En Sıcak Konular

Koru'dan Genelkurmay'a çağrı!

19 Haziran 2007 09:31 tsi
Koru'dan Genelkurmay'a çağrı! Toplumda fitne fucura yol açan senaryolarla ilgili olarak "Suskunluk yanlış anlaşılıyor" diyen Fehmi Koru, Genelkurmay Başkanlığı'dan kamuoyuna bir açıklama istedi. İşte Koru'nun çağrısı...

Oyun içinde oyun

Başbakan Tayyip Erdoğan, Washington'da düzenlenen toplantıda Türkiye'nin bir 'dehşet senaryosu' eşliğinde tartışılması konusu kendisine sorulduğunda, “Deli saçmalarıyla uğraşmam” demiş…

Dehşet senaryosu gerçekten de ilk bakışta insana 'deli saçması' gibi geliyor: Bomba yüklü kamyon Beyoğlu'nda postaneye giriyor, 50'den fazla ölü… Türkiye'yi iyice karıştırmak üzere Anayasa Mahkemesi başkanına suikast düzenleniyor… Her iki eylem de PKK'ya yükleniyor… Ardından PKK yüzünden ordu baskısıyla Kuzey Irak'a giriliyor…

'Deli saçması' bir senaryo gerçekten…

Ancak konuyu ciddiye almamızı gerektiren pek çok yön var. İlki, 'dehşet senaryosu' adıyla tartışmaya açılanın bir süredir ülkemizde meydana gelen gelişmelerle fena halde benzeşmesi. Şemdinli sonrasındaki süreçte neler yaşadığımızı hatırlayalım: Trabzon'da bir rahip öldürüldü… Cumhuriyet gazetesine bomba atıldı… Danıştay'a baskın yapıldı… Hrant Dink bir suikast sonucu hayatını kaybetti… Malatya'da yayınevi basılıp misyonerler öldürüldü… Ankara'da Anafartalar Çarşısı'na bir canlı bomba saldırısı oldu... Her gün gelen yürek dağlayıcı şehit haberlerini de bu tabloya ekleyiniz…

Türkiye'nin yakın dönemde yaşadıklarına bakılınca, pek de 'deli saçması' tersliğinde kaçmıyor Washington'da tartışılanlar… Bu da bizi bir noktaya götürüyor: Hudson'daki tartışmanın esas üzerinde durulacak yönü 'dehşet' diye yansıyan bombalar, suikastlar bölümü değil… Senaryo yazarları o bölümü bir 'veri' olarak metinlerine geçirmiş olmalılar… Tartışılmasını istedikleri, hiç kuşkum yok, senaryonun ondan sonraki bölümü: Hükümet Kuzey Irak'a girme kararı alırsa ne olur? Ve devamı: Askerler yönetime gelirse ne olur?

Daha önce de burada değinmiştim: 20 Nisan 2007 tarihinde siyasî yetkililer ve değişik kurumlarla bir dizi temaslarda bulunmuş bir Amerikalı diplomatla görüşmüştüm, üç meslektaşla birlikte… Amerikalı diplomat David Satterfield, PKK'nın eylemlerinin sona ermesi, Kuzey Irak'taki ofisinin kapatılması ve bazı liderlerinin Türkiye'ye teslimi konusunda hükümeti adına söz vermeye gelmişti Ankara'ya; bize de, “Bunlar aylar değil haftalar içerisinde gerçekleşecek, göreceksiniz” demişti.

Hudson tartışmasına bu bilgi eşliğinde yaklaşırsak ne görüyoruz: Toplantıya katılan bir 'analizci', “Şu sıralarda PKK liderleri yakalanıp Türkiye'ye teslim edilirse, bu Ak Parti'nin işine yarar” görüşünü aktarıyor; Türkiye'den katılan bir 'yetkili' de o görüşü onaylıyor… Toplantıda Kuzey Irak'taki Kürt yönetiminin Washington Temsilcisi Kubad Talabani'nin bulunduğunu da unutmayalım…

Toplantı bu noktada 'deli saçması' olmaktan çıkıyor ve Türkiye'nin 'ulusal güvenliği' ile ilgili bir sorun haline dönüşüyor. Sağda-solda patlayan bombalar PKK'nın işi ise, devlet içerisinde yer alan herkesin görevi bu eylemlere bir an önce son verilmesini sağlamak değil midir? Ne demek oluyor “PKK'lılar teslim edilirse, AKP'nin işine yarar” gerekçesiyle kanlı eylemlerin devamının onaylanması? Bununla kime mesaj veriliyor: “PKK eylemlerini birkaç hafta içerisinde durdurtacak, liderlerini size teslim edeceğiz” sözünü veren Amerikalılara mı, Türk Genelkurmayı'ndan korgenerallerle aynı masada temsilcisi oturan kuzeydeki Kürt yönetimine mi? Askeri Ceza Kanunu'nda cezası öngörülmüş bir 'suç' değil midir bu?

Amerika'daki kaynaklarım, toplantının Hudson Institute'ta yapılmasının, Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Stratejik Araştırma ve Etüd Merkezi (SAREM) tarafından istendiği ve konunun Genelkurmay 2. Başkanı Org. Ergin Saygun'un geçen yılın kasım ayında Hudson'a ziyareti sırasında kararlaştırıldığı iddiasında. Bütün tabloyu yeniden değerlendirmemizi gerektirecek bu vahim iddianın doğruluğundan emin değilim; doğru olmamasını diliyorum.

Bu konuda nedense suskun kalmayı tercih eden Genelkurmay Başkanlığı'nın kamuoyuna bir açıklama borcu var. Suskunluk yanlış anlaşılıyor çünkü."

Yeni Şafak - Fehmi Koru



Bu haber 460 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,748 µs