En Sıcak Konular

Eski DEP'lilerin mahkumiyet gerekçesi

19 Haziran 2007 18:37 tsi
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak’ın, yeniden yargılandıkları ve "yasa dışı silahlı PKK terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırıldıkları dava

Kapatılan DEP’in eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak’ın yeniden yargılandıkları davanın gerekçeli kararında, hükümlülerin tüm savunmalarında fikirlerinden dolayı yargılandıklarını ve cezalandırıldıklarını iddia ettikleri ancak bunun doğru olmadığı belirtilerek, "Hiçbir öldürme ve yaralama olayına katılmayan, sadece PKK örgütünün merkez komitesinde yer alan, örgütü sevk ve idare edenler fikir suçlusu mu sayılacaktır?" denildi.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak’ın, yeniden yargılandıkları ve "yasa dışı silahlı PKK terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırıldıkları davanın gerekçeli kararını açıkladı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), yeniden yargılanma öncesinde mahkemece verilen kararın esasına dokunmadığı belirtilen gerekçeli kararda, "AİHM, açık bir deyim ile ’hükümlüler suçsuzdur, beraatleri gerekirken cezalandırılmaları hakkaniyete aykırıdır’ dememiştir. AİHM, mahkememizce verilen hükmün esasını, sözleşmeyi ihlal konusu yapmamıştır" denildi.

Hükümlülerin PKK’nın kurmak istediği Kürt devletinin yöneticisi gibi hareket ederek, emir ve talimat almak üzere Bekaa Vadisi’ndeki Abdullah Öcalan’ın kampına gittikleri ve ondan aldıkları talimatları Türkiye’de faaliyet gösteren örgüt mensuplarına ulaştırdıkları ifade edilen gerekçeli kararda, şu görüşlere yer verildi:

"Hükümlüler, milletvekilliğinden ve yasama dokunulmazlığından istifade ederek, TBMM lojmanlarını örgüt evi gibi kullanarak, teröristleri evlerinde barındırmışlar, göz hastalıklarını tedavi ettirmişler, örgüte katılacak kişileri milletvekili lojmanlarında toplayarak, onların örgüte katılmalarını sağlamışlar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde oturan ve devletin yanında yer alan Kürt kökenli vatandaşlarımızın devletin yanından ayrılarak, PKK saflarında yer almalarını sağlamak için tehdit ve baskı uygulamışlardır. Bu kişiler yine yurt dışında yapılan toplantılarda, basın açıklamalarında, televizyon programlarında Türk güvenlik güçlerini küçük düşürerek, ’Kürtler eziliyor, yurtlarından sürülüyor, Kürtler özgür değil, özgür bir Kürt ulusunun kurulması gerekir’ şeklinde Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhinde propaganda yapmışlardır.

Türk parlamentosunda, ’yabancı dilim Türkçe’ diyerek, milletvekili yemini metninde Kürt kimliğinin açıklanmadığını belirterek, PKK’nın bayrağını simgeleyen renklerde elbiseler giyerek, PKK’nın kurmak istediği Kürt devletinin varlığını kanıtlamaya çalışan fikirlerini PKK’nın silahı gibi kullanmışlardır. Hükümlüler organize olarak örgüt disiplini içinde hareket etmişlerdir. Eylemleri yoğunluk ve süreklilik arz etmektedir. Sabit olan eylemleri TCK’nın 168/2. maddesinde belirtilen, ’yasa dışı silahlı PKK terör örgütünün sair efradı olmak’ suçunu oluşturur. Hükümlülerin bu eylemde bulunmalarına İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de cevaz vermemiştir." Gerekçeli kararda, Leyla Zana’nın, terör örgütü PKK’nın Bekaa’daki kampına giderek bizzat terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile görüştüğü, askeri elbise giyerek bu kampta askeri eğitim gördüğü, Öcalan’ın vermiş olduğu siyasi eğitim konuşmalarını dinlediği, kampta bulunan bayan militanlar ile kadın sorunlarına ilişkin konuşma yaptığı kaydedildi.
      
AŞİRETLERE YÖNELİK PKK’YA DESTEK GİRİŞİMLERİ

Bu tespitlerin duruşmada tanık olarak dinlenilen Ejder Paçal, Faysal Kurt ve Halit Aslan’ın yeminli beyanlarıyla ve Leyla Zana’nın değişik yollu ikrarlarından anlaşıldığı kaydedilen gerekçeli kararda, Zana’nın, Bucak aşireti mensuplarının koruculuğu bırakarak bulundukları yörede PKK militanlarınca gerçekleştirilecek silahlı eylemleri engellememeleri için dört kez yoğun girişimde bulunduğu belirtildi.

Kararda, Zana’nın, Bucak aşireti ile yaptığı görüşmelerde, "Siverek ve Hilvan’da PKK’nın faaliyet göstermesine karşı gelmeyin. Biz Bucak aşireti ve mensuplarına hiç zarar vermeyeceğiz. Siverek ve Hilvan’da kamu kurum ve kuruluşları ile asker ve polis tesisleri bizim hedefimiz olacak. PKK’ya müsaade eden benim genel sekreterim Abdullah Öcalan senin hemşehrin, telefon numarasını vereyim Abdullah Öcalan ile görüş" ifadelerini kullandığı aktarıldı.

Zana’nın, Metinan aşireti reisini Mehmet Şerif Temelli ile iki kez görüşerek, "Kürdistan devletini kurduklarını ve onun da kendileri ile birleşmesini istediklerini dile getirdiği" ifade edilen kararda, tanık olarak dinlenilen Mehmet Şerif Temelli’nin, Zana’nın faaliyetlerini etraflıca anlattığı kaydedildi.

Leyla Zana’nın, 18 Ekim 1991 günü Cizre’de, 20 Ekim 1991 tarihinde Silvan’da düzenlenen açık hava toplantısında, 13 Temmuz 1993 tarihinde Alman Sat Televizyonunda yayınlanan programda ve 23 Aralık 1993 tarihinde terör örgütü PKK’nın Brüksel’de düzenlediği yürüyüşte terör örgütü lehine konuşmalar yaptığı ve bu konuşmalardan, Zana’nın silahlı çete niteliğindeki PKK örgütünün üyesi olduğu kanaatine varıldığı ve bu suçtan cezalandırılmasının "doğru" olduğu görüşü oluştuğu belirtildi.
      
"DOĞAN, MİLLETVEKİLİ LOJMANINI ÖRGÜT EVİ GİBİ KULLANDI"-

Gerekçeli kararda, eski DEP milletvekillerinden Orhan Doğan’ın ise milletvekili olduğu dönemde dokunulmazlığı nedeniyle evinin aranmayacağını düşünerek örgüt mensuplarını milletvekili lojmanlarında barındırdığı belirtildi.

"Doğan’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milletvekili lojmanlarını örgüt evi gibi kullandığı, örgüte katılan kişileri barındırdığı, tedavilerini yaptırdığına" dikkat çekilen kararda, Orhan Doğan’ın, evine gelen kişilerin örgüt mensubu olduklarını bilmediğini savunduğu ancak mevcut deliller ve hadisenin oluş şekli göz önüne alınarak, Doğan’ın bu savunmasına itibar edilmediği vurgulandı.

Orhan Doğan’ın, 1991-1993 yıllarında çeşitli yerlerde düzenlenen miting ve toplantılarda yaptığı konuşmalara da değinilen gerekçeli kararda, Doğan’ın eylemlerinin yoğunluk arz ettiği, hakkında verilen yasa dışı örgüt üyeliği suçunun unsurları oluştuğu ve mahkemenin bu konuda verdiği kararın doğru olduğu ifade edildi.

Eski DEP Milletvekili Hatip Dicle’nin, 19 Aralık 1991 tarihinde, Zana ile birlikte Metinan aşiretinin reisi Mehmet Şerif Temelli’nin yanına gittikleri ve terör örgütüne katılması yönünde istekte bulunduğu dile getirilen kararda, Dicle’nin 16 Eylül 1991 tarihinde ise Diyarbakır Yıldırım Kıraathanesi’nde yaptığı konuşmada, ölen PKK militanları için saygı duruşu yaptırdığı ve terör örgütünün propagandasına yönelik sözler söylediği kaydedildi.
Gerekçeli kararda, Dicle’nin, Belçika’da yayınlanan La Libra Belgiuge isimli gazeteye verdiği demeçte, Halkın Emek Partisi’nin (HEP) 19 Eylül 1992 tarihinde yapılan 2. olağanüstü kongresinde ve 12 Aralık 1993 tarihinde yapılan DEP’in 1. olağan kongresinde yaptığı konuşmalarda, terör örgütü lehine sözler söylediği belirtilerek, Dicle hakkında mahkemenin verdiği "örgüt üyeliği" cezasının "doğru bir karar" olduğu bildirildi. Kararda, DEP eski milletvekillerinden Selim Sadak’ın ise Zana ile birlikte Metinan aşireti reisi Temelli’yi PKK’ya katılmaya zorladığı kaydedildi. Sadak’ın 3 Mayıs 1993 tarihinde Uludere ilçesi Şenoba köyünde, köy halkına yaptığı konuşmada, vatandaşların geçici köy koruculuğundan vazgeçmesi yönünde uyarılarda bulunduğu anlatılan kararda, 25 Kasım 1991 tarihinde haklarında yasal işlem yapılmak üzere terör örgütü militanlarını Mardin Başsavcılığı’na getiren güvenlik kuvvetlerine, "Çekilin ulan işkenceciler, şerefsizler. Devir artık bizim devrimizdir. Kürt halkına yapılan baskıdan, zulümden hesap soracağım. Kürt’ü Türk’e ezdirmeyeceğim. Başta ben olmak üzere Kürt halkı bunun hesabını sizden soracaktır" dediği kaydedildi. Gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi: "Devlet Güvenlik Mahkemeleri Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 143’üncü maddesinde belirtilen devletin yargı kuvveti içinde yer alan tarafsız, bağımsız bir mahkemedir. Türk milleti adına karar verir. Hakimleri bağımsız olur, HSYK’ca atanır. Kararları ancak bir üst mahkeme olan Yargıtayca denetlenir. Açık bir deyim ile DGM kararına ancak Yüksek Yargıtay dokunabilir. DGM’ye hiçbir makam hiçbir merci ve kişiler emir ve talimat veremez. Hükümlüler, fikirlerinden dolayı yargılandıklarını ve cezalandırıldıklarını savunmuşlarsa da bu savunmaları doğru değildir."
      
"ÖRGÜTÜ SEVK VE İDARE EDENLER FİKİR SUÇLUSU MU SAYILACAK?"-

Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak’ın, tüm savunmalarında fikirlerinden dolayı yargılandıklarını ve cezalandırıldıklarını iddia ettikleri ancak bunun doğru olmadığı belirtilen gerekçeli kararda, "Hiçbir öldürme ve yaralama olayına katılmayan sadece PKK örgütünün merkez komitesinde yer alan, örgütü sevk ve idare edenler fikir suçlusu mu sayılacaktır?" denildi.

Kararda, suça konu kasetlerin bulunamadığı ancak sanıkların eylemlerinin teyp ve video kasetleri yanında, tanık anlatımları, basın bildirilerine ilişkin gazete kupürleri, büyükelçiliklere verdikleri deklarasyon ile yazılı belge gibi delillerle sübut bulunduğu ve sanıkların yasa dışı silahlı PKK terör örgütüne üye olduklarının kabulü gerektiği, mevcut deliller karşısında mahkemenin daha önce kurulan cezalandırılmalarına ilişkin hükmünün yerinde olduğu sonucuna varıldığı bildirildi.

Yeniden yargılanma aşamasında yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın atılı suç yönünden lehe hükümler içerdiği belirtilen kararda, TCK’nın 314/2.maddesi ile yasa dışı silahlı terör örgütüne üye olan kişilerin, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması gerektiğinin hüküm altına alındığı, ayrıca 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın halen yürürlükte olması nedeniyle sanıklar hakkında mevcut yasa gereğince hüküm kurulması gerektiği belirtildi. Bu kapsamda hükümlüler hakkında örgüt üyeliği ve Terörle Mücadele Yasası uyarınca 7 yıl 6’şar ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği kaydedildi.
     
milliyet



Bu haber 399 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,088 µs