En Sıcak Konular

Aydın Menderes'in ardından

6 Ocak 2012 09:31 tsi
Rahmetli Adnan Menderes'in en küçük oğlu Aydın Menderes geçtiğimiz yılın son günlerinde hayattan ayrıldı. Böylece, büyük ve mağdur bir ailenin son ferdi de ebediyete göçmüş oldu.

Aydın Menderes bir politikacı ve bir fikir adamıydı. Allah rahmet eylesin. Aydın Menderes'in vefatı basit, sıradan bir ölüm değildi. Bu elim veda ile Türkiye'nin demokrasi tarihinde bir sayfa kapandı. Ama bu, söz konusu sayfanın artık okunmayacağı, anlatılmayacağı, hatırlanmayacağı anlamına gelmiyor.

Ben inatçı bir siyasî duruşu olmayan bir anne-babanın çocuğuyum. Memleketimizden ötürü ailemin yöneldiği ilk siyasî lider Osman Bölükbaşı'ydı. 1960 isyanından sonra Menderes'in düzmece mahkemelerde militarist güçler tarafından idama mahkûm edilmesi ve ardından infaz edilmesi, doğru söyleyişle katledilmesi, Anadolu'daki milyonlarca aileyi olduğu gibi benim ailemi de sarstı. Zorbalara inat, ailenin son çocuğuna Menderes adı verildi.

Adnan Menderes, Türkiye'nin en çok borçla öbür dünyaya uğurladığı demokrat liderdir. Her insan gibi hem şahsî hem kamusal hayatında kusurları ve yanlışları olmuştur. Ancak, Türkiye bugün bir demokrasiyse, tek parti diktası içinde çırpınmıyor veya ondan geç kurtulmuş olmanın ayıbının ağırlığı altında ezilmiyorsa bunu Adnan Menderes'e borçludur. Ve borcunu ödememiştir. Türkiye aynı zamanda Menderes'in idamını önleyemediği, milyonların sevdiği bir demokrat liderin isyancı bürokratların ve politik işbirlikçilerinin elinde zulme uğramasına mani olamadığı için de ayıplı ve suçlu bir ülkedir. Bu suç ve ayıp TSK adına resmen özür dilenmedikçe yaşamaya devam edecektir.

Türkiye'nin yalanlarla bezeli resmî tarih odaklı eğitim sistemi içinde Adnan Menderes'in kim olduğu, ne yaptığı ve milletin niçin ona borçlu olduğu layıkı veçhile anlatılmaz. Şükürler olsun ki, 1980 sonrasında hakşinas ve ehil bir akademisyenler ve gazeteciler kuşağı yetişti ve onların çalışmalarıyla dönemin olaylarının sır perdesi aralanmaya, gerçekler ortaya çıkmaya başladı. Yoksa, Menderes'i onu asanlarla fikir ve gönül birliği içinde olan yazar-çizer takımından ve elbette onların görmemizi istediği gibi öğrenmeye devam edecektik.

Adnan Menderes iyi eğitimli, parlak bir genç ve başarılı bir büyük çiftçi olarak siyasete başladı. Önce Serbest Fırka'da, yani muhalefet partisinde görev almaya çalıştı. Serbest Fırka'nın kurulduğu gibi kapattırılmasından sonra, Mustafa Kemal'in de bilgisi ve isteğiyle, CHP'ye girdi. Bu bir tercihten çok bir mecburiyetti. Tek parti diktası başka partiye izin vermiyordu ve siyaset yapmak isteyen herkes CHP'ye mahkûmdu. Genç Menderes Meclis'te, komisyonlarda yavaş yavaş pişti, olgunlaştı. O demokratik Batı düşüncesinden hem haberdardı hem de tabiatı demokrasiye yatkındı. Mustafa Kemal zamanından beri Meclis'te denge ve denetleme görevini ifa etmek üzere bir muhalefet isteyen ama onun kendisine benzeyen bir sahte muhalefet olmasını arzu eden CHP'nin 1940'larda koyulaşan despotizmi Menderes'i bir yol ayrımına getirdi. 1940'ların ortalarına doğru, İngiltere ve müttefiklerinin II. Dünya Savaşı'nı kazanacağının belli olmaya başlamasıyla, Türkiye de bir yol ayrımına gelmişti. Ya tam despotizm diyerek sosyalist bloka katılacak ya da faşist totaliterizmini gevşeterek demokrasiye açılacaktı.

Menderes koyu demokrasi taraftarıydı. Liderliğini 1945'te çiftçiyi topraklandırmayla ilgili kanunun Meclis'teki görüşmeleri sırasında yaptığı efsanevî bir konuşmayla ilan etti. Konuşma gayet net ve açıktı. Menderes, Türkiye'de egemen rejimin açık bir diktatörlük olduğunu ve bunun böyle gitmemesi gerektiğini, gidemeyeceğini beyan etti. Bu konuşma onun liderlik ilanıydı. Ancak, bir diktatörlükle mücadele etmek kolay değildi. Bu tek bir kişi tarafından yapılamazdı. Dörtlü ekip böylece doğdu. Celal Bayar da işin içindeydi, ama ana figür Menderes'ti. Bayar zorlukların ve zorunlulukların sonucu olarak oradaydı. Bir taraftan İnönü ile kişisel ihtilafları vardı, diğer taraftan Menderes ve arkadaşlarının tarihî figür İnönü'yü bir başka tarihî figürle dengeleme ihtiyacı yüzünden ekipte olması gerekmekteydi.

Demokrat Parti Türkiye'nin iktidar alternatifi ilk siyasî hareketi olarak böylece doğdu. Menderes, Türkiye'ye ve milletine kendi yolunda âşıktı. Toplumu adam etme, çağdaşlaştırma gibi otoriteryen projeleri yoktu. Halkı için sadece özgürlük ve refah istemekteydi. Her ikisinin de yolunun tek parti diktasını tasfiye etmekten ve devlet güdümlü ekonomiyi serbestleştirmekten geçtiğinin farkındaydı. Din, seyahat, teşkilatlanma, basın özgürlükleri büyük ölçüde Menderes'le beraber geldi. Tek parti yönetiminin toplumun ekonomik potansiyelini sınırlayan prangaları kaldırılınca, ekonomi hızla gelişmeye başladı. Halk fakirliğin kader olmadığını Menderes iktidarıyla anladı. Menderes'in çocuksu bir tarafı vardı. Halkın ekmek, ayakkabı, gaz gibi temel tüketim maddelerine ulaşma imkânlarının artması onu çocuk gibi sevindirirdi. Anadolu'yu imar etmek, yollar, fabrikalar ve tesislerle donatmak rüyalarını doldururdu.


Menderes'in tek parti diktasını tasfiye etmeye başlaması, bürokratik-militer güçleri ve sivil ortaklarını rahatsız etti. İttihat Terakki geleneğinin "silaha dayalı iktidar" formülü tekrar işletilmek istendi. Daha 1952'lerden itibaren darbe planları hazırlandı. Ordu içinde yasa dışı odaklar, çeteler oluşmaya başladı. Menderes bunlarla mücadeleyi yeterince ciddiye almadı. Halkın desteğinin iktidarı korumaya yeterli olacağını sandı. Demokrasiyi sağlama alacak bir anayasa ve mevzuat yapılanması, militarist zihniyet geriletmesi ve itaatsiz üniformalı bürokratların tasfiyesi gerçekleştirilemedi. Sonunda, başıbozuk bir subay grubu darbe yaptı. Koca TSK bu sapkın grubu temizleyeceğine ona teslim oldu ve darbecilik virüsünü tedavi etmek yerine bütün bünyeye yaymayı tercih etti. Böylece bu darbe, sonraki bütün darbelerin anası oldu.

Aydın Menderes'in vefatı ister istemez aklımdan bunların geçmesine sebep oldu. Şimdi, büyük demokratın, halkın sevgilisinin, demokrasi kahramanının, Türkiye demokrasisinin mimarının sevgili küçük oğlu da babasının yanında. Böylece aile buluşması tamamlandı. Türkiye bu büyük aileyi ve onlara olan demokrasi borcunu asla unutmayacak. Ailenin bütün üyelerinin ruhu şâd, mekânı cennet olsun.


Zaman



Bu haber 754 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,327 µs