11. cumhurbaşkanının robot resmi gelişirken
0 0 0000 00:00 tsi
Hatırlayacaksınız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan daha önce seçilecek yeni cumhurbaşkanının özellikleriyle ilgili bir dizi tanımlama yapmıştı. Erdoğan'a göre yeni, "Cumhurbaşkanı barışa, sevgiye, birliğe zemin hazırlayacak ve tabii ki lider özelliği olan biri olmalı"ydı. Ondan bir gün sonra bu kez Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül girdi devreye ve "Türkiye'de herkesin uzlaşacağı, Türkiye'de gerginlikleri körüklemeyecek, azaltacak ve Türkiye'ye liderlik yapacak" biri olarak tarif etti 11. cumhurbaşkanını.
Şimdi, Başbakan Erdoğan robot resmi biraz daha geliştirdi. Strasbourg'a giderken yolda gazetecilere, "Yeni Cumhurbaşkanı halkı kucaklayacak bir kişi olacak. O koltuğa otururken formasını çıkaracak. Asıl forma gömleğin altında değil kafanın içindekidir" dedi ve ekledi: "Yeni cumhurbaşkanı adayını belirlemek için anketlere bakacağız. Halkla direkt teması olan sendikalar, işveren kuruluşları gibi sivil toplum örgütlerinin görüşünü alacağız."
Başbakan, yazının taa en başında yazdığım cumhurbaşkanı tarifini yaptığında bunu bazı gazeteler ve gazeteciler 'Kendini tarif etti' diye takdim etmişti. Bence Başbakan kendini tarif etmiyordu ya neyse, bu sefer geçmişten şerbetli olan Erdoğan, "Benim dışımda biri de neden cumhurbaşkanı olmasın" demiş.
Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanı olacak mı olmayacak mı bilmiyorum. Kendisinin de bildiğini sanmıyorum, daha doğrusu karar verdiğini sanmıyorum. Düne kadar soranlara 'Yüzde 50 ihtimalle Erdoğan olacak' diyordum, bugün aynı soruya cevabım 'Yüzde 49.'
Gerek Başbakan'ın ve gerekse hükümetin iki numarası Abdullah Gül'ün tariflerine bakınca Adalet ve Kalkınma Partisi yönetiminin aklındaki cumhurbaşkanının Ahmet Necdet Sezer'in bazı bakımlardan tam tersi bir karakterde olmasının istendiği sonucuna varıyorum.
İktidar, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i, 'tarafsız olmamak'la suçluyor çoğu zaman.
Bunu açıktan açığa yapmıyorlar ama bazen konuşmalara ima yoluyla sızan, çoğunlukla da kapalı kapılar ardında açıkça söylenenler, AKP hükümetinin Sezer'den memnun olmadığını gösteriyor. Forma benzetmesinin sebebi bu.
Esasında, bugünkü hükümetle Cumhurbaşkanı arasında gerçekten çok büyük bir çatışma var. Geçmişte Başbakan Turgut Özal ile Cumhurbaşkanı Kenan Evren veya Başbakan Süleyman Demirel'le Cumhurbaşkanı Turgut Özal arasında yaşananlarla kıyaslanabilecek büyüklükte ve şiddette bir çatışma bu. Tek fark, hükümet çoğu zaman bu çatışmayı dillendirmiyor, kamuoyu önünde yaşanan bir savaşa dönüştürmüyor.
Ama görüyorsunuz, yeni bir cumhurbaşkanı arandığında, tepkilerden hareket ediliyor ve Ahmet Necdet Sezer'in tam tersi özelliklere sahip birinin arandığı bir biçimde söylenmeye başlıyor.
Sezer 'taraf' mı, 'hakem' mi, geçmişte bu köşede bu sorunu tartışmıştım. Bizzat Sezer'in kendisi, laiklik söz konusu olduğunda 'taraf'
olmak zorunda olduğunu söylemişti zaten.
Ancak hükümet böyle düşünmüyor. Oysa, Sezer kendisine Anayasa'yla verilmiş yetkileri kullanıyor. Eğer bu durumdan şikâyetçiyseniz, yapılması gereken Anayasa'yı değiştirmek ve o yetkileri azaltmak, veya cumhurbaşkanını halka seçtirtip o yetkileri korumak.
Ya şikâyet etmeyeceksiniz ya da Anayasa'yı şu veya bu yönde değiştireceksiniz.
Benim, Başbakan'ın son sözlerinden çıkardıklarım bunlar.
Bu haber 243 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle