendi projelerini boşa çıkarmaya çalıştığı iddiasıdır. Anayasa sürecini ve demokratik çözüm seçeneklerini bir kandırmaca olarak takdim eden bu anlayış BDP'nin siyasi alanını havaya uçurduğu gibi, anayasa konusundaki uzlaşma çabalarını da boşa çıkarmaya çalışıyor. Kendi ütopyasının silahsız hayata geçirilemeyeceği düşüncesiyle terörü tek yol olarak dayatıyor.
Bu yaklaşımın neticesi olarak Şubat'tan itibaren PKK'nın yeni hamleler yapmaya çalışacağı söylenebilir. Kapana sıkışan ve başı kopan vücut gibi nereye gideceğini bilmeden sağa sola saldıran terör örgütünün bu çırpınışları da boşa çıkacaktır.
Yasin Doğan / Yeni Şafak
Bu haber 1,051 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle