Bu cambazlık Erdoğan'ı bitirir!
5 Ocak 2012 12:42 tsi
Bu cambazlardan biri öyle ters taklalar atmaya başladı ki korktum...
Davos'ta "One minute" çektiğinde, uluslararası Siyonist çevreler bunun hesabını sorar, düşüncesiyle havalara uçtular.
İşin tuhaf yanı, havalara uçanların arasında sağcı-milliyetçi hatta "antisemit" köşe yazarları bile vardı.
Çok geçmeden alayı yere çakıldı.
Çünkü Erdoğan'ın karizması bütün dünyada daha da arttı.
Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, Balyoz darbe girişimleri, 27 Nisan e muhtırası, ıslak imza, İrtica ile Mücadele Eylem Planı, internet andıcı, suikast girişimleri...
Mehmet Haberal'ın ifadesiyle her türlü "puştluğu" yaptılar.
Başaramadılar.
"Erdoğan'a düşmanlık mevzubahisse, aramızdaki tefrikalar teferruattır" şiarınca, sağcısı solcusu, alt alta üst üste toplandılar.
Olmadı.
Kaset marifetiyle parti genel başkanı bile ürettiler..
Yürümedi.
Her seçimde bir güzel boylarının ölçüsünü aldılar.
Erdoğan'ı yenmek için bir yağmur duasına çıkmadıkları kaldı. (Ona da, başımıza taş yağar korkusuyla mı çıkmadılar, bilemiyorum.)
Demem o ki, her şeyden medet umar oldular.
Düşünsenize; dünyayı sarsan ekonomik krize "Memleket batsın; yeter ki Erdoğan gitsin!" gayesiyle sevindiler.
Ekonomik krizin karşısında kimse durmadı, Erdoğan mı duracak dediler.
Amerika'yı, İtalya'yı, Fransa'yı adamakıllı sarsan kriz, GSMH olarak Türkiye'ye örnek gösterilen Yunanistan'ı iflas ettirdi.
Gelgelelim Türkiye bu badireden de güçlenerek çıktı. E haliyle hevesleri kursaklarında kaldı.
Kinleri, nefretleri bitmedi ama!
"Kandil muhibbi" olacak kadar tozuttular.
Birleşmiş Milletler kararına Brezilya ile birlikte Türkiye ret oyu verince, "Erdoğan eksenimizi kaydırdığı için ayağını kaydıracaklar..." yollu beklentiye girdiler.
Bekledikleri olmayınca bizzat kendilerinin "ekseni" kaydı.
"Yandaş" diyerek matine suare bize sövenler, "yandaş" kuyruklarında birbirini ezmeye başladılar.
Fırsat buldukça kin ve nefretlerini sinsi bir şeklide konuşturmayı yine de ihmal etmiyorlar.
Erdoğan'a karşı son günlerde yürütülen kampanyada Can Ataklı'nın Mehmet Baransu'yu, Ayşenur Aslan'ın Taraf gazetesini arkalaması insana ister istemez önceki kampanyaları hatırlatıyor!
Ama ne yapsalar boş!
Zira...
Necip Fazıl'ın "Zindandan Mehmet'e Mektup"unu "Reis" bir başka güzel okur: "Beni Allah tutmuş kim eder azat..."
Ne mi demek istiyorum?
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin eski başkanı Nurettin Sözen vaktiyle ne demek istediyse onu.
"Biz yağmur bombası attık İstanbul'a bir damla yağmur düşmedi; Tayyip Bey belediye başkanı olur olmaz İstanbul'u nerdeyse sel basacaktı..." demeye getirmişti ya, onu diyorum.
Daha evvel de buna benzer şekilde "Tayyip Bey'in 5'inci günü bu hiç şansınız yok" (10 Eylül 2008, Yeni Şafak) demiştim de malum arkadaşlar "irrasyonel" bulup gülmüştü.
Sayın Erdoğan'a Çiller'in, Mesut Yılmaz'ın akıbetini hatırlatıp afra tafra yapıyorlardı.
Mezkur yazımda "Onları iktidara siz getirmiştiniz, Tayyip Bey size rağmen iktidar..." karşılığını vermiştim de tınmamışlardı.
"Yandaş" yazılmak için attıkları taklalara bakınca şimdi ben onlara gülüyorum.
Lakin bu cambazlardan biri öyle ters taklalar atmaya başladı ki korktum: "Evet Sayın Başbakan. Doğru olanı yaptınız. Siz ordumuzun arkasında durdunuz; biz de sizin arkanızdayız..."
"Gerekirse silah bile kullanırız"dan "401 el kaosa kalktı"ya kadar envaiçeşit vesayetçi manşet kotaran kafa bu!
Bu kafanın düşmanlığından korkmam, dostluğundan korkarım.
Salih Tuna / Yeni Şafak
Bu haber 1,779 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle